Final 8 Rezaletine Dair!

Öncelikle bu bilgilendirici yazın için sana teşekkür ederim, zira büyük bir emek ve mesai gerektirdiği ortada.
Aynı zamanda sezon içerisinde de kadın takımımızın takipçiliğini, bir çoğumuz gibi süreksiz yapmadığın da hepimizin takdiri.

Bu noktada sana iletmek istediğim iki adet sorum mevcuttur;
Birincil olarak, sence bir taraftar grubunun desteklediği takımın koçuna ve oyuncularına yönelik tahammül sınırı ne olmalıdır?
İkincil olarak ise, bahsi geçen taraftar grubu ile "tarafı olduğu ekibin profesyonelleri" arasındaki ilişkinin sınırları olmalı mıdır?

Yukarıdaki suallerimi seninle yüzyüze gerçekleştireceğimiz bir sohbetin konusu haline de getirebilirdik rahatlıkla, fakat benzer sorulara Gsbasket'in ben de dahil olmak üzere bazı mensuplarının belli aralıklarla maruz kalıyor olmaları sebebiyle, bu şekilde tartışılmasının daha faydalı olabileceğine kanaat getirdim.

Sevgiler
 
Öncelikl eline sağlık. Oldukça yoğun olduğunu bildiğim için daha çok takdir hakkediyor bu yazısı. Sonuçta oldukça uzun bir yazı ve genelde uzun yazılar okunmadığından çoğu kişinin de bu yazının içeriğine bakmayıp detaylara boğulacağı kesin. Bu tarz bir durum olduğunda aklıma hep gelen bir örnek vardır. Şu an hapiste olan bir gazeteci zamanında bazı yolsuzlukları yayınlıyordu. O esnada adama suç isnat edemedikleri için adamın iki defa sünnet olduğu bahsini ortaya attılar. Konu doğru mu yanlış mı bilmem ama o günden sonra adam bir yolsuzluğu ortaya çıkardığında yakın çevremdeki insanlar bile "yahu bırak o adamı iki sünnet olmuş düşünsene!" diyorlardı. :) Bİz genel olarak böyleyiz. Bir sorunu tartılacaksak ya kimin dediğine bakarız ya da detaylarda boğulup ali konulara dalıp esas resmi gözden kaçırırız.

Bende bir kaç şey ekleme yapmak istiyorum. bazı söylediklerinide biraz daha ön plana çıkarmak. Öncelikle Savaşa kendimce yanıt vereyim (ki Savaş'ın da bu sorunun yanıtlarını bildiğini biliyorum bakış açısımızı doğru yere kaydırmak istiyor olabilir). Savaş 2. soruna bakarsam, hayır herhangi bir sporcu profesyonel veya yönetici ile yakın olmakta bir zarar yoktur. Bu sadece spor kulüpleri için geçerli de değil. Hayatın tüm alanında geçerlidir. Misal ben bir hakimim, bir adamla yakınım diye o adamın yasa dışı hareketleri sonrası karşıma gelmesi durumunda "aa ben bu adamı biliyorum temiz içer, muhabbeti güzeldir ailesi iyidir" gibi bir feodal düşünceye giremem. Çünkü hayatta bazı şeylerin ayırımını iyi yapmak gerekiyor. Ve yasaların bana verdiği haklara göre suçun akrşılığı olan cezayı o adama keserim. Aynı şekilde tarafgirlikte bu olay daha içiçe geçen bir süreç olduğundan biraz paradox bir sürece girse de aslolan insanın nesnelliğini kaybetmemesidir. GS spor kulübü içerisinde bir çok sporcu yönetici ve çalışan tanıyor olsam da burada herkesin hem fikir olacağı bir gerçek var ki aslolan GS'dır.

Burada bulunan insanlar olarak hemen hepimiz GS konusunda düşünen kafa yoran emek veren insanlarız. Bu yüzden de feodal ilişkiler dışında düşünmemiz gerekmekte. Bu bir çok defa zor da olabilir ama bunu başaranlar aslında hayatta da diğerlerinden bir adım öndedir. Bu yüzden Gs çalışanları ile ilişkinin sıonırının olması gerekmiyor. örneği biraz extreme hale getirirsek misal GS taraftarıyım diye bir GS çalışanı ile duygusal bir birliktelik de yaşamamam lazım. Eğer o birliktelik varsa bir süre Gs taraftarlığımı askıyamı almalıyım :)) Kuşkusuz hayır. Ama Gs taraftarı olmakla sevgili olmak arasındaki çizgileri de belirlemek lazım. Aslında bunu taraftar neden yapmıyor diye eleştiremiyorum da. Çünkü bu ülkede bunu en sıkı şekilde yapması gereken gazeteciler de bunu becerememekte. Ortada bir yanlış dönüyor olsa da ikili ilişkileri yüzünden bu sorunları görmezliğe gelmekte ve kaleme dökmemekte.

