EuroBasket 2017

image.png



Ergin Ataman bu ölüm grubundan 5/3 galibiyet almıştı. İspanya İtalya'ya kaybetmese 3. bitirecektik ve yarı finale kadar yolumuz açık olacaktı. İspanya yenilince üçlü averajla 4. olup Fransa ile eşleştik ve elendik. Kadromuz bugünkünden daha zengin değildi. Buna karşın kazandığımız maçlarda oynadığımız oyun bugünkünden iyiydi.

O günlerde Ataman'ı yerden yere vuranlar, bugün Ufuk Sarıca'ya tek kelime etmiyor. Aksine, Milli Takımın mücadelesine övgüler yağdırıyor.
 
Ergin Ataman bu ölüm grubundan 5/3 galibiyet almıştı. İspanya İtalya'ya kaybetmese 3. bitirecektik ve yarı finale kadar yolumuz açık olacaktı. İspanya yenilince üçlü averajla 4. olup Fransa ile eşleştik ve elendik. Kadromuz bugünkünden daha zengin değildi. Buna karşın kazandığımız maçlarda oynadığımız oyun bugünkünden iyiydi.

O günlerde Ataman'ı yerden yere vuranlar, bugün Ufuk Sarıca'ya tek kelime etmiyor. Aksine, Milli Takımın mücadelesine övgüler yağdırıyor.

O grupta 5. olan Almanya bile fena takım değildi sanırım en azından mevcut grubun Belçikasından iyidir tüm bunlardan daha önemlisi o turnuvada ev sahibi değildik şu turnuva İngiltede olsa belki galibiyet alamadan evimize dönmüştük sanki bir yerden talimat almış gibi eleştirmek şöyle dursun herkes güzelleme yapıyor.
 
Güzellemeleri bende anlamıyorum. Milli takım performansından bağımsız diye düşünüyorum. Zaten grupta en kötü 4. olurduk, öyle de oldu. İspanya karşısında farkı 3-4 e indirebildik diye mi bunlar ? Ha öte yandan da eldeki malzeme bu, oyun kurucun Sinan-Kenan-Doğuş, yedek uzunların da Barış-Sertaç-Furkan sonuçta. Semih-Cedi-Furkan ile ancak Belçikayı, İngiltereyi yenersin işte.


Sent from my iPad using Tapatalk
 
99 Eurobasket sonrası en zayıf kadro var elimizde. Takımın genci tecrübesiz, yaşlısı bitik. Bu turnuvanın belli anlarında sorumluluk alıp takımı kaldırması beklenen Semih, Ocak'tan beri top oynamamış, Sinan hayatının en kötü turnuvasını oynadı. Semih yine İspanya maçına kadar iyiydi de Gasollara karşı oynayınca açıkları çıktı tabii. 2 sene sonraki Eurobasket'te elinde NBA olmuş bir Cedi ile Furkan varken Türkiye bugünkü gibi sonuç alırsa o zaman Sarıca'yı eleştiririz. Furkan genç çocuk, İspanya maçı geldi anca bugün potansiyelinin %60'ını gösterebildi. Cedi zaten hiçbir zaman lider kimlikli adam değildi, biz yokluktan o göreve oturtmaya çalışınca normal istatistikleri kötü durdu çocuğun. Bence takımın en iyisiydi turnuvada, ki bu da ne kadar sağlıksız bir kadromuz olduğunun göstergesi.

2 sene önce 2 yaş daha genç olan, devşirme oyuncusu Dixon'ın olağanüstü oyunuyla İzlanda gibi takımı 2 uzatma sonunda yenip tur atlamıştı Ataman. Anca altımızdaki 2 takımı mağlup etmiştik, o turnuvada buna rağmen İtalya galibiyeti hariç çok muazzam işler hatırlamıyorum ben. Ki Sarıca'nın takımı her şeye rağmen iyi kötü her maçta son 2 dakikada oyunda kalırken Ataman'ın takımı Sırbistan ve İspanya'ya 2.5 çeyrekte kaybetmişti maçı. Belki ev sahibi avantajı ufak etken olabilir de Türkiye halen milli takım bazında ölüyü diriltecek bir taraftara sahip değil. Çok ufak etki olmuştur belki.

