"Bu Kalp Seni Unutur Mu?" ekibine,
Pamuk Yildiz 12 Eylul'un magdurlarindan sadece biriydi. Yasadiklari, binlerce insanin yasadiklarinin tipik bir ornegiydi. Darbe oldugunda daha 17 yasinda, liseli bir genc kizdi. Bir Dev-Yol sempatizani olarak hafta sonlari Tuzlucayir'in kadinlarina kitap okumaktan baska eylemde bulunmamis Yildiz, darbeden kisa sure sonra tutuklandi. DAL'da alti kisiyi oldurdugu yonunde ifade vermesini istediler. Daha sonra bu alti kisinin besinin hayatta oldugu, birinin ise kan davasi sebebiyle olduruldugu ortaya cikti. Elektrige, dayaga, filistin askisina, goturuldugu sagci mahallede eli sopali lince direnen Yildiz, bir polis kendisine tecavuze kalkisinca istedikleri ifadeyi imzaladi. 6 yil 7 ay Mamak Askeri Cezaevi'nde yatti, yani 17-24 yas arasini hapiste gecirdi diyebiliriz. Biz darbe sonrasi kusagin yuksek ogrenim gordugu, meslek sahibi oldugu, arkadaslariyla eglendigi, gezdigi tozdugu, asik oldugu yaslari tabutluklara tikilarak, dayak yiyerek, taciz edilerek, hasta kalbiyle hayatta kalmaya calisarak gecirdi. Yillar sonra Birgun gazetesinde Ufuk Kosar'a verdigi roportajda sunlari soyledi:
"Şöyle bir tahammülsüzlüğümüz var. Bize yapılanlar olmamış gibi, işkenceler, ölümler yaşanmamış gibi üstü kapandı. Bunu kabul edemiyorum."
Ne yasananlarin hesabini sorabilmis, ne de hayal ettikleri guzel gelecegi getirebilmis bu insanlarin belki de kalan son arzusuydu bu unutulmamak. Ugur Mumcu'nun Seslenis'indeki gibi. Bunun icin bugune kadar pek cok insan ugrasti, yazdi, cizdi, filmler de cekti. "Bu Kalp Seni Unutur Mu?" ekibi olarak bu konuda azimsanmayacak bir katki yaptiginizi dusunuyorum. Birincisi, populer bir TV dizisi olarak yasananlari daha genis kitlelere aktarmaya yardimci oldunuz; ikincisi, simdiye kadar cogunlukla yazilmis ve anlatilmis seyleri gorsellestirdiniz. Pamuk Yildiz'in DAL gunleri, Berrak Tuzunatac'in oyunculuguyla olanca acikligiyla gorsellesti.
Ataerkil, milliyetci, militarist, dinci propaganda, devlete ve guce tapinmacilik her yerde oldugu gibi televizyon dizilerinin cogunda da firtina gibi esmekteyken, diziniz bizlere adeta oksijen cadiri gibi oldu. Diyarbakir Cezaevi bolumleriniz, Kurt Acilimi girisimine karsi sovenizm sokaklarda "daga cikani da, cikartani da, indireni de, hepsini asacagiz" diye haykirirken geldi. Oruc tutmadigi icin satirlananlarin, basortulu diye universite kapisindan bucak bucak kovulanlarin, Turkiye'de ucte birinden fazlasi esinden siddet goren, annelik meziyeti bile kocasina sadakatle olculen kadinlarin seslerinden biri oldunuz.
Risk hayatin kacinilmaz gerceklerinden biri. Reyting olcumleri beklenen rakamlari vermedi ve kanal sizinle yollari ayirdi, ama yukarida saydigim bunca yaptiklarinizdan sonra (ki biliyorum, Turkiye'de 90 dakikalik dizilerin ne kadar devasa bir emekle cekildigini) alacaginiz tek karsilik bu olmamali. 2500 hanelik orneklem izleyici sayisinin iyi bir tahminini veriyor mu vermiyor mu bilemem; ama sunu soylemeliyim ki ben ve pek cok kisi, bu diziyi 'oylesine', 'zaman gecsin' diye izlemedik. Imza kampanyasinin bunun bir gostergesi oldugunu umuyorum. Dizimiz bu sekilde yarida birakildigi icin cok uzgunuz ve geri gelmesi icin de elimizden geleni yapacagiz. Ama dizi geri gelse de, gelmese de, butun ekibe cikardiklari is icin sonsuz tesekkurlerimi ve takdirlerimi belirtmek istiyorum.