Euroleague (2014-2015)

Şu rezilliğe karşı birlik olmak lazım da zor Aslında hata Efeste yahu ben maçta gözümü süreden alan biri değilim bunlar takip etmiyor mu?
 
Ligde bizim hakkımızı yediklerinde sıkıntı yapmayanlar burada da yapmamalı. Hak yemenin yerlisi yabancısı, Türkü avrupalısı olmaz. Efes bu sene bizi iki kere hakemlerle yendi, onların da benzer bir sıkıntı yaşaması empati kurmaları adına iyidir. Burada Türk takımı muhabbetlerine de katılmıyorum, hak yemenin milliyeti ırkı olmaz ve ben bu durumu eden bulur olarak tanımlarım.
 
Umarım FB'nin F4 yapması bizim idareciler üzerinde başarı baskısı yaratır. Basketbola üvey evlat muamelesi yapan idarecilerden gına geldi.
 
fenerin real madridi geçebileceğini sanmıyorum. vasat bir kadrosu olan maccabiyi bile hakemlerin yardımıyla 1 sayı farkla zorla yendiler. ispanyada, Madrid de real madride karşı çok zor bir maç oynayacaklar. realin her zaman efese karşı oynadıkları ikinci maçtaki gibi kötü olacağını sanmıyorum.
 
Adamlar tarih yazdık diyorlar.
Kendi tarihlerini yazdıkları doğru.
Ama ilk final four yapan Türk takımı Efes Pilsen'dir bunu unuttular galiba :)
Eğer bir tarih yazılacak ve Euroleague Erkekler Kupası alınacaksa bunu Galatasaray yapacaktır.
Bakınız Uefa kupası ve geçen sene ki Kadınlar Euroleague kupası.
Müsterih olunuz.
Gerçekleri tarih yazar, tarihi de Galatasaray !!!
 
Maç o kadar sert oynanıyordu ki uzatma oynanmasına 70'li sayılar atıldı. Savunmalar bu kadar ön plandayken Maccabi'ye çalınan hücum fauller çok saçmaydı, hele Pargo'ya çalınan bir faul var komedi. Maçı tarafsız gözle izledim hakemler az da olsa Fenerin lehine bazı kararlar verdiler çok belliydi. Şampiyon tabi ki olamayacaklar ama Final Four da başarıdır umarım bizimkilerin aklı başına gelir de baskete yatırım yaparlar.
 
Öyle ya da böyle o sahada Real'i bile sürklase etmiş bir takım Maccabi,galibiyetlerini küçümsemek doğru olmaz.Bu kadar sert atmosferlerden sert savunmalardan sinmeyen son takım eski Efes'ti herhalde(yarım yamalak izledim onları anca 3 5 video ya da ne bileyim okuyarak)onlar da F4 yapmıştı.F4 ne olursa olsun Türk basketbolu için başarıdır bunca yatırıma paraya rağmen yıllardır ortada israf vardı,parayı doğru koçlara gömmenin ödülü de böyle oluyor.

Darısı başımıza,ezeli rakibimizin bu başarısı belki bizim camiayı kamçılandırır da adımlar atılır.
 
Murat Özyer gibi müthiş bir beyin varken Final 4 ler yakındır arkadaşlar merak etmeyin. Allahın belası karaktersiz yalancı bencil.
 
Başarıya gitmenin yolu %49'u bütçedir. kalan %51 de kendi içinde dağılır.

Transfer yapmak, oyuncu almak kolaydır. Oyuncuyu yönetmek,huzurunu sağlamak ise asıl sınavdır.

%51'den en büyük payı alan da oyuncu refahını sağlamaktır. Yani bize baya uzak bir şey.

Başarı Obradovic ve bütçe için normal, FB için büyüktür.

Hakemlerin maça aşırı derecede bir etkisi olduğunu düşünmüyorum. Doğru dürüst itiraz bile olmadı nerdeyse.

