2018/2019 EuroLeague

En sert deplasmanlardan birinde geri adım atmadı Efes ve ezici bir üstünlük kurarak kazandı.
 
Haterlık çekememezlik bilmem ne damgası yememek için yazmadım hiç. Fenerbahçe fazla abartıldı bu benim “şahsi ! “ görüşüm. Şimdi istatistik bazında herkesin doğal olarak çıkıp “her takımı yendi euroligde lider” deme hakkı var elbet ama Milano, Münih, CSKA, Madrid, Zalgiris, Baskonia aklıma gelen son saniyelerde kazanılan mucize maçlar. Geçmiş yıllarda Udoh, Dixon, Bogdan + Datome’nin süper olduğu zamanlardaki ezici oyun yok. Bi yerde mağlubiyet(ler) geleceği ya da gelmesi beni pek şaşırtmadı. Farzedelim Madrid maçı son saniye girmese, Münih bütün maç üstün götürdüğü maçı son dakikada vermese, Baskonia son saniyede kaybetmese, CSKA klasik CSKA bunalımına girmese en az 5 mağlubiyet vardı. Ama basketbol bu tabi , o toplar girdiği için lider olursun bunlar konuşulmaz, girmezse 4-5. basamakta olursun o zaman belli eder kendini. Son olarak dediğim gibi oyunlarını öyle öve öve bitirilemeyen “rakibi sürklase eden” olarak asla görmüyorum. Tekrar tekrar bastıra bastıra söylüyorum benim şahsi görüşüm bu.
Efes’e gelirsek aslında onlar için de Fenerbahçe’nin tam tersini düşünüyorum. Kaybettikleri maçların %90 ında maçın tek hakimiydiler Barcelona maçının ikinci yarısı hariç. Eğer onlar da saçma Madrid, Olympiakos, Barcelona kayıpları olmasa belki de şu an onların liderliği konuşuluyordu. Zalgiris maçı çok güzel ve heyecan verici oldu. En azından deplasman galibiyetine olan güvenleri tazelendi. Efesin yeniden heyecan verici bir takım olması güzel bir şey.
 
Şampiyon olduğumuz (yazması bile güzel :) ) 16/17 senesinde, 17 maçta 7 malubiyetimiz vardı. O sene de normal sezonda çok dominant bir oyun oynamamıştık, Maccabi, Dacka, Baskonia ya 2 kez kaybetmiştik ki 30 küsür farkla rezil olduğumuz Baskonia maçı zaten akıllarda. Herşey Nisanda, playoff maçlarında değişmişti. Şampiyon olduğunu varsayalım bir takımın, minimum 35, maksimum 37 el maçı demek, tüm sezon rakibi sürklase etmek tabiata aykırı. Benim içindeki en büyük sıkıntı bugüne kadar ki güzel gidişti, erken form tutmasıydı takımın. Bu yenilgilerle (sizin maç, Banvt ve Khimki), biraz rahatladım açıkçası. Mart a kadar, ligde ve Avrupada başka sürpriz kayıplarında olacağını düşünüyorum, mesela deplasman fakiri Panathinaikos bile bizi yenebilir Istanbulda ama playoff lar zamanı gene herkes form tutmuş olacaktır. Şu anda Lauvergne, Sloukas, Bobby, Kalinic, sezon başındaki hallerinden çok gerideler. SAdece Vesely standardında, Melli ve Guduric de toparlanmış durumda. Potansiyel olarak en iyi 2-3 takımdan birisiyiz (mütevazi olmak için bunu söyledim, benim düşüncem en iyisiyiz. Cska ya karşı uzunlarda, REale karşı da kısalarda üstün olduğumuzu düşünüyorum. Llull demeyin lütfen, çünkü artık eski Llull yok.) Önemli olan bir şekilde f4 e gitmek. Orada herşey olur.. En zayıf görünen de kazanabilir, en favori de. Şanslar %25, hadi en fazla 0,5 oynar artı eksi.
 
