BBL 8. Hafta | Galatasaray MP 64 - 60 Beşiktaş

Bu kadar eksiğimiz varsa, bende 15 resmi maçta 14 maç nasıl kazandık onu merak ediyorum.(Fb-Bjk-Efes maçlar var galip geldiğimiz.)Kaybettiğimiz maçıda nasıl kaybettiğimizi hatırlatmaya gerek yok heralde..
 
Boş üçlükler de kaçtı. Ceza şutlarını sokamadık.
Maçta Dudley de normalde rahat attığı orta mesafeleri atamadı.
Bence bugüne özel hücumda konsantrasyon eksikliği vardı ama savunmamız yine çok iyiydi.
Kaç top çaldık sayamadım.
Takım hücumda bu kadar kötüyken bile kazanıyor. Savunma açısından çok karakterli bir takım olduk.
Kuban deplasmanını hesaba katmazsak (şartlar malum) kazanmayı bilen bir takımız. Önemli olan bu.
O gitsin bu gelsin, gelenin mayası tutacak mı vs vs bu ayrı tartışma ama kim gelirse gelsin kim giderse gitsin
bu takım ziyadesiyle memnun ediyor.
 
Kuban maçı takımı yormuş, takım dahil tüm salon Beşiktaş maçının derbi maçı olduğu havasına giremedi. Maç öncesine dair Henry’nin 3’lü çektirdiği anlarda taraftarın ona hem sevgi hem de acıyla bakmasını dışında bir numara yoktu.

Girizgah’ı pek sevmediğim için sadede geleceğim;

Neleri iyi, neleri kötü yaptık?

-6-1’lik başlangıçtan sonra biraz tembel davrandık hücum da, 10-9 olana dek. Bu süreden sonra gelen hocanın molası takımı kendine getirdi, çünkü Beşiktaş, Banvit misali uyutarak hemen arkamızdan gelmeyi planlıyordu. Hocayı molada 1 saniye gözümü kırpmadan izledim. Takıma gelen sağlam fırça ve akabinde Christopher’ın 8 saniyede topu yarı sahadan geçirememesi uyuyan takımı ve taraftarı da ateşledi. 25-12 oldu bir anda. Bu süre içerisinde Ataman’a şapka çıkarmak gerek. Moladan sonra takım tam saha prese başladı ve Jerrels’ın karar verme yetisi çok gelişmemiş olduğundan bu taktik tuttu ve 15-3’lük seri geldi. Erman Kunter’in bu periyotta mola almaması akıl alır gibi değil maçın başında 1-0 öne geçirdi kendi elleriyle bizi.

-Gelen bu seride 15 sayının savunma kaynaklı sayılar olması çok rahatlattı, Beşiktaş hücum edemedikçe, takım topu çaldıkça takım daha coşkun oynuyor ve fast break bitirme yüzdesi de artıyor.

-2. periyodun 2. Yarısına girilince Beşiktaş alan savunmasına döndü, ama isteksiz yapılan alan savunmalarını cezalandırmak çok kolaydır. İşte biz bugün maçı 15. dakika da koparacak hamleyi yapamadık. Ender, Engin, Cenk, Macvan derken üçlükler içinden çıktı, bu üçlüklerin kaçması da Beşiktaş’ı daha dirençli hale getirdi.

-İlk 20 dakikanın ardından Kunter’in hamlesi geldi. Vidmar’ın Show-up’larında iyice yükseğe kadar çıkardı bunun daha sık hale gelmesini sağladı ve bizim oyunumuzu kurdurmamakla kalmadı tamamen yerle bir etti. Bence daha yukarıdan oynayıp daha fazla alan açmalıydık. 4 top kaybı ve kaçan onlarca şut Beşiktaş’ın tekrar oyuna dahil olmasını sağladı.

-Ve geliyoruz en kritik noktaya, maçı Galatasaray’a getiren etkene. İlk yarıdaki 12 sayı farkın kapanıp 41’de eşitlendiği anda takımda da taraftar da bir panik havası oluştu, maçın kaybedileceğinden değil öne ne zaman geçeceğiz diye sabırsızlanmaya başladı taraftar. 4. çeyreğin hemen başında maçın bu hale gelmesini sağlayan Vidmar’ı yanına aldı Kunter. Falker’ın da etkili olmamasıyla (ne zaman etkili oldu ki? ) 14-0 seri yedi Beşiktaş. İlk seride olduğu gibi bu seride de mola almadı Mösyö Kunter.

-İlk yarı ne kadar iyiysek (parke üstündeki farkın en az 20 olması lazımdı), ikinci yarıda bir o kadar kötüydük. Durağan hücum, yalancı penetreler derken fark haliyle kapandı ama laubali bir baskete izin vermemiz, Galatasaray’ın savunma karakteri kazandığını gösteriyor.

