TÜRKİYE: 68 - Litvanya: 75

Karamsarlığa gerek yok, sonuç olarak biz takım oyunu oynuyoruz, ve öyle yada böyle maçın içinde oluyoruz.

Litvanya maçı da aslında istediğimiz gibi geçti. Yer yer dengeyi kaçırsak da, savunmada iyiydik. Konsantrasyonumuz ve kısalara yaptığımız baskılar işe yaradı. Ama hücum anlamında, özellikle de şut olarak kötüydük. Bunun yanına bir de şans topları Litvanya'ya gidince, kırılma oldu. Ara sıra kısa savunmasında perdeleme çıkışlarından yediğimiz sayılar can yaktı ama genel olarak ikili oyun savunmasında gayet iyiydik. Özellikle Saras'ın üstüne Cenk'i vermek işe yaradı, genel olarak da iyi baskılar yaptık ama işte sıkıntı perdeleme çıkışlarında buldukları şutlarda oldu. Kaukenas ve Kalnietis bunları iyi değerlendirdi. Ribaund konusunda ise daha iyi olmalıydık, kritik anlarda tutulduğumuz yerler oldu. Ama asıl sıkıntı hücumda şut sokmadaki problemdi. Eğer o boş şutlardan bir kaçını sokabilseydik, zaten iyi durumda olan Ömer'i daha iyi kullanabilirdik veya Enes'in birebirlerini daha kolay kovalayabilirdik. Ersan beklediğimiz çizgiye çıktı, onun da emeği büyüktü. Kötü oynamadık, yine mücadelemizi yaptık ama beklenmedik isimlerden beklenmedik hatalar geldi. Kerem'den ve Hido'dan hiç beklenmeyecek hatalar ile direk sayı yedik. Bunun yanında nerdeyse tüm şans topları onlardan yana oldu. Son topta yine günün iyilerinden Emir ve tecrübeli Hido'dan beklenmeyecek hata geldi. Maç sonu hiç beklediğimiz gibi olmadı.

Genel olarak baktığımızda Ömer Aşık cidden Avrupa'nın sayılı uzunlarından biri oldu. Ve şunu da net söyleyebiliriz savunma konusunda dünyanın en iyilerinden biri. Bugün de aynı şekilde performansını verdi. Emir gerekli yerlerde sorumluluk aldı, kritik sayılar yaptı ama son topta çok basit bir hata yaptı. Ersan nihayet beklediğimiz seviyeye çıktı. Ender takımı aldığı süre içerisinde iyi yönlendirdi. Kerem ve Hido ise beklediğimiz seviyede değildi.

İlerisi için ise denilecek şey, çözülme yaşamazsak sıkıntı olmaz. Çünkü biz kazandıkça çığ gibi büyüyen bir takımız, önemsiz de olsa, bir şey bitmemiş de olsa bazen bir maç kaybedince adeta çözülüyoruz. Eğer bunu yaşamazsak ben değişen bir durum olacağını düşünmüyorum.
 
Karamsarlığa gerek yok, sonuç olarak biz takım oyunu oynuyoruz, ve öyle yada böyle maçın içinde oluyoruz.

Ya yanlış anlama da bir çok kişi bu cümleyi söylüyor çünkü niye karamsarlığa kapılmayalım? bizim olduğumuz ve eşleşeceğimiz grupta yunanistan,hırvatistan,slovenya gibi oynadığımızda favori olacağımız takımlar yok beyler.

Önümüzde 4 rakip var İspanya,Fransa,Sırbistan ve Almanya

Bu 4'lüden 2'sini yenersek bile çıkamayabiliriz çünkü iş 2li 3lü averaja kalabilir o averajın içinde Litvanya olduğu an 2 galibiyet bile yetmiyor. Diğer gruptaki takımlardan 2'sinin Litvanya'yı yeneceğini düşündüğümden bize 2 galibiyet bile yetmeyebilir yani, şimdi biz niye karamsar olmayalım?takımın mücadelesine saygım var bugün kötü oynasak da eleştiremiyorum pek ama karamsarım ne yazık ki zor rakipler yüzünden. Diğer gruplarda bu tarz yenilgilerin telafisi var ama burada yok ne yazık ki. Ne demek istediğimi de göreceğiz yani 2.gruplarda. İspanya hazır durağan başlamışken onları yenebilirsek çok iyi olur üst gruba galibiyet taşıyamazsak, dar rotasyonun da etkisiyle göremeyiz çeyrek finali.
 
