EL TOP 16 1. Maç | Anadolu Efes 68 - 62 Galatasaray MP

Katıldığımız turnuvalar ve sonuçları:

Euroleague Ön Elemesi: 3 takımı yenip Euroleague gruplara kalmak.

Cumhurbaşkanlığı Kupası: Fb Ülker'i yenip kupayı kazanmak.

Türkiye Kupası: Grup kolaydı zaten ama son 8'deyiz şu an.

Euroleague: Gruptan çıkıp son 16'ya kalmak. Son 16 ilk maçını 6 farkla kaybetmek de gruptaki ümitlerin bittiği anlamına gelmiyor.

Lig: 3 yenilgiyle lig 2.siyiz ve muhtemelen ligi ilk 2'de bitireceğiz, saha avantajı için en önemli şey Fb Ülker'e karşı saha avantajını almakken bunu da başarma ihtimalimiz çok yüksek onları Abdi İpekçi'de yenersek olacak zaten.

Ortada bitmiş bir hedef ve hiç ümitli olamayacağımız bir takım var da ben mi farkında değilim?
 
F.Ülker harici ''üst düzey maç kazanamadık'' tabirini kullanan biri olarak açayım biraz daha; biz bu sene kalite olarak bizden ileride olan takımlarla olan maçlarımızda kazanamadık. Benim söylemek istediğim buydu. Efes, F.Ülker, Barcelona, Siena.. Hepsinde belli dönemlerde oyuna ortak olup, geri dönüşler yaptık. Ancak sonuç olarak kazanamadık, bu da bazı şeylerin eksik olduğunun kanıtı.

Union, Asvel, Rytas, Banvit.. Evet güçlü ekipler ama kalite olarak bizim gerimizde olan, kazanmamız gereken maçlar. Beklentim her bizden kalite veya bütçe olarak yüksekte olan takımı yenmemiz değil. Ama bu süreçte hep aynı senaryolar ile kaybetmemiz de, yanlışlıkların farkına varmamızı gerektiriyor. Maç içinde mücadeleyi bırakmıyoruz, geri dönüşleri yapıyoruz ama ardından kendimizi öne atacak olduğumuz dönemlerde, tekrar bir bocalama yaşıyoruz. Ribaund sıkıntısı, bizim yanlış tercihlerimiz.. Ama bir şekilde o geri dönüş sonrası, maçı kazanmakta güçlük çekiyoruz. Ve de bu tekrarlanan senaryo haline geldi.

Ama enseyi karartıp, ağıtlar yakacak halimiz de yok. Takımın mücadelesi mutlu ediyor, Oktay Hoca gibi bir koçun olması güven veriyor. Ancak eksiklikleri de gidermek, bazı tespitleri yapmak gerekiyor.
 
'Özel kurye' Onur Yavuz'un mükemmel kurgulanmış sürpriziyle başladı gün. :) Salona geçerken trafikte harcadığımız süre bizim açımızdan keyifliydi.Bir de salonun önünde bekleyenlere sormak lazım tabi. :)
Telaşlı 15 dakikanın ardından maçın başlamasına yakın Efes tarafına girmek için sıraya girdik.Kapılardaki 100'e yakın Efes görevlisinin içinden en kıl olanını buldum muhtemelen.Sarı-kırmızı olanların elini kolunu sallayarak girdiği ortamda gri kazak ve siyah atkının altından Yenilmez Armada'yı buldu adam.Bir süre dirensem de maç başladığından fazla zorlamayp bizim tarafın yolunu tuttum.Jurnallediğim Furkan Çolak'tan özür diliyorum forum vasıtasıyla. :)
Zannedersem 6-0'la girmişiz maça.Bu ortamda tam istediğimiz başlangıçtı ama çeyreğin kalanını felaket geçirdik.Bizim tribüne girdiğimde 8-7 öndeydik.İlk çeyrek felaket savunma yaptık.Geri dönüşlerde adam bulamayarak 5 üçlük yedik ki bu seviyede kabul edilebilir bir durum değil.3'e 1 fast breakleri kaçırdığımız,pota altında saç baş yolduran bir araba kolay atışı kaçırdığımız ortamda bu çeyrek belirleyici oldu.
Üçüncü çeyreğin ilk 5-6 dakikası maçın en keyifli kısmıydı.Savunmadan güç alarak hızlı oynadık ve farkı 2'ye kadar indirdik.Üçe bir fast breakte Gordon'un kaçırdığı smaç,Songaila'nın turnikesi gibi anları da barındırıyor üstelik bu sekans.Dönüşte bire birlerden ekmek yiyerek krizden çıktılar.Bizse seti iyi oynasak bile skor bulamadık ve şirazeden çıktık.
Son çeyreğin bitmesine 3 dakika kala 3 sayı atabilmiştik yanlış hatırlamıyorsam.Kafayı bir daha kaldırıp skoru 66-60'a getirsek de Kinsey'nin kendi ribaundunu alıp basket bulması kalp kırdı.Akabinde averaja gereğinden fazla kafa yorduk.Efes'in hücumde bir şey üretemediği ortamda biz de sete sette felaketken bu kadar rölanti oynamamalıydık.
Maçı yazarken ofluyor,pufluyor insan.Mücadelemize oranla çok verimsiziz.Ayrıca dünkü kadar oyununu oturtup da eli ayağına dolaşan bir takım görmemiştim daha önce.Bazı şeyleri çok iyi,bazı şeyleri çok kötü yapıp pisi pisine kaybediyoruz bu tarz maçları.Haliyle bu mücadeleye,gelinen noktaya methiyeler düzeceğimiz ortamda 'neden kaybediyoruz?' sorusuyla uğraşıyoruz.
Bunları tartışalım ama sapla samanı karıştırmayalım.Her şeyi bir potada eritmeye çalışıp yersiz genellemelere girmeyelim.Zira böyle yaptığımızda doğruları da yanlışları da hakkını vererek açıklayamıyoruz.
 