Savaş, ilk sorunun yanıtı ise daha göreceli bir sınır. Her insanın direnç noktası farklıdır o anlamda. Herkes kendine göre bir optimal denge noktası belirler. Mİsal benim o noktam daha yüksektir. Bir başkasının daha düşüktür bir şey diyemeyiz. biri vardır ilk Ros Casares maçı mağlubiyeti sonrası istifa ister biri vardır şu anki durumda bile hoca artık sezon sonuna kadar kalsın şurda 20 gün kaldı sezonun bitimine der. Bir başkası şampiyon olsunlar seneye de kalsın ama yeterki şampiyon olsun der. Yani bu sınırı nasıl belirleyebileceğimizi bilmiyorum. Ama şunu biliyorum, taraftarın görevi taraf olmaktır takımına sahip çıkmaktır. Oyuncusu hocası yöneticisi takımına sahip çıkmıyorsa bile sahip çıkmaktır o armaya. Tribünler her zaman taraftarındır. Oradan yapılacak söylem, birilerinin kontrolünde değil taraftarın duygularında olmalıdır. Ama ne olursa olsun o mevziiyi boşaltmamak lazım. Yani GS taraftarı salonlara gelmemek için hep bir bahane üretmeye çalışır halde. Bir sene Mihriban sorun olur bir sene Nilay Yiğit (kartaltepe) Bİr başka sene yönetim sonra Zafer Kalaycıoğlu olmadı FB'ye yenildiler !!! ya da hoca hala istifa etmedi:) Oysaki taraftar tam tersine o alanı boşaltmamalı. Ne kadar kalabalık olursan o kadar sesini duyurursun. Bunu bu forumdakilerden iyi kimse bilemez. 50 kişiyle de salondaydı kitleselleştik gene salondayız. Yarın belki birileri hevesini alacak bırakacak salonu ama biz gene orda olacağız. Bundan sonra da gene gün gelecek şampiyonluk şarkıları söyleyeceğiz gün gelecek gene istifa isteyeceğiz. Ama orda oalcağız. Yani o sınır konusunda sana net bir şey diyemiyorum kendi adıma. Ama kendimi biliyorum eleştirilmeyecek insan yoktur dünyada. Herkes eleştirilebilir.atlanmaması gereken tek nokta, bir kişiyi veya durumu eleştirirken tüm resime bakabilmek gerekli. Daha çok bilindiğinden, futboldan örnek vermek gerekirse bu sezon GS futbol takımı başarılıysa bu sadece oyuncuların Terim'in başarısı değildir. Futbol için kafa yoran idarecilerin, florya çalışanlarının ve takımın arkasında güçlü duran GS yönetiminindir de. Aynı şekilde bir başarısızlık olursa da krizin başarısızlığın durumuna göre bu konudaki sorumlularda gene farklı noktalarda aranabilir. Taraftar oalrak bizim anlamamız ve yapmamız gereken ilk şey bu eleştirileri buna göre yapmak ve bunları yaparken tüm diğer subjektif koşulları da bunun içine katmamızdır. O gitsin bu gitsin şu şu şu gelsin ile olmaz taraftarlık ve/veya yöneticilik. Başta da dediğim gibi bu dediklerimi bildiğinden eminim. ama yazıya başlamadan önce bir paragaraf açarak herkese bunu anlatmak istedim. Soruyu bana sormamış olsan da kendimce yanıtlamak açısından.

Şimdi yukarıdaki söylemleri unutmadan bu yazacaklarımı okumanızı rica ediyorum. Öncelikle GS'da takım-kadro kalitesine bakıldığındaEL için bir başarısızlık olduğunu kabul etmiyorum. Ama bir GS'lı oalrak baktığımda şampiyon olamadığımız her organizasyon bizim için başarısızlıktır.

