Galatasaray: 71 - A.Girona: 69

4 TURETKEN, ERDEM DNP - - - - - - - - - - - - - - -
5 HITE, ROBERT 27:30 13 4/6 0/1 5/5 3 3 6 3 3 2 2 16
7 ERSOZ, MEHMET TUFAN 32:27 18 2/5 4/4 2/2 1 1 2 2 2 18
8 GAINES, CHARLES 14:39 6 2/6 2/3 2 3 5 1 1 3 2 5
9 OWENS, CHRIS 20:08 6 3/7 0/1 1 3 4 1 1 4 1 2
10 KAYA, MURAT 15:01 2 1/1 0/1 2 2 4 1 1 2 5
11 SOLAK, FATIH 14:33 2 1/1 2 2 4 1 3 2
12 BESOK, HUSEYIN 30:06 4 2/7 0/2 1 1 1 1 2 3 4 -1
14 OZURGANCI, ALTAY DNP - - - - - - - - - - - - - - -
15 NALGA, CEMAL DNP - - - - - - - - - - - - - - -
17 BROWN, DEE 28:56 14 7/9 0/3 1 1 1 1 2 8
20 ERDEN, CUNEYT 16:40 6 0/1 2/4 1 1 1 1 4
Team
Totals 200:00 71 22/43 6/14 9/12 9 16 25 7 8 10 1 0 22 11 59
51.1% 42.8% 75%

http://www.ulebcup.com/ulebcup/competit ... gamecode=9

görebildiğim kadarıyla hiçbir istatistikte ezilmemişiz hatta daha iyiyiz.
 
Aslan şampiyona diz çöktürdü
7 Kasım 2007


ULEB Cup?taki temsilcilerimizden Galatasaray Cafe Crown, geçen yıl FIBA Euro Cup?ta namağlup şampiyon olan İspanyol Akasvayu Girona?yı 71-69 yenerek C Grubu?na süper bir giriş yaptı. Oldukça çekişmeli geçilen mücadelede Brown (16) ve Tufan (16) performanslarıyla galibiyette pay sahibi olurken, konuk Girona?da Emeretio, McDonald ve Marc Gasol sarı kırmızılıları zorladı. Son 2 dakikaya 69-69 eşitlikle girilen maçta G.Saray, Brown?ın basketiyle skoru lehine çevirdi. McDonald?ın son hücumda kullandığı 3 sayılık atıştan sayı çıkmayınca, Cimbom maçı 71-69 kazandı.

G.SARAY C.C-GİRONA

SALON: Ayhan Şahenk

HAKEMLER: Dubravko Muhvic (***) (Hırvatistan), Andrej Jersan (***) (Slovenya), Roman Kolar (***) (Slovenya)

GALATASARAY CAFE CROWN:
Brown (***) 16
Tufan (***) 16
Ganies (***) 8
Murat (*) 2
Hüseyin (*) 2
Owens (**) 6
Fatih (*) 2
Cüneyt (**) 6
Hite (***) 13


AKASVAYU GİRONA: McDonald (***) 14, Vramon (*) 4, Cvetkovic (**) 10, San Emeretio (***) 16, Gasol (***) 14, Montanez (*), Radonovic (*) 6, Sada (*) 2, Middleton (*), Drobnjak (*) 3

1.PERİYOT: 22-22, DEVRE: 39-37 (G.Saray C.C. lehine), 3.PERİYOT: 61-52
Kaynak : Hürriyet
 
pota altında büyük sorunlar yaşıyoruz , hücumda ve defansda pota altını iyi kullanamıyoruz. bu sorunu çözersek , daha çok takımın canını yakarız. hıte gerçekten basketbolu çok iyi biliyor , hüseyin skor yönünden katkı yapamadı. işin özü pota altınıda halledersek çok keyifli bir sezon biz taraftarları bekliyor. ;)
 
Galatasaray Cafe Crown Head Coach
OZYER, NECDET MURAT

"After ten years, Galatasaray Cafe Crown has played in a European competition again. This situation gives deep pride to our team members and staff. In the team sports you have to wait until the end of the season to be able to talk about the success. We will show our real strength at the beginning of this December."

