Bu turnuva benim için kadro seçiminden başlayarak tam bir hayal kırıklığı oldu. Berbat bir hücum düzeni ile sadece Belçika ve İngiltereyi yenebildik. Onlarda bile zorlandık. 7 as oyuncusu bulunmayan Sırbistan'ı, Mozgov ve Shved dışında numarası olmayan Rusya'yı zorladık diye neredeyse kahraman ilan ettik. Çantada keklik olarak görülen Letonya bize basketbol dersi verirken (28 asist), biz sadece izledik. 35 yaşındaki Erkan, 34 yaşındaki Sinan, 30 yaşındaki Barış ve Semih, en olgun çağlarındaki Furkan, Göksenin, Melih, Sertaç ile kendimizi "genç ve tecrübesiz" takım ilan etmekte ayrı bir başarı. Okben, Emircan, Ömer Faruk, Ege, Tolga gibi gençleri keşke izleseydik, onlarda İngilitere ve Belçikayı yenerdi zaten, o zaman genç takım da olurduk...
Sonuç, kendi evimizde belki finale kadar gidilebilecek bir turnuvada (gerçekçi hedef tabiki çeyrek final) son 16'da mucizeye ihtiyacımız var. Tarihe yazık olarak geçecek bir turnuva daha.
Ufuk Sarıca beni en çok hayal kırıklığına uğratan kişi oldu. Oyuncu seçiminden başlayarak. Sırf eski ve şimdiki öğrencileri diye Erkan, Sertaç, Barış Hersek önemli dakikaları alıyor. Hadi Kenan'ı genç oyuncu kontejanında olduğu için eleştirmiycem. Ama genç takım derken, Slovenya'ya gıpta ile bakmaya devam ediyordum. Başarılı olacaklarını tahmin ediyordum ama bu kadar da değil...