"Hiç sevmem kendisini.. Zamanında Chelsea'de saha kenarında attığı deparları unutmam mümkün değil.. Benzer deparı geçen sene Stamford Bridge'de Guardiola attığında bunun samimi bir duygu patlaması olduğu aşikardı.. Şenol Güneş'in 2002 WC çeyrek finalinde sahaya koşması gibi.. Jose'ninkilerde ise hiçbir zaman doğallık olmamıştır.. Soktuğu yumruklar, yaptığı giderler, girdiği tartışmalar o'nun eşi benzerine rastlanılmayacak egosunun eseridir.. Ego kötü birşey değildir, ancak bir sınırı vardır, çevreye olan yansımalarıyla değerlendirilmelidir.. Jose kendine hayran bir adamdır.. Bundan ötürü büyük bir kitlenin nefretini kazanmıştır yıllardan beri..
Zamanında balon da dedim kendisine.. Bunu derken de kesinlikle kötü hoca olduğunu kastetmedim.. Porto'da kazandığı başarıların üstüne Chelsea'ye kazandırdığı kimlik ve lig şampiyonlukları takdire şayandır.. CL'de belli bir eşiği atlayamaması ise O'nun en büyük ukdesi ve de sonunun başlangıcı olmuştur Chelsea kariyerinde.. Chelsea hem kendisini kanıtlama hevesinde bir hüviyete sahip olmasıyla hem de kadro yapısıyla Mourinho'ya uygun bir takımdı.. Yaptıkları elbet küçümsenemezdi ama efsane etiketi yapıştırılması içinse yetersizdi bence.. "Daha değil" diye düşünüyordum ben o'na balon derken.. Haddinden fazla şişiriliyordu ve adını koyamadığım birşey eksikti halen..
İtalya macerasında, Mancini'yle özlenen şampiyonluğu tatmış fakat bir türlü saygınlık ve duruş kazanamamış özürlü Inter takımıyla bahsetmiş olduğum sınava çıkmıştı Jose.. İlk sene gelen şampiyonluktan sonra takımın olmazsa olmazı olarak görülen Zlatan'a resti çekip gidişine onay vererek bende ilk "lan yoksa" şüphesini uyandırmıştı.. Zlatan-Eto'o takası ve diğer transfer hamleleriyle birlikte final düzlüğüne giriyordu adeta benim nazarımda.. Bu transfer özürlüsü, yönetim özürlüsü, futbol özürlüsü takımı bütün dünyada saygı duyulan bir düzeye getirmeyi ne kadar çok istediği aşikardı..
İnsanlar sezon boyunca Inter'i ve o'nu antifutbola sarılmakla suçladı, aşağıladı.. Bu durum Barcelona eşleşmesiyle tavan yaptı.. İlk maç sonrasında dahi edilmedik laf kalmamıştı farkı kaçıran taraf Inter olmasına rağmen.. Az önce biten rövanşla beraber yine büyük bir çoğunluk tarafından saldırıya maruz kaldı bloglar olsun, twitter olsun, sözlük olsun.. Bu adam nefret edilecek bir adamdır evet.. O hareketleri Inter taraftarına yapmış gibi gözükse de o'nun içini okumak, yani parmaklarını, kollarını, kafasını falan bütün Barcelona camiasına soktuğunu anlamak zor değil.. Ben de en okkalısından bastım küfürleri içimden dalga dalga gelen üzüntü ve sinirle beraber.. Bernabeu'da final şansı kaçmıştı çünkü.. Ama sadece bir küfürdü benimkisi.. En doğal şekilde gelen ve içeride tutmanın gereksiz olacağı bir patlama.. Bu adam bu allahın belası Inter takımına, ezeli rakiplerinin sahasında CL kupasını kaldırma hayalini kuran Barcelona'nın Camp Nou'unda finale çıkma kutlaması yaptırmış, bütün dünyaya karşı dimdik durmalarını sağlamıştır.. Bir Milan, bir Bayern, bir Manu'dan bahsetmiyorum dikkat edin.. Inter.. Bu aşamaya getirilmesi belki bir Schalke'den, Sevilla'dan, Bordeaux'dan daha zordu.. Demem o ki bu adam naçizane fikrimce o son noktayı da atlamış ve ne kadar büyük bir efsane konumuna geldiğini tüm objektif beyinlere! kanıtlamıştır.. Küfür edilmiştir belalar okunmuştur, ancak orada kalmalıdır.. O'na embesil diyenler, Yılmaz Vural'la Rıza Çalımbay'la falan bir tutanlar, catenaccio'nun kitabının adeta baştan yazıldığı bir "tek şans olan defansif anlayış"ı acizlik olarak nitelendirenler, futbolu bilmediğini söyleyenler, kısacası her türlüsünden o'nun taktik dehasını hedef alan söylemlerde bulunanlar en cuk! haliyle gerizekalıdır.. Küfredin, hakediyor.. Ama saygı da duyun.. Duyulmalıdır.. Duyacaksınız.. Düşmanı dahi olsa zekisini isteyecek biri olarak ben bu p.....nge saygı duyuyor, o.. ç..! diyorum.. "
benden alıntı..