Ekrem Memnun

Şu olay 2021 Haziran'ında olsa Kadın Basketbol takımımızın 2 lig şampiyonluğu ve 1 tanede Eurocup şampiyonluğu olurdu. Ekrem Memnun erkek basketbolda kalmak için Burak Elmas yönetimi de yetersiz Efe Güven'le devam etmek için ısrar etti . Olan o sezon yarısını boşa geçiren erkek basketbol takımımıza ve 3 yılda yetersiz koçlarla dibe vuran kadın basketbol takımımıza oldu.

Gerçek yerine hoşgeldin Ekrem Hoca.
 
Seçim öncesi basketbol düşmanı Dursun Özbek yönetiminden “denize düşen yılana sarılır” hamlesi. Tam bir köylü kurnazı hareketi. Ekrem Hoca’yı çok severim ve sayarım, her şeyiyle kadın basketbolunun tek imparatorudur lâkin bu vizyonsuz yönetimle heba olmasını istemem. Umarım iyi bir yönetimle çalışma fırsatına kavuşur ve eski günlerimize döneriz. Yine de yuvana hoş geldin Hocam.
 
İçimi, felsefenin temel sorusu üzerinden ruhu maddeye baskın bir biçimde yorumladığım dönemde Gsbasket'e veda yazısıyla dökmüştüm. Yıllar sonra madde diyerek geri döndüm. Maddeci bir tavırla da genel görüntüyü 2023-2024 sezonunun son maçının başlığında ortaya koydum.

2015-2016 kadın basketbol sezonunun ortasından itibaren kulübün kalbi olan Galatasaray kadın basketbol takımı ruh temelli bir anlatımla; senin doğrudan etkinle hayalet oldu hocam. 2017-2018 Eurocup şampiyonluğu dahi omurgayı somut, maddi, görünür kılmadı; içerik buhar oldu uçtu gitti. Tarihteki ilk Euroleague Final-Four'u gibi, Fenerbahçe galibiyetiyle kazanılan Euroleague şampiyonluğu gibi yine neredeyse tek başına sen yapacaksın. Hayaletten bir kült çıkacaksa da seninle çıkacak.
 
Ekrem Memnun'un yüzü hiç gülmüyor zira dün milli takımı ve kendisini TRT mikrofonlarına değerlendiren TBF asbaşkanı Harun Erdenay'dı. Ekrem Memnun-Harun Erdenay ikilisi bir arada ekranda görüldüğünde akla 2015-2016 kadın basketbol sezonunda alınan abuk subuk bir masa başı kararla branşın Galatasaray'dan alınıp Fenerbahçe'ye devredilmesi geliyor. Abdi İpekçi'de 15 bin kişinin önünde Fenerbahçe derbisi oynayarak yerel ligde şampiyon olmuş, sonraki sezon gecenin bir vakti havaalanında 5 Galatasaraylı genç tarafından pankartla karşılanmış, kırılma sezonunda kararın onanması öncesi Edirne'de deplasman tribünü görmüş Ekrem Memnun biliyor ki; Türkiye-Romanya kadın basketbol maçı denildiğinde söz konusu insanların taptığı imgeler Hagi, Popescu ve hatta Alexia Carutasu. Bu birliktelik finansal bir bağdan fazlasını ifade etmediği gibi yine geçmişe dönüşle kült yaratmak şöyle dursun; Türkiye'nin Yunanistan'dan salon sporlarının tüm dinamiklerini zorlayarak 30 yemesine de, Nijerya karşısında alınan yine epik bir mağlubiyete dair de hatırlatma üzerinden kıs kıs güldürüyor. Zira, salt sinir bozuyor ruh temelli bakıldığında keza hafızaya sahipseniz.

