Euroleague 2015-2016

Ölüm Grubunu Cska lider bitirir muhtemelen.Barca dengesiz Oly Cska ile baş edemez Real Rudynin yokluğunda iki ileri bir geri devam eder.
Öteki grupta da Efes ilk 2ye girerse saha avantajını alırsa 2 Türk takımı F4 görebilir Efesin kadrosu şuanki oyunundan daha iyi olması gerek ama olmuyor
 
Fener'in yolu çok açık gibi. Büyük olasılıkla ilk ikide bitirir son 8'de ev sahibi avantajıyla final four'a adlarını yazdırırlar.
Efesin de gruptan çıkacağını düşünüyorum ama sonrası bu oyunuyla muamma.
 
Hakikaten öyle kazık bir grup ki, o gruptan çıkacak takımların hepsi de Final Four yapabilecek kalitede. Zira grup aşamasında bu denli mücadelenin olması haliyle erkenden işin ciddiyetine girmelerine sebep olabilir ve Top 8'de çok büyük bir avantaj getirebilir.
 
Hakikaten öyle kazık bir grup ki, o gruptan çıkacak takımların hepsi de Final Four yapabilecek kalitede. Zira grup aşamasında bu denli mücadelenin olması haliyle erkenden işin ciddiyetine girmelerine sebep olabilir ve Top 8'de çok büyük bir avantaj getirebilir.

Hem olumlu hem olumsuz tarafı var. Daha güçlü de yapabilir , mental açıdan yorgun da . Üstelik bir sakatlık bir takımı tepetaklak edebilir çünkü rakipleri çok güçlü. O grupta Cska hariç hiçbir takım rahat hissetmiyordur kendisini. Cska her türlü çıkar ama bir Printezis'in yokluğu Lull'ün sakatlığı veya Tomicin devre dışı kalması bu takımları grup dışına itebilir. Çok riskli bir grup
 
Pana görüldüğü kadarıyla bir cacık olmaz kivaminda Calathes dominantlik sergileyemiyor.DD deseniz veteran modda artık Gist fena değil iyi Raduljica Kuzmic falan çok vasatlar Djordevic de koç olarak parlak görüntü çizmedi.

F Grubundan Barça elenmesi en muhtemel takım gibime geliyor F4 gediklileri arasından kadrolar sağlıklı olursa.Khimki iyi takım.Real de Rudynin sakatlığı uzunlarin durumu ne olacak bakalım Cska ve Oly bir şekilde atarlar kendilerini ilk 4e
 
F gurubunda ilk 3 sırayı fener, efes, kuban alır, son takım da Malaga-Pana dan birisi olur. kızılyıldız, cedevita guard-pivotlarının iyi olmasının ekmeğini yiyorlar, dacka da ise dengesiz bu mevkiler. Semih avrupanın en iyisi gibi de oynayabiliyor, en kötüsü gibi de. Furkan bence biraz katkı vermeye başladı, ( Furkan, semih, sloghter, bjelica ile pota altında 20 faul yapma hakları var ). genede bu üçlü pek surpriz yapamazlar gibi geliyor.

F grubunda ise cska önde, olympiakos, real, khimki (rudy, spanoulis, lojeski, printezis, young, davis...) ne kadar sakatlıkla uğraşırsa o kadar sıkıntı çekerler. Bu üçünün durumuna göre barca aradan sıyrılabilir. Brose, zalgiris, laboral üçlüsünden brose de melli, wanamaker performanslarını (son maçları ayrı tutuyorum) sürdürürlerse sürpriz şansları olabilir, theiss ve zisis de etkili isimleri arasında. laboral de bourousis, adams, hanga ve causeur ilk 4 için yetmeyebilir bu grupda.
 
Khimki vs Cska maçı ile beraber muazzam başladı Top16 grupları.
Yine bu saatlerde başlayan Oly vs Barca karşılaşması ile de şölen devam edecek.
Özellikle bu grupta her hafta çok keyifli maçlar izleyecek ve basketbola doyacağız gibi görünüyor.
 
Tüm sakatlıklara ve sıkıntılara rağmen Oly, Barca'yı rahat geçti, gelenek sahibi olmak böyle bir şey, imrenerek takip ediyor insan.
Daçka ise çok iyi savunma yaptığı bir maçta, yaptığı inanılmaz basit top kayıplarıyla maçı Malaga'ya armağan etti.
Wilbekin bu seviyelerin oyuncusu değil sanırım, Oktay hoca bu kadar yüksek bütçeli bir takımı son dakikalarda Wilbekin'e teslim edecek şekilde dizayn etmemeliydi bence.
 
