#19 Furkan Aldemir

Gitseydi beni sasirtirdi, ama yinede kimse kolay kolay bu fedarkarligi yapmaz. Furkana helal olsun, simdi daha cok benim gönlüme oturdu. Furkan, Isil ve Semih Kaya bunlara hep destek oldum, hepte destek olacagim.
 
"GALATASARAY bir his takımıdır." Paradan çok daha önemli şeylerin varlığını bilenlerin, koca yüreklerin takımı. Furkan da "VARIM" diyor. Daha alacağımız kupalar var Furkan!
 
Ücreti 550 bin dolar değildir tabi mutlaka bir artış yapılmıştır fakat 1 milyon doların altında olduğunu düşünüyorum,gerçekten kaldıysa çok önemli bir karakter göstergesi,1.5 milyon dolar parayı reddetmek kolay değil.
 
Furkan'ın takımda kalması cidden çok önemli bi hamle çünkü takım içindeki ruhu yaratan oyuncuların başında geliyo ayrıca savunmada takıma büyük katkı veriyo eğer kaybetseydik yerini doldurmamız imkansızdı
 
Türk Basketbolunun uzun fabrikasının son ürünlerinden olan Milli Oyuncumuz Furkan Aldemir’e sorularımızı sorduk o da içtenlikle cevapladı. Çabukluğunu ve atletizmini küçükken yaptığı karateye bağlayan Furkan umarız basketbolun Zlatan İbrahimovic’i olabilir.

Sakatlığınız ne durumda, tam performansla oynayabiliyor musunuz?
Açıkçası sakatlığımın tam bir çözümü olmadığı için iğneyle oynayabiliyorum. Halk arasında topuk dikeni denilen sakatlığım var ve tek çözümü dinlenmek. Sene başında 3 haftalık bir dinlenme dönemi geçirdim ama yine de tam olarak yetmedi. Sezon içinde üst üste gelen sakatlıklar, Jawai, Dudley ve diğer isimlerin kadrodan eksilmesi oynama zorunluluğumu doğurdu. Ben de olabildiği kadar mücadele etmek istedim ve iğneyle oynamaya başladım. Bu aralar ağrılarım var fakat rehabilitasyonla idare edebiliyorum. Bir de tabii unutulmasın ki biz ağır insanlarız, yaptığımız spor gereği bu da büyük baskı yaratıyor topukta.


Milli Takım ile ilgili düşünceleriniz neler?
Yeni bir dönem başladı Milli Takım’da. Yazın başında fizik tedavi ve rehabilitasyon yaptıktan sonra eğer seçilirsem Milli Takım’a katılmak istiyorum. Koçun bizim takım koçumuz olması bizim için kesinlikle bir avantaj, onunla çalışıyor olmak, onun istediklerini biliyor olmak hep avantaj. Dünya Şampiyonası çok büyük bir organizasyon. Kesinlikle kolay olmayacak ama formda oyunculardan kurulu bir takımla ve iyi bir çalışmayla 4 sene önceki başarıyı tekrarlayacağımıza inanıyorum.


Karşıyaka’da oynamak nasıldı, genç oyunculara önerir misiniz? Galatasaray’a transferiniz çok konuşulmuştu. Onunla ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Evet, kesinlikle öneririm. Hatta bana sormaya gelen genç arkadaşlarıma önce “gidin bir Karşıyaka’da oynayın, sonra başka yerleri deneyin” diyorum. Orası apayrı bir yer, heyecan ve özgüven sizi başka bir seviyeye çıkartıyor. Genç ve çıkış yakalamak isteyen oyuncular için mükemmel bir oynama yeri. Ortam ve takım arkadaşlıkları da sizi yukarı çıkartıyor. Biz örneğin Birkan ve Ahmet ağabey gibi Türk oyuncularla müthiş bir sinerji yakalamıştık ve bu sayede hepimiz yukarıya çıktık. Benim buraya, Birkan’ın da Anadolu Efes’e transferimizi sağlayan Karşıyaka’daki performansımız oldu diyebilirim. Transferime gelirsek, gerçekten çok ilginç şeyler olmuştu. Sanırım Türkiye tarihinde ilk kez bir basketbolcu karşılığında kiralık futbolcu verildi. Hatta o dönem Semih Kaya’nın verilmesi bile konuşuluyordu fakat Fatih Terim buna engel olmuştu. Şimdi Semih’in nerede olduğunu hepimiz görüyoruz. Farklı bir transfer oldu ama hem Karşıyaka’ya para kazandırdığım, hem de Galatasaray’la Euroleague’de oynama fırsatı bulduğum için son derece mutluyum.


