22 Şubat 2011
20.45
Ayhan Şahenk
Bilgiler yeterli, zaten böyle detayları sevmem,
kazanmalıyız, kazanmalıyız, kazanmalıyız, kazanmalıyız, kazanmalıyız, kazanmalıyız, kazanmalıyız.
Detay falan da yok aslında, Salı günü sadece süregiden sezonun değil, Galatasaray SK'nın basketbol şubesinin yakın vadedeki geleceğinin en belirleyici 4+ periyoduna sahne olacak. Bir benzeri Petersburg maçıydı sene başındaki, o zaman da iddialıydı böyle laflar, varolmadığımız bir kupanın bileti adresimize yollandığında ne bir hazırlık vardı, ne bir planlama.
Oldu ama, doldurduk Şahenk'i, kupayı alır denilen bir takımı önelemede gönderdik evine, vize başvurunuz reddildi diyerekten. Rahattı ilk tur, ardından güzel bir kura, fakat alınmış bir kaç maçlık mola. Üstelik ümitlerin tükendiği ana dair utandırıcı serzenişlerden böyle bir geri dönüş ayrıca takdire şayan.
Şimdi ise elimizde bir vesile, sezonu değil, stratejik planlamamızı değiştirecek, 3 yıl önceki yarı finalin kredisini başka bir adımla uzatacağımız ardından ise EL diye Çarşamba günlerini beklememize doğru gidecek yolun zorlu bir kavşağı.
Önce Caserta, ardından Estudiantes, zor ama bilet elimizde, ve en sevdiğim tragedya gibi, suyun akışını değiştirmek zor olsa da kahramanın elinde, kendi eliyle keseceği iplerle.
Caserta falan hikaye, bilet aldırın bize Treviso'ya, kırmızı diye anıra anıra binelim uçaklarımıza, bir başka otel odasında maç başlığı açtırın bu ellere,
17 Nisan 2011 Galatasaray - Cajasol Sevilla maçı diye..
Sonrası tufan işte, bundan 10 yıl sonra çocuklarımıza anlatacağımız bir hediye, o zamanlar biz 2. kupadayız, fakat sen perşembe akşamı skytürk izleyebiliyorsan, bu bizim o zamanlar attığımız adımlar sayesinde, özgüveniyle.
Salı günü imkanı olup da, sıcak yatağında kalmayı tercih edenlere, hak mı helal,
yeni bir rüzgara binelim gitsin..
20.45
Ayhan Şahenk
Bilgiler yeterli, zaten böyle detayları sevmem,
kazanmalıyız, kazanmalıyız, kazanmalıyız, kazanmalıyız, kazanmalıyız, kazanmalıyız, kazanmalıyız.
Detay falan da yok aslında, Salı günü sadece süregiden sezonun değil, Galatasaray SK'nın basketbol şubesinin yakın vadedeki geleceğinin en belirleyici 4+ periyoduna sahne olacak. Bir benzeri Petersburg maçıydı sene başındaki, o zaman da iddialıydı böyle laflar, varolmadığımız bir kupanın bileti adresimize yollandığında ne bir hazırlık vardı, ne bir planlama.
Oldu ama, doldurduk Şahenk'i, kupayı alır denilen bir takımı önelemede gönderdik evine, vize başvurunuz reddildi diyerekten. Rahattı ilk tur, ardından güzel bir kura, fakat alınmış bir kaç maçlık mola. Üstelik ümitlerin tükendiği ana dair utandırıcı serzenişlerden böyle bir geri dönüş ayrıca takdire şayan.
Şimdi ise elimizde bir vesile, sezonu değil, stratejik planlamamızı değiştirecek, 3 yıl önceki yarı finalin kredisini başka bir adımla uzatacağımız ardından ise EL diye Çarşamba günlerini beklememize doğru gidecek yolun zorlu bir kavşağı.
Önce Caserta, ardından Estudiantes, zor ama bilet elimizde, ve en sevdiğim tragedya gibi, suyun akışını değiştirmek zor olsa da kahramanın elinde, kendi eliyle keseceği iplerle.
Caserta falan hikaye, bilet aldırın bize Treviso'ya, kırmızı diye anıra anıra binelim uçaklarımıza, bir başka otel odasında maç başlığı açtırın bu ellere,
17 Nisan 2011 Galatasaray - Cajasol Sevilla maçı diye..
Sonrası tufan işte, bundan 10 yıl sonra çocuklarımıza anlatacağımız bir hediye, o zamanlar biz 2. kupadayız, fakat sen perşembe akşamı skytürk izleyebiliyorsan, bu bizim o zamanlar attığımız adımlar sayesinde, özgüveniyle.
Salı günü imkanı olup da, sıcak yatağında kalmayı tercih edenlere, hak mı helal,
yeni bir rüzgara binelim gitsin..