Galatasaray Cafe Crown Guard
BROWN, DEE

"It was a good game for the team. First quality win against a top opponent. We have to continue to improve as a team and continue to believe that we can win but overall we played good and I am very proud of the team."
http://www.ulebcup.com/ulebcup/competit ... gamecode=9
 
Re:

Cem GUVENER' Alıntı:
- Uleb'den istatistiklere baktim, pek gercekci durmuyor cunku Huseyin ve Fatih'in toplam sureleri 40'tan fazla ama hic ayni anda sahada kalmadilar.

statistiklerde dönem dönem sorun olabiliyor. gaines'e 6 dakika az yazıp, Hüseyin'e eklemişler.
 
Uzun zamandır hiçbir maçta bu denli heyecanlanmamıştım. Kulübüm Avrupa'da böylesine büyük maçlar oynarken onları izlemeyi çok özlemişim. Fazla detaylara girmeden birkaç anekdot düşeyim:

* Herşeyden evvel tüm oyuncularımızı ve teknik ekibimizi kutluyorum. Büyük iş başardılar!
* Dee Brown - Robert Hite - Tufan Ersöz üçlüsü harikaydı. Bilhassa Robert Hite çok faydalı işler yaptı. Bu adam takıma uyum sağladıkça çok canlar yakacağa benziyorl! Dee Brown'a tam istediği türden bir guard bulmuşuz. Çok seri ve çok dikkatli. Eli düzgün ve iyi savunma yapıyor. Hele rakibin elinden kapıp uçarak yaptığı bir smaç vardıki akıllara seza! Dee Brown'da ısınmaya başladı... İçeriye girdiği her pozisyonda sayı yaptı. Çok yürekli! Tufan çok doğru şut tercihleri yaptı, 4/4 üçlük atmasının sebeblerinden biride bu idi.
*İçeriyi pek iyi kullanamadık. Zira, Hüseyin, gününde değildi. O gününde olmayınca diğer pota altı oyuncularımız Gaines ve Owens'da uzun Girona oyuncuları karşısında alan bulmakta zorlandılar. Bu maçta, bize, uzun ve geniş, ribauntlara asılacak, çöpçülük yapacak bir oyuncu gerektiğini gördüm. Zira, Girona tamamen hücum ribauntlarında ve ikinci atış şanslarında etkili olarak oyunda kaldı. Bir ara 11 sayıya kadar çıkarttığımız farkı daha da arttırabilirdik, ama tersi oldu! İçeriyi kapatacak Andrew Adeleke tarzı bir oyuncu bu eksiğimizi giderebilir.
* Fatih, alması gerektiği süreyi nihayet yakaladı. O, oyundayken rakip içeriye kolay kolay giremedi. Görevini yaptı.
*Cüneyt ve Murat'da verimli oynadılar. Takıma katkı yaptılar. Ama özellikle Murat'ın biraz daha hızlanması ve savunma yaparken ayaklarını daha iyi kullanması gerekiyor. Rakibin içeriye dalışlarını engellemek için bu şart!
* Erdem'de zamanla süre alacaktır. Onu zorluk derecesi düşük lig maçlarında daha fazla değerlendirerek fayda sağlamak mümkün. Takıma alıştıkça o da savunmaya getireceği sertlikle önemli bir rol üstlenebilir.
*Şayet bir uzun alınacaksa Cemal'i direk beşte oynayacağı bir takıma kiralamak çok faydalı olabilir. Oyuncu oynadıkça gelişir. Cemal şu an takımda çok fazla süre alamayacak gibi...

Son olarak kontrat konusuna değinen arkadaşlarımla hemfikirim. Dee Brown NBA'e gitmeyecekse mutlaka onu takımda tutmalıyız. Aynı şeyi şuanki performansıyla Robert içinde düşünüyorum. Keza Gaines ve Owens'la da uzun süreli kontratlar yapabilirsek takım beraber oynamanın getirdiği intizamla büyük başarılar yakalayabilir. Tufan için birşey söyleyemeye gerek yok! O, bu takımın kaptanı olacak olgunlağa kavuştu, kavuşacak!... Böyle devam ederse unutulmazlarımız arasına girebilir.

Murat Özyer hocamızıda tebrik ediyorum. Maçın içinde o kadar heyecanlanmasına ve gerilmesine rağmen kontrolünü hiç kaybetmedi. Rakibi çok iyi analiz etmiş. Bu galibiyette çok büyük payı var.

Geçen sene çeyrek final oynayan takımlara bakıyorum da, biz bu sene neden son sekize, hatta son dörde kalamayalım diye sorguluyorum!... Yeterki herkes inansın...
 
