Yelkenleri indirmek için daha çok erken.Ben bu sezon güzel günler göreceğimizi düşünüyorum.
geçen seneki maçın tekrarını izler gibi oldum adamlar gene 35 dk boyunca bir adım geriden takip edip son beş dakikada işi bitirdiler
Trübün muthiş...Helal olsun ordaki arkadaşlara..
Öncelikle 20-25 yaşındaki gençlerin yaşları kadar koçluk yapmış bir antrenöre ikide bir sistem öğretmelere kalkması gerçekten ilginç. Bu antrenör bu şekilde oynuyor efesdeyken de sienadayken de karşıyakasın da ve bizi geçen sene silip süpürdüğü Beşiktaş'la. Sizin güzel hatırınız için değiştirir 40 yıllık sistemini belki bi konuşalım.
Geçen sene de şimdi sistemsizlikten gem vuran geçen seneki yine sözde sistemli takımla da biz bu takıma ve yine aynı şekilde aynı sonla yenildik. Avrupanın en itibarlı koçlu Fenerbahçe her maç 100 sayı yer sistemi yok. Geçen sene bizde sistemli Koçun Efes de daha sistem oturmadı. Beşiktaş sistemi var çünkü gayretli. (keza Bizim basketbol kültürümüz de mücadele etmek her topa atlamak kaşı yarılması gözün çıkması sistemdir ve bu sistem geçen sene biz de bu sene de beşiktaş da olduğu gibi genel de yeniliriz ama mücadele ettiğimiz için eleştiri yüksek tutulmaz çünkü avutma olayının üst düzeyde olduğu bir durumdur) Biz şut atıyoruz sistemimiz yok Kazan bizi nasıl yendi? Maç boyuncu dış şutlarla takip ederek ve ara ara pota altı uzunlarının bire birleriyle sonuçta da balyozu indirdi.
ergin ataman ilk yarıda fark 1 iken bir pozisyon da üst üste 2 kez mola aldı. Çünkü biliyordu ki kazan öne geçtiğin de bir daha maç dönmeyecekti . Fark 7 lerdeyken laubali hücumlar ve akabinin de kazanın ustaca cezayı kesmesi sonu hazırladı.
furkanla ilgili bir sıkıntı var. Ergin atamanın fazla tahammülü yok anladığım kadarıyla Furkan'a . Dün oyunu girdi rakibini kaçırdı sayıyı yedik ve anında oyundan alındı. 3 . Periyod başın da ndong 3. Faulünü almasına rağmen oyun da kalmaya devam etti.
Son olarak arroyo sayı olarak belki ilerleyen günlerde domercantın atacağı sayı kadar katkıyı verecektir ona şüphe yok ancak domercanti ayıran özellik atması gerektiği anda atması. Sağlam bir domercant fark 7 ken 10 çıkartır ya da geriye düşmüşken bir penetreyle savunmayı deler işini yapardı. İşte gordon. 20 sayı attı ama hiçbiri maçı alacak sayı değildi. Bu tip maçlar bir kez daha gösteriyor ki çok arayacağız domercanti
İşin teknik boyutuna inmeden önce bir şeyler söylemek gerekiyor bana kalırsa. Galatasaray erkek basketbol takımındaki bütün unsurların (koç, oyuncular, staff, yöneticiler) artık tamamen saha içine odaklanması gerekiyor. Yaşanılan olaylar üzücü olabilir, geride tahribat bırakmış olabilir pekala anlaşılabilir bir durum ancak hayat devam ediyor. Biz sakatlıklara, ödenemeyen maaşlara takıldıkça devam eden bu hayat bizi üzmeye devam edecektir. Evet Domercant-Göksenin ikilisinin kaybedilişi inanılmaz önemlidir, konuşulmalıdır ancak bu adamlar artık geride kaldı. Unutulmaması gerekir ki biz sene başından beri Domercant'ten yoksun bir halde oynuyoruz. Göksenin'in sağladığı kritik katkılar vardı ona kabul ancak takım sene başındaki ezici yönünü gösterirken Domercant yoktu, şimdi gösteremiyor iken Domercant dersek bu yanlış olur.
Dün beni en çok üzen gelen mağlubiyetten ziyade, takım öndeyken bile maçın kaybedilişinin hissedilmesiydi. Bunun tribündeki taraftarın hissetmesi oldukça kötü bir durum. Ergin Ataman'ın her şeyden önce takıma henüz sezon öncesinde kazandırmaya çalıştığı ''kazanma alışkanlığı'' olgusunu tekrardan takıma oturtması gerekiyor. Sezonun oldukça uzun bir süre olduğu kavranmalı. Alınan mağlubiyetlerden sonra hem koçun hem de takımın net şekilde etkilendiğinin esintilerini fark etmek hem üzücü hem de endişe verici. Koçun ve takımın zaten taraftar ile bağlantısında sıkıntı olduğu aşikar, bunun üstüne koşulsuz şekilde takımı destekleyen bir avuç insanın da umutları bu şekilde kırılırsa yolun sonu cidden karanlık.