2024 yazında, profesyonel branş erkek futbolda hemen herkesin kemik gibi desteklediği bir Türk milli takımı sahadaydı. 1973 sonrası kuvvetle muhtemel ilkti bu tablo. Makro kimlik, en sonunda mikro kimliğe baskın gelebildi ve ortaya bütüncül bir düşünce çıktı. İnsanlar, pandeminin ardından topluluk olabilmek üzerinden kuvvetli anılara sahip oldu. Keza kulüplerinin kuruluş ilkeleriyle hemhal oldu, yani Kapitalist ulusçulukla. Söz konusu birlikteliği Arda Güler gibi, Kenan Yıldız gibi 2000'lerde doğmuş olan wonderkid'lerin yapabilirliği getirdi. Yapabilirlikleri o kadar baskındı ki, Kapitalist Türk ulusçuluğu adına da birinci sınıf bir toplum mühendisliği gerçekleştirdiler. Çeyrek finalde turnuvaya veda edilmesiyle turnuva finaline dek kimse doğru düzgün maç izlemedi.

Yine erkek futbolda, bu kez ümit milli takımın başına Türkiye'nin 2017 sonrası herhangi hiçbir gerekliliğini karşılamayan Gökhan Gönül getirildi. Norveç deplasmanında alınan 5-1'lik mağlubiyet, aynı kadın basketboldaki Yunanistan ve Nijerya mağlubiyetleri reaksiyonunu yarattı. Euro 2024'te bir hafta boyunca futbol izlemeyi ruhen zul addeden insanlar kıs kıs güldü.

Ez cümle, sanattan tutalım amatör spor dallarına dek jenerasyon değişimi Türkiye Cumhuriyeti'nde Kapitalist ulus devletin restoresi, yeniden inşası sürecinde bir gereklilik. Bir Galatasaray forumunda eski Fenerbahçe futbolcusu Arda Güler insanları duygusal hezeyanlara sürüklüyor da, Harun Erdenay ve Gökhan Gönül neden kaybetmeleri üzerinden intikam isteği yaratıyor. Doğru soru da, doğru yanıt da tam olarak burada.

Ekrem Memnun'un yüz ifadesini de bu jenerasyon değişiminin hızı belirler. Şu an ne kadın basketbolda 2000'lerde doğan jenerasyon var, ne federasyonda yüzü tozlu ve kırık sandıktan çıkmamış bir yönetici var, ne Galatasaray kadın basketbol takımının sahada doğru düzgün bir kadın basketbol takımı gibi durmak dışında bir amacı var, ne de Fenerbahçe'nin Galatasaray'a karşı bir Euroleague finali kazanana yani intikam alana dek Caferağa müdavimlerinin buzlarını çözecek ve takımı Ülker Arena'nın ultra soft kitlesinden kurtaracak bir arzu nesnesi var. Söz konusu sıkışmışlık, Ekrem Memnun'un yüzünde ifadesizlik olarak dışavuruyor naçizane.
 
Ekrem Memnun'un yüzü hiç gülmüyor zira dün milli takımı ve kendisini TRT mikrofonlarına değerlendiren TBF asbaşkanı Harun Erdenay'dı. Ekrem Memnun-Harun Erdenay ikilisi bir arada ekranda görüldüğünde akla 2015-2016 kadın basketbol sezonunda alınan abuk subuk bir masa başı kararla branşın Galatasaray'dan alınıp Fenerbahçe'ye devredilmesi geliyor. Abdi İpekçi'de 15 bin kişinin önünde Fenerbahçe derbisi oynayarak yerel ligde şampiyon olmuş, sonraki sezon gecenin bir vakti havaalanında 5 Galatasaraylı genç tarafından pankartla karşılanmış, kırılma sezonunda kararın onanması öncesi Edirne'de deplasman tribünü görmüş Ekrem Memnun biliyor ki; Türkiye-Romanya kadın basketbol maçı denildiğinde söz konusu insanların taptığı imgeler Hagi, Popescu ve hatta Alexia Carutasu. Bu birliktelik finansal bir bağdan fazlasını ifade etmediği gibi yine geçmişe dönüşle kült yaratmak şöyle dursun; Türkiye'nin Yunanistan'dan salon sporlarının tüm dinamiklerini zorlayarak 30 yemesine de, Nijerya karşısında alınan yine epik bir mağlubiyete dair de hatırlatma üzerinden kıs kıs güldürüyor. Zira, salt sinir bozuyor ruh temelli bakıldığında keza hafızaya sahipseniz.

