"Eurocup Şampiyonu" unvanı ile girdiğimiz piyasada yaptığımız hamlelerden; Krstic ve Schilb'in kalışı dışında aslında mutluyum.
Daha iyi veya daha farklı profilde oyunculara yönelebilirdik ancak bu takımın koçu tasarladığı takımı kurduğunu düşünüyorsa, esas nokta bu olmalı sanırım. Lakin az çok basketbol izleyen kişiler olarak bizlerin de bazı "eleştirel yorumlar" yapması gayet doğal bir hal. Kurulan kadro ile ilgili beni rahatsız eden üç temel nokta var; dokuz yabancı ile sezona başlayışımız, anlamsızca Schilb'i takımda tutma ısrarımız ve hocanın bitmek bilmeyen Krstic aşkı. Bunların da kendimce mantıklı izahları var. Dokuz yabancı ile sezona başlamak bir kere aslında lüzumsuzc see içi hamle imkanını kısıtlamak anlamına geliyor. Lakin bundan da önemlisi mevcut, malum kısıtlamalar sebebi ile rotasyonu acayip parça bir hale getiriyor. Evet, Euroleague oldukça uzun bir maraton ve bu sene her zaman olduğundan daha yıpratıcı olacak ama ligde 6, EL'de 9 yabancı bir kere takımın dinamiklerini sıkıntıya sokabilir, rotasyon konusunda karışıklıklara sebep olabilir, biraz ortalık bulanabilir. Kaldı ki Ergin Ataman'ın "dar rotasyon" seven yapısının bu alternatifli ve farklı rotasyon denklemleri kurmasını gerektirecek kadroyu nasıl yöneteceği, bu seneki finali nasıl yapacağımızın belirleyicisi olacak.
İkinci konu ise Schilb'in kalmasında gösterdiğimiz anlamsız ısrar. Geçen seneki kadroya baktığımız Schilb'in çok iş yaptığı maçların olduğunu, ana guardlardan ziyade forvetlerden oyun yönlendirmesini temel alan yapıda önemli bir rol üstlendiğini biliyoruz. Ancak sezon ilerledikçe bunda aksamalara sebep olduğunu, işin finalinde geriye dönüp baktığımızda katkı aldığımız yabancıların sıralamasında pek de en tepede olmadığını, bunun yanı sıra kritik maçlarda batırma ve bir üst seviyede başarılı olamayacağına dair öngörüleri de hesaba kattığımızda bu denli ısrarla tutma çabaları manasızdı. Bunları da geçersek guardları Dentmon&Russ olacak bir takımın, Schilb'i tutması da gereksiz. Zira Dentmon da Russ da son derece topla dominant guardlar, böyle adamlar varken forvet temelli oyun yönlendirmeler ana plan olmaz. Biz biliyoruz ki Schilb ana plan olmadığı yapılarda, topu eline alıp 30 civarı sürelerle oyunda kalıp, takımı yönlendirmedikçe fark yaratması ve verim vermesi güç bir adam. Aynı zamanda EL seviyesinde bu sorumluluğu vermek için de pek güvenilir bir adam olmadığını hesaba katmak gerekir. Dokuzuncu yabancı yapsan verim alamayacağın, ana plan yapıp sorumluluk veremeyeceğin bir Schilb'i, geçen senenin son kısmını da hesaba katarak takımda tutmamak gerekirdi. Ama bakalım hoca onu nasıl kullanacak..
Bir diğer mesele ise; Krstic.. Daha önce saydığım iki maddeden daha anlaşılabilir bir durum belki. Önemli yetenek, Avrupa basketbolunun önemli değerlerinden, bir de bitmek bilmeyen hocanın sırtı dönük oyun oynayan pivot fantezisi eklenirse.. Lakin böyle bir riski almak için uzun rotasyonunu daha sağlam oluşturmak lazım. Tyus, Deon, Daye.. Bu üçlü varken, Krstic tarzı bir risk yerine bir tane daha net katkı alabileceğin, kısaların arkasını kollayacak atlet bir uzun daha almak benim tercihim olurdu. Ama.. İşte işin aması var.. Krstic, gerçek Krstic'in %60-70'i olarak dönse bile, yeter.
Bunların dışında genel olarak;
Russ&Justin hücumda yetenek skalası çok geniş, uyum yakalarlarsa lokomotif etkisi yaratabilecek oyuncular. Russ'ın Avrupa'ya göstereceği uyum burada anahtar nokta. Dentmon zaten buralara alışık Zalgiris'ten, sorumluluğu ve domine etmeyi seven bir yapısı var. Oyun karakteri olarak Bobby Dixon'ı andırıyor, tabi onun bir iki gömlek üstü olarak algılayabiliriz. Geçen sene de bizimle adı geçti diye hatırlıyorum, o ara ben de istemiştim. Bu sene açıkçası biraz daha uzaktım ama Ataman'ın onu istemiş olması, onun da aslında Ataman karakterine uygun olduğunu düşünmem olumlu bakmama neden oluyor. Hücumda ana sürükleyicimiz olacaktır, bunu da başaracaktır. Kritik nokta ona nasıl yardımlar getireceğimiz, Russ'ı nasıl olaya dahil edip, adapte edeceğimiz. Russ'ın olaya dahil olduğu ölçüde büyüyeceğimizi düşünüyorum. Ayrıca böyle iki dominant guard varken Diebler hamlesini de gayet başarılı buluyorum. Toplu yaratıcılar bu kadar çokken topsuz iş gören ve bu konuda daha verimli isimlerin de kadroda bulunması önemli. Bu açıdan Diebler'ın 9. yabancı olmaktan ziyade ligde de süre alacak tayfadan olması gerektiğini düşünüyorum.
Hazırlık maçları ile birlikte tekrar rolleri görünce takımın yapısı ile ilgili konuşmak gerekecek ancak şimdilik Daye ile ilgili birkaç kelam ederek bitirmek istiyorum. Beni en mutlu eden transferimiz. Hücumda silahları bitmeyen, topla topsuz, şutla, fade away ile, drive ile.. Kısacası her türlü skor bulabilecek, bizim bu seneki ana opsiyonlarımızdan biri olacak adam. Avrupa'da ilk yılı yeteneklerini sergilemesi açısından iyiydi, bizim seviyemizde de bunu sürdürürse gelecek seneden itibaren Euroleague F4 tayfasının radarına girip, fark yaratan isimlerden biri olacaktır.
Umarım bizim adımıza iyi bir sezon olur; Euroleague'de son sekiz, ligde de şampiyonluk..