Group C
Team W L Pts + Pts - Total Pts.
CSU Asesoft 1 0 80 73 7
BC Hemofarm Stada 1 0 73 71 2
Galatasaray Cafe Crown 1 0 71 69 2
Spirou Charleroi 0 1 71 73 -2
Akasvayu Girona 0 1 69 71 -2
Hanzevast Capitals 0 1 73 80 -7

BC Hemofarm Stada - Spirou Charleroi 73 - 71
CSU Asesoft - Hanzevast Capitals 80 - 73

en sondaki rakamlar puan değil averajı yazmışlar.
 
Mac sonu roportajlarini izlediyseniz Ahmet Dedehayir´in bi uzun Amerakali alicagaz demesi bu takim 1 kademe daha oteye gotureceginden eminim. Mac sonu roportajlarini izlemek isteyenler resmi siteden izleyebilirler. Ben hala takima bir 3 numara isteyenlere soyluyorum; maca iyi bakin buldugumuz sayilarin bir cogu hizli hucum. Bu yuzden murat ozyer 3 numara olarak kisa dusunuyor. Robert Hite in nasil ribauntcu ve savunmaci oldugunu gordukten sonra 3 numaraya gerek yok. Tabi Tufan 3´´ te iyi oynuyor. Bence dogru secim kosan bir center cunku 3 centerimizda cok agir. İyi bir atlet bulursak ki alacagaz dedi takim gercekten ben sampiyon olacagina, Ulebte de final foura kalicagina inaniyorum.

Uyarı: Yazılarında bir daha noktalama işareti kullanmazsan düzeltmek yerine silmeyi tercih ederim. (O.Y)
 
Evet en sonunda bir önemli maçı kazandık ve daha da iyisini yapabileceğimizi gösterdik,şu ribaund sorununu halletseydik sayı farkı 10'dan aşağı olmazdı.Her öne geçtiğimiz maçta bir de krize girmeden maçı kafa kafaya getirsek sorunumuz kalmayacak o bölümlerde ölümcül yumruğu bir türlü vuramıyoruz.Maça gelince salonda çok az kişi vardı ama çok iyi etki yaptılar maçın saati başlı başına bir yanlış zaten tamamen bizi baltalamaya yönelik.Hite daha ikinci maçında kumaşının iyi olduğunu gösterdi ve ilerleyen haftalarda inanılmaz işler yapacak gibi duruyor,inanılmaz zıplıyor bir kaç savunma ve hücum ribaundunu onun sayesinde
vermedik.Dee'ye gelsek bu sezon sonu hiç gelsin istemiyorum büyük ihtimalle Amerika'ya geri dönecek ve bizim için kötü olacak bu son,takımı iyi yönetiyor kritik zamanlarda şutları soktu.Bu tür oyuncularımız varken bizim bu salonu doldurmamız lazım ve onlarıda daha heveslendirmemiz lazım, bir kıvılcım yaratabilirsek onlar yangını çıkaracak zaten.Son olarak 3 numara mı alsak yoksa 5 mi alınsa gerçekten karışmış durumda,Cemal'i rotasyona katmak lazım niye dışarıda kaldı anlamış değilim sakatlığı mı var dı acaba? Hüseyin'in dakikaları hiç iyi ayarlanmıyor ve Hüseyin çok yıpranıyor çok iyi hesapların yapılması lazım bu konuda,Gaines ve Owens ikilisinin lüks olduğunu düşünüyorum birinden biri yollanabilir ve Gaines'e göre de bir iki hücum yapmamız lazım hiç repertuarında olmayan yerlerden atıyor.Benim kuponumu yatırsada bizimkiler kazandığımız için oldukça mutluyum,devamını bekliyoruz :D :D
 
Macı getiren istatistik serbest atıs yuzdesi ve top calma-top kaybı farkının lehimize sonuclanması. Bunun arkasında macı daha cok istememiz var herhalde.

İceriden sayı uretmekte zorlandık. Huseyin 2/7 ile oynamıs. Burada onemli olan yuzdeden cok atısların cogunun 2s dıs olması. Pota altı zorlamalarından pozisyon uretemedik. Sonrasında da bundan vazgecip orta mesafe sutlara donduk. Benzer olayı ksk macında da yaptık.

Ribaundlarda zorlandık. Hem ilk toplarda hem de ikinci toplarda(seken/havuza dusen) kısa ve undersize kaldık.