Her şeyi geçtim Sarıca'nın takıma adapte etmeye çalıştığı oyun Ataman'ın 1-2 gömlek üstünde. Ataman bizden ayrılırken dahi hala bireysel oyuncularının eline bakan, yanlış transfer politikaları yüzünden tempoyu yavaşlatıp her hücumu yarı sahada çözmeye çalışan ve modern basketbolda fizik üstünlüğünün getirdiği avantajların hala çok büyük bir etki yarattığına inanan antrenördü. Bugün Ufuk Sarıca son periyodun belli kısımlarında (tek Marc'ın sahada kaldığı anlarda) 5 kısaya dönüp Erkan'ı 5'e çekti. Tabii Scariolo Pau'yu da sahaya atınca el mecbur Semih'e dönmek zorunda kaldı ve kapanan fark açılmaya başladı. Burada olay teçhizat yetersizliğinde. Bugün Sarıca'nın elinde 2015'te oynayan Ersan olsa o bile Semih'e dönmeden işi çözebilirdi. Ama işte yapacak bir şey yok, elde daha iyisi yok.
 
Son düzenleme:
Kaybettiğimiz tüm maçları belki kısmen Rusya maçı hariç gayet net kaybettik bence, zaten sanki Sarıca taktiğini turnuvada başarılı olmak üzerine değilde denedik,mücadele ettik ama olmadı diyebilmek üzerine kurmuş gibi bir hisse kapıldım çoğu zaman ben .Sırbıstan maçında da 5 kısaya döndü mesela ama orada da yarardan çok zarar getirdi sanki, İspanya maçından da pek hayrını görmedik sonuçta.Ayrıca hucumda çok yetenekli bir takım olmamamaıza karsın pek de kollektif bir şey üretmedik sanki Semih,Cedi ve zaman zaman Melih ve Furkanın bireysel çabası ile sayı bulduk.Taraftarın etkisini somut olarak ölçmenin bir yolu yok tabi ama oyle ya da boyle bir turnuvada ev sahibi olmakla olmamak arasında anlamlı fark olduğunu düşünuyorum.Şu turnuva Fransada olsa kendi evimizde son periyotta geçebildiğimiz Belçikayı dahi geçemezdik gibi geliyor.Sarıca'yı şimdi de eleştirebiliriz yani .Ayrıca tüm bunlar bir tarafa daha turnuva baslamadan sistematik olarak bir elden çıkmış gibi beklenti düşüren yayınlar yapıldı turnuva boyunca da ortada hiç birsey yokken durmadan güzellemeye maruz kaldık.
 
Beklenildiği gibi favori olduğumuz maçları yendik, favori olmadığımız maçları da kaybettik. Son yılların en kötü milli takım kadrosu vardı. Zaten Göksenin, Barış, Erkan, Doğuş, Furkan Aldemir gibi 5 dakika bile süre alamayan oyuncuları çıkarırsak 7 as oyuncumuz vardı. Ki bunlardan Cedi, Furkan, Sertaç ve Kenan çok genç ve tecrübesiz oyuncular. Melih Mahmutoğlu 27 yaşında olmasına rağmen tecrübeli diyemeyiz kulübünde bile sadece lig maçlarında oynayan, F4'de göstermelik 1-2 dakika oynamış birisi. Yani şu 12 kişilik milli takımda belli bir kalitesi ve tecrübesi olan sadece Sinan ve Semih vardı. Onlar da bitmiş okeye dönüyor. Bu kadroyla en fazla Britanya'yı falan yenerdik gerisi hayal olurdu zaten.

O yüzden başarılı veya başarısız demeyeceğim. Ama ev sahibiyken grupta 3 maçını kafa kafaya oynadın 3'ünü de kaybettin, birisini kazansak en azından çeyrek final görürdük yarı finali belki zorlardık. Grupta önemli bir maç çalamadığımız için başarısız denilebilir, şu kadroyla o takımlara karşı başa baş oynadık diye de başarılı denilebilir.
 
Ufuk Sarıca ve tüm takımı tebrik ediyorum. Ben takımın performansından ve mücadelesinden memnunum. Milli takımın mücadelesiyle gurur duydum.