FB'nin Real Madrid karşısında gayet şansı var. Tek maçta her şey olur.

Ek olarak, TR'ye bir EL kupası getirecekse, onu getirecek takım biz değiliz. İçimizdeki fosillerle de biraz zor oluruz.

Baştan sonra üstün götürdükleri seriyi net bir biçimde kazandılar. "ama" diyecek bir şey yok. Tebrik et ya da etme.
 
Maçı izlerken ikilemde kalmadım desem yalan olur. Bir yandan fenerbahçenin kazanması. Branş, platform ne olursa olsun kaybettiğinde sevindiğim, kazandığımda üzüldüğüm. Diğer taraftanda bir Türk takımının son 4 yapması. Bu ikilemde çok kaldım ama dürüst olmak gerekirse son 4 yapmalarına sevinemedim. Maça gelecek olursak seriyi Fenerbahçe haketti. Bir defe kadro çok geniş, alternatif çok fazla. Bence son 4 te güç sıralaması sırasıyla CSKA-REAL-FENERBAHÇE-BARCA olur. Finalde gününde olan kazanır. İnşallah adam gibi bir yönetim ile seneye bizde buralarda oluruz. Birde İsmail Şenolun maç yazısı çok hoşuma gitti, paylaşmak istedim.
Basketbol “an”ların sporu. Öyle bir an gelir ki, bazen o topu bir kez çemberden geçirir, kazanırsın. Bazen de girmeyeceği tutar, kaybedersin. İşte öyle çok an vardı Tel Aviv’de. Eğer takımın başında “O an” için yaşayan bir adam, Zeljko Obradoviç varsa, işiniz çok daha kolay oluyor. İkinci maçın ardından yazılan yazıda son iki cümle “Tel Aviv’de o mücadeleden vazgeçmeden, kendi doğrularıyla sahada olması gerek Fenerbahçe’nin. Gerisini zaten Obradoviç halleder” olmuştu. Obradoviç, halletti.Serinin üçüncü maçında 45 dakika boyunca birçok not aldım, baştan sona maçın nasıl gittiğiyle ilgili iyi-kötü bir fikir oluşturdum. Ancak son 15.7 saniyede olanlar, tüm notları çöpe atmaya sebep oldu.
Fenerbahçe Ülker, 15.7 saniye kala bir sayı gerideyken hücum etmek zorundaydı. Bütün sezonun emeği arkada kalmıştı ve Final Four için o topu bir kez çemberden geçirmek yeterliydi. Üstelik takımın en değerli oyuncusu Nemanja Bjelica da beş faulle oyun dışıydı. O sırada sırayla iki antrenör ekrana geldi. Guy Goodes, “Topu Goudelock’a verecekler, onu kontrol edin” diye talimat verdi oyuncularına. Kameralar Zeljko Obradoviç’e döndüğünde, Obradoviç Vesely’ye “Çemberin altına kadar koş” dedi ve elindeki tahtada takımın nasıl yerleşeceğini, Vesely’nin de nerede perdeleme yapacağını gösterdi.
Nikos Zisis topu kenardan oyuna sokarken Andrew Goudelock’a verdi pasını. Maccabi’nin en iyi savunmacısı Devin Smith vardı karşısında Goudelock’ın. Topla oynayabilen, maçta iki üçlük atmış Emir Preldziç sağ forvette. Yani onun adamının Emir’i bırakıp Goudelock’ın savunmasına yardıma gitme ihtimali yok. 19 sayıyla 2006’dan bu yana kariyerinin en skorer Euroleague maçını oynamış, üç üçlük atmış Zisis, topu verdikten sonra köşeye koşuyor. Yani onun adamının da Zisis’i bırakıp Goudelock’ın savunmasına yardıma gelme ihtimali yok. Goudelock topla birlikte tepede. Jan Vesely perdeleme yapmak için onun yanına geliyor. Perdeleme yapılıyor. Maccabi savunması iyi reaksiyon verip adam değiştirmeye gerek kalmadan, savunmada eksilmiyor. Sorun değil. Obradoviç’in son top oyununu tek perdeleme üzerinden oynayacağını düşünmüyordunuz herhalde! O perde sahteydi. Neyse, Vesely perde sonrasında tam da Obradoviç’in dediği gibi potanın altına kadar koşuyor. Orada Bogdan Bogdanoviç var. İlk plan, Bogdanoviç’in çıkıp o şutu atması. Bu yüzden Vesely, Bogdanoviç’in savunmacısına perdeleme yapıyor. Ancak Vesely’nin peşinden koşan Joe Alexander’ın topa sırtı dönük, çemberi korumak aklından bile geçmiyor. Fark ettiğinde artık her şey için çok geç. Geçmiş olsun… Maccabi ne olduğunu bile anlamadan, Andrew Goudelock bomboş turnikeyi atıyor.