Dıs Oyuncular : Dee Hite Tufan Cuneyt + Murat Erdem = Daha fazla sure alması beklenen 4 dıs oyuncumuz, Tufan dısında, fiziksel olarak zorlanabilir. Erdem ve Murat oynasa da ciddi sureler alabilecegini sanmıyorum almamalı da. 5-10dk sahada kalırlar. Defalarca belirttigim Dee ve Tufan'a eslik edecek oyuncu ihtiyacını Hite kapatacak gibi. Ama 'size' sorunu surecek gibi. Rakibin dıs oyuncuları, iyi savunma yapsak da 10 cm uzun oldukları adam uzerinden sut atabilirler. Tersi durum bizim kısalar sut atarken de yasanabilir. El ustunden sut atmakta zorlanırız.

İc Oyuncular : Huseyin Gaines Fatih Owens + Cemal (?) = Owens dıs oyunculara iyi baskı yapabiliyor. Cabuklugu ve sutlarıyla da dısarıda oynadıgında zorluk cekmiyor. Ama pota altına geldiginde ince ve kısa kalabilir. Kısalık sorunu Gaines'de de var. Boyalı bolgeyi domine edemiyoruz. Huseyin'in bilinen handikapları nedeniyle bazı noktalarda tıkanıyor. Fatih zaten sadece savunmacı.
 
Takımı yürekten kutluyorum gerçekten bu kadar heyecanlanmamıştım geçen seneki son fb maçından beri...fakat 2 heyecanın arasında çok fark var...bu sene böyle bir güven var,verin dee ye yapsın birşeyler diyebiliyorum...fakat geçen sene fitch varken nasıl 3 atar da kazanırız konumundaydık....takımda iyi yönler çok iyi koşuyoruz savunmaya geri koşaren problem yaşamıyoruz ve oyun disiplininden kopmuyoruz...dee-hite guard ikilisi uleb'in en iyi ikilisi ve durdurulması gerçekten zor...tuffy de ceza şutlarını keserek ve bazen savunmayı üstüne çekerek iyi verim veriyor...tufan'ın her zaman istenileni en iyi biçimde yapması bizim için avantaj...gaines'ın drobnjak karşısında kısa kalacağını düşünmüştüm ama drobnjak 5. uzun olarak başladığı maçta doğru düzgün süre bulamadı...vroman ise es kaza nba'e gelmiş daha sonrasında isenba damgasıyla bu takıma gelmiş bir oyuncu ve gaines onu parçaladı...owens da özellikle güzel bloğuyla dikkat çekti...takımda ise bariz bir biçimde 2.06-2.08 boylarında bir ribaundçu uzun eksikliği var...özellikle fatih üst düzey maçlarda sırıtır...hüsryin de en fazla 20 dakika oynar böyle maçlarda...çünkü artık yaş ilerledi ve 20 dakikadan fazla oynarsa verim alamayız,4 numaraya yatkın ribaundçu bir uzun bizim işimizi görür...varsın sayı atmasın sadece ribaund alsın savunma yapsın...boyu biraz uzun olsun,böyle bir adam rahat bulunur...he diyosalar biz varda'yı getirces o da olur yani :)
 
Helal olsun Aslanlarımıza. Başkada birşey demiyorum. Demeye de pek gerek yok zaten. Sahadaki oyunu herkes gördü. Çok mücadele ettik ve kazandık. Umarım devamı da gelecek...
 
Takımın biraz daha takıma benzediğini ve Hite'ın bazı problmleri hallettiğini görmek beni sevindirdi.
Pota altındaki ekikliğe gelince zaten maçtan sonra yapılan aaçıklamaya göre yani bir ABD'li alınacakmış pota altına umarım bu transferden sonra hiç derdimiz kalmayacak
 
[youtube:1ed68]http://www.youtube.com/watch?v=hf6AzVy9HG0[/youtube:1ed68]

Resmi sitemizde yayımlanan video.
- Maçın son 2 dakikası
- Maç sonu demeçler (Cüneyt Erden, Hüseyin Beşok, Fatih Solak, Ahmet Dedehaır, Murat Özyer)
 
Maddi sıkıntılar,şampiyonluğa giderken kaçan oyuncular ve koç,ligde orta sıralarda geçen sezonlar ve dahi küme düşme korkusuyla örselenen ve hırpalanan bu aşık kalp her şeyi unuttu ve yeniden aşık oldu sevgilisine bu akşam.