Oyuncuların performansına bakarsak, Cedi Osman, Melih Mahmutoğlu ve Furkan Korkmaz'ı çok beğendim, kendi oyunlarının çok üstüne çıktılar, Semih Erden her zamanki gibi Milli takımda iyi oynadı. Kenan Sipahi özellikle savunmada iyiydi, gelecek için ışık verdiğini söyleyebilirim. Göksenin oynamadı zaten. Doguş oyunun hücum kısmında yıllardır gram ilerlemedi. Sinan Güler beğendiğim bir isim değil ama bizde ki hücum performansına bile yaklaşamadı, savunmada zaten birşey yapmıyordu. Furkan Aldemir, Barış Hersek oyuncu yokluğundan kadroda zaten. Sertaç Şanlı sınırlı bir oyuncu, oyundayken elinden geleni yaptı, Erkan Veyseloğlu içinde bunlar geçerli.

Kadro kalitesi olarak turnuvaya katılan 24 takım arasında altlarda yer alan ekiplerden biriydik. İzlanda, Britanya, Belçika, Romanya, Macaristan vs bizim bir adım önde olduğumuz ekiplerdi. Bugün bizim son ana kadar mücadele ettiğimiz Letonya, Karadağ'ı 30 sayı farkla geçti. Karadağ'ın oyun kurucusu Tyrese Rice, uzunları Bojan Dubljevic ve Nikola Vucevic. İspanya bizim seviyemizde ki ekipleri 30 sayıdan aşagı fark atmadı.

Her istatistikde lider oyuncumuz Cedi Osman, ötesi var mı? Cedi Osman şu turnuvada ki herhangi bir takımda sayı, asist, ribaunt, blok, top çalma hepsinde birden lider olamaz. En iyi oyuncumuz Cedi Osman Efes'in bençten gelen oyuncusu, Furkan Korkmaz Efes'in Can Maxim yerine Banvit'e gönderdiği oyuncu. Bizim oyuncularımız kapasitelerinin üstünde oynadılar, tebrik edilmeyide sonuna kadar hakettiler.

Extradan çağrılması gereken ve burada fark yaratacak bir oyuncuda yok. Okben olsaydı ya da Tolga olsaydı farklı olmayacaktı. Bu oyuncuların oynadıkları takımlarda ne yapmışlar bakabilirsiniz.
 
Son düzenleme:
Net kayıp tartışma konusu tabii. Yani bazıları bunu son topa götürmek olarak görür, ben genelde son 5 dakikada rakip koçu arayış halinde görmeyle ölçerim. Bugün aradaki bunca kalite farkına rağmen son 5 dakika içinde Scariolo, Pau'ya dönüp bizim takımın hızını kesmeye çalıştı. Maçı Marc'la bitirmek niyetindeydi bence, zira 2 tane 2.10 üzeri adamın getirdiği alan paylaşımı sorununun o da farkındaydı. Ona rağmen Sarıca'nın Erkan ve Furkan hamleleriyle cutlar artıp Marc pota altında tek kalınca Pau'yu almak da mecburiyet oldu rakip koçun gözünde. O anda İspanya gibi kadroyu hala arayış içine sokmak bence şu maçtan beklentilerin üstünde bir başarıydı. Son topa başabaş berabere sokmak için Semih'in blok manyağı olduğu anlarda şutu olan bir 4 numarayı sahaya atıp hiç yoktan pota altını bir Gasol'dan kurtarmak icab ediyordu zaten. Ama elde öyle bir oyuncu olmayınca rakibe teslim olmaktan başka çaren kalmıyor tabii, turnuvanın özetiydi o.

Rusya maçı bence de kazanılabilecek bir maçtı. Ama işte şanssızlığımız gruptaki rakiplerimiz arasında en sınırlısıyla ilk maçı, en potansiyellisiyle son maçı oynamamız oldu. Rusya turnuva içinde gittikçe düşerken, Letonya bugün bizle oynadığı maçtan bile daha iyi. Şu anda da ciddi madalya adayılar bence. İlk maçı Letonya, sonu Rusya'yla oynasak çok daha farklı sonuç ortaya çıkabiirdi. Bunu Rusya'nın bizden 2-2.5 kat daha iyi kadrosu olmasına rağmen söylüyorum. Şöyle söyleyeyim, bugün Rusya'nın pek burnuna götürmediği Khostov kadar guard bizim takımda olabilseydi çok farklı şekillenebilirdi turnuva bizim adımıza.