Haterlık çekememezlik bilmem ne damgası yememek için yazmadım hiç. Fenerbahçe fazla abartıldı bu benim “şahsi ! “ görüşüm. Şimdi istatistik bazında herkesin doğal olarak çıkıp “her takımı yendi euroligde lider” deme hakkı var elbet ama Milano, Münih, CSKA, Madrid, Zalgiris, Baskonia aklıma gelen son saniyelerde kazanılan mucize maçlar. Geçmiş yıllarda Udoh, Dixon, Bogdan + Datome’nin süper olduğu zamanlardaki ezici oyun yok. Bi yerde mağlubiyet(ler) geleceği ya da gelmesi beni pek şaşırtmadı. Farzedelim Madrid maçı son saniye girmese, Münih bütün maç üstün götürdüğü maçı son dakikada vermese, Baskonia son saniyede kaybetmese, CSKA klasik CSKA bunalımına girmese en az 5 mağlubiyet vardı. Ama basketbol bu tabi , o toplar girdiği için lider olursun bunlar konuşulmaz, girmezse 4-5. basamakta olursun o zaman belli eder kendini. Son olarak dediğim gibi oyunlarını öyle öve öve bitirilemeyen “rakibi sürklase eden” olarak asla görmüyorum. Tekrar tekrar bastıra bastıra söylüyorum benim şahsi görüşüm bu.
Efes’e gelirsek aslında onlar için de Fenerbahçe’nin tam tersini düşünüyorum. Kaybettikleri maçların %90 ında maçın tek hakimiydiler Barcelona maçının ikinci yarısı hariç. Eğer onlar da saçma Madrid, Olympiakos, Barcelona kayıpları olmasa belki de şu an onların liderliği konuşuluyordu. Zalgiris maçı çok güzel ve heyecan verici oldu. En azından deplasman galibiyetine olan güvenleri tazelendi. Efesin yeniden heyecan verici bir takım olması güzel bir şey.

Maç sonunu iyi oynayarak kazanmakla mucize maç aradaki farkı bilmiyorsun sanırım. Mucize maç mesela Doğuş'un 11 metreden sallama üçlüğüyle Efes'in Khimki önünde kazanması gibi olur ya da T-Mac 35 saniyede San anatonio'ya attığı 13 sayı gibi anormal bir performansla olur. Seneler önce Planinic'in kendi sahasından attığı üçlükle kazanılan maç gibi olur. Son 3-5 dakikaya kafa kafaya girilen maçı kazanmak mucize maç olmuyor, oyun sonunu doğru oynama becerisi oluyor

Milano maçını ikinci yarısından itibaren hep önde götüren Fenerdi rahat kazandılar. Münih ise maç boyu önde gitmedi hatta hiç bir periyota önde de girmedi. Maç sürekli yakın gitti. Baskonia maçına şimdi baktım son 5 dakikaya 63-60, son 3 dakikaya eşitlikle girilmiş. Cska maçı ikinci yarıdan itibaren kafa kafaya gitti, Real maçı maç boyu böyle gitti. Bir tek Oly maçı şans galibiyeti oldu ( son saniye tipleme girse maç Oly'nindi).

Bu mantıkla bakacaksak Realin de Cska'nın da kazandığı maçlar var. Cska için 2 Zalgiris maçı direk bu açıdan değerlendirilir hatta süre durdurulması gibi üçkağıtlar da var işin içinde. Maccabi deplasmanı böyle. Realin ise Efes ve Canaria galibiyetleri yine bu şekilde geriden gelip maç sonunu iyi oynayarak kazandığı kafa kafaya giden maçlar.

Maç sonunu iyi oynayabilmek, zaten büyük takım meziyetidir. Şu böyle olsaydı bu böyle olsaydı, halamın bıyıkları olsaydıdan farksız.
 
Udoh'la Bogdan'la normal sezonda ezici oyun falan oynamadı adamlar. Hatta şampiyon oldukları sene 19-11'le mi 18-12 ile mi ne bitirdiler normal sezonu, bir sürü yenilgi aldılar. Büyük takımlarda oynadıkları maçlarda kafa kafaya oynadılar, daha düşük seviyeli takımlara bir sürü maç verdiler. Bogdan yanlış hatırlamıyorsam 2 kere sakatlandı, sezonun ciddi bir bölümünde oynamadı. O ezici denen oyun sonradan, playofftan itibaren ortaya çıktı. 5 senede bu seneki gibi bir sene yaşamadılar, hiç lider falan olmadılar, liderliğin yanına bile yakşalamadılar. Ki Obradovic'in çalıştırdığı takımların kafasında CSKA gibi "Önümüze geleni ezelim, herkesi yenelim" gibi bir düşünce olmuyor.

O olmasa bu olmasa diye bir takımdan 4-5 şeyi eksiltip, diğer takıma o olsa bu olsa diye 4-5 şey eklemek abes oluyor. Sonra buraları okuyup gülüyorlar ve yazılanlar hepimize mal ediliyor, biraz daha düşünerek yazmkta fayda var bence. Hem biz basketbolda kötü durumdayız diye neden Efes'e sarılmak durumdayız anlamadım, ne yapıyorlarsa yapsınlar.
 