Ya yanlış anlama da bir çok kişi bu cümleyi söylüyor çünkü niye karamsarlığa kapılmayalım? bizim olduğumuz ve eşleşeceğimiz grupta yunanistan,hırvatistan,slovenya gibi oynadığımızda favori olacağımız takımlar yok beyler.

Önümüzde 4 rakip var İspanya,Fransa,Sırbistan ve Almanya

Bu 4'lüden 2'sini yenersek bile çıkamayabiliriz çünkü iş 2li 3lü averaja kalabilir o averajın içinde Litvanya olduğu an 2 galibiyet bile yetmiyor. Diğer gruptaki takımlardan 2'sinin Litvanya'yı yeneceğini düşündüğümden bize 2 galibiyet bile yetmeyebilir yani, şimdi biz niye karamsar olmayalım?takımın mücadelesine saygım var bugün kötü oynasak da eleştiremiyorum pek ama karamsarım ne yazık ki zor rakipler yüzünden. Diğer gruplarda bu tarz yenilgilerin telafisi var ama burada yok ne yazık ki. Ne demek istediğimi de göreceğiz yani 2.gruplarda. İspanya hazır durağan başlamışken onları yenebilirsek çok iyi olur üst gruba galibiyet taşıyamazsak, dar rotasyonun da etkisiyle göremeyiz çeyrek finali.

Almanyadan bile korkacaksak turnuvaya hiç katılmasaydık.Adamların 2-3 oyuncudan ibaret kadrosu var.Telekomun beğenmediği Heiko bile ilk 5 başlıyor
 
Yen Almanya'yı diğerlerini napacan? kağıt üstünde o kadar kolay değil bu işler,diğer maçlara da rakiplerin favori çıkacağı aşikar, kağıt üstünde sadece Almanya'ya karş ıfavori çıkarız muhtemelen. 2 galibiyet bile yetmeyebilir diyorum sanki Almanya'yı yenince çeyrek finale çıkıyoruz? tamam o zaman siz iyimser tabloyu alın önünüze çeyrek finale çıkarız biz süperiz ordan da finallere gideriz diyin. Bugün nasıl izlediyseniz maçı, rakibin ne kadar kötü olduğunu kimse de mi görmedi? Oyuncular bile farkında durumun, mesela Oğuz maçtan sonra rahat yenebileceğimiz bir rakipti ama çok basit hatalarla verdik demiş. O kadar kötü bir takım vardı bugün ama Hido,Kerem Tunçeri 2'lisinin kötü oyunu ve basit hatalarla gitti maç. Bu mücadele 4de 2 yapmaya yetmez ki 2 galibiyetin bile yetmeyebileceği bir ortam var.
 
Yen Almanya'yı diğerlerini napacan? kağıt üstünde o kadar kolay değil bu işler,diğer maçlara da rakiplerin favori çıkacağı aşikar, kağıt üstünde sadece Almanya'ya karş ıfavori çıkarız muhtemelen. 2 galibiyet bile yetmeyebilir diyorum sanki Almanya'yı yenince çeyrek finale çıkıyoruz? tamam o zaman siz iyimser tabloyu alın önünüze çeyrek finale çıkarız biz süperiz ordan da finallere gideriz diyin. Bugün nasıl izlediyseniz maçı, rakibin ne kadar kötü olduğunu kimse de mi görmedi? Oyuncular bile farkında durumun, mesela Oğuz maçtan sonra rahat yenebileceğimiz bir rakipti ama çok basit hatalarla verdik demiş. O kadar kötü bir takım vardı bugün ama Hido,Kerem Tunçeri 2'lisinin kötü oyunu ve basit hatalarla gitti maç. Bu mücadele 4de 2 yapmaya yetmez ki 2 galibiyetin bile yetmeyebileceği bir ortam var.
Ben Almanya hariç Fransayıda yeneceğimizi düşünüyorum.Sırbistana karşı ise şansımız eşit.Kalan maçlarda daha yüksek skorlara ulaşmak istiyorsak Hidayet topu alıp bire bir oynamamalı.Takım normal bir ferdi gibi davranmalı.Birebir oynadığı pozisyonların çoğunda hücum akışkanlığının yok olmasına sebep oluyor
 
Ya yanlış anlama da bir çok kişi bu cümleyi söylüyor çünkü niye karamsarlığa kapılmayalım? bizim olduğumuz ve eşleşeceğimiz grupta yunanistan,hırvatistan,slovenya gibi oynadığımızda favori olacağımız takımlar yok beyler.

