Bu Kalp Seni Unutur mu?

Sühan Cem; öncelikle benim bir çok sözümü yanlış anlamışsınız. Ben "Hatırla Sevgili dizisi ile konular aynı" hiç bir zaman demedim, sadece karekterlerin aynılarının diziye dahil edilmesi ile ilgili bir kaç şey söyledim.. "Dönem Dizisi" olduğu için mecburen konular birbirlerine bağımlı olacak yoksa 80 dönemlerinde 2001 krizinden bahsedilecek değil ya.

Ülkücüler ve Solcular arasında ki tip meselesinde ise beni çok yanlış anlamışsınız. Bu konuda ki bütün mesajlarıma bakın o işkenceden sonra ne hale gelen gençler için ben ne yazmışım? Bir bakın lütfen, ben yakışıklılık anlamında yazdım az önce. Atıyorum Kenan İmirzalıoğlu ve Hamdi Alkan gibi.. Bu çok uçuk bir örnek ama bu yönden demiştim. Yani Bülent İnal ve Okan Yalabık, ( daha önceki ve bu zamana kadar olan tiplerinden bahsediyorum ) Kürşat karekterini canlandıran adamdan daha yakışıklı. Ben işkenceden çıktıktan sonra ki yani dizide ki gidişat için söylemedim onu, ekşi yazarı olan o arkadaşta böyle düşünmüştür herhalde.. Sizin dediğiniz baş rol ve yan rol karekter meseleleri katılmadığımı yazmak istiyorum. Sonuçta Kürşat karekteri diziye direk etkileyecek bir karekter, yani öyle baş rol kadar olmasa da yakışıklı olmasını tercih ederim. Bundan "oyuncu çok çirkin, bu ne böyle, ucube gibi" bir anlam çıkmasın ancak şu anda durum bu. Tekrar ediyorum adamı aşağıladığımdan falan değil..

Kürşat için yaptığınız tez içinde sanırım açıklama üstte var. Dediğim gibi işkence sahneleri ve Faşit Cunta'cılar için ben bu zamana kadar ne yazmışım iyice bakın, yoksa ben empati kurarak ve düşünerek yazıyorum. İşkencelerden sonra bir insanın nasıl robotlaştığını, nasıl bir hale geldiğini bir çok platformda dile getirdim ki bu sitede dahildir buna. O yüzden bunun üzerinde fazla durmuyorum..

Sosyal boyuta gelirsek. Elbette 80 döneminde şartlar bir değildi, ancak Hatırla Sevgili'de de gördük ki bakımlı ve eli yüzü düzgün sağcı yani ülkücü gençlerde vardı. ( Bknz: Yaşar ) Malesef hayat şartları çok ağır ve dengeli değildi, solcular ve sağcılar arasında farklar vardı. Ayrıca dizi izlediğimizi biliyorum, her olaya da takılmıyorum. Ben sadece görülen bir olayı dillendirdim..

Diğer cümleniz olan dizilerde ki oyuncular için söylediğinize ise aynen katılıyorum. "Ay yok ben bunu oynanam, ben öpüşmem, sevişmem" falan filan.. Eğer bu senin işin ve sanatın ise yapacaksın.. Ancak bazı tiplerimiz var ki onlar da gerçek hayatla rolü birbirine karıştırıyor, Beyoğlu'nda korumalarla gezenler, artis artis yürüyenler gördük. Bunlara zaten sanatçı denmesini geçtim, oyuncu dahi denilmez..

Son olarak Ahmet Kaya içinde, bu konuya fazla girmeyeceğim. Biliyorum ki şu hassas dönemde bazılarını yaralayabiliriz ama bundan bir önce ki mesajımda yazdığım o sözler bende herşeyi yıkmıştır.. Öbür dünya da bir şekilde hesaplar verilir deyip kapatalım..

Ayrıca kendi adıma subjektik olmamaya çalışıyorum, bilgim dahilinde yorumlar yazıyorum. Zamanında bu konuya "sağcısı da solcusu da zarar görmüştür bu Faşist Cunta'lardan" demiştim, dediğim gibi bilgim dahilinde yazıp çizmeye çalışıyorum ve biraz empati kurarak yaklaşıyorum. Bunu da bu zamana kadar başardığımı sanıyorum ama siz öyle değil diyorsanız, eyvallah..
 
dediklerinin hepsine katılıyorum. ekleme yapmama gerek yok sanırım:) seninde süreç hakkında bilgili bir arkadaş olduğunun farkındayım. zaten mesajalrı sana bana değil bilemeyenlere yada bilmek istemeyenlere vriyorlar. zaten dizinin ilerleyen bölümleri bu marjinal grup hadisesinden farklı boyuta gececek..
 