2024 yazında, profesyonel branş erkek futbolda hemen herkesin kemik gibi desteklediği bir Türk milli takımı sahadaydı. 1973 sonrası kuvvetle muhtemel ilkti bu tablo. Makro kimlik, en sonunda mikro kimliğe baskın gelebildi ve ortaya bütüncül bir düşünce çıktı. İnsanlar, pandeminin ardından topluluk olabilmek üzerinden kuvvetli anılara sahip oldu. Keza kulüplerinin kuruluş ilkeleriyle hemhal oldu, yani Kapitalist ulusçulukla. Söz konusu birlikteliği Arda Güler gibi, Kenan Yıldız gibi 2000'lerde doğmuş olan wonderkid'lerin yapabilirliği getirdi. Yapabilirlikleri o kadar baskındı ki, Kapitalist Türk ulusçuluğu adına da birinci sınıf bir toplum mühendisliği gerçekleştirdiler. Çeyrek finalde turnuvaya veda edilmesiyle turnuva finaline dek kimse doğru düzgün maç izlemedi.

Yine erkek futbolda, bu kez ümit milli takımın başına Türkiye'nin 2017 sonrası herhangi hiçbir gerekliliğini karşılamayan Gökhan Gönül getirildi. Norveç deplasmanında alınan 5-1'lik mağlubiyet, aynı kadın basketboldaki Yunanistan ve Nijerya mağlubiyetleri reaksiyonunu yarattı. Euro 2024'te bir hafta boyunca futbol izlemeyi ruhen zul addeden insanlar kıs kıs güldü.

Ez cümle, sanattan tutalım amatör spor dallarına dek jenerasyon değişimi Türkiye Cumhuriyeti'nde Kapitalist ulus devletin restoresi, yeniden inşası sürecinde bir gereklilik. Bir Galatasaray forumunda eski Fenerbahçe futbolcusu Arda Güler insanları duygusal hezeyanlara sürüklüyor da, Harun Erdenay ve Gökhan Gönül neden kaybetmeleri üzerinden intikam isteği yaratıyor. Doğru soru da, doğru yanıt da tam olarak burada.

Ekrem Memnun'un yüz ifadesini de bu jenerasyon değişiminin hızı belirler. Şu an ne kadın basketbolda 2000'lerde doğan jenerasyon var, ne federasyonda yüzü tozlu ve kırık sandıktan çıkmamış bir yönetici var, ne Galatasaray kadın basketbol takımının sahada doğru düzgün bir kadın basketbol takımı gibi durmak dışında bir amacı var, ne de Fenerbahçe'nin Galatasaray'a karşı bir Euroleague finali kazanana yani intikam alana dek Caferağa müdavimlerinin buzlarını çözecek ve takımı Ülker Arena'nın ultra soft kitlesinden kurtaracak bir arzu nesnesi var. Söz konusu sıkışmışlık, Ekrem Memnun'un yüzünde ifadesizlik olarak dışavuruyor naçizane.
Yazar burada ne demek istedi acaba? Hadi bilin bakalım :))) Altı üstü 3 paralık bir yorum için bu kadar laf salatası nedir ki yahu? Orijinal olmak ve edebiyat yapabilmek için kastıkça kasıyorsun. Burası bir spor forumu, ama sanırım sen ağdalı bir edebiyat platformu sanıyorsun. Bundan dolayı kusura bakma kardeşim ama senin yazılarını okurken içim sıkılıyor ve tabii bundan dolayı çoğunlukla okumuyorum, çünkü tam bir vakit kaybısın. Ama yazacağın ilk kitabın (tabii bastırabilirsen) imza gününe mutlaka geleceğim.
 

Üst