5 Şubat 1965... Gheorghe Hagi... Bugün günlerden Hagi..
Bir çocuğun büyürken edindiği en büyük dostlardan biriydi Hagi. Hayatımın her anında vardı, düşünürken,izlerken,dışarıda oynarken,yemek yerken..
Can Kırımlıoğlu'nun Facebook'daki gönderisine yazdığım yorumu alıntılayayım : "Garip olunmaz mı , nasıl olmayalım... Küçükken okul öncesi dönemimde yemekten kaçardım. Annem yemek yediremezdi kolay kolay.. Sonra kadın bir taktik buldu beni hipnoze etti. Ben her yemekten kaçışımda "Hagi gole gidiyor Hagi Hagi" derdi benden çıt çıkmazdı. Sonra kaşığı ağzıma götürdüğünde "Golll" derdi. Bazen "Hagi", bazen "Hakan" kaleye giderdi ben de yemek yerdim. "
Yemek yerken hep benimleydiler, dışarıda oynarken de öyle. Hayatta hemen hiçbir zaman ne çok fazla hırsları olan birisi oldum ne de başkasındakini kıskanan. Çocukluk döneminde kıskandığım bir kişi vardı; mahallede beraber oynadığımız Hakan adındaki (şimdi evlenmiş) arkadaşım. Sanıyorum 98/99 senesi; ikimizin üzerinde de "Marshall" forması var 9 numara. İkimizinkinin arkasında da "Hakan" yazıyor ama onun üzerinde daha bir anlamlı oluyor. Onun adının Hakan oluşunu çok kıskanır, anne babama " anne benim adımı niye Hakan koymadınız ?" diye sorardım.
Sanırım 1997 senesi, ben 5 yaşlarındayım.. Antalya'ya Galatasaray gelmiş gidilmez mi, durduğun kabahat. Babamla Antalya Atatürk Stadında açık tribünde yerimiz aldık. Tıpta "İrritabl Barsak Sendromu" dediğimiz çok kişide de görünen bir rahatsızlık vardır, stresli günlerde,bir gün öncesine-o gün, dışkılama alışkanlıklarınız bozulur veya istifra etme gibi durumlarda kalırsınız. Bu bende fazla fazla vardı, son yıllarda geçti. Maç başladı, taç oldu. Taç kullanılacak yerin hemen önündeyiz, oraya doğru Hakan ve Hagi yaklaştı. Abi beni bir heyecan sardı, hemen istifra ettim stadda o an. Çocukluk heyecanımdı benim onlar.
İyi ki doğdun Hagi, iyi doğdun...
Başka birşey yok kardeşim, en büyük Galatasaray !!