Evet Kadro kalitesine baktığımızda bence bu 5.lik başarısızlık değil. Ben bunu şimdi söylemiyorum. GS Basketten konuştuğum insanlar hatırlayacaktır. Geçtiğimiz Haziranda Ahmet Cömerttemilli takımlar arası turnuvada da bunu belirtmiştim. Takım kadrosu doğru kurulmadığından bunu beklemek normaldi. Hatta bir kaç defa sordum da bunu bir çok kişiye. Ben 2010 Kasım bilemedin Aralığından beri GS basketbol şubesini eleştiriyorum. Sadece Kadın değil erkek takımında da olumsuzluklar vardı. Bu sorunların kaynağını düzeltmediğimiz sürece de Ceyhun Hoca gider Cem hoca gelir ama sorunlar aynen devam eder.

Yönetim-Yönetici-Teknik kadro-İdari Kadro-Oyuncu Kadrosu beraber irdelenmeli bunun için. Ben basit bir taraftarım ama Ermal'in attığı tweetlerden biliyorum erkek basket takımının İtalya'da hava alanında 6.5 saat beklediğini. Kız basket takımının 13.5 saatte Litvanya'ya gittiğini geçen sene. Bu sene Erkek basket takımının popüler kimliğe kavuşmasıyla özel uçaklarla deplasmanlara gitmesi neticesinde bu sorun yok ama kadın basket takımımızın Fransa'ya 13 saatte gittiğini oyuncuların tweetler atarak buna isyan ettiğini de gördüm gene basit bir araştırmayla. Gene Fransa'daki maçın 20:00'da olduğunu ben bilmeme rağmen takımın profesyonellerinin 18:00'de sanması sonucu takımın yemek-ulaşım-ısınma oalyının sekteye uğradığını kızların maçı Tİna'nın son saniye hücum ribaundu alıp faul çalınması sonucu attığı faullerle kazandığını da biliyorum. bunu bilmeyen arkadaşlar misal o gece, "yuhh şu takımı bile zor yeniyoruz!!" dediğini de biliyorum.

2 senedir takımda bu basit gözüken işleri halletmekte bile arızaya sebep olan insanlarla çalışan bir oyuncu kadrosu var. İdari kadro yapılanması feodal ilişkilerin grift bir hal aldığı bir yapıya dönmüş. Burada eğer bir eleman eksikliği varsa bu istenmeli. eğer eleman yeterli ise o zaman elemanların nitel yeterliliğine bakılmalı. Yeterli olan takımda tutulmalı yetersizlerle yollar ayrılmalı. Bunda kırılmaca gücenmece yok. Ben kulüp çalışanlarının iyi niyetine inanıyorum. Hemen hemen hepsini de oldukça seviyorum. Benim kadar GS'lı işini takımı seven insanlar. Hayallerinin GS'a yararlı olmak olduğunu da biliyorum ama bunlar tek başına yeterli özellikler dğeil. Misal benim de en büyük hayallerimden biri Kendi köşkümü yapmak. Şmdi inşaat ve mimari anlamda bir bilgim yokken bu inşaata başlamam mantıklı bir hayal olmasa gerek. Ama hayalimle ilgili doğru kişilerle çalışırsam maddi koşulları hazırlamak kaydıyla zor bir hayalde olmasa gerek.

GS taraftarı öncelikle kenarda ve tribünde tuttuğunu parçalayan asi agresif ama terörize etmeyen sağlam duruşlu insanlar istiyor. Bugün Erkek basket takımının futbol takımının bu derece sevilmesinin sebepleri arasında Oktay Mahmudi ve Fatih Terim faktörünün olmadığını söylemek mümkünmü? Ceyhun Hoca tarz oalrak öyle biri değil. Zaten ben de misal Rİvas maçında çıkıpta kenarda oraya buraya vurup agresifleşmesini istemiyorum ama en azından saçma faul çalan hakemi yanına çağırıp " Bu nasıl faul! Bana anlat neden çaldığını da ben de oyuncularıma anlatayım bunu!!" demesini beklerim. Yani itiraz etmek için olmadığımız bir insan profiline girmeye gerek yok. Ama kendi profilimizde aynı tepkiyi verebilecğeimizi bilmemiz gerekiyor.