Başka türlü nasıl anlatılır ki bu içimdeki mutluluk? dile kolay 10 sene olmuş bir Avrupa maçı oynamayalı ve rakip geçen seneden şampiyon ünvanlı bir İspanyol. Ürkeklik var tedirginlik var,acaba lar var kafalarda. Ama hepsinden fazla olan heyecanla geçiyoruz tv nin karşısına ve her türlü imkansızlığa rağmen salona koşan bir avuç Galatasaray aşığına katıp sesimizi,başlıyoruz maça.

Daha ilk dk.lardan kıpır kıpır içimiz ve anlıyoruz ne kadar özlediğimizi, bir beynelmilel maçta renklerimizi görmeyi.

Saniyeler ilerliyor,şutlar,ribauntlar,asistler,hızlı hücumlar derken görüyoruz ki maç bize de gülümsüyor. Girona beklemediği bir takımla karşılaşıyor belli ki. İlk çeyrekte arka arkaya yedikleri fastbreaklerle hafif afallasalar da, yaşlı kurt McDonald yumuşak üçlüklerle takımını toparlıyor ama karşısında öyle bi çocuk var ki, McDonald bırakın onu savunmayı izlemekten bile yoruluyor. Bu genç İllinouis li,sanki 40 yıllık bir oyun kurucu gibi takımına hakim,setlere hakim,bütün dizginler elinde ve en ufak bir nba kibiri taşımadan bütün arkadaşlarını oyuna sokmaya çalışıyor. Ve başarıyor da..

Hite ilk maçındaki jetlag sorununu atlatır atlatmaz Girona ya patlıyor.
Tufan savunmada belkemiği ama hücumda da kaçırmadan 4 üçlük atıyor.
Murat ilk 5 başlıyor ve sahada kaldığı kısa sürede 4 asist yapıyor.
Gaines daha ilk hücumda eurolig oyuncusu olduğunu belli ediyor.
Owens girdiği her bölümde katkı yapıyor.
Cüneyt ilk çeyreğin sonunda Dee yi dinlendirmek için girdiğinde muvaffak olamıyor ama ikinci yarıda maçı kıran üçlükleri atıp Dee ye ?keyfine bak? diyor adeta.
Ve Hüseyin..belli ki gününde değil,küçük Gasol çembere yaklaştırmıyor,şutları ise girmiyor,ama yinede maçın en kritik anlarından birinde Dee nin güvenini boşa çıkarmıyor ve Dee ye asist,kendine iki sayı,Girona ya da mola yazdırıyor.

Ama birdenbire fark kapanıveriyor,maç berabere..avuçlar terlemeye,yüzler asılmaya,sigaralar yakılmaya,tırnaklar yenmeye başlıyor. Hayır hayır böyle bitmemeli,buraya kadar getirmişken mutlu bitmeli bu gala diyor ekran başındaki milyonlar ve salondaki az sayıda ama lebalep doluymuş gibi destek veren taraftar.

Ve onlarla aynı fikirde olan biri daha. Maç boyunca fazla öne çıkmadan takımını yöneten Dee,artık sorumluluk alma zamanının geldiğini görüp gayet sakin bir şutla maçın son basketini atıyor ama noktayı koyamıyor. Bir savunma daha lazım ve sahnede yine Dee. Perdeye takılıyor ancak şuta kalktığında eli hemen burnunun dibine yetişiyor ve yere indiğinde hep beraber nefesimizi tutup,topun düşmesini bekliyoruz.

Evet?top çemberden geçmiyor,çembere çarptığında çıkan ses,dünyanın en güzel sesi oluyor o anda ve sevinç çığlıklarımızın ilk notasını oluştururken,kendime dönüp bakıyorum ve şaşırıyorum. Bi anormallik var,neden yeterince sevinmiyorum,neden çılgına dönmüyorum.

Sonra fark ediyorum ki,gözlerimin altında bi ıslaklık var. Ellerimle siliyorum gözlerimi ve tv yi kapatıp yatağıma uzanıyorum içimde müthiş bir huzurla.
 
Re:

Ozan Öztekin' Alıntı:
Maddi sıkıntılar,şampiyonluğa giderken kaçan oyuncular ve koç,ligde orta sıralarda geçen sezonlar ve dahi küme düşme korkusuyla örselenen ve hırpalanan bu aşık kalp her şeyi unuttu ve yeniden aşık oldu sevgilisine bu akşam.

