Galatasaray :69 - Ülker :90

dünkü maçta her şey çok kötüydü.....
takım rezaletti koç rezaletti tribün rezaletti......
CANAYDIN sen galatasaraydaki bütün kötülüklerin babasısın....
 
Forumu yaklaşık 2,5 aydır takip ediyorum ve bugün sırf burada yazılanlardan dolayı üye olmak istedim.
Burada yer alan kişilere Gs'yi desteklemelerinden dolayı saygım var.Ama maçta bulunmayan arkadaşların neye dayanarak Halil Hoca'yı,oyuncularımızı suçladığını anlayamıyorum.Önce sen görevini yapıp stadda ki yerini alacaksın,galibiyete inanacaksın,oyuncu oynamazsa oynatacak,oyuncu alınacaksa aldırtacaksın.
Genel olarak taraftar topluluğumuzun sağlam bir duruşu yok.İnsiyatifi ele alıp hocaya yaptırımlar uygulamamız gerekiyor.Sene başından beri herhangi bir maçta Malik'in set işareti olan parmakla gösterilen rakamları hiç görmedim.Takımın uyumundan,akreditasyonundan sorumlu olan hocanın,planlı birşeyler hazırlaması gerekir ve normal bir oyunumuz olması sağlanabilir.Set olmayınca ne oluyor??Malik içeriye giriyor,atamıyor,dışa dönüyor,artık Fatih Solak gibi adamlar kafalarında kurdukları basit girişimlerle sayı atmaya çalışıyor.Hocanın gitmesi için tazminat ödeyecek parayı vermezler ama hocayı değiştirmek için taraftarın zorlaması ARTIK lazım.
Stada erken gelen 8,10 kişilik bir Fb grubu;az sayıda bulunan ve çogunlugu 17 yaşlarında olan taraftarımızdan cesaret alarak seyirciye sataşabildiler.(bu arkadaşlar,nice gsliden daha büyük yürege sahiplerdir orası ayrı)Bu durum Gs'nin kötü temsil edildiğinin göstergesidir.Tv'de Gs taraftarını bir avuç olarak görenlerin düşündükleri vahim olurdu,iyi ki çekim yoktu.
Özetin özeti sitede bulunan arkadaşların samimiyetinden emin olmak için maçlarda görevlerini yapmaları çagrısında bulunuyorum.Bu zor günlerde cimbomun her türlü yanında olmamız,ayakta tutmamız gerekir.
 
bu adam 3 sene boyunca bu takıma ne verdi ?

Koca bir hiç...

Neler götürdü nerelere götürdü ?

Küme düşmeye, rezilliğe...

Bu adamın teknik bilgisi var mı ?

YOK...

Teknik bilgi üretecek zekası var mı ?

YOK...

sanırım yeterli...

not: bütün maçlara gidemesem bile Ankara'daki maçlara gidiyorum... Sanırım bu kadar yorum yapacak kredim vardır değil mi Cem kardeş...
 
Cem arkadaşım, kimsede maça gitme hevesi kalmadı. Hangimiz Telekom'u yeneceğimizi düşünüyoruz. Böyle bir düşüncesi olan varsa da, hayal görmüş olur. Gerçekçi olalım. Hiç bir hücum organizasyonu olmayan bir takım, ligin güçlü ekiplerinden birini nasıl yenebilir? Ligin alt sıralarında yer alan takımlara karşı bile çaresiz bir oyun sergiliyoruz. Bu yüzden, taraftarımız salondan boynu bükük ayrılmak istemiyor. Çünkü maça 0 - 0 başlayamıyoruz ne yazık ki! Yenilmeye mahkummuş gibi başlıyoruz, üzgünüm ki.

Halil Üner'i yargılama konusuna gelince; Kendi şahsım adına söyleyeyim; uzun bir süredir maçlara gitmiyorum. (Şartlar öyle gerektiriyor.) Ama yayınlanan maçları takip ediyorum. Bundan dolayı da yorum yapma hakkını kendimde fazlasıyla buluyorum.