Önümüzde 4 rakip var İspanya,Fransa,Sırbistan ve Almanya

Bu 4'lüden 2'sini yenersek bile çıkamayabiliriz çünkü iş 2li 3lü averaja kalabilir o averajın içinde Litvanya olduğu an 2 galibiyet bile yetmiyor. Diğer gruptaki takımlardan 2'sinin Litvanya'yı yeneceğini düşündüğümden bize 2 galibiyet bile yetmeyebilir yani, şimdi biz niye karamsar olmayalım?takımın mücadelesine saygım var bugün kötü oynasak da eleştiremiyorum pek ama karamsarım ne yazık ki zor rakipler yüzünden. Diğer gruplarda bu tarz yenilgilerin telafisi var ama burada yok ne yazık ki. Ne demek istediğimi de göreceğiz yani 2.gruplarda. İspanya hazır durağan başlamışken onları yenebilirsek çok iyi olur üst gruba galibiyet taşıyamazsak, dar rotasyonun da etkisiyle göremeyiz çeyrek finali.

Eğer takımda an itibariyle kafasında buna benzer hesaplar yapıyorsa zaten işimiz yaş. Bunu kötü anlamda söylemiyorum. Üstte de bahsettiğim biz değişik bir takımız olmadık işten nem kapıp, çözülebiliriz. Eğer bu hesapları kafalarında yapıyorlarsa bence sıkıntı olur. Ama eğer çoğu zaman yaptığımız gibi inanç ve mücadelemizi gösterirsek ki bundan pek şüphem yok, sonunu da getirebiliriz. Yani şunu da rahat rahat söyleyebilirim biz bahsettiğin takımların hepsini yenebiliriz. 3'ünü de yenebiliriz ama birine yenildikten sonra, suyun içine düşmüş şeker gibi de eriyebiliriz.

Bu yüzden karamsar olmamak gerektiğini, en azından takımın içinde bunun olması gerektiğini düşünüyorum. Zira takımın içine bir şüphe düşerse o bize büyük zarar verir.
 
Valla İspanya'yı izledik , bizi izledik , Almanya'yı izledik ve Litvanya'yı izledik. Ve açık konuşmak gerekirse basketbolu takip ettiğim zamanlardan beri en Litvanya'ya benzemeyen Litvanya ile oynadık. Arkadaş Kalnietis filan normalde Litvanya takımında masör bile olamazdı. Biz Zukauskas kardeşlerin potaaltını kararttığı , Stombergas'ın her işi yaptığı , Maji'nin şut kaçırmadığı , Saras'ın topla dans ettiği Litvanya'ya yenilmedik. Biz Kalnietis'lere Jankunas'lara yenildik farkında mısınız ?
Yok çok iyi oynamışız da adamlar ballıymış da kesinlikle katılmıyorum bunlara. Ömer ve Ersan'ın harika oynadığı bir maçta pota altında sorun yaşadık yahu. Maçı izleyenlere en iyi 2 oyuncumuz bugün kimdi desek Ersan ve Ömer der sanırım herkes. Ama o pota altında sorunlar yaşadık. Jasaitis'i 3lük çizgisinde boş bırakacak kadar da umursamazdık.
Bakın bugün Kerem bayılır gibi oldu ve eğer oynayamazsa tası tarağı toplayıp gidelim. Ender bu takıma gerekli bir oyuncudur penetresiyle ve birebiriyle. Ancak son anlarda oynamak için değil ; oyun sıkıştığında , hücum sistemimiz tıkandığında bireysel katkı verecek oyuncu sayımız kısıtlı olduğu için gereklidir. Fakat biz sadece 2 point guardla turnuvaya gittik. Emir ve Hido gibi 2 adet forvetten ; 3 numaradan oyun kurup akışı daha da serileştiren oyuncularımız ile çok güzel bi sistem kurabilecekken gidip onları point guard yapmaya , denemeye kalktık. Bunu İndianapolis'te denemiştik 2002'de hatırlayanlar vardır ve aldık boyumuzun ölçüsünü o zaman da.(porta riko ve brezilya maçı) Ve salakça yenildik bugün biz bunu kabul edelim. Ender Arslan ile maç sonu oynayıp yenildik biz. Emir ve Hido'nun eline pozisyon içinde top vermek yerine direk topu teslim ettiğimiz için yenildik. Çünkü bizim o an point guardımız yoktu. Barış da olsa Tutku da olsa ; hatta Hakan Köseoğlu gibi sadece top getirip pas atan bir guard bile olsa o maç sonu öyle bitmezdi.
Hido ve Emir'i suçlamak manasız bana göre. Çünkü biz onları asıl görevlerinden alıp sistemi berbat ettik. Ve şunu da söyliyim ; Tanjevic olsa şu maçı güle oynaya alırdık. Sen bu kadar imkan içinde maç sonunu Ender'le oynayacak bi kadro seçimi yapıyorsan kafanı vuracak odun ara . Ya da aynaya bak ve kafa at ; aynı etkiyi yaratır !
Son olarak da Fransa'yı yeneriz diyenler karşılarında sanırım 2010 Fransa'sı var sanıyor. Nette izlediğim Fransa maçında kan gövdeyi götürüyordu. Şansımız yok demiyorum ancak kadro yönetimi hiç iyi değil ve haşat olacağız gibime geliyor. Gerçekten yazık bu kadroya...
 
