Bugün bir garibim... Haftalardır hatta aylardır beklersiniz o günün gelmemesi için, askere gideceğiniz gün misali. Ama sonuçta gidip döndüğünüzde her şey bıraktığınız gibidir büyük ölçüde. Peki ya bugün?
Hiç çalışasım yok... Dergimizi karıştırıyorum. İlk fotoğraflara bakıyorum, dut ağaçlarının boy gösterdiği, geniş boş arazilere. Sonra anılara dalıyorum, çadırın oradaki coşku, Burger´ın orada aldığım ilk karaborsa bilet, sokaktaki ayak üstü muhabbetler, Orjin´de yenilen köfteler, Meşale´de galibiyet için tokuşturduğum kadehler geliyor aklıma.
Sonra turnikeden geçiyorum... İliklerime kadar soğuğu hissettiğim 8 Mart akşamında, havaya inat parçalı formasıyla duran çocuğu hatırlıyorum. Üşümüyorum ki diyor çenesi titreye titreye. Son dakika golleriyle tur atladığımız Fenerbahçe ve Bordeaux maçlarını canlanıyor gözümün önünde... Hüzünleri de yaşadım orada ama en güzel mutluluk resimlerimde atölyem hep Ali Sami Yen´di.
Zaman ayrılık zamanı...