Basketbol zekasının ve oyun okuma becerisinin Halil Üner'de olmadığını düşünüyorum. Bunu bir iki maça dayanarak söylemiyorum. 3 senedir bu böyle. (Bizim takım için.) Büyük koçlar, takımını maç içerisinde okur. Takımı ne zaman kötü giderse, ona göre önlem alır. Halil Üner'de bu durumu, ben bu güne kadar göremedim. Sen, bir oyuncun boş bir smacı kaçırdı diye (Fatih Solak), o pozisyondan sonra oyuncuyu kenara alırsan, koç olma vasfın sende yok demektir. ( :) Halil Üner'e dalmışım.)

Özet olarak ben de diyeyim ki, ben de bu forumu 4-5 yıldır takip ediyorum ve bu forumdaki kimsenin samimiyetinden şüphem yok.
 
cem arkadasımızın soyledıgı bazı seylere katılıyorum sadece. taraftar'a gelınce. bu sezon ılk macına bakın ve son maclara bakın.arada ne kadar bı artıs oldugunu gorecez. fakat sunuda unutmamak gerek ıstanbulda seyırcı ancak bu kadar gelır. ıstanbuldakı takımların seyırcı sayılarına bakarsak hemen hemen aynı sayıda seyırcı ızlemeye gelır.. ama takımımız ust uste basarılı sonuclar aldıkca seyırcı daha cok gelmeye basladı.
halıl uner ıstıfasına geldıgınde; halıl hıcbır takımı bırakıp gıtmemıstır. hep kovulmustur. kısılıgı hakkında kımse yorum yapamaz bu hakarete gırer en onemlısı saygısızlıga gırer. ama vıcdan sahıbı bır ınsan bıle anlayıs sahıbı olarak gıtmesı gerek.. sanırım hoca degısıklıgını marttakı secımden sonra gorebılırız.. yada ben oyle umuyorum...

takımımız cok tuhaf. bu sene o kadar ılgınc yerlerde mac kaybettık kı artık maca gıttıgımde nasıl olacak dıye dudunuyorum. bakalım telekom macında nasıl bır suprızle karsılasacagızz....
 
Arkadaşlar,fikirlerimi yeterince somutlaştırarak sizlere iletiyorum.Böyle yapmaya devam edeceğim.Kimseye sen yorum yapma diyemem ama TV'de verilmemiş bir maçı izlemeyede gitmeyen adamın takımı eleştirmesinin yıkıcı olduğunu düşünüyorum.Bu takımın iyi olduğunu göstermez ama taraftar yorumlarında dikkatli olmalıdır.Maça gelmeyenlerden kastım,gelme şansı olupta gelmeyenlerdir.İst dışındaki arkadaşların yanlış anlamasını istemem.
Bizim taraftarımız,Bjk maçında yenilirken hiç susmadan ''Cimbomum sen çok yaşa,canım feda olsun sanaa'' tezahüratını yapan taraftardır.Bir arkadaşımızın imzasında kastettiği gibi ''takıma değil,armaya aşığız'' mantığı ile hareket eden taraftardır.Bende bu taraftarın içindeyim,böyle doğdum;böyle de öleceğim.Bu süreçte klübü küçük düşürerek ''Hoca istifa'' diye bağıramam.Bizim yapmamız gereken oyuncuları,hocayı tezahüratla utandırmaktır.Halil Hoca'nın biraz şerefi varsa bu tezahüratlarla çeker,gider.
Bir arkadaşım yazımın üstüne hala Telekom'a yenileceğiz yazabilmiş.Sen bunu düşünüyorsan zaten tribünde nasıl fayda getireceksin ki?Oynamayan oyuncuyu oynatacak tezahüratı yapacaksın.Telekom'a baskı kuracaksın.Morallerini bozmak için gerekirse küfredecek,hakaret edeceksin.Islıklayacaksın,gürültü yapacaksın.Önce takımdan değil,kendinden birşeyler isteyeceksin.
Basketbolda küçük bütçe ile büyük işler yapılabilir.GS'nin de alt yapısının kolları çok geniştir,oyuncu bulmada bu özelliken faydalanır.Kadro yetersizliğini söyleyen arkadaşların Türkiye'deki takımları tanımadıklarını görüyorum.Senin Malik-Burak-Glenn üçlüsü ile Türkiye'de başarılı olman gerekir.Ancak bu üçlüye yardım taşıyanlar;defansta eksik bir Şemsettin,basketbol katili Fatih Solak olunca yetersiz kalıyoruz.
Şimdi hocaya tam bir geçelim.Bir hocanın yapması gereken oyuncularının isabetli şut yüzdesini geliştirmek,onlara 2 veya 3 set öğretmek,uyumlarını sağlamaktır.Bir de gençlere skill çalıştırabilir.Çok fazla zor birşey değildir.Hani basketten anlayan arkadaşlarımızdan birini takımın başına koysak Halil Hoca ile yarışır.En azından set çalıştırması gerektiğini bilir yahu. :)
Hepinizin iyiniyetine inanıyorum ama istemeden zararlı oluyoruz ya ona dayanamıyorum.Nasıl bir galatasaraylı ülkeye yenilecem diyerek maça gider yaa.
 
