Basketbol Şampiyonlar Ligi'nde şampiyon olacağız denirse, mevcut gerçeklikte destekliyorum. Basketbol Şampiyonlar Ligi'nde Final Four oynayacağız deniyorsa, karşı durduğum gibi lütfen daha da sert eleştirin ricasında bulunurum.
Sırasıyla salon inşaatına; Galatasaray basketboluyla kafayı kıracak über bir sponsora ya da Galatasaray'ın futbol gelirlerinin kasaya sığmama noktasına gelmesine dek değil Euroleague oynamak, Eurocup dahi zul olur bize abiler. Sanayileşme üzerinden dahi değil; sırf şehirlere romantik bakışla yıllardır Euroleague'de 34 maçta 10 galibiyet alamayan takımlara açılan alan, Partizan ve Kızılyıldız'ın seyirci ortalamalarına karşın kendilerine vaat edilmeyen gelecek, ligin sahiplerinden CSKA'nın yokluğu, Dubai'ye serilen kırmızı halı derken Euroleague'i dev aynasında görmenin de bir karşılığı yok. Erkek basketbol, yarın Avrupa'nın 3. kupasında şampiyonluk beklediğimiz erkek sutopu, en geç Mayıs'ın ilk haftasında şampiyonluk beklediğimiz kadın futbol ölçüsünde finansal anlamda amatör bir spor. Kendini finansal anlamda döndürebileceği güne dek bu şekilde devam edecek. Sahibi olmadığı salondan 6 milyon euro hasılat elde eden, yani en legal ve istenecek finansal akışa sahip olan Partizan'ın yarını belirsiz. Yapı, organizasyon, hep oralarda olma anlatımı suya yazı yazmaktan farksız.
Üstteki paragrafları dün geceden bu yana OAKA; PAO-Maccabi serisi konuşan, gelecek haftayı bu seri üzerinden planlayan, futbolda erkeklerdeki potansiyel şampiyonluğumuza ise sadece Old Trafford ve Urfa üzerinden sevinecek bir Galatasaraylı olarak yazıyorum. Benliğim ve ruh üzerinden ilerleyecek olursak Kapitalist üretim ilişkileriyle tutarsız bir görüntü doğar görüleceği üzere.