-14-0 serinin içinde Galatasaray’ın ilk beşinin Engin-David-Cenk-Macvan-Dudley olduğu zamanlar var. Kırılma anlarında takımın ilk 5’ini ben de seçiyor olsam belki Engin’in yeri ile oynardım, bu 4’lüyü sabit tutardım, çünkü hepsinin farkı özellikleri var harmanlanınca ortaya güzel iş çıkarıyorlar.

-Gerçekten şut yüzdesi olarak kötü günümüzdeydik, skorun hakkı bu değil, bir daha sene boyunca böyle maç çıkaracağımızı sanmıyorum.

Galatasaray oyuncuları bu maçta neler yaptı?

-Takımın gardı, Jamont Gordon fiyaskoydu bu maç. Ataman, Henry’nin sakatlığından sonra 2-3 bakıyoruz dedi bu da Jamont’un dümende kalması demek. Kötü günündeydi, bir daha bu kötü performansı takım kaldıramayabilir.

-Cenk takımın katalizörü gibi. Bu sene oyununu bambaşka bir seviyeye çevirdi. Bana geçen seneki Beşiktaş’ın şampiyonluğunda ‘Serhat Çetin’ rolünü anımsatıyor. Savunma yapmayı seviyor ve göstermelik değil, topa atlayarak ribaunt çekerek yapıyor bunu.
-Liderlik bir oyuncuya anca bu kadar yakışır… Gördüğüm en temiz toplardan birini oynadı, 2 tane de uzun mesafe atarak özgüvenini yerine getirdi. Onun şut sokması şartoğlu şart.

-Kuban maçında en son Dudley’e değinmiştim, yine ona gelecek söz. Hawkins’i de olaya dahil edersek, Ersin Dağlı maça kendini ne kadar verirse Galatasaray’da o kadar verir. Şu kadronun kaptan ile birlikte en vazgeçilemez oyuncusu. Gelecek oyuncu Spanoulis veya Diamantidis olmadığı takdirde bu değişmeyecek.
 
Hem kazandık hem de takımın defolarını gördük yapacağımız transfer öncesi, epey faydalı maçtı yani :) Kötü oynamayı 10-15 farka tercih ederim bu maçlığına.
 
Maçla ilgili 2 kelam edeyim.

Savunmada yine iyiydik. Savunmamız Beşiktaş'ı 60 sayı da tuttu. Tek eksi olarak nitelendirdiğimim şey Vidmarın savunması oldu. Pota altını domine etti Vidmar ve sık sık hucüm reb. aldı.

Hucüm yönünde ise Kuban maçında da istediğimizi ortaya koyamamıştık ama bu maç daha felaketti. Hawkins olmasa ne yapacağımızı bilmiyoruz görüntüsündeydik. Bugün Hawkins'ten sonra ki en büyük hucüm silahımız Cenk'ti. Aslında maça hırslı başladı ama şutları girmedi bugün. Net bir skorer oyuncu lazım bize. Ne yazık ki sorun bununla da bitmiyor. Oyun kurucu pozisyonundan hiç katkı alamadık. Sadece 1 asist ve şutlarıda çok güvensiz. Maçın son bölümünde bir Engin iyiydi. Gordon çok iyi değildi. keza Ender'de.

Son olarak aldığı kısıtlı sürelerde Ersin Dağlı çok katkı veriyor. Savunması sertleştirmiş. Hucüm reb. kovalıyor ve genellikle de alıyor. Orta mesafe şutlarında biraz daha istikrarlı olması lazım. Furkan içinse daha fazla süre almak istiyorsa hucüm özelliklerini geliştirmesi lazım. Orta mesafe olmasa bile post up oyununu ilerletmeli.

Edit; Yukarıda güzel maç sonu değerlendirmeleri yapmış arkadaşlar. Keşke her maç sonu yapsalar. :)
 
Semih Abi.. Ellerine,aklına,bilgilerine ve klavyene sağlık. Enfes bir analiz. Maçın özetini izlemiş gibi oldum. Böyle kaliteli analiz ve düşüncelerini(diğer analiz ve düşüncelerinin kalitesiz olduğunu kastetmiyorum yanlış anlama lütfen :) )her zaman bekleriz. En kötü günümüzde bile euroleaguede son 16ya kalmış ve hedefi top 8 olan bir takımi!! 60 sayı ve altında tutup yendik. Bu ne kadar kaliteli bir takim olduğumuzun en büyük göstergesi. Artık bir karakterimiz var ve bu karakter bizi başarılara götürecektir inşaAllah...
 