Sürekli takip etmek istediğim ancak bir türlü tam anlamıyla izleyemediğim bir diziydi. Az çok fikir sahibiydim ancak dün bir bölümünü ilk kez baştan sona izledim. Zaten kadrosu ve konusu ile kendini özlettiriyor. Zaman zaman kendinden öncekileri tekrar edermiş gibi tablolar ortaya çıksa da fena gitmiyor.
 
Hatırla Sevgili'den sonra alışamadım :roll:

Hatırla Sevgili'nin mirasını yediğini düşündüğüm için de izlemiyorum zaten.
 
Assolist mantığından hareketle daha geç yayınlamak istediler ilk önce sanırım; ama gece saat 10'a kadar beklemek mantıksızdı. İyi oldu önce olması.
 
Kürşat'ın kız isteme faslından eli boş dönmesi komikti birde Tufan'ın mafyacılık oynadığı sahneyede dikkat çekmek lazım.. Zamanında insanların nasıl kullanıldığının kanıtı gibiydi..

Ayrıca Özal, Yılmaz ve Kahveci'ye benzeyen birilerini iyi bulmuşlar ama Özal'ı oynayan adamın yerine ben Sezai Aydın'ın canlandırmasını beklerdim. Çünkü biraz makyaj ve oynama ile Özal'a gerçekten çok benziyor..
 
Vurgun'un olduğu sahnelerde çalan kemençe müzikleri mükemmeldi, seviyorum bu kemençe, tulum vs. seslerini.. :)

Ayrıca umarım haftaya ki bölüm 22:30'da başlamaz, oyuncakla oynar gibi saatlerle oynayıp duruyorlar..
 
Yine tekrar diye yazacaktım ki yeni fragramı gördüm.. Epey bir gelişme olacak haftaya, Hüseyin sonunda çıkıyor. Bir kaç yeni oyuncu girmiş diziye ayrıca Cemile yurtdışından ikinci çocukla dönüyor.. :)

Sinan'la ilişkileri belli bir dönem olmayacak gibi, birde fragrama göre yine bir kaç sene ileriye atlamışlar.. Ve son olarak Show Tv'nin aptalca yayın saatleri yüzünden haftaya 22:20'de olarak gözüküyor, çocuk oyuncağı gibi durmadan oynuyorlar..
 
İlk başta izlemiyordum ama çevreden aldığım olumlu tepkiler üzerine takip etmeye başladım diziyi.

İzlemeye başladığım dönemde güzeldi ama son zamanlarda kendi kendime soruyorum; Bu Kalp Seni Unutur mu´yu izleyicilerin gözünde farklı kılan neydi, dizinin şu anda gittiği istikamet ne?

Bugünlerde diğer dizilerden ayrılan tek yönü üzerindeki sosu, aşkın üzerine üç gram "yakın tarih" eklemişler o kadar. Farklı bir lezzet diye sofraya koyuyorlar...

Bir yemeği sosu güzel diye yemek benim işime gelmiyor.
 
Onur haklısın ama şöyle de düşünmek laızm. Bu ülkede, kalp seni unuturmu, özde neyi anlatıyor, merak edecek kişi sayısı ve o kişilerin Tv izleme oranı düşünüldüğünde istediğimiz gibi bir dizi yapılması ve yayınlanması pek mümkün değil. Dizinin bir takım konulara değinirken normal vatandaşın da zlenmesi sağlanmalı. Nasıl normal dizilerde seyirci düşütmü hemen kahraamanalrdan birini kanser yapıyorlar sonra iyileştirip geri getiriyorlar (sanki kanserden kurtulmk bu kadar kolay) kanser hastalarının acısını bile anlamadan bunu kullanıyorlarsa kalp seni unuturmu dizisinin yapımcıları da akıllarına ilk gelen ucuz bu politikayı uygulamak zorunda kalmışlar. en azından o yılları az çok hissedebilecek ve görebilecek olan gençler için o kadar sosa ben razıyım o yüzden:)
 
Onur Yavuz' Alıntı:
İlk başta izlemiyordum ama çevreden aldığım olumlu tepkiler üzerine takip etmeye başladım diziyi.

İzlemeye başladığım dönemde güzeldi ama son zamanlarda kendi kendime soruyorum; Bu Kalp Seni Unutur mu´yu izleyicilerin gözünde farklı kılan neydi, dizinin şu anda gittiği istikamet ne?