Başka türlü nasıl anlatılır ki bu içimdeki mutluluk? dile kolay 10 sene olmuş bir Avrupa maçı oynamayalı ve rakip geçen seneden şampiyon ünvanlı bir İspanyol. Ürkeklik var tedirginlik var,acaba lar var kafalarda. Ama hepsinden fazla olan heyecanla geçiyoruz tv nin karşısına ve her türlü imkansızlığa rağmen salona koşan bir avuç Galatasaray aşığına katıp sesimizi,başlıyoruz maça.

Daha ilk dk.lardan kıpır kıpır içimiz ve anlıyoruz ne kadar özlediğimizi, bir beynelmilel maçta renklerimizi görmeyi.

Saniyeler ilerliyor,şutlar,ribauntlar,asistler,hızlı hücumlar derken görüyoruz ki maç bize de gülümsüyor. Girona beklemediği bir takımla karşılaşıyor belli ki. İlk çeyrekte arka arkaya yedikleri fastbreaklerle hafif afallasalar da, yaşlı kurt McDonald yumuşak üçlüklerle takımını toparlıyor ama karşısında öyle bi çocuk var ki, McDonald bırakın onu savunmayı izlemekten bile yoruluyor. Bu genç İllinouis li,sanki 40 yıllık bir oyun kurucu gibi takımına hakim,setlere hakim,bütün dizginler elinde ve en ufak bir nba kibiri taşımadan bütün arkadaşlarını oyuna sokmaya çalışıyor. Ve başarıyor da..

Tufan savunmada belkemiği ama hücumda da kaçırmadan 4 üçlük atıyor.
Murat ilk 5 başlıyor ve sahada kaldığı kısa sürede 4 asist yapıyor.
Gaines daha ilk hücumda eurolig oyuncusu olduğunu belli ediyor.
Owens girdiği her bölümde katkı yapıyor.
Cüneyt ilk çeyreğin sonunda Dee yi dinlendirmek için girdiğinde muvaffak olamıyor ama ikinci yarıda maçı kıran üçlükleri atıp Dee ye ?keyfine bak? diyor adeta.
Ve Hüseyin..belli ki gününde değil,küçük Gasol çembere yaklaştırmıyor,şutları ise girmiyor,ama yinede maçın en kritik anlarından birinde Dee nin güvenini boşa çıkarmıyor ve Dee ye asist,kendine iki sayı,Girona ya da mola yazdırıyor.

Ama birdenbire fark kapanıveriyor,maç berabere..avuçlar terlemeye,yüzler asılmaya,sigaralar yakılmaya,tırnaklar yenmeye başlıyor. Hayır hayır böyle bitmemeli,buraya kadar getirmişken mutlu bitmeli bu gala diyor ekran başındaki milyonlar ve salondaki az sayıda ama lebalep doluymuş gibi destek veren taraftar.

Ve onlarla aynı fikirde olan biri daha. Maç boyunca fazla öne çıkmadan takımını yöneten Dee,artık sorumluluk alma zamanının geldiğini görüp gayet sakin bir şutla maçın son basketini atıyor ama noktayı koyamıyor. Bir savunma daha lazım ve sahnede yine Dee. Perdeye takılıyor ancak şuta kalktığında eli hemen burnunun dibine yetişiyor ve yere indiğinde hep beraber nefesimizi tutup,topun düşmesini bekliyoruz.

Evet?top çemberden geçmiyor,çembere çarptığında çıkan ses,dünyanın en güzel sesi oluyor o anda ve sevinç çığlıklarımızın ilk notasını oluştururken,kendime dönüp bakıyorum ve şaşırıyorum. Bi anormallik var,neden yeterince sevinmiyorum,neden çılgına dönmüyorum.

Sonra fark ediyorum ki,gözlerimin altında bi ıslaklık var. Ellerimle siliyorum gözlerimi ve tv yi kapatıp yatağıma uzanıyorum içimde müthiş bir huzurla.
Edebiyat'ın basketbolun içine girmesi ayrı bir heyecanla okuttu bu yazıyı bana.Gerçekten çok güzel ve özel bir yazı...
 
Re:

Ozan Öztekin' Alıntı:
Maddi sıkıntılar,şampiyonluğa giderken kaçan oyuncular ve koç,ligde orta sıralarda geçen sezonlar ve dahi küme düşme korkusuyla örselenen ve hırpalanan bu aşık kalp her şeyi unuttu ve yeniden aşık oldu sevgilisine bu akşam.