Eğer takımda an itibariyle kafasında buna benzer hesaplar yapıyorsa zaten işimiz yaş. Bunu kötü anlamda söylemiyorum. Üstte de bahsettiğim biz değişik bir takımız olmadık işten nem kapıp, çözülebiliriz. Eğer bu hesapları kafalarında yapıyorlarsa bence sıkıntı olur. Ama eğer çoğu zaman yaptığımız gibi inanç ve mücadelemizi gösterirsek ki bundan pek şüphem yok, sonunu da getirebiliriz. Yani şunu da rahat rahat söyleyebilirim biz bahsettiğin takımların hepsini yenebiliriz. 3'ünü de yenebiliriz ama birine yenildikten sonra, suyun içine düşmüş şeker gibi de eriyebiliriz.

Bu yüzden karamsar olmamak gerektiğini, en azından takımın içinde bunun olması gerektiğini düşünüyorum. Zira takımın içine bir şüphe düşerse o bize büyük zarar verir.

Uğur sen bu işi bayadır takip eden adamdır. Bizim jenerasyonda çoğu kişi bilmez ama sen hatırlıyosundur eski litvanyayı. Şu Litvanya adını duyduğumuzda yaşadığımız korkuyu bize aşılayan o kadrolar ile şu anki Litvanya'nın alakası var mı ? Ya da şöyle diyim bu takıma Karadağ forması giydirsek bu maç nasıl biterdi ?
 
Uğur sen bu işi bayadır takip eden adamdır. Bizim jenerasyonda çoğu kişi bilmez ama sen hatırlıyosundur eski litvanyayı. Şu Litvanya adını duyduğumuzda yaşadığımız korkuyu bize aşılayan o kadrolar ile şu anki Litvanya'nın alakası var mı ? Ya da şöyle diyim bu takıma Karadağ forması giydirsek bu maç nasıl biterdi ?

Deniz o konuda haklısın, Litvanya'nın ''bildiğimiz'' Litvanya'ya kalite olarak yaklaşır bir tarafı yok. Hala Saras oynuyor ama adamın ölüsü de yetiyor. Zaten belli bir oturmuşlukları ve ekolleri var, seyirci faktörü falan bir gazla oynuyor. Yenmemiz gerekirdi bunu kabul ediyorum. Ama Saras bastonla da oynasa onun orda olması bile onları değiştiriyor. Ama savunma kısmında öyle büyük sıkıntılar yaşamadık yani. Sıkıntı çektiğimiz iki konu vardı, biri perdeden çıkışlarda guardların bulduğu sayılar, diğeri ise Songaila'nın orta mesafeleri. Ama her ne olursa olsun bu Litvanya'yı yenmeliydik, dediğin gibi efsane Litvanya'nın yanına yaklaşacak durumları yok.