Ben “şahsi” görüşümü söyledim. Israrla da altını çizdim. Tekrar yazıyım “****ben şahsen***” öyle otoriteler ve basın tarafından yazıldığı gibi euroligde lider, durdurulamaz takım olarak görmüyorum. Maç sonu oynamak ve mucize maç farkını tabiki biliyorum. Sloukasın bilmem kimin orta sahadan attığı maçların da sayısı fazla.
İkincisi o takımdan 4-5 alıp diğerine 4-5 eklemiyorum. Sadece ve sadece Olanı söylüyorum. Efes Madrid’i ezdi, ama son 5 dakika kontak kapatınca Madrid bile kazandığına şaşırdı o maçı. Keza Olympiakos ve Barcelona maçları da aynı. Ayrıca Milano maçını nasıl rahat kazanmış oluyor abi? Ben mi yanlış maç izledim? Son 2 dakika kala skor 81-79, momentum tamamiyle Milano’da. Nasıl vurup gitmiş oluyorlar? Rahat kazandı dersen en az 10 bandında seyredecek maç. Ayrıca Efes’e sarıldığım yok. Bir basketbol sever olarak kendi takımım dışında Avrupa’da Efes’i de izliyorum, başarılı olmasını istiyorum(fener zaten başarılı). Bu sene de Ergin hocanın ne yaptığını “bütün herkes” gibi ben de merakla takip ediyorum. Efes’e sarılmak bence daha komik bi yorum olmuş. Hadi yine ikinci kez yazıyım; Efes Türk basketbolunun lokomotifiydi ve onların bu sezon bir nevi var olma ya da daha dibe batma sezonuydu. Ben de bütün basketbolseverler, otoriteler gibi ne yapacaklarını merak ediyorum. O zaman milyonlarca insan Efes’e sarılmış komik olarak 😄 Ayhan bey gibi olanlar hariç geri kalan Fener kaybedince İsmail şenola küfürler edip kazandığında İsmail Şenol’a övgüler yazan o basketbol fukarası taraftarın bize bir şey mal etmesi ya da etmemesi gibi bir şey mümkün mü? Başta 50 kere yazmama rağmen yine haterlık olarak anlaşılmış. Ve başta 50 kere “istatistik olarak doğal olarak savunacaksınız, haklısınız” dememe rağmen yine istatistikten dem vurulmuş. Ben şu 2-3 ayda olan gidişatı biraz Aykut Kocaman tabiri olacak ama “bir kısmını” “suni” olarak görüyordum. Nitekim son 4 resmî maçta gelen 3 yenilgi de beni şaşırtmadı madem istatistik bazında konuşuyoruz. Neyse daha fazla yazmıyım euroligde lider “kim olursa olsun” hakkında en ufak bi ters eleştiri yazıldığında parlamalar oluyor. Özellikle terbiye sınırlarını aşan yorumlar görmek istemiyorum. Dediğim gibi kendi düşüncem. Bunu çürütmek veya desteklemek zorunda değilsiniz. Saygılar.
 