Başka türlü nasıl anlatılır ki bu içimdeki mutluluk? dile kolay 10 sene olmuş bir Avrupa maçı oynamayalı ve rakip geçen seneden şampiyon ünvanlı bir İspanyol. Ürkeklik var tedirginlik var,acaba lar var kafalarda. Ama hepsinden fazla olan heyecanla geçiyoruz tv nin karşısına ve her türlü imkansızlığa rağmen salona koşan bir avuç Galatasaray aşığına katıp sesimizi,başlıyoruz maça.

Daha ilk dk.lardan kıpır kıpır içimiz ve anlıyoruz ne kadar özlediğimizi, bir beynelmilel maçta renklerimizi görmeyi.

Saniyeler ilerliyor,şutlar,ribauntlar,asistler,hızlı hücumlar derken görüyoruz ki maç bize de gülümsüyor. Girona beklemediği bir takımla karşılaşıyor belli ki. İlk çeyrekte arka arkaya yedikleri fastbreaklerle hafif afallasalar da, yaşlı kurt McDonald yumuşak üçlüklerle takımını toparlıyor ama karşısında öyle bi çocuk var ki, McDonald bırakın onu savunmayı izlemekten bile yoruluyor. Bu genç İllinouis li,sanki 40 yıllık bir oyun kurucu gibi takımına hakim,setlere hakim,bütün dizginler elinde ve en ufak bir nba kibiri taşımadan bütün arkadaşlarını oyuna sokmaya çalışıyor. Ve başarıyor da..

Tufan savunmada belkemiği ama hücumda da kaçırmadan 4 üçlük atıyor.
Murat ilk 5 başlıyor ve sahada kaldığı kısa sürede 4 asist yapıyor.
Gaines daha ilk hücumda eurolig oyuncusu olduğunu belli ediyor.
Owens girdiği her bölümde katkı yapıyor.
Cüneyt ilk çeyreğin sonunda Dee yi dinlendirmek için girdiğinde muvaffak olamıyor ama ikinci yarıda maçı kıran üçlükleri atıp Dee ye ?keyfine bak? diyor adeta.
Ve Hüseyin..belli ki gününde değil,küçük Gasol çembere yaklaştırmıyor,şutları ise girmiyor,ama yinede maçın en kritik anlarından birinde Dee nin güvenini boşa çıkarmıyor ve Dee ye asist,kendine iki sayı,Girona ya da mola yazdırıyor.

Ama birdenbire fark kapanıveriyor,maç berabere..avuçlar terlemeye,yüzler asılmaya,sigaralar yakılmaya,tırnaklar yenmeye başlıyor. Hayır hayır böyle bitmemeli,buraya kadar getirmişken mutlu bitmeli bu gala diyor ekran başındaki milyonlar ve salondaki az sayıda ama lebalep doluymuş gibi destek veren taraftar.

Ve onlarla aynı fikirde olan biri daha. Maç boyunca fazla öne çıkmadan takımını yöneten Dee,artık sorumluluk alma zamanının geldiğini görüp gayet sakin bir şutla maçın son basketini atıyor ama noktayı koyamıyor. Bir savunma daha lazım ve sahnede yine Dee. Perdeye takılıyor ancak şuta kalktığında eli hemen burnunun dibine yetişiyor ve yere indiğinde hep beraber nefesimizi tutup,topun düşmesini bekliyoruz.

Evet?top çemberden geçmiyor,çembere çarptığında çıkan ses,dünyanın en güzel sesi oluyor o anda ve sevinç çığlıklarımızın ilk notasını oluştururken,kendime dönüp bakıyorum ve şaşırıyorum. Bi anormallik var,neden yeterince sevinmiyorum,neden çılgına dönmüyorum.

Sonra fark ediyorum ki,gözlerimin altında bi ıslaklık var. Ellerimle siliyorum gözlerimi ve tv yi kapatıp yatağıma uzanıyorum içimde müthiş bir huzurla.

ABİ MUHTESEM olmus eline koluna yuregıne saglık bole galbıyetlerın dewamını bide senın elinden okumak bi baska olur dewamını beklıyoruz bole yazılarının insallah sene sonu sampiyonluk yazısını da yazmak nasıp etsin allahım
 
Re:

Ozan Öztekin' Alıntı:
Maddi sıkıntılar,şampiyonluğa giderken kaçan oyuncular ve koç,ligde orta sıralarda geçen sezonlar ve dahi küme düşme korkusuyla örselenen ve hırpalanan bu aşık kalp her şeyi unuttu ve yeniden aşık oldu sevgilisine bu akşam.