NBA draftında seçilmiş bir oyuncusunuz, NBA’ de oynamayı düşünüyor musunuz?
Aslında ben NBA’e gitmeden 3 kere takım değiştirdim. Oyuncu haklarım 3 kez el değiştirdi ve şimdi Philadelphia 76’ers’ta bulunuyor. Eski Houston menajeri Sam Hinkie beni draft eden isimdi fakat o Houston’dan ayrılınca benim haklarımı takas etmek istediler. Sam Hinkie de şimdi Genel Menajeri olduğu Philadelphia takımına beni takas etti. Onunla düzenli olarak konuşuyoruz. Bu takasın ne getirip ne götüreceği belli değil fakat iletişim içindeyiz. Oraya giden oyuncular çok değişiyor. Hem fiziksel hem mental açıdan oyuncular genelde ilerleme sağlıyor. Benim iyi yaptığım, iyi bildiğim şeyler var, onları orada da yapabilirim. İyi bir guardla oynarsam çok iyi bitirebildiğimi düşünüyorum. Orada bu fırsatlar bana gelirse başarılı olabileceğimi düşünüyorum.


Furkan Aldemir’in övülen birçok yanı var fakat şutları büyük eleştiri konusu kendinizi geliştirmeye çalışıyor musunuz? Furkan Aldemir neden şut atmıyor?
Şut tehditi benim oyunumu müthiş rahatlatacaktır, bu konuda yapılan eleştirilere katılıyorum. Şutumu geliştirmem zaten tek taraflı düşünülmemeli. Şutumu düşünüp rakipler daha yakın duracak ve çabukluğumla içeriye penetre etme imkânlarım artacak, hücum ribaundlarımın da daha çok faydasını görmüş olacağım. Bu konu üzerinde çalışıyorum ve atamayacak bir oyuncu olduğumu da düşünmüyorum. Takımda bazı belli görevler var, ayrıca çok yoğun bir programımız var ve bu şutlarıma sadece yazın ölü sezonda çalışabiliyorum. Ameliyat geçirdiğim bir sezon var ve milli takımlarda geçen yazlarım yüzünden bir türlü istediğim seviyeye çıkamadım. Daha çok çalışmam gerekiyor ve çalışacağım kendimi ilerleteceğime inanıyorum. O şutu kullanmaya başlayacağım ama o sezon bu sezon değil. Halen sistemde benim şutuma ihtiyaç yok ve bu sistemi bozmak istemiyorum. Fakat önümüzdeki yıldan itibaren daha çok şut atan bir Furkan Aldemir izleyeceksiniz.


Blok ve ribaund yeteneğiniz bırakın Türkiye’yi, dünyada sayılı kişilerin seviyesinde. Bunu neye borçlusunuz?
Aslında ribaundlarım için özel bir çalışma yapmadım. İlk sporum karate idi. Karate’de çabuk zıplamayla adımlamaya çok dikkat ediliyordu. Oradan gelen bazı özellikleri sahaya yansıtıyor olabilirim. Diğer oyunculardan böyle bir farkım olmuş olabilir. Ribaund sezgisinin ise Allah vergisi bir yetenek olduğunu söyleyebilirim. Altyapılardan beri benim ribaund özelliğim ön plana çıktı. Sanırım topu diğer oyunculardan daha farklı takip ediyorum. Topun elden çıkmasından itibaren kafam topun nereye düşeceğini hesaplıyor ve oraya yöneliyorum. Güç olarak da fena durumda değilim ve genelde topu iyi takip ettiğimde ribaund bende kalıyor.


Emir Preldzic’i bloklamak isterken çok ciddi bir sakatlık yaşamıştınız, onun etkileri hala gözüküyor mu?
Evet, çok kötü bir pozisyon yaşadım ve hala blok yapmak isterken birazcık o pozisyonu düşünüp psikolojik olarak zorlanıyorum. O sakatlıktan sonra 2 aya yakın hiç yürüyemediğim için tam 25 kilo aldım. O yağları geri vermeye çalışmak hayatımın en zor zamanlarından birisiydi, emin olun hiç kolay verilmiyor. Şu an hiçbir kalıntı yok fakat hala birkaç kilo fazlam var diyebilirim.


Türkiye Liglerinde hem ribaund, hem de blok krallığında ilk 10’daydınız. Şimdi listeye girmekte zorlanıyorsunuz, bunun sebebi yabancıların çokluğu mudur?
Karşıyaka’da dakika ortalamam 25 ve üstündeydi, ayrıca bütün yerli sorumluluğu benim ve Birkan’ın üzerine kalmıştı. Bu yüzden istatistiksel olarak iyi performanslar sergileyebiliyordum. Burada ise 12 kişilik geniş bir kadro var ve sürem 17 - 18 dakikalarda geziniyor. Beni etkileyen şey istatistiksel olarak bu durumdur. Bence yine fena durumda değilim fakat tabii ki daha iyisini de yapabilirim.