Asıl sıkıntımız hücum anlamında. Elimizdeki silahları verimli olarak kullanamıyoruz. Enes'e bir top veriyoruz, utanmasak üçlük çizgisinde vereceğiz. İçerde Ömer verimli oyanayacak ama yeteri kadar kullanamıyoruz. Emir kişisel beceriyle bir şeyler yapıyor ama Hido'ya çizdiğimiz bir oyun hatırlamıyorum. Hido birebir oynasın tamam ama, o birebir için de hiç değilse bir ön hazırlık olsun. Hücum anlamında hiçbir zaman mükemmel değildik ama en azından daha doğru işler yapmamız lazım. Orhun Ene'nin eldeki malzeme ile daha iyi işler yapabilmesi lazım. Bıraktım dışarıdan onu niye almadı, bunu niye almadıları. Eldekiler de bize yeter, verim alabilirsek.

Ben her şeye rağmen dediğim gibi mücadeleye, savunmaya, bir nebze çığ etkisi umuduyla bekliyorum. Karamsar olmamaya çalışıyorum. Ama hücum konusunda gelişim göstermemiz gerekli.
 
Gerek spor yazarlarının, gerek teknik kadro, gerekse burdaki arkadaşların yorumlarına bakıyorum da; biz bir kademe yukarı çıkamamışız...
Litvanya malubiyetini şansızlığa bağlıyoruz, gözlerimizi yine kapattık. Nasıl olsa sonrakini yeneriz diyoruz...
Malesef büyük bir hayal kırıklığı yaşayacağız gibi...Hatalarımızdan ders çıkarmıyoruz...
Deniz Baskın arkadaşımızın yazdığı her yoruma katılıyorum. Litvanya bizim bildiğimiz Litvanya değil. Zukauskas'lu, Siskauskas'lı, Majlauskas'lı, "genç" Jasikevicius'lu, Stombergas'lı, Kleiza'lı Litvanya değil. Marciluanis'li (adını muhtemelen yanlış yazdım, zor bir ismi var), Sabonis'li, Adomaitis'li, Karnizovas'lı Litvanya hiç değil...
Bu turnuva da geçen seneki yıldızsız çakma dünya şampiyonası da değil. Nowitzki burada, Parker'da, Noah'da, Pekovic'de. Kısaca NBA yıldızları bu sefer geldi...
Oyun olarak kağıt üzerinde bize ters gelmeyecek tek takım Fransa gibi duruyor. Dışarıdan Batum, De Colo ve Parker dışında ceza şutu atabilecek oyuncuları yok. Bizi 2 defa hazırlık maçında rahat yenen Almanya'yı küçümsemeyin derim, Dallas'ı da küçümsemişlerdi. Bir de geçen senenin intikamını almaya hazır Sırbistan var...
İspanya henüz ritmini bulamadı, bu bizim için bir şans. Ama Ömer Aşık dinlenmeye çekilince Oğuz grince Gasol kardeşler gereğini yapar gibime geliyor.
Bizim fikstürümüz ise şansızlık. Ama yapacak bir şey yok. Ben açıkcası yarı finalin 4'ünün de bizim olacağımız gruptan çıkacağını düşünüyorum.
 
3 buçuk periyot iyi oynayıp, son andaki hatalardan kaybetmemiz yaralayıcı. Ev sahibi avantajına sahip, eski görüntüsünde olmasa bile hala oldukça tehlikeli isimlerden oluşan Litvanya'ya karşı -son bölüm hariç- iyi bir sınav verdiğimizi düşünüyorum. O son anda da Kerem'i sakatlık yüzünden, Hidayet'in ise aşırı formsuz halinden kullanamadığımızı atlamayalım. Bunlara rağmen, Emir'in son anlardaki çabası takdire şayandı. Hidayet'in ayağına sekip yarı saha ihlali, faul çizgisinden 1/2 ile dönülmesi vs. basketbolda olabilecek şeyler, bunların üstüne fazla gitmek istemiyorum. Yalnızca 3.5 periyotluk emeğin bir kaç hata üst üste gelince hiç bir şey ifade etmemesi moral bozucu. Oyun anlamında ilerisi için fazla negatif değilim ama turnuva özelinde geçen sene sadece Amerika'ya yenilmiştik, şimdi yolun başında mağlubiyet alıyoruz, bundan sonrasına oyuncuların göstereceği reaksiyon kritik.