Size en net eleştirim ise Sarıca'nın bir anlamda ''güzel kaybetmek'' için top oynattığına dair söylemlerinize olacak. Sizin tabir ettiğiniz o tarz oyunu geçen yıl Euroleague'in 2. yarısında oynadık biz. Tam da o Maccabi, Olympiakos galibiyetlerinin geldiği dönemde. ''Güzel kaybetmenin'' en temel yolu oyunu yavaşlatıp maç içindeki toplam şut sayısını azaltmaktan geçer. Böyle olunca pek tabii rakibiniz de tempo arttırmada yetkin değilse nispeten başabaş maç götürürsünüz. Ancak bu tarz hem günün basketboluna çok ters, hem de totalde inanılmaz verimsiz. Semih Erden'in basketbol taktiklerindeki hali gibi. Günün basketbolunda kalifiye bir takıma karşı tempoyu düşürüp ''güzel kaybetme''ye çalışırsanız kendi ayağınıza sıkarsınız. Çünkü hem rakip kendi oyun temposuyla sizi hızlandırıp hataya sürükler, hem de siz düşük tempoya alıştığınız için kendi hücumunuzda ritm kaybedersiniz. Tam tersi Sarıca, sezon içinde Beşiktaş'ta da, yazın milli takımda da modern basketbola uygun olarak sürekli tempoyu arttırmaya çalıştı. Beşiktaş'la yerel ligde bu sistem sürpriz bir lig finali getirdi, milli takımın sınırlı kadrosuyla İspanya'ya karşı bile son 5 dakikada oyunda tuttu. Zaten turnuva başında beri yaptığımız yarı saha baskının da, 5 kısa dönmenin de tüm alameti farikası buydu, tempoyu arttırmak. Ha, bu o kadar zor sistem ki uygulamayı bilmeyen koçun takımı ve oynamayacak oyuncuları her maç 20 sayı fark yer, bilen koç ve özümsemiş takım, kadrosu belli bir sınırda da olsa her maç oyunun içinde kalır. Sarıca'nın hem sezon içindeki kulüp başarıları, hem bana göre turnuvadaki iyi idaresi ikinci sonucu getirdi.

En basitinden şöyle özetleyeyim, bu yıl milli takımın belki de en iyi 2. oyuncusu Melih'ti. İyi şut attı, gerçekten iyi skorer gözüktü. Bunun en büyük nedeni Sarıca'nın tarzı. Melih bu turnuvayı %50 üçlükle bitirdi. 17 üçlük atmış, bunların 13-14 tanesi sadece oyun sisteminden ve alan paylaşımından ortaya çıkan boş şutlar. En basitinden Melih şöyle turnuvadan sonra sonbaharda gelip Ataman takımına girse yine kadronun en kötü oyuncusu görünür. Çünkü oyunu hızlandırmadan, rakip yerleşmeden hücum etmeyi alışkanlık haline getirmeden Melih gibi pin up şutörlerden fayda almanıza imkan yok. Bu anlamda oyun şeklinin etkilerini bu şekilde de özetleyebiliriz.

Her neyse benim için Türkiye her maçta elindeki kadronun fazlasını yaptı turnuvada. Sarıca'nın kimi hataları olsa da genel oyun planları ve Karşıyaka'daki şampiyonluk dönemlerinden beri benimsediği oyun tarzını milli takıma uydurması çok hoşuma gitti. Uzun vadede çok faydalı olacaktır. Oyunculardan da Sinan hariç beğenmediğim yok, bugün Göksenin de oyunda kaldığı sürelerde iyi iş yaptı. Gönül isterdi ki Rusya maçını alıp daha iyi yerde bitirelim ama elde öyle kadro var ki Macaristan ve Ukrayna hariç son 16'daki her takıma underdog başlardı Türkiye. Onlarla eşleşmek için de grubu lider bitirmek lazımdı zaten. O açıdan çok da üzülmedim. 2 sene sonra Furkan ve Cedi'nin hem fiziksel, hem de mental gelişimiyle çok daha güzel bir Türkiye izleriz inşallah. Daha bu kadroya eklenebilecek Okben, Tolga, Egehan, Samet, Egemen, Ege gibi adamların olduğunu da düşünürsek güzel günler bekliyor Türkiye'yi. Çok şeyi kötü yapıyoruz ama Türkiye'nin basketbol altyapısı geleceğe ümitle bakmak için hep bir neden veriyor insana. İnşallah bu nüvede 99 Eurobasket'teki gibi daha yeni ve daha modern bir 12 Dev Adam'ın başlangıcı olur.
 
Rusya, ilk yarıyı 46-42 önde bitirdiği karşılaşmada ikinci yarıdaki muazzam oyunuyla Hırvatistan'ı 101-78 mağlup etti ve çeyrek finale yükseldi.