Son oynanan GS-Fb EL maçında ilk yarıyı 9 sayı önde kapattıktan sonra 3. periyot öncesi takımlar sahada ısınırken FB taraftarına yakın olan potada GS'lılar GS taraftarına yakın olan potada FB'liler ısınmaya başlamıştı. Ve FB'lilere hiç bir fiili ve sözlü sataşma olmamasına rağmen GS'lı basketbolcularımız o potaya gidip şut antrenmanı yapamadılar. Sahaya bozuk para çakmak su şişeleri maytap ve ses bombaları yağdı. Kızlar maça ısınamadığından da 14-0 lık seri yediler maç içinde ısınana kadar. Zaten rakip 5 sayı öne geçince direncini de yükseltti panikleyen takım panik atışlarına başladı (takımın panik atışlarına başlamasına engel olamayarak teknik kadro hata etmiştir). Ve bundan sonrada sahaya bir çok kez su ve naytap yağdı ve maçın bitmesine 1.40 kala Murat Tümer masa hakemlerinin yanına gidip yeter artık! diyebildi:)) Şaka gibi gerçekten. O ana kadar da Dİdem Akın hakemden iki defa uyarı alamıştı teknik çalarım bak!! diyerekten. didem oraya buraya saldırıyordu resmen. Maç sonu koridorlarda bile kadın hala o agresif tutumdaydı diyim siz anlayın. BNiz de ise Murat Tümer ne yazık ki o sertliği sağlayamadı. Maçı bu şartlarda oynamam demesi bile bence bir alternatifdir. Kİ tribünde Gs yönetimi de olduğundan bu kararı alması sadece ona kalmayacağından daha da kolaylaşabilirdi.

Aslında yazılacak o kadar çok hata var ki neresini anlatayım derdindeyim. F8 organizasyonunu alıp sonra ben beceremem diyen ve "onlar dünya şampiyonasını düzenledi tecrübeliler" diyip TFF'ye bu kazanılmış hakkını devreden kişilerin zaten orda durmaması gerekiyor. Taraftar sayısı konusunda hepinizin malumu, diğer gelen 7 takıma salon kapasitesinin %7'si oranında bilet verip taraftar desteğini arkaya almak mümkündü. Zaten yanlış konumlandırılan takım belki böylelikle iyi bir derece yapardı ama TBF'de bu konuda yapılan ilk görüşmelerde FB yönetimi biletlerin yarı yarıya olması konusunda isteği sonrası hiç itiraz edilmemiş bile. Sadece yarım ağız yok denmiş arkasında durulmamış. Sonrasında 55-45 biletlerin paylaştırılması kararlaştırılmış. Ama 114 ve 214 nolu blokların biletlerini FB yönetimi topluca almış ve KFy-GFB taraftar gruplarına vermiş. İlk bilet satışları başladığında GS'ın gözüken 113 nolu blok konusunda çok savaş verdiğini söylemiş murat Tümer. Ama öğrendiğim, bu konuda bir sitekte bulunulduğunu ama hayır yanıtı alınca ısrarcı olunmadığını öğrendim. Kim doğru diyor bilmiyorum. Sonuçta 113 GS'ın oalcak 114-214 güvenlik için boş bırakılacaktı. 113 boş bırakılınca(zaten 213 boş bırakılıyordu) Fb yönetimi anında 114-214'ün biletlerini sitemiş almış böylece salonda 55-45 olması gereken taraftar dağılımı da 50-50'ye getirilmiş oldu.

Bir organizasyon düzenlemek zor iş değildir. Bunu hayatında bir kez yapmış insanlar bile tekrarını çok daha kolay yapmakta. Zaten bu organizasyon dediğimiz 5 günlük bir olay. Salon hazır, e İstanbul'da zaten konaklama için bolca Otel mevcut. Takvimi antrenman isteklerini alıp bunları hazırlamak sırlamak ve rezervasyon akrşılamaları yapmak olayın esas ve ağır boyutu. Ki bunu tam yapamayabilecek olmanın endişesi varsa TBF'den 2 danışman alırsın turnuva süresince danışmanlık yapması için maaşını verisin bu işler hallolur. Ondan sonra detaya inersin. GS'ın maçları öncesi görsel şölen yapılır ne bileyim dansçı kızlar gibi sen de çıkarırsın bir folklor grubu mini konser verirsin (GS'lı bir çok snaatçı bunu severek kabul ederdi) Ve takımı bir show içinde sahya çıakırdın.

Ama tribünleri yarı yarıya yaparak seyirciyi salondan kaçırdık. Çünkü bugün artık insanlar sorun istemiyor. Adam çocuğu ile maça geliyor o ortama nasıl soksun çocuğunu?

