Geçen sene Laboral'deki uyum acaba Perasovic'in sihiri miydi, yoksa gökten mi inmişti? Efes'in Daruşşafaka ve Cumhurbaşkanlığı mücadelesinden sonra ister istemez bunu düşünüyorsun.
Sonra, D.Brown Efes'in 4 numarası değil, bunu iyice anladım. Boşuna Saric'e suç bulmuşum. Koyacaksın Brown'u Nizhny'ye, Ulm'e, Kazan'a oynayacak Mvp gibi. Efes'te olmuyor ama.
Heurtel'in kaldırıp atmalarından sıkıldım. Cedi'den 2 numara olmaz, ikili oyunlarının yarısından top kaybeder, Perasovic hülya görüyor.
Granger, Malaga günlerinden fersah fersah geride. Göt göbek salmış. Hızı yok. Savunma açamıyor. Dönüyor duruyor. O Malaga'daki 6. adam, savunma açan adam yok artık. Efes'te asla öyle olamadı zaten. Köreldi gitti.
Furkan oyunda olduğu sırada Fenerbahçe üst üste 3 boş üçlük atış buldu. İkisini soktular. Beyzadem Furkan, altyapıda R.Fernandez olma hayaliyle her hücumu birebir oynarken, savunmayı savsaklamış. Her antremanda smaç çalışacağına azcık fundemental hareketlerine çeşitlilik katsaydı. Ayrıca, Enes Kanter kadar savunmada oyunu okuyamayan biri varsa Furkan'dır. Çok çeker bu savunmasından. Enes'in hücumunun yanından geçemiyor üstelik.
Honeycutt, Thomas iyi niyetli çalışkan çocuklar ama bu adamların görevi maçı kurtaracak adam olmak değil ki. Harika işleyen düzeniniz vardır, takımın karıncası olur bunlar. Sertliğiyle savunmasıyla verimliliğinize verimlilik katar. Hücumda bu oyuncuların elin bakılmaz ki.
Kısaca, Efes pek tat vermez bu sene.
Fenerbahçe'ye gelince;
Geçen seneden eksik bir şey var çözemedim. Sadece bu maç özelinde değil; Malaga, Real maçları, Daçka'nın düzenlediği turnuva... Henüz heyecanlı değil gibiler. Yani takım korunmuş ama korunamamış bir enerji var . Sanki sene bitsin de hemen final four finali oynayalım, sonra Nba'e gidelim falan havasındalar. Geçen senenin finalinde kalmışlar gibi. Sıfırdan başlamamaları, takımı korumaları savunulanın aksine avantaj değil, handikap olabilir. Yani birbirini çok seven, uzun yıllardır sevgili olan iki sevgilinin birlikte tatile çıkması gibi. Elbette ki eğlenemeyecekler. Sıkılacaklar. Fenerbahçe'de böyle bir sıkıcılık seziyorum. Final Four'da final oynayana kadar heyecan duyamazlar gibime geliyor. Yani tehlike altındalar. Bugün taraftar Jan Jan vesely, uçalım vesely derken bile bu sıkılmış hali taraftarda bile gördüm. Yeni marşlar, yeni hedefler falan lazım. Şu an tekdüzelik mevcut. Yani Fenerbahçe'nin her şeyi unutup sıfırlanması lazım. Çok fena yenilgiler almaları gerek uyanışa geçmeleri için. Yani kendilerini yetersiz hissetmeliler ki, yeni bir başlangıç yapsınlar. Sıfırdan başlayalım desinler.
Galatasaray, iki takıma da vurur geçer denmiş bir de forumda. Bu iki takım bu akşam ne kadar kötü görünürse gözüksün, belli bir savunma düzenleri var. Galatasaray'ın önce savunmasını halletmesi gerek. İçeride bu iki takımı da seyirci avantajıyla yenebilir ama dışarıdaki maçlarda şansı yok. Galatasaray'ın hazırlık maçlarındaki görüntüsüne binaen konuşuyorum, deplasmanda (zalgiris ve kızılyıldız dahil) maç kazanma şansı yok.