Bugünlerde diğer dizilerden ayrılan tek yönü üzerindeki sosu, aşkın üzerine üç gram "yakın tarih" eklemişler o kadar. Farklı bir lezzet diye sofraya koyuyorlar...

Bir yemeği sosu güzel diye yemek benim işime gelmiyor.
Abi, yazdıklarının bazı kısımlarına katılmıyorum.. Çünkü, yakın tarihimizi 80 öncesi ve sonrası diye ayırmak gerekiyor..

1980 öncesindeki siyasi olaylar ve sonrasındaki olaylar bambaşka. Bunu Hatırla Sevgili'de izledik zaten, Hatırla Sevgili dizisi de aşk ve yakın tarih birleşimiyle oluşmuştu ama bu dizi 80 sonrasını anlatıyor ve 80 darbesi ile malesef yakın tarihi bitirdiler.. Kenan Evren ve diğer cuntacılar öyle bir şey yarattılarki, bir nesil tamamen yok oldu. O günden bu güne kadarda hâlâ kendine gelemedi, herkes apolitikleşti. Dünkü bölümde de Kürşat'ın karısı bunu söyledi. Öyle bir darbe yapıldı ki herkes apolitikleşti, gençler hiç bir şekilde siyasete girmedi. Bunu günümüzde de görüyoruz, 80'de öyle bir ezdiler ki gençliği bir daha filizlenemedi.

Şöyle bir geriye baktığımızda 1980 sonrasındaki siyasi olayları, yaşananları bir düşünsene. Bu ülke 68 kuşağını da gördü, oradaki gençleride.. Daha 24 yaşında olan gençler okullarda, bürolarda kendilerince vatanı kurtarmak için çabalıyorlardı.

Sağ-Sol davasını, kavgasını savunduğum anlaşılmasın ama o zamanlar öyle bir gençlik vardıki sevmediği şeyleri dile getirebiliyorlardı. O günlerde bir çok genç ( sağcısı da, solcusu da ) örgütlenme nedir biliyorlardı, örgütlendikleri yerlerde fikir teatrileri yapabiliyorlardı ama ya 80 sonrasındaki gençlik? Tamamen kendini düşünen, ne etliye ne sütlüye karışan bir nesil yetişti.. Dizide de bunları vurguluyorlar, mesela Sinan ve Yıldız hapisten çıktıktan sonra düşünceleride değişti.

Bu olayı bizim forumda da görüyoruz.. Burada bile bu konuları konuşamıyoruz, konuştuğumuz zamanda birbirimize giriyoruz.. Kimse fikir teatrisi yapmıyor, apolitik yaşıyoruz anlayacağın.. O yüzden dizide anlatılanlar çok görülmesin, 80'lerin başında yaşanan zulmü açık şekilde gösterdiler ama onun haricinde birşey olmadı ki göstersinler..

Tamam dizinin beğenmediğim bir sürü yanıda var ama yazdıklarımda bir gerçek. Neyse bu konularda uzun uzun konuşmak lazım ama malum konuşamıyoruz bütün bunları, bu konular bu forumda gereksiz.. Zaten 80'lerin Türkiye'sinde de gereksiz görülmüştü.
 
barış sana şunu demek istiyorum. Şu an yaşayan gençlerin çoğu,, o politik kuşak dediğimiz 68 kuşağının çocukları.. yani apolitikleştirenler bilakis onlar. Birde medyanın gücü...Bugün, köydeki kızla, şehirdeki kız arasındaki, konuşma, bilgi, birikim, giyiniş arasında fark kalmadı. folklorik özelliklerimizi kaybettik. apolitikleşmekden ziyade, asimile ediliyoruz yani anlıyacağın..
 
Tamam işte Sühan, 68 kuşağının çocukları 80'lere tekabül ediyor.. 68 kuşağındaki gençler düşünen, düşündüklerini uygulayan ve karar veren bir nesildi, daha sonra cuntacı faşist zihniyet ortaya çıktı ve tamamen bir nesili yok ettiler..

80'lerden sonraki nesile ve gelen yönetimlere bir bakın, 80 darbesi "Komünizm geliyor" diye yapıldı ve güya Komünizm'i yok ettiler, zaten 90'larda da Sovyet Rusya yıkıldı ve tehlike ortadan kalktı.. O zamanlardan bu zamana kadar eğitimi çökerttiler ve dediğin gibi asimile ettiler.. E haliyle de memleket meselelerini düşünen bir nesil yetişmedi, bu nedenle de 1980 sonrasından günümüze kadarda apolitik bir nesil yetişti, yetişiyor..
 

Üst