Takımın mental olarak maçlara hazırlanamaması ayrı bir konu. Kİ bu konu önemli çünkü önümüzde TKBL yarıfinal ve final maçları var. Aynı sorunlar gene oluşacak. Hemen hepimiz günlük hayatta bu oyuncuları gördüğümüzde o bskıyı yapıyoruz ki bu gayet normal. anormal olan kısmı İdari ve Teknik kadronunda aynı benim gibi davranması. Ben daha görmedim GS'ın büyük maça çıkarken oyuncularının yüzünün güldüğünü. Çünkü camianın tüm baskısı kızların omuzuna atılıyor. Oysa onları o ortamdan soyutlamak lazım. Benim kişisel tavsiyem final maçı öncesi kızların Şile Ağva gibi bir yerde ortamdan izole edilmesi. Bİr mentor desteği alması. Bunun dışında salona gidişte emniyete bunların haberinin verilmesi ve takımın özlelikle Caferağaya gidişinde hiç bir sorunla karşılaşmaması sağlanmalı. Yönetim hatta aynı otobüste olmalı kızlarla. Kızların geçen sene otobüslerinin camı indi salona girişte. Aynı şeyler olmamalı. Caferağa tribünlerine emniyetin baskı yapması sağlanmalı. Küfür eidldiği an idarecilerin oyuna müdahil olması belirtilmeli.

Ceyhun hocanın süreç ile alakalı çok kabahati var. Ve hemen hiç birinden sıyrılması mümkün değil. Kadro matematiğinden başlarsak. Misal GS Erkek takımını ele alalım. Geçen sene 5 numarada Ermal Andric vardı. Bu oyuncuların ikisi de farklı karakterde adamlar. biri P&R yaparken diğeri posttan birebir oynayabiliyordu. 4 numarada Rancik ve Shumpert vardı rakibin durumuna göre biri çıkıyor biri giriyordu. Yani taktiksel zenginlik sağlıyordu. JJ ve tutku vardı PG mevkiinde tutku P&R oynarken Jj şut ve delici özelliğini kullanıyordu. Yani takımımız rakibin sahadaki oanlık durumuna göre şekil alabilen tektiksel farklılık sağlayan bir avatajı vardı. Peki Kadın basket takımı için bunu diyebilirmiyiz? Tamam Alba-Gülşah hatta bir ara Şaziye sakatlandı. 3 numara boşaldı bu eztreme bir sorun ama sonra sonra transfer ettiğimiz oyuncularda da aynı sorunu yaşadık. Mİsal Işıl'a potaya bakmayı bir şekilde bitirtti Ceyhun hoca. Işıl'ı yedeklemesi için alınan Ticha da ışıl ile aynı tarz bir oyuncu olduğundan o çıktı o girdi farkeden bir şey olmadı.

Ceyhun Hoca kendine ait küçük takımları çok iyi yonatan bir hoca. Zaten dikkat edin, takım yıldızlarından yoksun oalrak oynadığı tüm maçlarda iyiydi. Son Spartak maçında Statü gereği olmayan Sylvia ve Melisa, Sakatlığı ve hastalığı için olmayan ALba-GÜlşah ve Sariye'ye ek oalrak Prince ve Tİna da yoktu. Ama takım makina gibi işledi. Oyunun bir çok bölümünde Dee'yi kenara çekti dinlendirdi. Ki Maçın sonunda Bahar da sakatlandı. Ama maçı kazanmasını bildik. Ben Ceyhun hoca basketbolu bilmiyor veya kötü hoca dersem allah çarpar beni eminim. Ama işin içine Yıldızlar girdiğinde Ceyhun hoca akıl tutulması yaşıyor gibi. Şaziye gibi biterken yarattığı bir oyuncuyu bile kullanmadı bu sene doğru dürüst. Başladımıydı 4-5 üçlük atmadan durmayan Şaziye bu sezon bir çok maçta 3 şutu bir arada görmedi bile. Bahar'ın gelişimi durdu. Kİ Bahar'a her şey diyebilrisiniz ama çalışmıyor diyemezsiniz. Ben kendim çok iyi biliyorum. kız Avrupa şampiyonasından geldi 4 gün (Yazı ile Dört gün) tatil yaptı ve antrenmanlara başladı. Ama Ceyhun hocanın geldiğinden beri geçen 2 senede Bahar üstüne koyamadı. Ki bilirsiniz Ceyhun hoca daha GS'ın başına geçmeden önce 2010 yazında Avrupa şampiyonası elemelerinde Milli takımı nerdeyse tek başına Avrupa şampiyonasına taşıyan kız Bahardı. 1 ay sonra hoca GS'ın başına geçti. Geçen sezon sonu avrupa şampiyonasında Bahar'ın çok da etkili olduğunu söyleyemeyeceğim.

