2. seti de 16-12 öndeyken kaybedin helal olsun bravo yine tarih yazdınız.
Galatasaray'ın 10'dan fazla şubesi var ve içlerinde en başarısız ve en gereksizi açık ara bu şube. Bu tür şubelerde müessese takımlarıyla mücadele etmek için en az onlar kadar yatırım yapmak gerekiyor. Ama biz kurum takımı değiliz, sponsor da alamıyoruz. Ve haliyle başarısız oluyoruz. Başarısız olduğumuz için de sponsor gelmiyor. Bu döngü yıllardır böyle devam ediyor. Ne zaman kadın voleybol takımı gibi finale çıkar o zaman hatırlanır. Ama gereği yok kapatılmalı. Çünkü erkek voleybol Türkiye'de popülaritesi en düşük branş. Kadın voleybol takımları bile Şampiyonlar Ligi şampiyonu oluyor ama 1-2 gün sonra unutuluyor. O yüzden bu takım bizim için zarar teşkil ediyor.
Onun yerine futsal, kadın futbol takımları kurulsa veya e-sports'a destek verilse daha iyi olur.
Galatasaray tarihininin en gereksiz branşına destek verme fikri güzelmiş, oldu olacak atari takımı kuralım!
Voleybol önemli bir branş, Efeler Ligi'nde başarılı olmak Sultanlar Ligi'nde başarılı olmaktan çok daha zor. Sıradan kadrolar kurarak başarılı olmamız imkansız. Ortada bir yatırımda yok. Eleştirilmesi gereken Erkek Voleybol'una üvey evlat muamelesi yapanlar!
Galatasaray yönetiminin sizinle aynı fikirde olduğundan eminim, Basletbol ve voleybol'a ayrılan bütçelerden belli oluyor zaten.
Galatasaray Spor Kulübü'dür. Basketbol ve Voleybol gibi branşların sizin zihniyetinizdeki kişiler tarafından yok edilmesine izin vermeyeceğiz!
En gereksiz derken? En azından erkek voleybol gibi Türkiye'de 0 prestiji olan bir şubeden daha iyi e-sports. Şu an ülkenin gençleri arasında popülaritesi en yaygın olan branştan bahsediyoruz. Gelecekte olimpiyatlarda bile yer alması düşünülen branştan bahsediyoruz. Şu an Faker kim diye sorsan ülkenin gençlerine en az yarısı bilir. Ama Ivan Zaytsev'i sor bir elin parmak sayısını geçmez. Dünya çapındaki yeri 0 olan erkek voleybola gerekli deyip de son yılların yükselişte ve daha da büyümesi beklenen branşa atari takımı demek sizin adınıza talihsizlik olmuş.
Ayrıca kadınlar voleybolda başarılı olmanın erkeklerde başarılı olmaktan daha kolay olduğuna nasıl karar verdiniz anlamadım. Ligde her sezona ŞL şampiyonluğu parolasıyla başlayan 3 takım var. Bu 3 takım ligdeki iyi yerlilerin ve diğer takımların oynattığı iyi yabancıların her an alıcısı konumundalar. Buna rağmen ligin klasik 5.'si son 3 sezonun 2'sinde iyi kötü bir Avrupa kupası kazanmış. 4. Galatasaray iyi para harcamasına rağmen geçen sezona kadar final yüzü göremiyordu. Ki bunda Vakıfbank'ın fikstür dezavantajının rol oynamasını da her zaman kabul ediyorum. Bu yıl kadronun hakkından fazlasını oynayan bir takım olamazsak o finali görmemiz de yine birkaç tesadüfün bir araya gelmesinden başka bir şartta pek mümkün olmayacaktır. Bunlara rağmen kim bu şubenin son 2 yıldaki yapılanmasını hor ve başarısız görebilir? Galatasaray yıllar sonra milli takıma (ki bence Türkiye'deki en istikrarlı ve potansiyelli milli takımı) yeniden genç oyuncu veriyor, altyapısındaki oyuncular ligin iyi takımlarına transfer yapıyor ve elde tutmak için de ekstradan çaba harcıyoruz. Doğru yapılanmanın sonuçları bu. Yukarıda saydığım nedenler bir yana da öyle ya da böyle bu takım 40 yıl sonra ligde final oynadı ve hayatında hiç olmadığı kadar çok hak ederek gitti ŞL'ye.
