Beren'in potansiyelini nasıl görüyorsunuz?
Değerli arkadaşım,
Beren'in çok iyi bir potansiyeli olduğunu, rahatlıkla söylüyorum. Şöyle ki, geçen yılın transfer döneminde, Beren ve Nazlı Eda Kafkas'ın şu yada bu sebeple bırakılmasını doğru bulmadığımı ifade etmiştim. Tabii ki karar yeni koçun ve eğer bu seçimi kendisi yapmışsa saygı duymak gerekir. Bununla birlikte, özellikle Beren'in elde tutulması çok daha iyi olurdu diye düşünüyorum.
Beren, sizin de bildiğiniz gibi, Galatasaray Altyapısı'nda yetişen ve ilk profesyonel deneyimini henüz 16 yaşında iken Sultanlar liginde formamızı terleterek yaşayan değerli bir oyuncumuz idi. Pek tabii ki gelişmeye ve güçlenmeye ihtiyacı vardı. İki sezon önce sınırlı sürelerle yer aldığı maçlarda, iyi görünmesine rağmen, söylediğim nedenlerle, çok verimli olamadı. 2005 doğumlu bir oyuncudan, zaten oldukça sınırlı sürelerde, harikalar yaratmasını bekleyemezsiniz ama kumaşının iyi olduğu, her hali ile belliydi.
Biz bıraktıktan sonra, geçen yıl U19 Dünya şampiyonasında 'En iyi Pasör Çaprazı', dün de 'Avrupa Şampiyonasında yine 'En iyi Pasör Çaprazı' olmayı sonuna kadar hak etti. MVP olarak da seçilebilirdi ama Dilay Özdemir olmuş. Olsun... O da gerçekten çok verimli ve bir blokör kadar da katkı veren bir pasör olduğunu kanıtladı.
Tekrar Beren ve Galatasaray'ımıza dönersek, geçen sezon İlbank ve sonrasında Çukurova'ya giden Beren, yaşadığı sakatlık nedeni ile çok verimli olamadı ama sonrasında Dünya Şampiyonasında 'En iyi Pasör Çaprazı' seçilmiş ve bu sezon Zeren macerasına atılıyor.
Eğer voleybol'un içinde birisi olarak, Galatasaray'lı bir yönetici olsam, Beren'i bu şekilde bırakmazdım. Gelişimi için 1 veya 2 yıllığına kiralar, gelişimini yakınen takip eder ve başarılı olduğu takdirde yeniden A takıma dahil eder ve alt yapımdan yetiştirdiğim oyuncum ile gurur duyarak başarısı ve tabii ki takımın başarısı için seferber olurdum.
Dün maçı izlerken içim burkuldu. Bulgar spiker, sürekli olarak Fenerbahçe, Beşiktaş ve Beren isimlerini sayarken, hem Beren'in artık Zeren sporcusu olmasını, hem de rakip takımların onca alt yapı sporcusu ile sürekli adlarının geçmesini ama doğal olarak Galatasaray adının geçmemesini, her Galatasaraylı voleybolseveri üzecek bir durum olarak değerlendirdim. Sadece bu durum bile aslında voleybolun ve altyapının ne kadar önemli olduğunun canlı bir göstergesi.
Geçtiğimiz yıl, altyapı konusundaki endişe ve düşüncelerimi paylaşmıştım. Tarama yapıldığında, U23, U20 ve U18 takımlarında kaç spocumuz var bir araştırın. Olanı da tutamıyoruz. Sultanlar'da başı çekenler, bu alanda da dominant ve Beşiktaş bile bu konuda çabalıyor. Peki ya biz? Açıkça bu iş, sadece lafla değil, genç takımlara ne kadar oyuncu verebildiğiniz ile ilgili. Açık söylemek gerekirse, Galatasaray kadın takımı ile ilgili olarak geçmişte yaşanan problemler, önemsemezlik ve ilgisizlik
ve bir güven bunalımına dönüşmüş ve voleybolun popülerliğinin atrması sonucu, çocuğunu kolundan tutan, Vakıfbank, Eczacıbaşı, Fenerbahçe ve hatta Beşiktaş'ın kapısını çalıyor. Güveni tazelemek ve eski altyapı oyuncu fabrikasına geri dönebilmek için, geçmişteki çalışmaların on katını yapmak zorundayız. Güven kaybetmek kolay, kazanmak ise bir o kadar zor. Bunun için etkin medya iletişimi, çok cazip etkinlikler, kaliteli işi bilen altyapı hocaları ve kaliteli hizmetler aracılığı ile bu olumsuz süreç ve resim, tersine çevrilebilir ve kaliteli altyapı oyuncularımızla takım takviye edilebilr. Yönetimden bu vizyonu bekliyoruz.
Çok uzattım biliyorum ama Beren deyince, aklıma başarı ve altyapı geliyor.