NBA'in en büyük hocası hepinizin bildiği gibi Phil Jacksondır. Larry Brown mesela 30binden fazla savunma taktiği bildiği söylenir. Chuck Daly gibi bir adam vardır ama en büyğü P.Jackson'dır. Çünkü Phil taktiksel çeşitlilikten ziyade yıldız oyuncularla oynamasını bilen adamdır. Zamanında Pippen-jordan-rodman gibi arızalarla şampiyon olmuş ardından Lakers'a gidip Kobe-Shaq fenomenlerini (üstelik kanlı bıçaklı kavgalı olmalarına rağmen) beraber oynatıp şampiyon yapmıştır. Gs Kadın basket takımında şu an Kobe(Dee) Shaq(Sylvia) Rodman (tina) İsiah thomas(ışıl) gibi oyuncular var. Kİm ne derse desin bunlar Kadın basketbolunun büyük oyuncuları. ALba'yı Prince'i Ticha'yı samadım bile. İşte bu oyuncuları aynı potada eritmek baskın karakter olmak zor iştir. GS taraftarı dominant adamı ister. Sahada kenarda Protokol tribününde, masaya yumruğunu vuracak adam ister. Ceyhun hoca ve İdari kadro bunu karşılamıyor ne yazık ki. Şuna eminim Lig şampiyonluğumuz garanti gibi. Ama bunu sağlamlaştırmak için yönetimimizin acil durum kararları alması ve bunun için teyakkuza geçmesi lazım. Ama en öncesi kulübümüzün basketboldan sorumlu bir yöneticiyi takımın başına getirmesi lazım. Murat TÜmer iyi bir 2. adam olabilir belki ama tepedeki adam olabilecek biri değil. Ceyhun hoca iyi bir coach ama GS dinamikleriyle uyum sağlayan biri değil ve camia artık onu istemiyor bu kan uyuşmazlığını düzeltmek de kolay değil.

GS'ın başına ne zamandır Mihriban Oğuz gibi birisinin gelmesini istiyordum. Mİhriban değil başkası da oalbilir. Sonuçta koca camia da sadece 1 Mihriban 1 Cem akdağ yoktur illa ki. Ama en azından şu an kısa dönemde Mihriban'ın takımın başına geçip direksiyonda olması gerekiyor. Önümüzdeki senenin planalrı yapılıyor şu anda ama benim derdim 20 gün sonraki şampiyonlukta. Müge ablayı çok seviyorum. Onu canlı canlı izlemiş biriyim. Ama bence onunda artık saha içinden çekilmesi gerekiyor. MÜge abladan camia faydalanmalı ama saha içinden bu mümkün değil. Takım içinde yapılması gereken bir çok şey ve bir çok eksik var onlarla ilgili bir konuş/yetki değişikliğine gidilebilir. Özge hanımın ne iş yaptığını tam bilmiyorum. Disipline edilebilir veya anlaşarak ayırılabilinir.

Çok uzattım ve aslında yazmam gereken çok konu başlığı var. Aklıma geldikçe ve zamanım oldukça ekleme yapacağım. Ama şunu hatırlatmak istiyorum. Aslanlarda Sürünün lideri başka bir erkeğe yenilip sürüsünü kaybettiğinde yeni gelen erkek aslan sürüdeki tüm yavruları öldürüp ve büyük erkekleri kovup kendi genlerinden devam etme yoluna gider. GS'ın "Aslan" yönetimi de başa geldiği an bunu yapmalıydı. Her şubede kendi genlerine göre yapılanmaya gitmeliydi. umarım yakın zamanda planı programı olan "Aslan" gibi bir absketbol anlayışına kavuşuruz. Taraftarı tekrar salona çekmek işin en kolay yanı. Zaten iyiki Fİnal serisinin ilk iki maçı deplasmanda olacak. Orada alınacak galibiyetle İnandık Biz sizlere demeye hazırız biz!


NOT: Ekleyeceğim noktalar olacak. Bunlar aklıma geldikçe ve vaktim oldukça eklenecek
 
şu olduk olmadık anlarda konu başlıklarını kapatan arkadaşlar, insanların mesailerini nerede harcayacağına nereden hak bularak karar veriyorsunuz çok merak ediyorum, şubeyi yönetenlerin kafa yapısı burayada sirayet etmiş..
 
şu olduk olmadık anlarda konu başlıklarını kapatan arkadaşlar, insanların mesailerini nerede harcayacağına nereden hak bularak karar veriyorsunuz çok merak ediyorum, şubeyi yönetenlerin kafa yapısı burayada sirayet etmiş..

Konu haklı kapatıldı bence. Transfer konusu biraz bekleyebilir bence. Daha önemli konular var ve dikkat dağılmamalı.
 
