Son bir toparlama, zira yakın gelecekteki sonuçlar ve saha içi-saha dışındaki görüntünün beni yazmaya iteceğini öngörmüyorum. Bir grup Balkanlının Türk sporundaki en geri performansını ortaya koyan, koskoca Mihajlovic'i yerle yeksan edip sahada kolunu kaldırmayan Zeren Spor'un; sırf balya para üzerinden gelecek sezon Şampiyonlar Ligi'nde oynayacağı finans üzerinden amatör sporda, ilk yarıdaki cüretkar görüntümüzle Türk Ligi Avrupa'nın en iyi ligi mi sorusunu sorduran yegane takımdık. Ligin onurunu ve gururunu kurtarıyorduk. Tam takım olduğumuzda, Avrupa ve Dünya şampiyonluklarını koleksiyon gibi dizen takımlara puan vermedik; takımı büyüten sistemin yapı taşı oyuncumuz olmadığında da küme düşme adayı rakibe yenildik.
Bozuk plak gibi ilk 4 diye diye; bu takım sezon başından beri maç seçen, bütçesi 100 bin dolar fazla olan takıma karşı olduğu kadar olmadığı kader diyerek robot gibi sezon yaşayan Türk Hava Yolları ve Kuzeyboru'ya dönüşecekse ki Vakıfbank-Olympiakos maçları bunun habercisi, ne ilk 4'ü yakalamanın bir esprisi var ne de Türk Ligi'nin İtalyan Ligi'yle kıyaslanma gibi bir lüksü var. Sezonun hasbel kader 7.'si gelecek sezon Şampiyonlar Ligi'nde temiz beyaz bir sayfa açıyor zaten. Bahara kadar Fenerbahçe-Eczacıbaşı maçlarıyla Chieri deplasmanı seçilmeyip kaybedilir, iç sahadaki Türk Hava Yolları-Kuzeyboru maçları kazanılır. Sonucunda da ortaya bir muhasebecinin skorlarını yazabileceği, nüve değil de finansal dolgunluk üzerinden podyum bir lig çıkar.
Gelecek sezon için de, bütçe şayet 5'e katlamıyorsa Barbolini eli belinde ben ne yapayım diye takıma refakat edeceğine; mevcut çiçeği burnunda antrenör kalsa da en azından bir iki yerde muhtelif yollarla gerilim verse denir. Ortaya Nesic-Barbolini geçişinden farklı bir şey çıkmaz. Bu sporun ederi, param ve gövdemle buradayım diyen bir Galatasaray başkanı. Rakiplere ve oyuncu piyasasına bağlı olarak, bir yazda Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu hedeflenebiliyor görüldüğü üzere. Tabi böyle olunca da, voleybol İtalya'da ve dönemsel olarak Polonya'da oynanıyor diyerek içerik noktalanıyor.
Bozuk plak gibi ilk 4 diye diye; bu takım sezon başından beri maç seçen, bütçesi 100 bin dolar fazla olan takıma karşı olduğu kadar olmadığı kader diyerek robot gibi sezon yaşayan Türk Hava Yolları ve Kuzeyboru'ya dönüşecekse ki Vakıfbank-Olympiakos maçları bunun habercisi, ne ilk 4'ü yakalamanın bir esprisi var ne de Türk Ligi'nin İtalyan Ligi'yle kıyaslanma gibi bir lüksü var. Sezonun hasbel kader 7.'si gelecek sezon Şampiyonlar Ligi'nde temiz beyaz bir sayfa açıyor zaten. Bahara kadar Fenerbahçe-Eczacıbaşı maçlarıyla Chieri deplasmanı seçilmeyip kaybedilir, iç sahadaki Türk Hava Yolları-Kuzeyboru maçları kazanılır. Sonucunda da ortaya bir muhasebecinin skorlarını yazabileceği, nüve değil de finansal dolgunluk üzerinden podyum bir lig çıkar.
Gelecek sezon için de, bütçe şayet 5'e katlamıyorsa Barbolini eli belinde ben ne yapayım diye takıma refakat edeceğine; mevcut çiçeği burnunda antrenör kalsa da en azından bir iki yerde muhtelif yollarla gerilim verse denir. Ortaya Nesic-Barbolini geçişinden farklı bir şey çıkmaz. Bu sporun ederi, param ve gövdemle buradayım diyen bir Galatasaray başkanı. Rakiplere ve oyuncu piyasasına bağlı olarak, bir yazda Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu hedeflenebiliyor görüldüğü üzere. Tabi böyle olunca da, voleybol İtalya'da ve dönemsel olarak Polonya'da oynanıyor diyerek içerik noktalanıyor.