Sonra, D.Brown Efes'in 4 numarası değil, bunu iyice anladım. Boşuna Saric'e suç bulmuşum. Koyacaksın Brown'u Nizhny'ye, Ulm'e, Kazan'a oynayacak Mvp gibi. Efes'te olmuyor ama.
Heurtel'in kaldırıp atmalarından sıkıldım. Cedi'den 2 numara olmaz, ikili oyunlarının yarısından top kaybeder, Perasovic hülya görüyor.
Granger, Malaga günlerinden fersah fersah geride. Göt göbek salmış. Hızı yok. Savunma açamıyor. Dönüyor duruyor. O Malaga'daki 6. adam, savunma açan adam yok artık. Efes'te asla öyle olamadı zaten. Köreldi gitti.
Furkan oyunda olduğu sırada Fenerbahçe üst üste 3 boş üçlük atış buldu. İkisini soktular. Beyzadem Furkan, altyapıda R.Fernandez olma hayaliyle her hücumu birebir oynarken, savunmayı savsaklamış. Her antremanda smaç çalışacağına azcık fundemental hareketlerine çeşitlilik katsaydı. Ayrıca, Enes Kanter kadar savunmada oyunu okuyamayan biri varsa Furkan'dır. Çok çeker bu savunmasından. Enes'in hücumunun yanından geçemiyor üstelik.
Honeycutt, Thomas iyi niyetli çalışkan çocuklar ama bu adamların görevi maçı kurtaracak adam olmak değil ki. Harika işleyen düzeniniz vardır, takımın karıncası olur bunlar. Sertliğiyle savunmasıyla verimliliğinize verimlilik katar. Hücumda bu oyuncuların elin bakılmaz ki.
Kısaca, Efes pek tat vermez bu sene.
Fenerbahçe'ye gelince;
Geçen seneden eksik bir şey var çözemedim. Sadece bu maç özelinde değil; Malaga, Real maçları, Daçka'nın düzenlediği turnuva... Henüz heyecanlı değil gibiler. Yani takım korunmuş ama korunamamış bir enerji var . Sanki sene bitsin de hemen final four finali oynayalım, sonra Nba'e gidelim falan havasındalar. Geçen senenin finalinde kalmışlar gibi. Sıfırdan başlamamaları, takımı korumaları savunulanın aksine avantaj değil, handikap olabilir. Yani birbirini çok seven, uzun yıllardır sevgili olan iki sevgilinin birlikte tatile çıkması gibi. Elbette ki eğlenemeyecekler. Sıkılacaklar. Fenerbahçe'de böyle bir sıkıcılık seziyorum. Final Four'da final oynayana kadar heyecan duyamazlar gibime geliyor. Yani tehlike altındalar. Bugün taraftar Jan Jan vesely, uçalım vesely derken bile bu sıkılmış hali taraftarda bile gördüm. Yeni marşlar, yeni hedefler falan lazım. Şu an tekdüzelik mevcut. Yani Fenerbahçe'nin her şeyi unutup sıfırlanması lazım. Çok fena yenilgiler almaları gerek uyanışa geçmeleri için. Yani kendilerini yetersiz hissetmeliler ki, yeni bir başlangıç yapsınlar. Sıfırdan başlayalım desinler.
Galatasaray, iki takıma da vurur geçer denmiş bir de forumda. Bu iki takım bu akşam ne kadar kötü görünürse gözüksün, belli bir savunma düzenleri var. Galatasaray'ın önce savunmasını halletmesi gerek. İçeride bu iki takımı da seyirci avantajıyla yenebilir ama dışarıdaki maçlarda şansı yok. Galatasaray'ın hazırlık maçlarındaki görüntüsüne binaen konuşuyorum, deplasmanda (zalgiris ve kızılyıldız dahil) maç kazanma şansı yok.