Bu ilk kez olmuyor. Barcelona deplasmanında, Obradoviç’in çizdiği set sonrasında Nemanja Bjelica’nın boş turnikesiyle maçı kazanmıştı Fenerbahçe Ülker. Orada da Bjelica, Goudelock için sahte bir perde yapıp turnikeyi atmıştı. Çok değil, bir sene öncesine dönülürse, yine bir başka büyük maçta, Cumhurbaşkanlığı Kupası maçında Emir Preldziç, boş turnike atarak Fenerbahçe Ülker’in ezeli rakibi Galatasaray’ı yenerek kupayı kaldırmasını sağlamıştı. Geniş tabloya bakarsak, Barcelona’yı ve Maccabi’yi deplasmanda yenerken, ezeli rakibini final maçında mağlup ederken attığı maçı kazandıran şutlar öyle el üstü falan değildi Fenerbahçe Ülker’in. Boş turnike atarak kazandı Fenerbahçe Ülker…
Maça dönelim. Goudelock basketi attıktan sonra 9.1 saniye kalmıştı. Obradoviç’in takımı 9.1 saniye daha sayı yemezse, Final Four’a kalacaktı. 9.1 saniye… Molalar için kameralar yine kenara döndü. Guy Goodes, alan hazırlayıp Jeremy Pargo’nun turnike atmasını istedi. Bunu bilen Obradoviç, 19 yaşındaki Kenan Sipahi’ye verdi Pargo’yu savunma görevini. Maç topunu savunmak için, en iyi özelliği savunma olmadığı söylenen 19 yaşındaki bir yıldız adayını sahaya sürdü Obradoviç. Molada ilk konuşan Zisis’ti. “Pargo’yu soluna doğru yönlendirip yardıma gelelim. Nasılsa Kenan’ı geçerse pas vermeyecek” dedi. Obradoviç Zisis’in sözünün bitmesini bekledi ve tüm takıma “Eğer Pargo Kenan’ı geçerse, yardıma geliyorsunuz” dedi. O anda Kenan, Obradoviç’in yanına eğildi ve işaret parmağını kaldırarak sallamaya başladı: “Hayır, beni geçemeyecek.” O moladan dönüş anında Kenan’ın yüz ifadesine iyi bakın. Kararlılık, güvenildiğini hissetmenin verdiği özgüven, başarma isteği ve orada olmanın verdiği mutluluk bir arada. 9.1 saniyede Kenan’ın molada dediği oluyor. Geçilmiyor Pargo’ya. Ribaundu alıyor ve kazanıyoruz…
Kenan Sipahi’yi Final Four getiren topta sahaya savunmacı olarak sürme cesaretini gösterince, Zeljko Obradoviç oluyorsunuz. Maç boyunca Fenerbahçe Ülker’in sezon boyunca hiç kullanmadığı dört-beş yeni oyun çizip, boş şut bulmasından bahsetmiyorum bile…
Fenerbahçe Ülker’in başarısı, Final Four biletini alınca Zeljko Obradoviç’in sırtına atlayan malzemeci Erkan Karaca’da, sezonun en önemli pozisyonunda “Pargo beni geçemeyecek” diye çıkışan Kenan Sipahi’de, Kenan’a güvenip onu sahaya atan Zeljko Obradoviç’te, Obradoviç’i İstanbul’a getiren Fenerbahçe ve Ülker yönetimlerinde gizli. Takım olmak, doğru kararları vermek, o kararları uygulamak…
Zeljko Obradoviç’in kariyerindeki altıncı takım Fenerbahçe Ülker. Hepsiyle Final Four oynadı. Zaten çalışıp da Euroleague kazanamadığı tek takım Treviso’yla, Saporta Kupası kazandı. Kısacası, Obradoviç’in antrenörlük yapıp Avrupa’da kupa kazanmadığı tek takım –şimdilik- Fenerbahçe Ülker. Avrupa basketbolu tarihinin gelmiş geçmiş en başarılı antrenöründen bahsediyoruz.
Zeljko Obradoviç’in Fenerbahçe Ülker’i hayal ettiriyor. Bu sezon 22 Euroleague maçı kazanan takım, Euroleague’de 2 maç daha kazanırsa Avrupa şampiyonu olacak…
Neden olmasın?
 