belkide ulkere karsı son galibiyetini 2001 yılında aldıgından dolayı maca giderken nasil olsa kaybedicegiz diye gidiyordur.

ya da halil hocanın hiç bir cozuk yolunu uretemeyecek oldugundan fark acıldıgında mudafa seti kuramayacagından ulkere kaybedecegini dusunuyordur.

belkide hucumdaki tek set olan malik atsin gerisi izlesin setini ulkerin cozecegini dusundugu için maca nasil olsa kaybedecegiz diye gitmiyordur.

belkide beykoz macında yapılan hatalar sonucu bos turnike kacırma topu elinde tutamamak gibi basketbolun temel taslarinin takımda eksik oldugundan dolayi gitmiyordu.

bu belkideleri genişletebiliriz ama bence asıl gitmeme veya gidipte nasıl olsa yenilecegiz mantıgının asıl unsuru sunlar olabilir mi?.

HALİL HOCANIN YONETİM BECERİSİNİN OLMADIGINI BİLDİGİNDEN.
HALİL HOCANİN NE YAPMAK İSTEDİGİNİ BİLMEDİGİNDEN.
HALİL HOCANIN BELKİDE TEKNİK BECERESİNİN OYUNA MUDAHALE YETERSİZLİGİNDEN
KARDESİ BEHCET UNERİN HALİL UNERDEN DAHA İYİ COACH OLDUGUNDAN
 
Türkiye'nin ekonomik şartları bellidir.Kolay Kolay kimse haftada 2 maça gidemez.Hele başarı da yoksa bu sayı giderek azalır.Sezon başında insanlar maçlara gitmek için organizasyonlar yapmaya başladılar ama haftalar geçtikçe,inançları azaldıkça havlu atmaya başladılar.Eger Fb-Bjk'ı yenebilseydik bu salonlar dolmaya başlardı.Ama bırakın yenmeyi mücadele bile edemiyoruz....

G.Saray halkındır.Herkez bu ekonomik şartlarda maçlara gelemeyebilir ama takımını eleştirme hakkına sahiptir.Çünkü iyi olmasını istediğinden.Sen maça gelmedin eleştiremezsin demek insanları aşağılamaktır.Bu ülkede 15 milyon gerçek taraftarımız varsa herkezin bir düşünceside vardır...

Ama hala Halil Üner'e laf söyletmeyen arkadaşlar olması daha da vahimdir..Halil Üner'i savunmak bence Fb'li olmakla eşdeğerdir.Bir Fb'li gelse takımı çalıştırsa bundan daha kötü olamazdı.Ama bize müstahak..Hiçbir olayda tepkini koymazsan,kıytırık maçlar kazanınca vay gördünmü diye insanları kandırırsan olcağıda budur....
 