Son düzenleme:
Ben şimdi şunu şurada belirtmek isterim; ilk olarak Muhammedin görüşlerine tamamıyla katılıyorum. Fenerin maçları çok yakın olarak kazandığını düşünüyorum. Bunu tamam bir "oyun planına" ve sahadaki aklı Sloukas ve kenardaki büyük aklı Obradovic'e borçlular ama Fenerlilerin unuttuğu en büyük nokta, Fenerin yaptığı aşırı sert savunmaya genelde hakemler faul çalmayı unutuyorlar Teknik fauller genelde karşı takımlar aleyhine veriliyor. Bir oyuncu olarak muazzam oynayan Vesely'nin malesef zaman zaman çok çirkef hareketleri oluyor. Fenerin inanılmaz bir lobisi var. Bu Gherardininin gelmesi ve Obradovicin gelmesiyle beraber başladı. Bunu Fenerliler göremiyor. Çünkü onların işlerine geliyor. Bizim ülkemizde de bir Türk takımı sürekli galip geliyor diye hakemlerin Avrupalı takımlara karşı yapılan haksızlıklarını görmüyorlar. Şimdi bunları yazdım diye ben de vatan haini mi olucam? Hayır ben sadece oyunun biraz daha adil olmasını istiyorum. Obradovic zaten Avrupanın en iyi koçu ona bir şey diyen yok ama bir de kaybedilen maçlarda ya da hata yaptığını düşündüğü durumlarda önüne gelen herkesi azarlaması tam bir talihsizlik. Twitter da ve sosyal medyada sadece kibirli Fenerbahçe taraftarlarıyla karşılaşıyorum. Her galibiyetten sonra Ergin Atamana küfürler, biz en büyüğüz, en iyiyiz, biz haklıyız, biz şampiyonuz tavırları tam bir fenalık hali. Hem onlarla muhattap bile olunmuyor. Çünkü kendileri her zaman her konuda haklılar. Sayıları fazla diye her zaman haklı olduklarını düşünüyorlar. Ben işte şuna kızıyorum, bizim yönetim ve taraftar basketi boş verdiğinden dolayı rekabet yaşanmıyor, meydan böyle insanlara kalmış durumda ne yazık ki. Onların arasından basketbolu gerçekten seven Fenerlileri çıkarıyorum. Ama çoğunlukla karşı takımları ezik ve yok gören bir kibir ordusu var karşımızda. Bu durum gerçekten üzücü. En azından bizim başkanın bugün divan kurulunda söylediği 2.5 milyon dolar yatırımla başarılıyız, Fener 40 milyon dolar harcayıp 1 milyon dolar kazanıyor güzellemesi yanlış. Adamlar 5 senede 5 kere f4 yaptı, 1 kere şampiyon oldular karşılığını aldılar. Bizim de yatırım yapmamız lazım. Euroligde olmamız lazım. Şu an EuroLig sonuncusu olan Darüşşafaka yerinde biz olabilirdik. Hem daha iyi yatırım yapabilseydik. En azından Partizanda olan Trinchieri gibi bir koçla anlaşabilirdik. Ya da Ergin hocayla tekrardan. Ama malesef basketbola ilgi, yatırım ve alaka yok. Meydanda kibirli Fenerliler kol geziyor.
 
Öncelikle herkese merhaba, euroleagede puan tablosuna baktıgımız zaman ilk 3 sırada sistemi oturmus takımlar ligi önde götürüyor.. Yeniden yapılanmaya giren efes olimpiakos ve barca ilk 4 için kapısıyorlar.. Uzun yıllar beraber oynamaya alışmak ve oyuncu kalitesinin ne kadar önemli oldugu görülüyor..

Bence avrupa basketbolunda önemli olan hedefini doğru belirlemek ve kendi dengin ve üst seviye takımlara nasıl üstünlük kurabileceğini çözmektir.. MEsela efesin gidip buducnosta 30 sayı fark atması birşey ifade etmiyor lakin playoff ve sonrası için üst seviye ile kapışman gerekiyor.. Bunuda normal sezonda çözmek gerekir..

İlk 3 sıradaki takımları kendi içinde değerlendirmek gerekirse, bence her takımın birbirine üstünlüğü var.. fenerbahçe cska'yı nispeten nasıl durduracagını çözmüş gibi , diğer taraftanda real feneri çözmüş gibi gözüküyor.. Özellikle kısalarda baskı yaparak maçın kontrolünü ele geçirmişlerdi.. Obranın çizdigi set ile ters köşe oldular.. Rudy üzerinden oynamak çok mantıklı oldu ama dedigim gibi real fenere karsı bir çözüm bulmus ve üstünlük kurmus gibi gözüküyor.. Cskada reali yenmişti, onlarda çok iyi hucum ederek kazandılar o maçı.. Yani biryerde koçların birbirine üstünlük kurmaya calısması olayı var orada.. Real ve Fener iyi savunma yapan cska ve real iyi hucum eden takımlar bana göre.. Sonuc olarak ben bu 3 takımdan reali avantajlı görüyorum ama tek maç düzeni herşeye gebe, süpriz bir takım bile gelip hepsini geçebilir..

ilk 4 için kapışan takımlara baktığımız zaman, efesin özellikle üst seviye takımlara karsı zorlandıgını ve yenilgi aldıgı gözüküyor.. Ergin Atamanın maç secmesi ve kucuk maçları hedef alması playoff ve sonrası için basına iş açabilir.. Neredeyse arka arkaya cska real olimpiakos ve barcaya kaybettiler.. Blatt ise çok tehlikeli ve zeki bir koç, olimpiakosun normal sezondaki kötü görüntüsü f4 zamanında bir anda herkese üstünlük kuran bir takıma dönüşebilir.. Barca ve Efesi olimpiakosun bir tık gerisinde görüyorum ve kırılgan olduklarını düşünüyorum..