Maçta çok net iki yerde eksiklik yaşadık, birincisi ikili savunmalarda hiç istenileni veremedik, ikincisi ise hücumda yayın gerisini fazla düşündük. Ömer - Enes gibi iki isme sahipsen, onlara 40 dakikada yalnızca 8 top imkanı vermeyeceksin, yetmez. 3/17 üçlük yüzdesi belimizi çok büktü ama bu kadar dışa bağımlı oyun her zaman işlemez, dünkü gibi. İkili savunmasına gelirsek, özellikle Kaukenas ve Kalnietis ikilisi canımızı çok acıttı ikili oyun üzerinden. Sarunas'ın oyunda olduğu dakikalarda kötü değildik, 5 top kaybı da var 7 asistinin yanında ama şutla biten ikili oyunlarda bir önlemimiz yok gibi bir görüntü vardı, can sıkıcı. Ender ve Emir'in oyunu yönlendirmeleri dün iyi seviyesindeydi, Ersan'ın da uzun bir aradan sonra potansiyeline yakışır bir maç çıkartması sevindirici.

Bir günlük ara iyi gelecektir, hem Kerem'in kendine gelmesi hem de takımın mağlubiyeti unutması adına. İspanya öncesi Polonya ile yine bir terapi şansımız var ve İspanya'nın da iyi durumda olduğunu söylemek çok güç, takımda roller bile belli değil İspanya'da. Litvanya ile büyük oranda kaybettiğimiz madalya şansını İspanya önünde bir galibiyet ile yeniden güçlendirebiliriz, yeter ki takım o psikolojik gücü sahaya göstersin. Oyun anlamında bir kaç düzeltme dışında pek eksik göremiyorum, oyunun bir çok farklı noktasından verim alabiliyoruz, 40 dakikanın sonunda o eşiği geçmeye bakıyor sadece ve o anlarda en çok kullandığımız iki adamın da biraz kendine gelmesi lazım. ( Kerem & Hidayet )
 
Bu maçı kazanabilirdik de ama benim aşağıya yazacağım şeyler hemen hemen aynı olacaktı, öncelikle onu belirteyim.

Orhun Ene'den yana sıkıntılıyız çoğumuz, en çok eleştirenlerden biri de bendim şimdiye kadar. Keşke bizi mahçup etse, çok başarılı olsa ama şu maçtan sonra bunun pek mümkün olmadığını gördüm maalesef.

Yaptığı yanlışlıklardan ilki Ömer Aşık konusunda. Burada biraz daha geriye gidersek asıl sorunumuzun 4 uzunla turnuvaya gitmek olduğunu söyleyebiliriz. Burada da Furkan yerine İzzet tercihinin ne kadar yanlış olduğunu bir kere daha gördük. Şöyle ki 4 uzunla turnuvaya geliyorsun. Bu uzunlardan Ersan turnuva öncesi en formsuz oyuncumuzdu ama neyse ki toparladı. Ömer Aşık'a söyleyecek tek bir kelimemiz yok, keşke 1 tane daha Ömer'imiz olsa. Bu iki ismin yanında zorluk derecesi yüksek, sert maçlarda kaybolması ile ünlü Oğuz Savaş ve hayatındaki ilk resmi Milli maçlarına çıkacak olan Enes. İspanya gibi birbirinden kaliteli ve tecrübeli 4 uzuna sahip olsak bu tercihi anlardık belki ama orada düzenli olarak güvenebileceğimiz tek bir oyuncunun olduğu 4 uzunla gelmek intihardı.

Oğuz'un ilk devre aldığı sürelerde çok zarar vermesi sonucu ikinci devreyi 3 uzunla, hatta Enes tecrübesiz diye onu son periyotta oyuna almadığımızı düşünürsek sadece 2 uzunla oynadık. Burada Ömer Aşık'ın dakikalarını hiç iyi ayarlayamadık, onu son periyodun başında dinlendirebilsek ve 3-4 dakika sonra oyuna alsak son 6-7 dakika çıkmadan oynayabilirdi belki ama son periyodun başından itibaren oyunda olunca nefesi yetmedi. Aslında burada Kemzura'nın Songaila-Jankunas hamlesi işimize gelebilirdi. Onlar kısalınca Ömer'inbu oyunculara karşı savunmadaki yavaşlık dezavantajını Enes ile kapatıp, hücumda Enes'in pota altını domine etmesi sağlayabilirdik. Ama Ömer'i yine çıkarmadık, savunmada yorgun Ömer rakip uzunları tutamadı, hücumda ise Ömer'i tutan oyuncu ayak çabukluğu sayesinde risk alıp kısalarımıza baskı yaptı ve bizi top kayıplarına, kötü hücumlara zorladı. Ömer'i kenara aldığı yer ise en kritik olan son 2 dakikaydı.

