Ahmet Bey,
Bu yazıyı okumayacağınızı, okusanız da fikirlerinize ters düşen her bir satırı irdelemeden kendinizi müdafaya geçeceğinizi ön görüyorum. Ancak ithamlarınızdan kendime de pay çıkarıyorum. Bu durumda, benim de söyleyeceklerim var.
Özgür değiliz, Ahmet Bey. Giyeceğim kıyafetten, gezeceğim mekana; erişeceğim websitesinden, yapacağım çocuk sayısına kadar kısıtlanıyorum. Birileri bana ne yapmam gerektiğini söyleyip duruyor. 25 yaşındayım ben. Hayatta ne istediğimi biliyorum. Birilerinin "Ben senin iyiliğini, senin için düşünürüm" demesine ihtiyacım yok. Siz alkol tüketmiyor, youtube, pastebin, twitter gibi siteleri kullanmıyor ve gezmekten hoşlanmıyor olabilirsiniz. Bunların yasaklanması sizin hayatınızda bir şeyler değiştirmiyor olabilir. Karşılıklı saygı, birlikte yaşadığımız bu ülkede bir başka vatandaşın hayat tarzı kısıtlandığında, sizin de bundan rahatsız olmanızla başlıyor. Yoksa? Yoksa ayrışıyoruz. Ben, birlikte özgürce var olabilmek istiyorum. Sizi, tabii, bilemem.
Kimse maden kazasını siyasi çıkar uğruna kullanmıyor. Önlenebilir hatalara, şahsen kaza diyemem. Hiçbir yetkili ne kaç işçinin çalıştığı hakkında, ne de işçilerin can güvenliği için alınan önlemler hakkında detaylı ve net bilgi veremiyor. Daha çok kar elde edebilmek için, kayıtsız işçiler çalıştırıldı ve alınması gereken önlemler yine maliyet çıkaracağı için göz ardı edildi, denetimler ise ciddiyetsizce gerçekleştirildi. Bunlar olmasaydı, bu kadar cenazemiz olmazdı. Başbakan, ekran başına geçip 19. yy'dan örnekler veriyor. Gelebildiği en yakın tarih 20. yy'ın başı. Ülke sevgisi diye aynı fikir ve yapılan sorumsuzluğa karşı aynı öfkeyi paylaştığım arkadaşa nutuk atıyorsunuz. Peki Soma'daki bakanların, başbakanın, yani bu ülkeyi yöneten insanların neden canı bizim kadar yanmıyor? Rabia diye her yerde ağlayan adamlar, kendi halkı için neden vicdan azabı çekmiyor, sorumluluk hissetmiyor? Danışmanlar halkı tekmeliyor da, neden bir yetkili çıkıp "o kişi görevinden alınmıştır" diye açıklama yapmıyor? Neden "kendini savundu" deniliyor? Siz bunlara kanacak kadar kör müsünüz gerçekten?
Birilerine hakaret etmek, elbette uygunsuz bir davranış. Ancak kişi istiyorsa, başbakana da hakaret eder, sokaktan geçen adama da... Bu kadar kolay, evet. Kişiyi bağlar. Hukuki bir durum varsa, mahkemeye başvurulur. Sizin ya da benim avukatlığına kimsenin ihtiyacı yok. Başbakana da, iktidarda olan partiye de yaptıkları için minnetar olamam. Zaten bana hizmet etmek için oradalar. Her şey birey için. Bu hep unutuluyor. En büyük yanlışlar, bu unutulunca başlıyor.
Demokrasi anlayışımın ise sizin tarafınızdan eleştirilmesini kabul etmiyorum. Zira, ben sizin yazdıklarınızı okur, sizin söylediklerinizi dinlerken; aşikar ki, siz karşıt görüşlere kulak asmıyorsunuz. Assanız, tartışmanın tansiyonu bu olmazdı. "Demokrasi"nin tanımını iyice öğrenmenizi tavsiye ediyorum.
Dipnot: Adımın altında yazan "administrator" yazısı gözünüzde büyümesin. Forumun ve sitenin sağlıklı çalışıyor olmasının sorumluluğum olduğu anlamına geliyor, diğer üyelerden farkım ya da fazladan bir yetkim olduğu anlamına değil.