Bu sezon son 8'e kalan takımlar içerisinde Panathinaikos dışında bize örnek bir model göremiyorum.Zira halen kulüp takımı kimliğimizi koruyoruz ve bir kulüp ne kadar kötü yönetilebilir,içeride kaç türlü çıkar grubu olabilir konulu tez yazılıyor.Panathinaikos'un kültürü hiç eksilmeyen basketbol yapısının arşa çıktığını vurgulamakta fayda var,bu denli ekonomik genişleme-daralma oluyorken kulüp bünyesinde iyi niyetli şekilde o yola girileceğini ummak polyannacılık olur.
Anadolu Efes ve son 2 sezonda Ülker kaynaklı yapıya dönüş yapan Fenerbahçe Ülker malumumuz.Maccabi'nin bütçede yaşadığı daralma en açıklanamayacak gelişmesi muhtemelen sezonun.Oligarklar tarihten silinmedikçe CSKA ve Rusya'daki spor algısı belli.Olympiakos oldum olası sıcak parayla dönen bir kulüp ve sansasyonel kulüp sahipleri yegane gerçekleri.Real Madrid Dünya'daki spor ekonomisinin tillahı konumunda,Barcelona'nın da aşağı kalır yanı yok.
Galatasaray'ın genlerinde atılan bir iki doğru adımın koşar adım başarıyı getirmesi var.Bu sebeple futbolda benimsenen pragmatist çizginin kimlik kaybına yol açtığını ve günlük başarı getirebilecek olsa bile uzun vadede ağır darbe vuracağını düşünüyorum Galatasaray'a.Yine basketbola dönersek bu verim Fenerbahçe'de Ülker-Obradovic'i bir araya getirene kadar olmayan bir durumdu ve nitekim Pianigiani'li sezonun ardından Fenerbahçe kimlikli şubenin tasfiyesiyle meydana geldiğini düşünüyorum.Erkek voleybolda ciddi şekilde ödeme sorunu yaşadıkları ortamda başat yapının ne olduğunu görebiliriz.
Yapı-aktör tartışmasında Obradovic'i öne çıkarıyorum zira daha 2 ay önce ''aptal saptal bahanelerle ek antrenman yapmayan,nerede olduğunun farkında olmayan sorumsuzlar'' olarak betimlendi bu oyuncular.Euroleague özelinde gelişen değişim de oradan başladı.90'larda doğan sporculara aidiyet hissini kazandırmanın yolunu elini sopalı baba figürüne bürünmekte buldu kendisi.
Geçtiğimiz sezonki mutluluktan sonra baya bir şeyden geçmiş biriyim,daha huzurlu bakıyorum her şeye.Galatasaray armasının ve formasının sahada olması mutlulukların başlangıcı gibi geliyor bana.Rakibe dair nerede debeleniyorlarsa debelensinler diyebiliyorum gönül rahatlığıyla.Şike sürecinde korunmaları paralelinde gelişen nefretimin çoğu eksildi,umursamazlığa dönüştü.Bunda Galatasaray'ın yaşadığı değer kaybı ve Ekrem Memnun gibi Galatasaray figürlerine çektirilenler de etkin muhakkak.
Furkan'ın kelimeyi bu minvalde yazmadığının farkındayım,başlıktaki zihinsel seviyeyi de göz önüne alarak kimse böyle bir akıl tutulması yaşamaz diyebiliyorum gönül rahatlığıyla.Fakat Fenerbahçe-Ülker-tebrik kelimelerini yan yana getirmeyi düşünen olursa benim mesaj silmem falan hikaye.Kendisinin Aziz Yıldırım,Ahmet Özokur,TBF figürlerini arka arkaya ekleyip ama doğa yürüyüşüyle ama duvara kafa atarak silkinip kendine gelmesi gerekir bence.Zira huşu ile basketbol değerlendirmekten ziyade öz saygıyı yitirmekle eş değer olur bu tutum.
 