Rusya'da Alexey Shved 27 sayı 4 ribaunt 12 asist ile yıldızlaştı, Dmitry Kulagin 14 sayı 3 asist, Andrey Zubkov 14 sayı 2 ribaunt 2 asist, Vitaliy Fridzon 13 sayı 3 ribaunt, Timofey Mozgov 10 sayı, Nikita Kurbanov 9 sayı 5 ribaunt, Andrey Vorontsevich 8 sayı 3 ribaunt, Dmitry Khvostov 6 sayı 3 ribaunt 4 asist ile oynadı.


Hırvatistan'da Bojan Bogdanovic 28 sayı 4 ribaunt, Dario Saric 12 sayı 2 ribaunt, Luka Zoric 11 sayı 3 ribaunt, Ivan Ramljak 6 sayı 5 ribaunt 3 asist, Marko Tomas 6 sayı 3 ribaunt, Darko Planinic 6 sayı 2 ribaunt ile oynadı.
 
"Basketbolda Net kayıp tartısma konusu iken güzel kaybetmenin tek,net bir tanımı olmasında benim şansızlığım olmus :) .Gercı ben güzel kaybetme de demedim aslında ama...Yalnız uygulamayı bilmeyen takım 20 sayı yiyormus biz de hemen hemen o kadar yedik aslında ama maçın sonunda ortaya çıkan yapay fark olabilir tabi bizimki.

Sarıcanın bu sene ligdeki basarısı ne kadar suprizdi tartışılır bence evet bütçesi diğer üç takımdan daha düşüktü ama tüm bütçeyi lig kadrosu için kullandı örneğin Efesin bütçe hesabına maliyetleri dahil ama ligde kullanmadığı 2-3 oyuncusu vardı daha da önemlisi Efes'in Oly serisinden sonra lig için konsantrasyonu kalmamıştı mesela benim için de muhtemelen rahatca en yüksek bütçeli takım oldukları CL'de kendilerinin yaklaşık 1/4'ü bütçeye sahip takıma hemen yolun basında elenmeleri ile ortaya çıkan başarısızlık daha buyuk supriz.Her ne ise sonuç olarak kendi evimizde ceyrek final göremeden elenmiş olduk.Bundan sonrası için umutvar olanların haklılıklarını ise bir sonraki turnuvada test edebileceğiz ancak.

Bütün bunlar bir tarafa Sarıca ile ilgili olumlu teknik değerlendirmelerin haklı olduğunu varsaysak bile Ataman'ı çok da tutmayan biri olarak medyanın bu yaklaşım farkının teknik bir temeli olduğunu sanmıyorum.
 
EuroBasket2017 Top 16 Sonuçları ve Çeyrek Final Eşleşmeleri:


Top 16 Sonuçları:

LOP5Da.jpg




Çeyrek Final Eşleşmeleri:


12 Eylül Salı:

7ym3Qr.jpg



13 Eylül Çarşamba:

8NnRXk.jpg



a1qk47.jpg
 
Son düzenleme:
Şu sonuçları Ergin Ataman alsaydı linç edilip kulüp takımı ile milli takım aynı anda çalıştırmasın denmişti. Herkesin kafasını kuma gömmesi ilginç.
 
Rusya ve Yunanistan'ın tur atlayacağını düşünmüyordum sürpriz oldu. İtalya da biraz şaşırttı. Değişik bir turnuva oluyor.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
 
Slovenya -Letonya maci izlenmeye deger en guzel mac olacagindan zerre suphem yok, bir tarafta turvunanin su ana kadar Mpv si Goran Dragic diger trafta ise ikinci Mpv adayim Porzingis karsi karsiya geliyor.

Diger oyunculara kisaca deginmek gerekirse, Antony Randolph ve Luka doncic Slovenya adina, diger tarafta ise Timma ve Janis Blum on plana cikiyorlar.

Cok mukemmel bir mac seyredecegimizden suphem dahi yok, Herseye ragmen slovenler daha agir basiyor, 3-5 farkla kazanacaklarini ve bol sayi izleyecegimiz bir karsilasma bizi bekliyor. Savunmadan ziyade rakiplerini daha cok sayi atmakla yenmeyi dusunen iki ekibin izlenesi mucadelesini kacirmamak lazim.
 