Erkek voleybolda son 2 yıldır bütçesinden çok düşüren bir Fenerbahçe var örneğin. Arslan Ekşi, Leonel Marshall, Ivan Miljkovic gibi ağır toplarını kaybettikten sonra hem kendi yetiştirdiği, hem de daha ucuza mal ettiği oyuncularla geçen yıl 2 kupa kaldırdı Fenerbahçe. Hem de kendisinden çok daha bütçeli Halkbank ve Arkas'ın önünde. Kadro ne kadar çaptan düşse de başlarında daha önce Fransa Ligi'nde çalışmış, önemli takımlarda ŞL tecrübesi bulunan Veljko Basic var. 16 kişilik kadrolarındaki oyuncuların 6'sı 94 ve sonrası doğumlu. Adamlar kimse inanmazken ellerindeki değere sahip çıkıp ligin en iyi yerli pasör çaprazı haline getirdiler. (Metin Toy) Voleybol kültürünü bir şekilde ayakta tutunca da kadrodan beklenilenin üstüne çıkıyorlar. Pek tabii ki karşılarında kadınlardaki Vakıfbank, Eczacıbaşı kadar da dünya çapında başarılı bir yerel kulüp olmayınca kupaya da uzanabiliyorlar. Bunu erkekler liginde yapmak çok daha olasılıklı zaten. O kadar yapılanmayı yapamazsın da denk bütçenizdeki takımlar karşısında bile Play-Out takımı gibi görünmeye mecbur kalırsın.
Yalnız kadın voleybolda üst seviye 3 takımla geri kalanlar arasında fahiş bir bütçe ayrımı var. Erkeklerde 2 yıl önceki Halbank kadrosu dışında son yıllarda hiç takımlar arasında o kadar fahiş bütçe farkları olmadı. Tabii ki ligdeki en büyük bütçe bizde değil ama geçen yıl bahsettiğim Fenerbahçe de Halkbank, Arkas veya Ziraat'ten daha fazla para harcayamadı transfere. Sonuçta yapılanma ve kültür diye etmenler de var. Ve her şeyden önemlisi bir takım maksimunu ancak başındaki doğru adamla bulabilir. Esasında Galatasaray genel olarak kötü işler de yapsa hep iyi koçlar bulmasıyla ünlüdür. Sedat İncesu, Marina Maljkovic, Ekrem Memnun, Ataman Güneyligil gibi. Galatasaray kimseyi bulamadı mı da kadroyu 30 yıldır koçluk yapan Nedim Özbey'de buldu anlamadım. Ki genel erkek liginin kaderi gibi Nedim hoca da koçluk kariyerinde hep yerel liglerde kalmış bir adam. En basitinden koçluğa bu kulübün kadın takımında başlayan Ferhat Akbaş gibi bir adam var. Daha 31 yaşında olmasına rağmen kariyeri ve başarıları da ortada. Böyle bir adamla sıfırdan başlamak varken sanki her şeyi halletmiş gibi kariyerinin doyumuna ulaşmış bir koçla çalışmanın nedeni nedir hiç bilemiyorum. Sadece bir dönem bizim kulübümüzde forma giymesi mi?
Kadınlardaki bütçe kullanımına nispeten katılabilirim. Hakikaten bilhassa Vakıfbank ve Eczacıbaşı yıllardır inanılmaz yatırımlar yapıyor voleybola. Ancak bu takımlardaki olağanüstü yerli kadrosunu ve kadın milli takımımızın muazzam başarılarını da unutmamak lazım. Bunu sadece ithal oyuncuyla gelen başarıya indirgemek bu kızlara haksızlık olur. En basitinden hiç değilse geçen yıl lig şampiyonluğunu Eczacıbaşı ve Galatasaray'a karşı neredeyse tek başına alan bir Eda Erdem gerçeği var. Türk voleybolu kadınlar kategorisinde neredeyse gelecek 20 yılı ipoteklenmiş bir yapı. Bu ülkede nasıl beceriyorlar bilmiyorum ama muazzam oyuncular yetişiyor Türkiye'den. İnşallah böyle de devam eder. Ki bunda Aslı Kalaç, Gamze Alikaya gibi Galatasaray'ın altyapısından yetişirdiği kızlarımızın da olması çok hoşuma gidiyor. Yanına 1-2 iyi yabancı transferini de hemen herkes yapıyor zaten. Önemli olan önce yerel oyuncuları yerleştirmek. Bunu en iyi milli takımlar seviyesinden kavrayabilirsiniz zaten. İtalya-Rusya gibi ağır topların altyapı konusunda ne kadar sıkınıtlı oldukları milli takım seviyelerinden de belli. Kızlar son 2 Avrupa Şampiyonası'nda son 4 görmese bu dediğinize katılabilirdim ama o başarıları olayın sadece dışardan oyuncuyla ilgili olmadığını kanıtlar nitelikte zaten.