Zalgirisin bu sezonki görüntüsü bana süpriz oldu, çok daha iyi bir sezon geçireceklerini tahmin ediyordum.. Son olarak milanonun oyun tarzının bir yerde patlayacagını düşünüyordum ve onlarda playoff yapamazlarsa şaşırmam.. Çunku cok fazla bireysel performanlara dayalı oynuyorlar..
 
Fb şu ana kadar 2 mağlubiyetle gidiyor ancak birçok maçı son anda kazandılar özellikle Cska, Real, Milano gibi maçlar onlar için extra oldu. Sezon başında Fb bu sene final bile oynayamaz demiştim. Bakalım öngörüm tutarlı olacak mı?
 
Ben hala şu Milano maçının nasıl ekstra kazanıldığını merak ediyorum. Maçın ilk yarısı berabere bitiyor. Üçüncü çeyrek 9 sayı farkla geçiliyor. Son çeyrek uzun süre bu fark civarında geziyor, sonra Mike James'in bir iki özel isabetiyle üçe inen fark tekrar artırırılıp 7 sayı farkla maç kazanılıyor. Bu maç için söylenecek söz fazla kasmadan rölantide maç kazandılar olur. Ekstra veya özel bir tarafı yok klasik eurolig galibiyeti. Şu maçı ekstra olarak nitelendireceksek böyle her sene 10 tane maç sayarsın. Her takımın böyle kazandığı maç olur.

Pek çok maçı son anda kazandılar diyorsunuz da maç sonunu oynamak zaten ayrı bir meziyet ve büyük takım refleksidir. Şampiyonluk için yarışan takımın bunu yapabilmesi artı bir olaydır. F4 zamanı herkesi 20 farka yatıramayacağına göre yakın giden maçları kazanabilmek önemlidir. Kaldı ki fenerin fikstürü oldukça zordu. Baskonia Maccabi Oly Pao Zalgiris Barca Efes gibi takımlarla dışarda oynadılar. Bu takımları deplasmanda ezip geçecek halleri yok yani. Barca ve Pao maçlarını görece kolay kazandılar. İçerde dışarda farketmez Real ve Cska maçları kafa kafaya geçer. Aksi durum istisnadır zaten. Ne olmasını bekliyorsunuz ben de onu anlamıyorum. Hiç bir takım euroligin baş altı takımlarını deplasmanda ezerek yenmez, kafa takımlarını da içerde bile olsa hallaç pamuğu gibi atamaz.

Vesely olmadan Oly deplasmanında kazanabiliyor Fener, Sloukas'sız Reali yenebiliyor. Basit şeyler değil bunlar, Efes'i Oly ve Real karşısında elindeki maçı vermekle suçlarken henüz bu seviyeye erişmedikleri gerçeğini atlayarak konuşuyorsunuz. O maç sonunu iyi oynayıp işi bitirebilmek, darbeyi yediğinde dağılmadan oyuna tutunabilmek zaten üst düzey takım ile iyi takım arasındaki temel farktır. Bu gerçeği atlıyorsunuz.

Lobi meselesinde ise Real Cska ve Fener ligin tepe takımları ve hiç birini ezdirmiyorlar. Cska'nın senelerdir süre durdurmak dahil nasıl maçlar kazandığını, Realin flooplarla nasıl rakipleri sindirdiğini, bir ay evvel deplasmanda efes önünde atılan Lull'ün bir anda karar geri alınıp engellendiğini görüyorsunuz. Benzer durumun fener için de olması normal. Büyük takımlar daima kollanır futbolda basketbolda her yerde böyledir. O seviyeye erişince lobin de olur, gücün de olur hakemlerin gözündeki konumun da farklı olur. Fener hakem sıkıntısını zamanınna yaşamadı mı. İlk f4'da ispanyada nasıl hakemlerce bitirildi, ama tepe noktalarda olmaya devam edildikçe artık hakemler seni büyük takımdan sayar ve farklı davranır. Senelerce Oly de kollandı, Pao ve Oly yarı dayak yarı savunma yapardı, şimdi artık yok o olay. Güç dengesi kmin yanındaysa hakemler de oraya kayar. 20 senelik hakem bunlar, rüzgarın estiği yöne göre dümenini kırar.
 