Galatasaray'ın taraftar derneklerinin futbola katkıları tamdır,ama yeterli midir orası tartışılır.Sayılarının,etkilerinin de takımı olumlu etkilediğini düşünüyorum.Ayrıca birleştirici özelliğinin son ''Canlar Feda'' mevzusuna kadar başarılı olduğunu düşünüyordum.Takımdaki bunalım ortamı taraftarı da kötü etkiliyor.Genel olarak taraftarımız sitemkar hareket ediyor.Dokunsanız ağlayacak gibiler.Sevindirici gelişmelere bile artık başka seviniyor olduk.Örneğin;Konya maçında 85'te oyuna girerken yere göğe sığdıramadığımız Aydın'ın Avrupai golünden sonra sevinç gözyaşları döktüm ki bu UEFA'yı aldığımızda bile olmamış bir şeydi.
Basketbola somut katkı sağlayan direkt örgütlü bir basketbol derneği mevcut değil.Gsbasket.org bu anlamda tek şube olarak görülebilir.Burayıaçan,güncelleyen,katkıda bulunan tüm arkadaşlarına emeklerinden dolayı teşekkür ediyorum.Eğer bilinçli gsli basketbolseverleri burada birleştirirsek maçlara desteğimiz yavaştan gelişmeye başlar.Tek araç bu,buradan hareket etmeye mahkumuz.
Maçlara sadece işi gücü olmayan adamlar gelmiyor.Halkımızın da ekonomik durumunun farkındayım.Gelenler ne burjuva çocuğu,ne de serseri.Ben Eyüp'te oturuyorum,Zeytinburnu'nda çalışıyorum.Biriyle buluşup maça gidiyorum.Zevk alıyorum ve bu bana hiçbir rahatsızlık vermiyor.Gs taraftarının rakip taraftara ezilmesine dayanamıyorum.Orada benim ve benim gibilerin bulunması gerektiği bilincindeyim.
 
Ben manisa'da yaşıyorum ve bu nedenlede istanbul'daki maçlara gelemiyorum ancak izmir'deki maçlara gidiyorum ayrıca geçen seneki play-out maçlarıda evimin dibindeydi. şimdi ben hem izmir'de karşıyaka ve tuborg maçlarına bakıyorum hem geçen seneki play-out maçlarına bakıyorum hemde tv'den izlediğim maçlara bakıyorumda gerçekten takımımızın izlencek bir yanı kalmamış. bu maçlarda zaman zaman çok iyi oynuyoruz ama devamlılığımız yok. farklı kazandığımız maçlarda bile herkes gibi bende yeteri kadar zevk alamıyorum. bunun sorumlusununda halil üner olduğu apaçık ortada. 3 senedir bize çektirmediği kalmadı. bizi az daha küme düşürüyordu. geçen sene birgün play-out maçına giderken (sanırım beykoz maçı) tanıdığım birisi bana nereye gidiyorsun dedi. bende gs'nin play-out yani küme düşmeme maçı var dedim ve o bana gs bu kadar kötü haldemi dedi. o anda utancımdan yerin dibine girdim. sana sesleniyorum halil üner: beni ve diğer tüm galatasaraylıları utandırmaya hakkın yok (sen laftan anlamıyorsun ama neyse). ayrıca sevgili cem seninde bazı hususlarda haklı olsan bile halil üner'i savunmaya hakkın yok. çünkü halil üner bizlere acıdan başka birşey vermedi...
 
emregs' Alıntı:
geçen sene birgün play-out maçına giderken (sanırım beykoz maçı) tanıdığım birisi bana nereye gidiyorsun dedi. bende gs'nin play-out yani küme düşmeme maçı var dedim ve o bana gs bu kadar kötü haldemi dedi. o anda utancımdan yerin dibine girdim.

Emre Galatasaray değerini bu hale düşürenler utansın. Değerlere sahip çıkmaktan aciz olan yönetim utansın. Sen değil ...
 