Tüm bunların yanında 2.devre pota altını unutmamız, topu Hidayet'in emrine vermemiz ve sadece onun yapacaklarına endeksli kalmamız da gözüme çarpan önemli eksikliklerdi. En büyük hatamız ise 41 saniye kala top bizdeyken "2 hücuma 1 hücum" yapmak yerine 24 saniyeyi kullanmak istememizdi. Orada top kaybı yaptık belki ama yapmasak bile tam üçlük atacakken rakip faul yapacak, 20 saniye kala 2 serbest atış atacaktık ki o kritik dakikalarda 2'de 2 atsak bile 20 saniye kala 1 sayılık avantaj Litvanya'da olacaktı. Burada ne düşündük, bu kararı Orhun Ene mi oyuncular mı verdi çok merak ediyorum.

Bir de Orhun Ene'nin kenarda duruşu insana güven vermiyor gerçekten. Kritik anlarda tıkandığını, Mahmuti'nin sürpriz hamlelerine karşı cevap veremediğini görmüştük ama dün oyuna hiç etki edemedi, oyuncuların onu kurtarmasını bekledi. Bir de önemsiz, saçma bir ayrıntı olarak gelebilir belki ama insan biraz saçını başını düzelterek çıkar oraya, antreman maçı yapmıyoruz, Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda Dünya İkincisi takımın koçuna yakışmıyor o görüntü.

Tüm bunların yanında iyi yaptığımız bir bu kadar daha şey vardı. Onları da kazandığımız önemli bir maçtan sonra yazalım.
 
Orhun Ene'nin tercihlerinin canımızı yaktığı ilk maç oldu, tabi ilk zorlu maç buydu.. Sen turnuvaya 4 uzunla gidersen böyle olur. İzzet'i zaten oynatmak yemez zor maçlarda, Oğuz da ne yazıkki çok formsuz. Elimizde Enes ve Ömer kalıyor. Bizim basketbolumuzda son yıllarda en dikkat çeken nokta uzun bolluğuydu, Orhun Ene sağolun rotasyonu daraltmayı başardı.. Hadi 4 uzunla gidiyorsun anladık da, bari İzzet yerine Furkan'ı alsaydın. 5-10 dakika civarı süre alıp uzun rotasyonunu rahatlatacak bir oyuncuya ihtiyacımız var görüldüğü üzere, Oğuz Savaş eğer düzelmezse yazık olacak pota altı farkımıza gerçekten. Keşke Semih ve Kerem'den biri sağlam olabilseydi..

Dikkat çeken diğer nokta da oyun kurucu pozisyonu. 2 oyun kurucuyla gittik şampiyonaya. Madem Sinan Güler rotasyon dışında kalacaktı, niye 3 guardla gitmedik acaba. Orhun Ene kendi takımında oyuncu almayı bu kadar çok istiyordu madem İzzet'i değil de guard rotasyonu için Barış'ı alsaydı en azından. Tutku'ya falan hiç girmiyorum zaten.. Bu 2 kişilik rotasyondan Kerem Tunçeri de dün yokları oynayınca tabi bi Ender kaldı..

Orhun Ene öyle bir kadro kurmuş ki, bazı bölgelerde rotasyonda yer alan oyuncular maksimum verim vermezse hiçbir kilit maçı lehimize tamamlayamayız. Şansımız umarım yanımızda olur. Ama şunu belirtmeliyim ki, dün kaçan balık büyük oldu. Şu Litvanya'yı yenebilir ve çok büyük avantaj elde edebilirdik. Sağlık olsun artık ne diyelim, umarım diğer zor geçecek İspanya maçında bir sürpriz yapabiliriz.. Tabi Gasol kardeşlere bu uzun rotasyonu ne kadar dayanabilecek, bunu da hep birlikte göreceğiz..
 
Sinan Güler gibi bir adamın kenardan harcanması beni çok üzüyor.Cenk iyi turnuva geçiriyor eyvallah ama Sinan onun yaptıklarını zaten yapıyor birde savunması 3 kat iyi nerdeyse.
 
Bence Cenk konusunda şu an için sıkıntı yok, savunmada da pek aksamıyor, hatta dün Saras'ı da iyi tuttu. Hücum için de daha etkili bir isim. Sinan'ın ameliyat sonrası tam ritm bulamadığını falan da düşünürsek, Cenk'in oynaması gayet normal ki, sırıtmıyor da.
 

Üst