Top 16 da en büyük süpriz Almanya'dan geldi. Litvanya-Yunanistan eşleşmesi 1-4 eşleşmesi olsa da sonuçta denk takımlardı ve Yunanların kazanması çok anormal olmadı. İtalya ve Rusya ortada olan eşleşmeleri kazandılar. Diğer eşleşmelerde ağır favoriler net kazandı.

Ben İspanya, Slovenya, Yunanistan ve Sırbistan'ın Yari finale çıkmasını bekliyorum...
 
Çantada keklik Letonya ...


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Yanlış anlaşılmasın, ben hiçbir zaman Letonya gibi bir basketbol ülkesini, üstüne üstük Porzings gibi bir yıldızın olduğu bir takımı çantada keklik görmem. Tamam belki Letonya'nın çok fazla Avrupa'da başarısı olmadı ama öyle çantada keklik görülecek bir takım benim gözümde hiçbir zaman değil. Ne bu şampiyona da, nede öncekilerde. Avrupa basketbolu için çok değerli oyuncular yetiştirdiler, yetirştirmeye de devam ediyorlar. Ancak basının ve basketbol ile fazla ilgilenmeyenlerin genel havasıydı bu. Sırbistan'a Rusya'ya yeniliriz, Belçika, Letonya, İngiltere nasıl olsa cepte diye düşünenlere atıfta bulundum.

Maçtan sonra ne mi oldu ? Letonya birden göklere çıkartıldı. Tamam Letonya iyi de, o kadar da değil...
 
99 Eurobasket sonrası en zayıf kadro var elimizde. Takımın genci tecrübesiz, yaşlısı bitik. Bu turnuvanın belli anlarında sorumluluk alıp takımı kaldırması beklenen Semih, Ocak'tan beri top oynamamış, Sinan hayatının en kötü turnuvasını oynadı. Semih yine İspanya maçına kadar iyiydi de Gasollara karşı oynayınca açıkları çıktı tabii. 2 sene sonraki Eurobasket'te elinde NBA olmuş bir Cedi ile Furkan varken Türkiye bugünkü gibi sonuç alırsa o zaman Sarıca'yı eleştiririz. Furkan genç çocuk, İspanya maçı geldi anca bugün potansiyelinin %60'ını gösterebildi. Cedi zaten hiçbir zaman lider kimlikli adam değildi, biz yokluktan o göreve oturtmaya çalışınca normal istatistikleri kötü durdu çocuğun. Bence takımın en iyisiydi turnuvada, ki bu da ne kadar sağlıksız bir kadromuz olduğunun göstergesi.

2 sene önce 2 yaş daha genç olan, devşirme oyuncusu Dixon'ın olağanüstü oyunuyla İzlanda gibi takımı 2 uzatma sonunda yenip tur atlamıştı Ataman. Anca altımızdaki 2 takımı mağlup etmiştik, o turnuvada buna rağmen İtalya galibiyeti hariç çok muazzam işler hatırlamıyorum ben. Ki Sarıca'nın takımı her şeye rağmen iyi kötü her maçta son 2 dakikada oyunda kalırken Ataman'ın takımı Sırbistan ve İspanya'ya 2.5 çeyrekte kaybetmişti maçı. Belki ev sahibi avantajı ufak etken olabilir de Türkiye halen milli takım bazında ölüyü diriltecek bir taraftara sahip değil. Çok ufak etki olmuştur belki.

Her şeyi geçtim Sarıca'nın takıma adapte etmeye çalıştığı oyun Ataman'ın 1-2 gömlek üstünde. Ataman bizden ayrılırken dahi hala bireysel oyuncularının eline bakan, yanlış transfer politikaları yüzünden tempoyu yavaşlatıp her hücumu yarı sahada çözmeye çalışan ve modern basketbolda fizik üstünlüğünün getirdiği avantajların hala çok büyük bir etki yarattığına inanan antrenördü. Bugün Ufuk Sarıca son periyodun belli kısımlarında (tek Marc'ın sahada kaldığı anlarda) 5 kısaya dönüp Erkan'ı 5'e çekti. Tabii Scariolo Pau'yu da sahaya atınca el mecbur Semih'e dönmek zorunda kaldı ve kapanan fark açılmaya başladı. Burada olay teçhizat yetersizliğinde. Bugün Sarıca'nın elinde 2015'te oynayan Ersan olsa o bile Semih'e dönmeden işi çözebilirdi. Ama işte yapacak bir şey yok, elde daha iyisi yok.