CemGSCem' Alıntı:
Bir arkadaşım yazımın üstüne hala Telekom'a yenileceğiz yazabilmiş.

Bu benim galiba. :)

Bu durumun aksini iddia edebiliyorsan nedenleriyle açıklayabilir misin? Bunu yazarken sanma ki, mutluyum. Takımımın bu gerçeğini yazarken herkes gibi ben de mutsuzum. Ama sonuçta gerçekleri de görmek lazım. :?
 
TUNÇ ÖZGÖRENER: 'NE ASLAN, NE DE KANARYA'
ç

Potalar altındaki haftaiçi mesaisinde önce Galatasaray, Ülker'e direnemeyip sahneden boynu bükük ayrıldı; ardından da Fenerbahçe, çalışıp çabalasa da Efes Pilsen'i yıkamadı... Yani Müesseseler, Kulüpler'i 2-0 yendi... Hisseli Harikalar Kumpanyası tadındaki gecenin özeti elbette bu kadar değil. Dolayısıyla ilk maçtan başlayıp devam edelim...

‘’Paraları zaten alamıyoruz, bitse de gitsek’’ havasındaki Aslan, Turuncular'a fazla direniş gösteremedi. Üzerindeki ölü toprağıyla sahaya çıkan Sarı Kırmızılılar, ilk periyotta ve biraz da sonrasında ayakta kalmaya çalıştı. Maçın ilk kırılma anında ise mücadeleyi bırakıp maçtan kopup gitti. Sonra ara ki bulasın!

Oyunun başında Oğuz Savaş’la içeriden ezen Turuncular, Cim Bom Whisby yerine Fatih Solak’ı alınca kısa bir tıkanıklık yaşadı. Burak’ın 2 üçlüğü, Şemsettin Baş’ın kendini harap edercesine gayreti ve Fatih’in dengeleri bozmasıyla ilk periyot sonuna kadar ‘’Sanal’’ bir çekişme oldu. Oğuz’un yerine önce Mirsad, sonra da ‘’Gülyabani’’ gibi Gulyas’ın devreye girmesiyle içeriyi rahatlattı ama Ülker’i asıl ileriye fırlatan İbrahim Kutluay oldu. Aslında, o na kadar fazla da iyi hücum edemeyen Turuncular’da 2. periyotta işi ele alan İbo, 3/4 üçlük, 3/3 ikilik, 1/1 faulle 16 sayı atıp kısa zamanda çok iş yaptı.

Zone karşı durup hücum edemeyen, ilk darbede yere yıkılan Aslan, yerden kalkacak mecali bulamadı. Zoru görünce teslim oluyorum diyen, basketlerini olay bittikten sonra atan, İtalya’ya kaçsam diye gün sayan Malik Dixon’ın eline bakan Cim Bom’da savaşan tek bir adam vardı, Şemsettin Baş... O da, Haislip ile itişip kakışıp oyundan atılınca film tamamen koptu. Ülker, pek de sıkı olmayan bir antrenman maçı havasında oynayıp geceyi bitirdi.

Şimdi geçelim, gecenin olaylı bölümüne... İlk devrede Efes'in 50-41 kazandığı inanılmaz sıkıcı maçın rövanşının yine taktik ve psikolojik savaş olarak geçeceği aşikârdı. Fakat, sahneye çıkan hakem üçlüsü, ne yapıp etti ve başrolü kapı verdi... Başhakem Halil Baldemir, 2 yardımcısı Serdar Ünal ve Fatih Uslu'nun yetersizliğini kapatamadı. Şimdi, kasıt aramıyorum ama bu seviyede bir maçiçin yetersiz kaldılar. Ortamı gerdiler. İş çığrından çıktı.