Fenerbahçe geçen yılın en yüksek bütçeli takımı Arkas'a elendi geçen sene. Halkbank'ı son 2 kupa finali eşleşmesinde yendiler zaten. (Kupa Volley, Şampiyonlar Kupası) Tüm zaafiyetlere rağmen de böyle zayıf erkek oyuncu altyapısı olan ülkede Cev Cup'ta bir yarı final çıkardılar. Ben onları geçen yıl Maljkovic'in Galatasaray kadın takımına benzetiyorum. Sadece bizim kadın voleybol veya kadın basketbol ligimizdeki kadar fahiş bütçe farkları olmadığı için sezonu kupayla kapatmayı da başardılar. Galatasaray erkek voleybol takımının bunu yapmaması için de ciddi bir sebep göremiyorum ben. Ama önce koçtan başlayarak doğruyla yanlışı ayırmak lazımdı. Biz ne yazık ki yine o hataları düzeltmekten çok uzak seyrettik ve yolumuzun sonunu görmek için de kahin olmaya gerek yok. Fenerbahçe ise yine 3. büyük bütçe olarak başladığı sezonda bir taraftar takımı da olmasından mütevellit sezonu kupalarla kapatmak için ciddi adaylardan biri olacaktır. 25 milyon Galatasaraylı'nın olduğu ülkede taraftarı 1 gram umutlandıracak kadar dahi kadro kuramayanlar utansın.
Erkek voleybolda bu durum biraz daha farklı. Bu branşta altyapımız kadın voleybol kadar iyi değil. Ülke olarak futbolu ve basketbolu erkeklere, voleybolu kızlara uygun görmüşüz. Beden derslerinde futbol ve basketbol dururken voleybol oynayan erkeklere farklı bakmışız. Dünya çapında da voleybol denince akıllara kadın voleybol geliyor. Bu sadece ülkemize ait olan bir durum değil. Ve 5 ana branşta (futbol-erkek basketbol-kadın basketbol-erkek voleybol-kadın voleybol) açık ara en az popülaritesi olan branş bu. Hatta ve hatta genel olarak voleybol dünyada o kadar önem sarfetmiyor. Kıtalararası şampiyon bile olsan yine hatırlanmıyorsun. Geçen sene Dünya şampiyonu kimdi hatırlayan var mı? Veya bu sene? Voleyboldefteri gibi 7/24 voleybolu takip eden kişiler dışında kimse bilmiyordur.
Benim erkek voleybol takımımıza biraz soğuk bakmam hem bu konudan (yani dünyada voleybola karşı ilgisizlikten) hem de alınan başarısızlıklardan. Belki bu zamana kadar 10 tane lig, Avrupa şampiyonlukları olsaydı bu kadar soğuk bakmazdım. Ama 40-50 senedir 3. sınıf kupa bile alamayan, her sene derbileri kaybeden bir şubeden bahsediyoruz. Zaten destek versek bile bu müessese takımlar varken başarılı olmak zor. Evet destek verilse iyi olabilir, kupalar alabiliriz ama destek verilmeyecek kadar gereksizler. Çünkü kimsenin ilgisini çekmediği bir şubede 2 tane kupa almak beni mutlu etmez. Fenerbahçe'nin bir sürü masa tenisi şampiyonlukları var her sene şampiyon oluyorlar ama onları mutlu ediyor mu? Etmiyor hatta başarılı olmalarına rağmen kapatılsın diyenler var.
Dünya çapında yeniliklere, trendlere uyum sağlamak zorundayız. Geleceğin branşlarına uymak zorundayız. O branşları ülkeye ilk getiren, ülkede en iyisi olan biz olmalıyız. Bundan 100 sene önce basketbol diye bir şey icat edildi. Bu ne biçim spor, çöpü sepete atarak spor mu olunur, bu tutmaz dediler. Ama 100 sene sonra dünyanın futboldan sonra en bilinen ve en çok oynanan branşı oldu. Yeni keşfedilmiş ve bulunacak sporların da bundan sonrasında tutmaması için bir sebep yok.
Aslında bu kadar önemsiz bir konu için bu kadar uzun yazmayacaktım ama başlamışken uzun uzun yazmayı seviyorum Bu konu hakkındaki son yorumum olur zaten.