Amatör-Profesyonel ayırımı, daha çok kıtalardan bağımsız olarak, Onur bey'in sıkça vurguladığı kapitalist üretim ilişkilerine bağlı olarak, hedeflenen ve gerçekleşen başarı ölçütü ile anlamlandırılabilir.
Milyonlarca dolar/euro'nun döndüğü bir spor dalını amatör olarak nitelemek, son derece anlamsızdır. Bazı deyişlerde bile, "amatör ruhla mücadele" tanımı, bunun maddi kazanç yada maddi getiri'den bağımsız olarak, sadece sportif motivasyonla belli bir spor dalındaki ülke yada bireysel başarıyı hedeflemeyi işaret ediyor.
Buradan yola çıkarak, başarıyı yakalama hedefinin Avrupa, Amerika yada Asya, Uzakdoğu gibi belli bir coğrafi bölgeyi kapsaması, yada Olimpiyat veya dünya şampiyonası gibi organizasyonlarda elde edilebilecek başarıyı hedeflemesi Amatör/Profesyonel tanımının anlamını saptırmaz. Bunu Türkiye özeline indirgersek, söz konusu spor dallarındaki ilk hedefin Avrupa, devamında dünya sıralamasında üst basamaklar olması gerçeği, kendiliğinden ortaya çıkar. Sanırım Onur Bey'in sözünü ettiği de ilk basamak hedefi, lokal başarı yanısıra Avrupa ve bunun devamıdır ve bunu doğru buluyorum.
Muhammed Ali Korkmaz bey de son paragrafında, marka kalitesinden söz ederek, bağlantıyı çok güzel sağlamış. Ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Konuyu bu Forum'un kapsamında ele alırsak, bence de Voleybol ve Basketbol, amatör branşlar olmanın çok uzağındadır. Niye hala amatör branş tanımlaması yapıldığını da anlayabilmiş değilim. Yerelde ve genelde bu denli yatırım yapılan branşlar artık profesyonel dallardır. Sponsorluk, reklam, satış vs gelirler ve başarıyı hedefleyecek transferler de sözkonusu üretim ilişkilerinin bir öğesi olarak şekil buluyor.
Çok önceleri de defalarca yazdığım gibi, konusu voleybol olan bir forumun gsbasket.org altında olmasını bile eleştirmiştim. Konu eğer voleybol ise, bunun kendi özelinde bir sitede yer alması gereğini savunmuştum. Bunun da en temel nedeni, her bir branşa kendi özelinde bağımsız olarak yer verilmesi sonucu, bu branş veya branşlara verilen ayrı ayrı ve özel önemin bir göstergesi olmasını düşünmem idi.
Toparlayacak olursam, yukarıda özetlenmeye çalıştığım açılardan hareketle, yine kendi bakışıma göre, özelde voleybol artık amatör branş değil, profesyonel bir branşdır. Ligler (Türkiye, İtalya, Polonya, Sırbistan, Brezilya, Japonya vs gibi) NCAA'in çok ötesinde profesyonel liglerdir ve bu nedenle de Amerika LOVB gibi profesyonel lig kurma ve daha üst kalitede oyuncu yetiştirme modeli seçmiştir. Yönetimlerimizin de artık bunun bilincine vararak, Voleybol ve Basketbol gibi branşlara Amatör Branşlar bakış ve değerlendirmesinden kurtularak, bunları Profesyonel Branş olarak algılaması ve tanımlaması, başarı hedefinde ilk adım olacaktır. Eğer bu içselleştirilirse, buna uygun bir program ve strateji ile bir sonraki adım yani üst düzey takım olma yönünde adımların atılması lazım. Transfer dönemi ve sezon başından itibaren geniş kadro diye serzenişlerimizin altında yatan gerçek de budur. Yine iddia ediyorum, kadromuz kötü değil ama yetersizdir. Önceden de uyardığımız gibi, forumsuzluk veya sakatlıklar halinde, bunun hedefe varmakta bize nelere mal olabileceği de son 3 maçta iyice görüldü ve ne yazık ki seyir odaklı değil de sonuç odaklı değerlendirmeler yapılan ülkelerde olduğu gibi, orta düzey bir takım olmak, Muhammed bey'in özetlediği gibi, sonuçlara bağlı takım marka kalitesi'nin düşük kalması nedeni ile, başta sponsorluk, seyirci, ürün satışı vs gibi gelir sağlanabilecek kaynaklardan da yoksun yada yetersiz kalınacağından, olduğumuz yerde habire debelenip duracağız.
Ayrıca, unutulmamalı ki, son yıllarda dünya genelinde voleybola, özellikle de kadın voleyboluna yönelik ilgi patlaması sonucu, bizim gibi sonuç odaklı kültürde, başarı ile seyirci korelasyonunu çok önemli bir kaynak olarak değerlendirmeye almamızı gerektiriyor, hele ki yeni salon projesi gibi çalışmalar varken.....
Bir kez daha söylemiş olalım.