Mesele burda tebrik meselesi değil. Kim kimi tebrik eder orası bizi ilgilendirmez. Gerçeği göremiyoruz. Futbolda onların yaşadığını, basketbolda biz yaşıyoruz. Kabul etme mekanizmamızda sorun var.

Hiçbir giden oyuncuya sahip çıkmamak, sahip çıkanlara sallamak, ileri gidip ana avrat küfür etmek. Bu sığ düşüncenin Galatasaray'da başarı getireceğine inanıyorsanız, geçtim Galatasaray'ı. herhangi bir yerde başarı getirdiğine, getireceğine inanmak hayalden daha öte bir şey.

Geldiğinden beri taraftarlarca benimsenmeyen, eski antrenörü salladığında bile fırsat bulup cephe alanlar oldukça afedersiniz bizden yol olmaz. Fener'den de olmuyordu. Obradovic ve Ülker bitirdi.

İçimizdekilerden sıyrılıp, dışımızdakilerle uğraşamıyoruz. Hiçbir zaman, hiçbir yerde tek yumruk olmayı öğrenemeyen bizler.

Ben hiçbir zaman Fenerbahçe başarılı olur da ülke basketbolu kalkınır kafasında olmadım. Olmam da, karşı taraf da olmaz.

Türkiye'de 2 yaka var. Birinde Fenerbahçe, ötekinde Galatasaray ağır basar. Yakanın bir tarafı 1 sene sonranın planını yapabiliyorken, diğer tarafı 2 gün sonrasını göremiyorsa sorun vardır. Sorunu eleştirirken, rakibe imrenmekten ziyade, aynı şeyleri istemek herkesin hakkıdır pek tabi. Ama biz şunu sormadık hiç kendimizde. Biz bunları hakedecek ne yaptık? Ne yapıyoruz?
 
F4 de aynı ülkenin ülkenin takımları ilk maçta karşılaşmıyor mu yoksa daha öncekileri hep tesadüf müydü?
F4E gelirsek Reali yenmeleri imkansız diyemem maalesef.Tek maç bu,Goudlock çıkar 6-7 tane üçlük sokar ve maçı sana getirir.
Sezon başında adam akıllı takım kursaydık bizim de şansımız olurdu.Başarılarını küçümsemiyorum ama Real ve CSKA dışında Fülker-Barca-Efes-Oly-Maccabi hep aynı ayarda takımlar.Bu gruba çok rahat girebilirdik.
 

Üst