10 ciddi maçın 10 unu kaybettik,seriye bağladık ama hala muhalif seslerin çıkmasına tahammül edemeyenler var.seri yaptık arkadaşlar kendinize gelin lütfen!

Baba geçen yıllarda o serileri biz orta sıra takımlarına yapıyorduk. Dünyada yoktur öyle sıfırdan tepeye 1 senede gelme hikayeleri. O yüzden siz kendinize gelin bence.
 
Katıldığımız turnuvalar ve sonuçları:

Euroleague Ön Elemesi: 3 takımı yenip Euroleague gruplara kalmak.

Cumhurbaşkanlığı Kupası: Fb Ülker'i yenip kupayı kazanmak.

Türkiye Kupası: Grup kolaydı zaten ama son 8'deyiz şu an.

Euroleague: Gruptan çıkıp son 16'ya kalmak. Son 16 ilk maçını 6 farkla kaybetmek de gruptaki ümitlerin bittiği anlamına gelmiyor.

Lig: 3 yenilgiyle lig 2.siyiz ve muhtemelen ligi ilk 2'de bitireceğiz, saha avantajı için en önemli şey Fb Ülker'e karşı saha avantajını almakken bunu da başarma ihtimalimiz çok yüksek onları Abdi İpekçi'de yenersek olacak zaten.

Ortada bitmiş bir hedef ve hiç ümitli olamayacağımız bir takım var da ben mi farkında değilim?

Eline ağzına sağlık Tanju kardeşim.
 
Sene başında nerelerden nereye geldik deyip bu başarı yeter diyenler utansın bence! Evet iyi bir başarı ama yeterli değil.Hedefler burada bitmemeli hele ki bahsettiğimiz kulüp Galatasaray ise her zaman en yükseklerde olmamız lazım.
 
Nerelerden nerelere geldik diyenler utanmamalılardır. Elbette hayatta dün değil bugün vardır ancak adım adım gitmek gerekir. Bi adımı atmadan zıplamaya kalkarsak düşeriz diye düşünüyorum. Kesinlikle şuanki başarılarla yetinmemeliyiz sadece sabırlı olmalıyız. Oturtulan bi takım karakteri var orası eksik buraya oyuncu lazım diyerek günü kurtarma adına yapılan transferler bu düzeni bozabilir. Klasik yapılan geyiklere dönmek istemiyorum ama basketbol takımının buralara geldigini görmek bu başarıların yetmedigini görmek ( hemde bu kadar az sürede) gerçekten sevindirici.

İlerisini aydınlık görüyorum. Her türlü eleştiri kesinlikle olmalı ama eleştiri şu gitsin bu iş böyle olmaz şeklinde olmamalı bence.

Bilmiyorum hatırlayan var mı 2004 olması lazım ,Jason Keep'in son saniyede attıgı 2 serbest atışla Tuborg maçını 1 sayıyla kazanmıştık. Yanlış hatırlamıyosam orta sıraların altındaydık. O galibiyetin bana verdiği mutlulugu unutmuyorum. Şimdi bu seviyelere geldik. Daha iyi yerlere gelicegimize şüphem yok sadece zaman ve sabır gerekli.
 
Nerelerden nerelere geldik diyenler utanmamalılardır. Elbette hayatta dün değil bugün vardır ancak adım adım gitmek gerekir. Bi adımı atmadan zıplamaya kalkarsak düşeriz diye düşünüyorum. Kesinlikle şuanki başarılarla yetinmemeliyiz sadece sabırlı olmalıyız. Oturtulan bi takım karakteri var orası eksik buraya oyuncu lazım diyerek günü kurtarma adına yapılan transferler bu düzeni bozabilir. Klasik yapılan geyiklere dönmek istemiyorum ama basketbol takımının buralara geldigini görmek bu başarıların yetmedigini görmek ( hemde bu kadar az sürede) gerçekten sevindirici.

İlerisini aydınlık görüyorum. Her türlü eleştiri kesinlikle olmalı ama eleştiri şu gitsin bu iş böyle olmaz şeklinde olmamalı bence.