Güzel diyorsun katıldığım çok yer yazında. Ancak rakipler çok mu iyi kadro ile geldi ? Tamam zayıfız ama ana kadrosundan 7 oyuncusu olmayan Sırbistan ile oynadık. O Sırbistan Macar maçında Hanga'nın 0 çektiği maçta ecel terleri döküyordu az kalsın. Rusya'da sadece 2 oyuncu var, Shved ve Mozgov. Letonya'da ilk 5 iyi, 6. adam iyi. Ama bu turnuvada oynayabilecek kapasitede 7. adam yok.

Aklımda çok soru var. Mesela Erkan Veyseloğlu'nun ne işi var milli takımda, yaş 35'e gelmiş. Furkan gibi NBA görmüş oyuncunun önünde Sertaç nasıl düşünülür ? Göksenin gibi tecrübeli bir oyuncu, savunma ağırlık oynadığımız bir şampiyonada nasıl rotasyona giremez. Yada hiç oynatma oynatma, İspanya maçında aslanların önüne at, olacak iş mi ? Kadro geçmişe göre zayıftı ama o kadroda bile 2 yeni seçilmiş olmak üzere 4 NBA patentli oyuncu vardı. Kendi evimizdeydik, tamam Rusya ve Sırbistan'ı zorladık ama İngiltere ve Belçika karşısında ecel terleri dökerek galibiyet aldık. Net galibiyetimiz de olmadı hiç.

Sonra daha başka sorular; Okben, Ermican, Tolga, Ömer Faruk gibi gençler neden yok ? Madem kadro kötü, iddiamız yok, neden bu gençlere süre verip tecrübe kazanmalarına fırsat vermedik de 35 yaşındaki Erkan'a kaldık. Yada bundan fazlasını olmayacağını bildiğimiz Sertaç'a ? En kötü ihtimal gene bu maçları yenilirdik, zaten bu kadro ile de yenildik...

Hadi onları geçtim, madem buna benzer bir kadro ile gelecektik, Birkan Batuk gibi tecrübeli bir oyuncu nerede ? Basketbolla ilgilenen 100 kişiye Erkan mı Birkan mı diye sorsan, 99'u Birkan der (o biride Ufuk Sarıca'dır).

Eleştiri bende eldeki malzemeden çok, malzeme seçiminden başlamalı. Sadece Ufuk Sarıca'dan da değil, kendi evimizde olan turnuvada Ersan'ı getirememek büyük bir yönetim zaafı. Furkan'ın Letonya maçında kenarda unutulması ise skandal.

İnsanın aklına şu soru takılıyor, madem iddiamız yoktu neden daha genç bir kadro ile gelmedik ? Madem kadro kötü, iddiamız yoktu neden bu turnuvayı biz aldık ? İddamız varsa başarısız olunan bir turnuvada neden takımı alkışlıyoruz ? Neden koça karşı, tüm medya kalkan oldu ? 25 yaş altında sadece 3 oyuncusu olan bir takım neden herkes tarafından genç takım olarak adlandırılıyor ? Ben Tanjevic'e bile bu kadar kalkan olan bir basın görmedim. Aldığı teknik faulleri bile alkışlayacaklar neredeyse...

Not : Genç takım görmek isterseniz Slovenyayı izleyin bu akşam. Saha içindeki 2. generali henüz 18 yaşında. Diğer gençlerde döktürüyor. Letonya'ya kaybedebilirler ama bence bu turnuvanın şampiyonu ve en iyi basketbolunu oynayan ülke Slovenya. Kimse de genç takım bahanesinin ardına sığınmıyor...

Son söz Sinan'ı Ufuk Sarıca'nın kullanamadığını düşünüyorum. Efes'teyken de kullanamamıştı. Sinan'ın dilinden Ergin Hoca iyi anlıyordu.
 
Almanya'nın baya iyi uzun rotasyonu varmış. Daha Paul Zipser, Dirk Nowitzki, Maximilian Kleber, Maik Zirbes, Tibor Pleiss gibi yıldız oyuncuların olmadığını belirtelim.
 
Ufuk sarıca milli performansı ile nasıl takdir alıyor ilginç. 2 tane basketbol ile alakası olmayan ülkeye karşı galip gelip diğer tüm maçlarda hezimete uğrayan takım övgü alıyor. Şaka mı bu gerçekten? Ergin Ataman bu sonucları alsa hain ilan edilirdi. Nasıl bir etkileri varsa bu adamların.

SM-G950F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 

Üst