Sezon balında Bİrsel'e hiç bir takımın transfer teklifi yapmadığını sadece FB'nin teklif yapması yüzünden bu teklifi kabul ettiğini, "Belki menejerime teklif yapmışlardır ama benimle konuşan hiç kimse olmadı, insan gelir benimle de konuşur. Sonuçta bu ayıp bir şey değil" dediğini biliyormusunuz?

Hollingsworth konusunda GS'ın oyuncuyu elinden kaçırdığı veya kaçıracağı konuşuluyor. Bize Nevlin kalacak gibi. Rakibe uzun rotasyonunda büyük avantaj verileceğini biliyormusunuz?
 
F8 organizasyonu geride kaldı, ve başta sayın Ceyhun Yıldızoğlu olmak üzere, yaşanılan başarısızlığın altında imzası olan herkes görevine devam ediyor. Bu kararının doğruluğu veyahut yanlışlığı üzerine durmayacağım, çünkü ortada tartışılması gereken başka bir konu var.

Gsbasket'in herhangi bir üyesi, bir moderatörü ve hatta oluşumun başında duran kişi kendi görüşlerini dilediği gibi ortaya koyma hakkına sahiptir. Sözlerinin değerlendirilmesi, saygınlığı ve yaptırım gücü tamamen kendi tasarrufudur, altına atmış olduğu imzanın yükümlülüğü de tamamiyle kendi üzerindedir. Gsbasket'in ise böyle bir şansı yoktur.

Gsbasket oluşumu F8 sürecinde yaşanılan başarısızlık önceden tahmin edilebilir bir noktada olmasına rağmen, Ceyhun hoca ve yönetime zamanında tepki vermemekle suçlandı ısrarlı bir şekilde. Ceyhun hocanın, Fenerbahçe'ye karşı bu sezon kaybettiğimiz ikinci maçın soyunma odasında görevi bırakması gerektiğine inanan bir kişi olmama rağmen, ben de bu eleştirilerden nasibimi aldım.

Fakat bu noktada tarafımdan verilmek istenen mesaj bambaşka.
Sıklıkla gözardı edildiğine şahit olduğum bir husus yaşanıyor forumumuzda. Gsbasket'in tüzel kişiliğe sahip olan ve kişiler üstü bir pozisyonda olduğu gerçeğinin atlandığını düşünüyorum. Hatta bu nüansın gözden atlanması sebebiyle ortaya çıkan tartışmaların ardından, sitemiz için önem arz eden arkadaşların ayrılık kararı alması çok üzücü bir tablo çıkartıyor ortaya.

Arkadaşlar,
Gsbasket tarzı bir oluşum, ortaya bir açıklama koyuyorsa, fakat taleplerini yerine getirtemiyorsa, bu durum Gsbasket'in prestijini sarsar. Hatırlatmak isterim ki, birçokları tarafından, gecikmiş bir açıklama olarak nitelenen ve samimiyetsizlikle suçlanan, ana sayfamızın girişindeki bildiriye rağmen, istifası istenen kişiler halen görevine devam etmektedir. Demek ki, Gsbasket için bile geç kalınan bildirinin mesajı, bazılarına hala erken gelmiştir.

Sizlerden ricam, son olayda yaşadığımız örnekten de dersler çıkararak, Gsbasket'in tüzel bir kişiliğe sahip olduğu ve önemli konularda bir konsensüs yaratılmadıkça adım atmasının kendisine zarar vereceğinin hatırlanmasıdır. Çünkü Gsbasket'in sözünün ağırlığı ancak bu şekilde korunacaktır.

Not: 2011-2012 yılındaki kadın basketbol takımımız, forumumuz içinde, farklı gerekçelerle bir çok tartışmaya vesile olmuş, ve kendilerinin de bu konudaki tavrını doğru bulmamakla beraber, bazı değerli arkadaşlarımızın aramızdan ayrılmalarına vesile olmuştur.
Oysa, birazcık mücadele..
 