Oyun adına detaya inmeden önce özet geçelim; dün oyunun hiç bir anında iyi oynadığımızı düşünmüyorum, kendi potansiyelimizin çok altında oynadık, rakibin oynamasına da izin verdik. Top 16'da bir üst tura çıkmak adına evinde maç kaybetmemenin ne denli önemli olduğu ortadayken, takımdan daha iyi bir oyun elbette bekleniyordu ancak bundan ziyade ben daha iyi bir konsantrasyon düzeyi bekliyordum. Maçın sonunda geriye düşmüşken, bir umut maçı çevirmek için çabalarken hızlı hücumda bomboş Eidson'dan turnike yemek, bu takıma net olarak yakışmadı. Kafada bazı soru işaretleri olabilir ancak profesyonel dünyada sahaya adım attığınız an bütün sorunlar arkada kalmıştır, kalmalıdır. Ben tribünde takımın tedirginliğini hissediyorsam teknik heyetin halini düşünmek istemiyorum.
Dün neyi iyi yaptık diye düşününce cevap vermek gerçekten zor, belirli dönemlerde Jamont - Hawkins ikilisinin sayıları, Ersin'den orta mesafeden yararlanmamız dışında ortaya somut olarak bir şey koyamıyoruz. Elbette şu kötü oyun içinde bile şanssızlıklar yok değil, Jamont'un kaçırdığı smaç, Hawkins'in kaçırdığı ters turnike, Kaimakoglou'nun ilk periyotun bitiminde attığı panyalı üçlük, Engin'in maçı kopartacak bomboş üçlüğü kaçırması vs. Elimize yine de gelen bazı fırsatlar oluyor ancak oyunun geneline baktığımızda takımın bir çok etmende geride kaldığını açık bir şekilde görüyoruz. Bu şekilde ete süte fazla karışmadan, toplara eli sokmadan kazanabilecek düşüncesi çok yanlış.
Oyunun savunma tarafında gösterilen performans ciddi olarak endişe verici. Çok değil 1 ay öncesine kadar gittiğimizde Kuban maçında gösterilen agresif, her topa elini sokan, hiç bir şekilde boş alan bırakmayan görüntüden, pota altında bir çok pozisyonda teke tek bırakan, çok basit şekilde hızlı hücum sayılarına izin veren, şutunu riske edeceğin çok aşikar olan oyuncuyu boş bırakman gerekirken asıl tutulması gereken oyuncudan yardım getiren, kısa oyuncuların oyunu şekillendirmesinde hiç bir engel çıkarmayan görüntüye evrildik. Halbuki elimizde Jamont-Hawkins gibi fiziksel üstünlükleriyle rakip kısalara oldukça iyi baskı yapabilecek, alan kapatabilecek oyuncularımız varken hiç bir etkinlik gösterememesi nasıl yorumlamak gerekir cidden bilemiyorum.
İşin savunma tarafında yine eleştirilecek bir çok nokta bulabiliyoruz ama dünkü hücum performansının üstünde bile durmamak gerekiyor. Galatasaray'ın bu sene sergilediği en kötü hücum performansıdır bana göre açık ara. 74 rakamı karşında Unics gibi bir takım varken kötü görünmeyebilir ama hücumun bu denli durağan olduğu hiç bir maçı kazanamayacağımızı düşünüyorum. Detaylara inelim diyeceğim ancak Ersin hariç hiç bir uzunumuzdan ikili oyun üzerinden sayı bulamamamız bunu engelliyor. Galatasaray kısalarının, özellikle sayı potansiyeli konusunda takımın önde gelen iki ismin ikili oyun üzerinden hücumumuzu çeşitlendiremediği gerçeğini göz önünde bulundurursak, Arroyo-Ender-Engin üçlüsünün bu noktada etkin olması zaruri. Dün özelinde olduğu gibi bu üçlü sahaya bir etkinlik koyamayınca takımın bu görüntüsü normalleşiyor.
Bütün unsurlarıyla berbat bir akşamı geride bıraktık. Takımın henüz ilk maçın ardından işlerini ciddi şekilde zora sokması oldukça üzüntü verici. Normal şartlar altında, takımların kendi hallerinde iken Kızılyıldız karşısında galibiyet gelmesi gerekir ancak ortaya koyduklarımız ile hepimiz negatif düşünceler içerisindeyiz maalesef. Takım tekrardan kendisine olan güven duygusunun güçlenmesini istiyorsa gidip Sırbistan'dan galibiyeti alıp geri dönmeli. Nitekim o maç takım adına kırılma noktası olabilir zira Eurocup'a havlu atabilme ihtimalimiz epey kuvvetli. Denilecek pek fazla şey yok, sözler azalıyor, artık icraat görmemiz lazım tekrardan.
Ergin Ataman'ın Galatasaray'ı bu değil, olmamalı.
Oktay Mahmutiden de nefret ettirceksiniz. cidden yeter. gidin efesi destekleyin madem yazmayın buraya.
onlarda bizim 3 katımız bütçeye sahip olmalarına rağmen önüne gelene yeniliyorlar avrupada ama mazur görüverirsiniz artık. ne de olsa Oktay Mahmuti var başlarında.
7 paragraflık bir yazıdan bunu mu çıkardın? Takımın başında olan antrenörün takımı bu olmamalı dedim, Ergin Ataman Galatasaray'ı satın aldı vs bir yorumda mı bulundum?