Fb şu ana kadar 2 mağlubiyetle gidiyor ancak birçok maçı son anda kazandılar özellikle Cska, Real, Milano gibi maçlar onlar için extra oldu. Sezon başında Fb bu sene final bile oynayamaz demiştim. Bakalım öngörüm tutarlı olacak mı?
Yasin hocam, "final bile oynayamaz" ne demek ? oradaki "bile" ile gelinen noktaları biraz küçümsemiş olmuyor musunuz ?
 
Yasin hocam, "final bile oynayamaz" ne demek ? oradaki "bile" ile gelinen noktaları biraz küçümsemiş olmuyor musunuz ?
Fb gibi yüksek bütçeli takımların çeyrek finali göreceği garanti. Ancak Fb son 3 senedir final oynadığı ve hatta bu süreçte şampiyon bile olduğu için o ifadeyi kullandım. Ben nedense bu sene final oynayamayacaklarını düşünüyorum. Tabi benimki sadece kişisel bir tahmin. İşin teknik boyutu çok kapsamlı olur.
 
Efes yine kazandı. Ergin hocam da sanki hiç olmadığı kadar formda. Yerinde molalar, müdahaleler yapıyor. Hala larkin istenilen katkıyı veremiyor ama artık bu durum kesinleşti böyle kabul etmek lazım. Oly i şimdiden gözüne kestirmesi lazım efes’in. Onlarla istanbul’da yapacağı maç kader maçı olacak gibi.
 
Fransız sitesine göre EL takım bütçeleri bu şekildeymiş. Real'in CSKA'dan yüksek bütçesinin olması bana biraz tuhaf geldi.


Euroleague.jpg
 
Real, Cska dan yüksek olabilir. Cska da De Colo ve Rodriguez dışında çok pahalı oyuncu yoktur sanıyorum, belki biraz da Hines. Realde is Llull, Ayon, Randolph, Tavares va o seviyelerde.
Bana Barcelonanın bizden yüksek olması, Bayerin Efes den yüksek olması garip geldi. Panathinaikos da daha fazladır gibi düşünüyordum Calathes için 3 M lerden bahsediliyordu. Papapetrou yu aldılar Oly den, çok ucuza gelmemiş olması lazım. Langford da 1-1,5 dan aşağı değildir diye düşünüyordum.
 
Maccabi sadece Wilbekin'e 2.5 milyon euro ödüyor bunun daha Tarık Black'i var. Gerçi kadronun geri kalanı o kadar kötü ki şaşırmam. Bütçeler ve takımlar göz önüne geldiğinde koca bir çöp yığınından başka bir şey yok. Maccabi, Barcelona, Milano başta olmak üzere. Listede yanlışlar da olabilir ama para yönetiminin bu kadar kötü olduğu bir dönem hatırlamıyorum ben.
 
Maccabi Cska'yı deplasmanda 17 sayı farkla yendi çok büyük sürpriz.

Cska kendi evinde 2 malaga 4 fener mağlubiyeti aldı diye hatırlıyorum 6 sene içinde. Maccabi bir değişiklik yaptı.

İtoudis için kazan kaynıyor da taşacak.
 
Cska ciddi bir düşüş içerisinde, oyuncuların vücut dili de iyi değil. Git gide Clyburn'e bağımlı olmaya başlıyorlar ancak Clyburn üzerine takım kurulacak, en üst seviye maçlarda rahatça güvenebileceğin bir adam değil. De Colo ve Ser-Rod'daki tutukluğu anlamak güç, acaba sakatlıklar falan mı etkiliyor.

Fener'e Khimki yenilgisi yaradı diyebiliriz, üzerlerindeki üst üste kazanma baskısını aldı, son iki maçlarını çok rahat kazandılar. Vesely'nin mvp olması çok yüksek ihtimal.

Oly özellikle iç sahada belli bir standartı yakaladı, Cska maçı hariç diğer iç saha maçlarını alırlar. Özellikle Milutinov rakibin de uzunları kısa veya yetersizse sağlam eziyor.

Maccabi ile ilgili söylemiştim, sezona en kötü fikstürle giren takım onlardı. Fikstür düzelince koçun güzel dokunuşlarıyla potaya girdiler. Cska galibiyetinin moraliyle Barca'yı da ezdiler.

Alt taraf çok karıştı 7. ile 13. arasında sadece 2 galibiyet fark var. 4-5-6-7-8. sıralar için çok güzel ve heyecanlı bir o kadar da kestirilemez bir yarış var.
 

Üst