İzlemekten keyif aldığınız ya da örnek aldığınız isimler var mı?
Açıkçası NBA’e falan bakarsak bizim jenerasyon Vince Carter’ın muhteşem smaçlarıyla büyüdü. Onu izlemek gerçekten büyük bir keyifti. Örnek aldığım isim olarak ise Kerem Gönlüm’ü söyleyebilirim. Küçüklüğümden beri hep onu izlerim ve ondan neler öğrenebilirim diye bakarım. Kerem Ağabeyin efendiliği oyunculuğu hep bana anlatıldı, ben de onu örnek almaya çalıştım. Tabii oyun stilimizde birbirine benzedi ama o belirli bir yaştan sonra şut atmaya başladı, umarım bende çok geç olmadan onu yakalarım.


Ümitler Avrupa Şampiyonası’nda turnuvayı domine etmiştiniz, o günler hakkında ne söyleyebilirsiniz?
O turnuvadan önce Enes Kanter Milli Takım’a gelememişti. Kurulan kadroda ben ve Sertaç Şanlı uzun rotasyonunu kotarmak zorundaydık. Kötü başlamıştık ve ciddi eleştiriler aldık. Ardından toparlandık ve önemli performanslar ortaya koyduk, neyse ki sonu güzel bitti. Turnuva’nın en iyi oyuncusu olduğum bile söylendi. Sonuçta benim için güzel bir tecrübe oldu.


Basketbolun temeli pick&roll’e dönüşüyor, bu sizin için iyi mi yoksa kötü bir gelişme mi?
Kesinlikle iyi bir gelişme, hatta bana sorarsanız sadece pick&roll bile oynanabilir. Eskiden uzun oyunculardan pota altında sırtı dönük bitirmeleri isteniyordu şimdi ise bu sayede çok daha farklı sayı atma yöntemleri oluşuyor. Hareketli uzunların çağı başlıyor ve bu benim için büyük avantaj. Ben şansıma hep iyi guardlarla oynadım ve benim istatistiklerimi de yukarıya çıkarttılar. Avrupa ve dünyada pick&roll’ün bu kadar önde olmasının sebebi de savunmasının kolay olmamasıdır.


Gerçek pozisyonunuz nedir?
Karşıyaka’dayken 4 numara oynuyordum ama yüzü dönük orta mesafe şutumun olmaması beni 5 numaraya doğru çekti. Bu pozisyonda ise çabukluk avantajım var fakat bazen boy sorunu yaşayabiliyorum. Eksikliklerimin farkındayım. 5 numaraya yoğunlaşmak durumundayım. Eğer şutlarım girmeye başlarsa 4’e de kayabilirim.


Euroleague ve Galatasaray’ın performansı için neler söyleyebilirsiniz?
Biz iki senedir Euroleague’deyiz. Geçen sene son sekizi son anda kaçırdık, bu sezon ise son sekize kalmayı başardık. Bize artık lisans verilmeli. Euroleague’in bize, bizim de onlara ihtiyacımız var. Carlos Arroyo ilk maçta sakatlanmasaydı Barcelona serisinde de zorluk çıkartabilirdik ama olmadı. Türkiye’yi en ileride temsil eden takım olduğumuz da unutulmasın.


Karşısında oynamakta en çok zorlandığınız isimler kimler?
Nenad Krstic’e karşı oynamak hiç kolay değil. Size karşı her şekilde sayı üretebiliyor, silahları hiç bitmiyor. Bir diğer zor isim ise Sofo Schortsianitis, yanında çocuğu gibi kalıyorsunuz. Hiçbir itme şansınız yok, oynarken acı çekiyorsunuz.


Gelecek planlarınız nedir?
Açıkçası ilk hedefim Galatasaray ile şampiyonluğu tekrar yaşamak. Daha sonrasında kesinlikle NBA’de şansımı denemek istiyorum; belki 3 sene sonra, belki de önümüzdeki sene… Kimse bilemiyor ama kesinlikle gitmek istiyorum. Kendimi en iyi hissettiğimde oraya gidip kendimi kanıtlamak ve Türkiye’yi gururla temsil etmek istiyorum.


En iyi 5 seçmenizi istesek?
Sergio Rodriguez


Vassilis Spanoulis


Sonny Weems


Nikola Mirotic


Sofo Schortsianitis



Basketfaul Dergisi
 
Bu akşamki maçta aşırı motivasyonunun kurbanı oldu. Umarım ikinci maça daha sağlam çıkar.
 
Savunması buaralar bence zayıf, rakip kısalar elini kolunu sallıyarak üzerinden turnike atıyor. Daha caydırıcı olmalı. Elindeki topları daha sıkı tutmalı çok fazla top kaçırıyor. Az süre almasını birazda buna bağlıyorum, konsantrasyon eksiğide var. Umarım kendine gelir ve daha fazla süre alır.
 
Kanıbozuk İlkan'dan farklı olduğunu gösterdi... 3 yıldır bu formayı giyiyor ve inşallah Galatasaray basketbol takımının sembol isimlerinden biri olacak.

Hayırlı olsun Furkan'a ve bize.
 

Üst