Oly, Khimki ve CSKA o gruptan çıkar.
4.lük içinde Madrid ve Barcelona çekişir.

Diğer gruptan da Fenerbahçe, Kuban ve Efes ilk 3 sırayı alır.
Pana ve Malaga 4.ĺük yarışına girer.
 
Efes kötü değil, rezalet bir ilk yarı oynadı Kızılyıldız karşısında.
Kendi evlerinde 54 sayı yediler bir yarıda ve oynadıkları şeyin basketbol ile alakası yok.
Tribünler de bomboş, top16'nın açılış maçından bahsediyoruz.

Türk basketboluna kattıklarını tartışmaya açmak dahi ayıp olur Efes'in, fakat artık miadını dolduruyor gibi bu köklü kulüp.
Beğenmediğimiz ve sürekli eleştirdiğimiz torpilli Daçka dahi Eurolig'de kısmen dolu tribünlere oynarken, koca çınar Efes sürekli geriye gidiyor.
Bu gidişle ya şehir değiştirip basketbola aç bir yere gidecekler, ya da yavaş yavaş eriyecekler, farklı bir alternatif göremiyorum.
 
Şimdi baktım, geçen sene, takım dağıldıktan sonra Top 16'da, Kızılyıldız'a 68-91 kaybettiğimiz maçın ilk yarısında 52 sayı yemişiz. Nikolov 20 dk, Ege ve Göktürk 15 dk süre almış. :)
 
Efes farktan gelip son topta kazandı, bu maçla zirvede bırakıp kendilerini fesh etsinler bence artık. Müthiş gereksiz bir kulüp oldular.
 
Efes kötü değil, rezalet bir ilk yarı oynadı Kızılyıldız karşısında.
Kendi evlerinde 54 sayı yediler bir yarıda ve oynadıkları şeyin basketbol ile alakası yok.
Tribünler de bomboş, top16'nın açılış maçından bahsediyoruz.

Türk basketboluna kattıklarını tartışmaya açmak dahi ayıp olur Efes'in, fakat artık miadını dolduruyor gibi bu köklü kulüp.
Beğenmediğimiz ve sürekli eleştirdiğimiz torpilli Daçka dahi Eurolig'de kısmen dolu tribünlere oynarken, koca çınar Efes sürekli geriye gidiyor.
Bu gidişle ya şehir değiştirip basketbola aç bir yere gidecekler, ya da yavaş yavaş eriyecekler, farklı bir alternatif göremiyorum.

Seyirci sayısını eleştirirken hava şartlarını da gözardı etmemek lazım.
 
Ben Galatasaray'a başkan olsam (olmaz ya), Fenerbahçe'nin kendi salonunda oynadığı her Eurolig maçından sonra istifayı düşünürdüm.
Tabii ki bahane çok, onun suçu değil, şartlar, eski yönetimler vs,
Senin 1 adet (yazıyla bir) rakibin var, o da bir platformda sürekli senin üstünde performans koyuyor ortaya ve sen hiçbir reaksiyon dökemiyorsun ortaya.
Ben o başkanlık koltuğunda oturamazdım, acıdan, ağrıdan kusasım gelirdi, maşallah iyi mide var şimdiki 'realist' yöneticilerde.
 
Ben Galatasaray'a başkan olsam (olmaz ya), Fenerbahçe'nin kendi salonunda oynadığı her Eurolig maçından sonra istifayı düşünürdüm.
Tabii ki bahane çok, onun suçu değil, şartlar, eski yönetimler vs,
Senin 1 adet (yazıyla bir) rakibin var, o da bir platformda sürekli senin üstünde performans koyuyor ortaya ve sen hiçbir reaksiyon dökemiyorsun ortaya.
Ben o başkanlık koltuğunda oturamazdım, acıdan, ağrıdan kusasım gelirdi, maşallah iyi mide var şimdiki 'realist' yöneticilerde.

Bizimkiler nasıl daha az para harcarız derdinde ve kafayı buna yordukları için malesef o noktalara gelmek uzak ufuklar. Alt yapıdan oyuncu çıktıkça daha az para harcayabiliriz diyen bir adam var şubenin başında.
 