Malesef bu maçta da salonu dolduramadık. Gerçekten 15 milyonluk İstanbul'da hadi bırakın taraftarlığı üst düzey bu iki takımın maçını doldurabilecek 12.500 basketbolsever bulamıyorsak pes derim. Salı akşamı Sopot maçında 3 bin olursa öpüp başımıza koyalım. Bakarlar ilk maçın skoruna rahat maç ne gerek var derler. Bizim bu karakterli takımın peşinden gitmemiz lazım. Ne pahasına olursa olsun...
 
Maç 33-18 iken birkaç hücumdan boş dönmesek alıp başımızı gidecektik. Neyse Beşiktaş'ı hiç öne geçirmeden baştan sonra üstün götürdük ve aldık. Hawkins tabiki de fark yarattı özellik 3+1 lik hücumu ve sonraki hücumda ki 3 lüğüyle. Jerrells çok küfür yedi salondan.
 
beklediğimden daha zor oldu
çok kötü hücum ettim
özellikle dış atışlarda berbattık
ders çıkaracağımız bir maç
umarım daha iyi olucaz
 
Malesef bu maçta da salonu dolduramadık. Gerçekten 15 milyonluk İstanbul'da hadi bırakın taraftarlığı üst düzey bu iki takımın maçını doldurabilecek 12.500 basketbolsever bulamıyorsak pes derim. Salı akşamı Sopot maçında 3 bin olursa öpüp başımıza koyalım. Bakarlar ilk maçın skoruna rahat maç ne gerek var derler. Bizim bu karakterli takımın peşinden gitmemiz lazım. Ne pahasına olursa olsun...
 
8/8 yapmışken,bench arkasında bu sezon ilk kez 1 koltuk/6 kişi oranını yakalamışken,özlenen insanları ve gıyaben tanışıklık olsa da sevilen simaları görmüşken,maçın yarısında bilfiil Burhan Felek'i takip etmişken saha içiyle alakalı uzun uzadıya yazmam olmaz.Bilen abilerin son dönemdeki sohbetlerde sıkça dile getirdiği ''topu Hawkins'e veren 4 kişi statik duruyor'' yakınışı sıkça vuku buldu bugün,aman diyorum.
Erwin Dudley-Henry Domercant ikilisini yıllardır bekleyen bir çocuk için ikinci adamın hikayesi fazlasıyla eksik kaldı.Yine de ilk adam hikayede eksik bir şey bırakmamaya kararlı,üniversiteli gömleğini de sırtından çıkarmazsa evlat gibi sevilecek.
52-41'de top Hawkins'in elindeyken ''laayy laayy la...'' diyebildik,sahi sonrasında ne oldu? :)
 
Hiç şut sokamadık bir ara Hawkins ısınıp bir kaç şut sokmasaydı kaybedebilirdik. Ancak Beşiktaş'ta gününde değildi. Onlarında sorunları var skor üretmede.
Böyle bir galibiyet sonrası özeleştirimizi yapmalıyız eksiklerimizi açık açık konuşmalıyız. Bu takıma şu an bir şutör oyuncu lazım.
 
Dünkü maçta herkesin hemfikir olduğu nokta hücumda çok etkisiz kalmamızdı. Sezon başından beri 85 ortalama ile oynarken son maçlarda bu ortalamamız giderek düşüyor. Haftada iki maç oynamaya başlamamız, Avrupa maçlarının sertliği, sert savunma yapmamızı gerektiren maçların arka arkaya gelmesi hücumda elleri kolları ve esas önemlisi bacakları biraz güçsüz bırakıyor. Lig ve Avrupa fikstürüne bakınca bu tempo bir süre daha böyle devam edecek gibi görünüyor. Yarın Sopot maçı var, zor bir maç olacağını düşünüyorum. Sopot'un yükselen bir grafiği var. Bizi zorlayan Donetsk'i sahalarında rahat yendiler. Özetle yarın da bolca efor sarfetmemiz gereken bir maç bekliyor bizi.
Sonrasında haftasonu P.Karşıyaka maçı var ki sahasında en agresif basketbol oynayan takımlardan biri. Sonra Donetsk deplasmanı Tofaş maçı ve F.Ülker deplasmanı.
Buralarda bir iki yenilgi olursa çok da hayalkırıklığı yaşamamak gerek. Hele ligde alacağımız yenilgilerin telafisi çok kolay. Diyeceğim o ki her ne şartta olursa olsun Koçumuza ve oyuncularımıza sonsuz destek, güç ve moral verme sorumluluğumuzu unutmayalım.
 

Üst