Başka türlü nasıl anlatılır ki bu içimdeki mutluluk? dile kolay 10 sene olmuş bir Avrupa maçı oynamayalı ve rakip geçen seneden şampiyon ünvanlı bir İspanyol. Ürkeklik var tedirginlik var,acaba lar var kafalarda. Ama hepsinden fazla olan heyecanla geçiyoruz tv nin karşısına ve her türlü imkansızlığa rağmen salona koşan bir avuç Galatasaray aşığına katıp sesimizi,başlıyoruz maça.

Daha ilk dk.lardan kıpır kıpır içimiz ve anlıyoruz ne kadar özlediğimizi, bir beynelmilel maçta renklerimizi görmeyi.

Saniyeler ilerliyor,şutlar,ribauntlar,asistler,hızlı hücumlar derken görüyoruz ki maç bize de gülümsüyor. Girona beklemediği bir takımla karşılaşıyor belli ki. İlk çeyrekte arka arkaya yedikleri fastbreaklerle hafif afallasalar da, yaşlı kurt McDonald yumuşak üçlüklerle takımını toparlıyor ama karşısında öyle bi çocuk var ki, McDonald bırakın onu savunmayı izlemekten bile yoruluyor. Bu genç İllinouis li,sanki 40 yıllık bir oyun kurucu gibi takımına hakim,setlere hakim,bütün dizginler elinde ve en ufak bir nba kibiri taşımadan bütün arkadaşlarını oyuna sokmaya çalışıyor. Ve başarıyor da..

Tufan savunmada belkemiği ama hücumda da kaçırmadan 4 üçlük atıyor.
Murat ilk 5 başlıyor ve sahada kaldığı kısa sürede 4 asist yapıyor.
Gaines daha ilk hücumda eurolig oyuncusu olduğunu belli ediyor.
Owens girdiği her bölümde katkı yapıyor.
Cüneyt ilk çeyreğin sonunda Dee yi dinlendirmek için girdiğinde muvaffak olamıyor ama ikinci yarıda maçı kıran üçlükleri atıp Dee ye ?keyfine bak? diyor adeta.
Ve Hüseyin..belli ki gününde değil,küçük Gasol çembere yaklaştırmıyor,şutları ise girmiyor,ama yinede maçın en kritik anlarından birinde Dee nin güvenini boşa çıkarmıyor ve Dee ye asist,kendine iki sayı,Girona ya da mola yazdırıyor.

Ama birdenbire fark kapanıveriyor,maç berabere..avuçlar terlemeye,yüzler asılmaya,sigaralar yakılmaya,tırnaklar yenmeye başlıyor. Hayır hayır böyle bitmemeli,buraya kadar getirmişken mutlu bitmeli bu gala diyor ekran başındaki milyonlar ve salondaki az sayıda ama lebalep doluymuş gibi destek veren taraftar.

Ve onlarla aynı fikirde olan biri daha. Maç boyunca fazla öne çıkmadan takımını yöneten Dee,artık sorumluluk alma zamanının geldiğini görüp gayet sakin bir şutla maçın son basketini atıyor ama noktayı koyamıyor. Bir savunma daha lazım ve sahnede yine Dee. Perdeye takılıyor ancak şuta kalktığında eli hemen burnunun dibine yetişiyor ve yere indiğinde hep beraber nefesimizi tutup,topun düşmesini bekliyoruz.

Evet?top çemberden geçmiyor,çembere çarptığında çıkan ses,dünyanın en güzel sesi oluyor o anda ve sevinç çığlıklarımızın ilk notasını oluştururken,kendime dönüp bakıyorum ve şaşırıyorum. Bi anormallik var,neden yeterince sevinmiyorum,neden çılgına dönmüyorum.

Sonra fark ediyorum ki,gözlerimin altında bi ıslaklık var. Ellerimle siliyorum gözlerimi ve tv yi kapatıp yatağıma uzanıyorum içimde müthiş bir huzurla.

10 yıl sonra çıktığımız ilk maçımızda hepimiz o yazdığınız yazıdaki heycanı yaşadık umarım takımımız bu heycanı bize yaşatmaya devam eder ve sizin bu yazınızın devamını bizlere okumutmaya fırsat verir

Harika bir yazı olmuş Ozan bey
 

Üst