10-15 günlük ara sanki aradan aylar geçmiş gibi hissettirdi kendini basketbola dair :) . Haftaya CSKA-Khimki maçı ile başlamak da özlem duygusunun giderilmesi adına muazzam keyif verdi diyebilirim. Aşağı yukarı tüm maçları izlemeye çalıştım , gerektiği zaman 3 maç birden açtım. Cedevita-Kuban maçı haricinde hepsine göz attım sanırım.

Top 16 round 1'in ;


- Nam-ı diğer Kill Bill'in , V-SPAN'ın dönüşü

-Llull yokken facia ilk devre geçiren Madrid'de ikinci yarı " Bu iş böyle olmayacak anasını satayım , ben tek siz hepiniz ulan " diyen Avrupa basketbolunun bir başka sakallısı Sergio Rodriguez'in haykırışı,

-Brose koçu , akıl oyunlarının adamı Trinchieri'nin maç önü pek alışık olmadığımız türden " Evrime ve doğal seleksiyona inanırım.Bugün Madrid avcı biz ise avız ve biz sadece evrimimizi tamamlamak için sahaya çıkıyoruz.Bugün doğa gereği Madrid'i yenme olasılığımız %1'dir" açıklaması, yine molalarda setleri çizmeyip antremanlarda çalıştıkları setin sadece adını söyleyen ve mola dönüşlerinde tıkır tıkır sayıya giden ( mola dönüşü Strelnieks'in 1 dk kala attığı 3'lük ile maçı dengeleyişi en iyi örnek ) TRINCHIERI HOCAM ! ,

-Alexey Shved'in " tamam yıllık 3.4 milyon euro alarak Khimki'yi katıksız kazıklıyorum ama hakkını da vermeye çalışıyoruz be kardeşim" diyerek attığı son saniye buzzer beater'ı ,

-Oktay Mahmuti ve kendisinin İspanya şubesi Joan Plaza'nın sözüm ona kapışması ,

-Huertel'in ikili sıkıştırmalar ve tepede maruz kaldığı "double team"ler sonucu yaşadığı çaresizlik ve takımını sahiplenemeyişi ,

-Obradovic - Diamantidis buluşması ,

-Olympiakos-Barça maçı sonunda Navarro ve Spanoulis'in beraber verdikleri o mükemmel , bakmaya doyamadığım pozu ,

-Litvanya basketbolunun kulüpler bazında yaşadığı çaresizlik ,

-
Delaney'in Top16'ya ve tüm Avrupa'ya meydan okuyuşu ,

-Itoudis'in Teodosici son 7 dakika sadece 45 saniye oynatması ve son dakikalarda yaşadığı talihsizlikler karşısında bu dakikaları ben tamamen De Colo sorumuluğunda oynayacağım deyişi

kendi adıma haftanın dikkat çeken noktalarıydı. Round 2 için bekleyişimiz başladı bile :)
 
Benim adıma dikkat çekici bir nokta var. Murat Murathanoğlu ve Murat Didin, Fener'e her faul çalındığında, en fanatik taraftarın dahi itiraz etmeyeceği pozisyona, itiraz ediyorlar. İstisnasız her pozisyona. Aklıma Markoishvili'den faulle çalınan top geldi. Murat Murathanoğlu ve İsmet Badem, 3 maymunu oynamışlardı yaklaşık 15 saniyelik pozisyonun tekrarında. Ne değişti de şimdi anırıyorsunuz?

Galatasaray Liv Hospital'in hücuma yerleşmesinde ama...

[video=youtube;MGGCkqziQkU]https://www.youtube.com/watch?v=MGGCkqziQkU[/video]
 
Ben Galatasaray'a başkan olsam (olmaz ya), Fenerbahçe'nin kendi salonunda oynadığı her Eurolig maçından sonra istifayı düşünürdüm.
Tabii ki bahane çok, onun suçu değil, şartlar, eski yönetimler vs,
Senin 1 adet (yazıyla bir) rakibin var, o da bir platformda sürekli senin üstünde performans koyuyor ortaya ve sen hiçbir reaksiyon dökemiyorsun ortaya.
Ben o başkanlık koltuğunda oturamazdım, acıdan, ağrıdan kusasım gelirdi, maşallah iyi mide var şimdiki 'realist' yöneticilerde.

Rakibi her organizasyonda geride bırakan ve GS kulüp tarihinin en iyi takımı olan 2014 kadın basketbol takımını sadece 1,5 yılda mevcut noktaya getirenlerden istifa erdemini beklemek iyimser olmuş. Hatta bir adım daha öte GS öyle bir dar çevre kulübü ki sizin gibi düşünenleri başkan yapmazlar.
 

Üst