Öncelikle bugünkü mağlubiyette oyuncularımız kadar biz de suçluyuz.
12 bin kişi diyorduk ama 9-10 bin kişi vardı salonda ve bu taraftarların 3-4 bini çekirdek çitlemeye gelmiş maalesef. Kızlarda da belki bunun hayal kırıklığı oldu, salonu tıklım tıklım bekliyorlardı ama maalesef boşluklar vardı. Erkek maçlarındaki atmosferin yanına bile yaklaşamadık. Son 2 dakikada oluşan atmosferi maç geneline yayabilseydik keşke.
Bir sözüm de şubemize. Maçtan önce Bilyoner'in yarışması maçın tüm gergin atmosferini aldı Fenerbahçe'nin üzerinden. Bilyoner'i Fenerbahçe aldı diyorlardı, gerçekten doğruymuş. Şu tip yarışmalar bize göre değil, rakip oyuncuları en etkileyeceğimiz dönemde 20 dakika yarışma izledik maalesef ve buna tribünden bir tepki gelmemesi de çok manidardı.
Maçla ilgili Fenerbahçe nasıl kazanır diyorduk, iyi şut atarak. Angel bugün çok ekstra oynadı, Matovic'in dış şutlarda yüzdeli oynaması Fowles'ı pota altından uzaklaştırdı, orada da fark geldi zaten. Melisa sakattı ve oynamadı, üstüne bir de Bahar çok iyi oynarken sakatlandı.
Recep Ankaralı Bandırma'da bıraktığı yerden devam etti zaten bizi doğramaya. O diğer kel hakem de çok yanlış düdükler çaldı, Tamika'nın bloğu, Seimone'a çalınan ucuz fauller, bizim her temasımızın faul olması, onların sertliğine izin vermeleri... Bu liste böyle uzar gider ama bunun olacağını da biliyorduk, hakemi de yenmeliydik, o şansı da yarattık ama kazanamadık işte.
Dün buraya ne olursa olsun onlara teşekkür edeceğimi yazmıştım, gerçekten de teşekkür ederim. Son periyottaki 16-3'lük serimiz galibiyetle taçlansa uzun yıllar hatırlayacağımız bir maç olacaktı. Bu seri 3-4 dakika içinde oldu belki ama o anlarda aldığımız keyif, 10 sayı gerideyken insanların takıma inancı, orada yaratılan atmosfer uzun süre unutulmaz yine.
Salı günü bu sefer binler değil de biz bize oluruz. Seriyi 1-1 yapalım da, Caferağa'da kim öle, kim kala...
Herşeye rağmen serinin daha bitmediğini bilen ve maç sonu takımı alkışlayan, onlara destek veren bilinçli taraftarlarımıza da teşekkür ederim kendi adıma.