Bilmiyorum hatırlayan var mı 2004 olması lazım ,Jason Keep'in son saniyede attıgı 2 serbest atışla Tuborg maçını 1 sayıyla kazanmıştık. Yanlış hatırlamıyosam orta sıraların altındaydık. O galibiyetin bana verdiği mutlulugu unutmuyorum. Şimdi bu seviyelere geldik. Daha iyi yerlere gelicegimize şüphem yok sadece zaman ve sabır gerekli.

Kesinlikle katılıyorum.Daima daha iyi olmak için çabalamalıyız.Ancak ha deyince büyük başarılar kazanmak mümkün olmuyor ne yazık ki.İlk senesinde F4 yapan bir takım varmı Euroleague tarihinde bilmiyorum.Ancak burada öyle yorumlar yapılıyor ki bazen diyorum kendime Allah Allah biz demek ki Avrupa'nın en güçlü 4-5 takımından biriyiz.Bu yüzden bazı kişileri ne olsa beğendiremiyoruz. :)
 
Dün çok mutlu olduğum ve çok sinir olduğum 2 olay yaşandı. Çok güzel tribün oluşturduk orada. Galatasaray atkılı, formalı gördüğümüz kişileri yanımıza alıp, maç boyunca hiç susmadık. İnsan böyle bir ortamda olunca gerçekten çok seviniyor. Stat önünde insanların Şamil abiyi karaborsacı sanmasıda bizleri güldürdü.

Sinir olduğum noktada ise herkes bana hak verecektir. DJ konusu. Bangır bangır çalan müzik yüzünden besteler hep yarım kaldı, konsantre olamadık maça. Tribünlerin sesini bastırmak için çalmasıda işin cabası. Sabaha kadar başım ağrıdı yani. Çok sinir oldum çok...
 
O dj'in yaptığı beni onurlandırdı. Sesimiz ulaşmış bazı yerlere ki artık hoparlörler kullanıyorlar susturmaya.
 
Öncelikle şunu söylemem gerekiyor, maçı Efes kazanmadı biz kaybettik.

Eğer Euroleague'de oynuyorsanız ve çaylak sezonunuzdaysanız; rakibinizden 10 ribaund, 5 üçlük fark yiyerek, bunların üstüne bomboş turnikeleri kaçırırsanız Top 16'da barınamazsınız, bu kadar net.

Ben Efes'in bize çok büyük bir üstünlük sağladığını düşünmüyorum, ilk yarıda Savanoviç'ten gelen 4/4 üçlük maçı kopardı. Çeyrek skorlarına bakarsanız Efes gibi müthiş sayı potansiyeline sahip bir takımı 16-15-8 sayılarda tutuyoruz ilk çeyrek hariç. Bu bir başarıdır bence.

4 numara performanslarının bu kadar önemli olduğu bir maçta Songaila - Shumpert'tan toplam 7 sayılık katkı almak maçı kaybetmemize neden oldu. Benim anlamadığım, ikinci yarının büyük bölümünde Shumpert ile devam ettik ve Shumpert'tan hiç verim alamadık, Shumpert'ın kafası maçta değildi çünkü. Shumpert yerine dış şutu iyi olan ve en azından mental olarak daha güçlü olaabilecek Cevher neden süre almadı acaba ? Tamam, Shumpert'tın Killer özelliği var ama bu maçta olmayacağı belliydi zaten. Ben mantıklı bir cevap bulamadım, cidden beni bilgilendirirseniz sevinirim.

İkinci maça daha 1 ay var, ancak Tutku - tamamen hazır bir Ender - Savovic üçlüsünün rotasyona eklenmesi ve Abdi İpekçi faktörüyle ben Efes'i yeneceğimizi düşünüyorum. Efes yenemeyeceğimiz bir takım değil ama 7 sayı fark atabilir miyiz bilemiyorum.

Umarım bu maçı çok fazla aramayız, kaybettiğimiz için değil, bu şekilde kaybettiğimiz için üzülüyorum. Canımız sağolsun demek geliyor içimden ama can sağlığı en azından bu maçta devre dışı kaldı. Çok yazık.
 
Bu sube bu sene top16 da mac kazanamasa ne olacak,evet yuzyillik klup olabiliriz ama basketbolda bu seviyede oynamaya birkac sene once basladik lutfen takimi tabii ki elestirelim kotu oynarlarsa ama mucadele ettikleri surece ki bence efes macinda ettiler biraz nerelerden nerelere geldigimize bakalim ve sabirli olalim ,sabirli olalim ki altyapimizi saglam kuralim, sabirli ve kararli olalim ki bundan sonra gelecek yonetimler basketbolu kulfet degil zorunluluk gorsun, kimsenin hevesini kacirmayalim ,harcin kurumasini bekleyelim en guzel evi en kisa surede yapmaya calismayalim en saglam evi yapmaya calisalim

Sundan 5 sene evvel Halil Uner e bu takim top16 da Oly ile oynayacak ve taraftar galibiyet bekliyor deseniz adamdan o zamana kadar hic yemediginiz kufur yerdiniz
 

Üst