Maça fırtına gibi giren Kanarya, ilk 5 dakika öyle bir oynadı ki, Efes Pilsen gözünü dahi açamadı. Savunmada Prkacin'in dipten kurduğu oyunları sert ikili sıkıştırmalar ve pas aralarıyla kesen Fenerbahçe, hızlı hücumlarla 12-2 yaptı bir anda. Maçın böyle gitmeyeceği aşikârdı... Efes Pilsen 27'sinin 19'unu atan Domercant ve 11 sayısının hepsini ilk devrede atan Ender Arslan'ın oyunları Kaya Peker ve Prkacin'in az buçuk görünmesiyle 2. periyotta olayın hakimi oldu.

Kanarya'nın savunma direncinin kırılması, hücumda tıkanmaya başlamasıyla öne geçen Lacivertler, ilkdevreyi 10 sayı önde kapattı. Bundan sonra ise asıl şenlik başladı. Hakem üçlüsü, polis koruması olmadan sahadan çıkmayız dedi, beklemeye başladı, Fenerbahçe'nin yöneticisi ve eski bir Coach olan Mahmut Uslu, sahaya inip tepki gösterdi. ''Böyle maç yönetilmez ayıptır, çekeriz takımı sahadan'' diye feveran etti, yatıştırıldı...

3. periyot başında Efes Pilsen, 10 sayıya 7 daha eklediğinde, ''Hah'' dedik olay bitiyor... Fenerbahçe, son 10 dakikanın girişinde farkı 8'e kadar indirdiğinde bile kontrol Efes'in elindeydi, maçı idare edip bitirecek havası vardı. Ne olduysa Kambala'ya çalınan acaip teknik faulden sonra oldu. Bitime 4 buçuk kala Kanarya, inanılmaz bir hırsla saldırmaya başladı.

Popovic sakatlanıp auta çıktıktan sonra guard sorunu tamamen su üstüne çıkan Efes Pilsen'de Ender Arslan, arada kontrolden tamamen çıktığı; Barış Ermiş de kenarda oturmaktan genç yaşta pas tuttuğu ve kapasitesi de fazla olmadığı için, iş Domercant'ın sokak basketbolundan örnekler göstermeye çalışmasına kadar vardı. Derken Ender de yapılan taktik faullerde 4'de 0 yapınca bir anda bitime 15 saniye kala durum 78-76 oldu!

Maç nereden nereye geldi dedir ya öyle... Komaya giren Lacivertler, maçı veriyorlardı ki, 13.6 saniye kala hücuma geçen Fenerbahçe telaşa düştü ve Cory Violette üçlüğü gönderdi, girse kahraman ama girmedi, hemen Mustafa Abi'ye taktik faul, o da 2'de 0 çekince bir acele top atma şansı daha kaldı ama onu da Stevenson ileri koşan Mrsic'e atmak yerine kendisi driplingle gidip savurmayı seçince harcanıp gitti.

Fenerbahçe'nin yenilgisinde ortamın büyük payı vardı. Bu seviyede 2 sayıyla biten maçta tek bir düdük bile can yakar... Fakat, Sarı Lacivertliler'de başka sorunlar da var. Mrsic, artık her maç takımı kurtaramıyor. Kurtardığı olmuyor mu? Oluyor ama her maç olmaz. Violette, power-forvet mi, yoksa kısa forvet mi? İçeriye girip zorlayacağına dışarıya kaçıyor, 5'de 1 üçlük... Hakan Demirel, tamam savunmada çok iyi, topu da iyi taşıyor karşı tarafa ama hücumda Mrsic'in yükünü alamıyor. Diğer elemanlar da fazla istikrarlı değil...

Sonuçta, ''Galip sayılır bu yolda mağlup'' denilebilir fakat Fenerbahçe'nin elini daha güçlendirmesi gerekiyor. Çünkü, son 2 sezondur Beşiktaş ve Fenerbahçe için sürekli dediğim gibi: Tek bir şampiyonluk kupası veriliyor; ''Renk kattınız çok teşekkür ederiz'' diye bir kupa yok!..
kaynak:www.basketbolseverler.com

Anlaşılan şube baya çalkantılı. :(
 

Üst