Konu haklı kapatıldı bence. Transfer konusu biraz bekleyebilir bence. Daha önemli konular var ve dikkat dağılmamalı.

bana göre şu andaki en önemli konu transfer, F8 rezaletiylede ilgili olarakta turgay demirel olduğu müddetçe daha çok yaşanır böyle olaylar, bu gidişle sahanızdaki derbileride hafta içi oynamaya devam edersiniz, tribünde yaşanan olaylara gelince, organize bir olaydı ve bunu tertip edenler 3,5 çapulcu taraftar değildi, şuanda her branşta Galatasarayı ve taraftarını işin içine çekmek için yoğun çaba harcayanlar var bunun için uyanık olmak lazım, maalesefki genel tabloya bakıldığında yönetimimizde bu güce daha nekadar karşı durabilir orasıda başka bir muamma..
Galatasaray olarak masada elimizi güçlendirmek ve haklarımızı korumak istiyorsak, önce naklen yayın havuzundan çıkıyoruz demek (çıktık değil), sonra çok güçlü bir yönetim kurulu oluşturmak, ortada 2.5 milyar dolarlık bir pasta var ve bunu paylaşanlar kimsenin gözünün yaşına bakmazlar, herkezide kullanırlar buna TFF ve TBF'de dahil,

Bugün itibariyle gelen sıcak paranın tadını alan Digitürk yetkilileri play-off'ların kalıcı hale gelmesi için kulis çalışmalarına başladılar bile, bunun karşısındakilerin başına her türlü iş gelir, hesaplarında bir açık bulamazlarsa seni sahada tahrik ederler(bkz:GS-BJK erkek basket maçı) tribünde tahrik ederler(GS-FB F8 maçı), salonda olayları çıkaranlar FB'li olmasına rağmen basın olayları çıkaranlar GS'li diye yazar, FB'li gazeteciler bunu pompalarken, GS'li gazetecilerden biri bile çıkıp hop napıyorsunuz demez, herkeze gider yapıp atıp tutan ROK bile işin ucu ....'ya gelince 5 sene avrupaya gitmeyelim der..daha yazılacak çok şey olmasına rağmen burada bırakalım

onun için en başta her branşta iyi kadrolar kurarak saha içinde yeneceksin bu oluşumu çünkü saha dışında yenmeye şu aşamada gücün yetmez, ne TFF'den nede TBF'den hesap soramazsın onları oraya getirenlerden dolayı...
(yazdıklarım biraz karışık olmuş olabilir bazı isimleri bazı olayları ve bazı kurumları belirtemediğimizden dolayı)
 
GSBasket'in bu duurşu oldukça şık olmuş. Tepkiler gerçekten oldukça doğru ve haklı. Eurolig final 8 de ev sahibi iken bize deplasman eden yöneticilerimize de yazıklar olsun! Yönetici de demiyorum bu adamlara yönetmekten kaçan sözde yöneticiler! Görevini yapmayacaksan ne işin vardı orada?
Haberlere göre milli takım için devşirilen oyuncu da elden kaçıyormuş. Ne diyelim onlar orada durdukça gerçekten Galatasaray taraftarına rahat yok. Onlar gidene kadar biz tepelerinde olacağız. Bizim için Galatasaray herşeyden önemli.
 
Sühan bey yazınızı okudum, bana mantıklı gelen yönleri çoğunlukta. Daha sonra vaktim olursa uzun bir değerlendirme yazmak istiyorum.

Şu anda benim gördüğüm ali babanın çiftliği kıvamında yönetilen şubede olan biten kimsenin umrunda değil havası. Dün Kayseri maçını tv den takip ettim. Salonda belki 100 kişi bile yoktu. Acaba bu çok işi bilen, hataları hiç üstüne alınmayan sayın yöneticiler bunun sebebini neye bağlıyor? Bayan takımı herhalde en son küme düştüğü sene bu kadar az seyirciye oynamıştır. Yoksa bu durum birilerinin hoşuna mı gidiyor, seyirci gelmesin, tepki olmasın rahat rahat maçı tamamlayıp gidelim havasında da olabilirler tabi.

Elbet bizim de kendi çapımızda yapacağımız şeyler olacak. Birilerine buranın Galatasaray Spor Kulubü olduğunu hatırlatacağız bir şekilde.

Saygılar.
 
EuroLeague WOMEN Final Eight 2012 organizasyonu bitti ama bu organizasyonda beceriksizlikleri ile ön plana çıkan şube yöneticilerinin yanlışları devam ediyor.

TKBL Final serisinin fikstürü açıklandı geçtiğimiz saatlerde. Neresinden tutsanız elde kalacak bir fikstür. O zaman daha yüksek sesle; "lütfen şubeye daha fazla zarar vermeden gereğini yapın!..
 
Çiftlik yaşamından örnekler.Kimseye dokunmayalım,kimse bize dokunmasın gül gibi geçinip gidelim.
 
Giden kimse olmaması ve bu suskunluk hayra alamettir inşallah!
 
Lütfü Arıboğan basketbol ile ne kadar ilgilenecek bilmiyorum ama umarım bu rezaleti yaşatanları unutmaz.
 

Üst