Galatasaray - Fenerbahçe Serisi Teknik Analiz

Önder Ç.

0
Yönetici
Biraz da basketbol ve saha içini konuşalım.

Öncelikle serinin kendi sahamızda olan ilk iki maçını kazanırsak sampiyonluğu kutlamak tekrar İpekçi' ye kalmaz diye düşünüyorum. Böyle bir durumda kendi sahasında çok büyük baskı altında kalacaktır Fenerbahçe.

Bu sezon 4 maç kaybettik onlara. Sırasıyla Cumhurbaşkanlığı (75-58), Ligin ilk maçı Caferağa (74-68) ve Avrupa Liginde iki maç (77-58 ve 73-51). İlk dört maçı kaybettikten sonra son iki maçı ligde (76-66) ve kupada (63-60) kazandık. İlk maçları kaybetmek tabiki hepimizde bir hayalkırıklığı yaratsa da umudumuzu hiç kaybetmedik bu takıma. Çünkü hocamızın da dediği gibi takım iyi karakterli oyunculardan kurulmuştu ve mutlaka başarı gelecekti.

Peki takımın bir anda bu kadar değişip Fenerbahçe karşısında iyi maçlar çıkarıp galibiyet almasının sebebi neydi?Eksikleri gidermek, yapılan hataları tespit edip ders çıkarmak, sabretmek ve daha çok çalışıp takım havasını yaratmak gerekiyordu. Nitekim aynen öyle oldu. Takım olmak için herkes kendinden daha fazla birşeyler vermeye başladı, yapılan hatalardan ders çıkarıldı, Tamika takıma dahil edilip önemli bir eksik giderildi. Takımda öyle bir arkadaşlık ortamı oluştu ki herkes birbirine inanılmaz destek oluyordu. Örneğin Işıl, onun yerine giren Doneka iyi oynadıkça kenardan en çok destekleyen oyuncu oluyordu. Aynı şekilde Doneka' da Işıl oyundayken aynısını yapıyordu. Takımdaki hiçbir oyuncu bencillik yapmadan tamamen takımın başarısına odaklanmıştı. Yabancı olmalarına rağmen Seimone, Sylvia içimizden biri gibi Galatasaraylı olup takımın neşe kaynağı durumuna gelmişlerdi. Buna karşın karşı tarafta yaşanan bir Angel örneği var en basitinden. Tabi takımın bu duruma gelmesi oyuncular kadar teknik ekibinde bir başarısıydı.

Özellikle Tamika'nın takıma katılması birçok oyuncumuza oldukça rahatlattı parke üstünde. Örneğin; Sylvia' ya çok fazla ikili sıkıştırma getirememeye başladılar, Seimone daha rahat şut imkanı buluyor, Işıl oyun kurmada daha istikrarlı ve seçimlerini daha iyi yapıyor hale geldi. Işıla bir parantez açmak lazım, sakatlıktan sonra hepimizin beklediği eski Işıl ve belkide daha iyisi artık sahada oluyordu. Üstelik geçirdiği acı günler onu öyle bir olgunlaştırdı ki sadece oyuncu olarak değil kaptan olarakta takımı ayağa kaldıran, en kötü günde herkese destek olup bu takım olgusunun yaratılmasına önemli katkısı olan biri haline geldi.

Uzun seneler özlemin çektiğimiz Şampiyonluk için bu güzel takımın şimdi önünde son bir engel kaldı. Fenerbahçe senelerdir yaptığı yatırımın karşılığını doğal olarak hakederek alarak lige ambargo koymuştu. Ama artık bu sene en çok hakedenin biz olduğumuza inanıyorum ve hakettiğimizi de alacağız inşallah.

Diana-Hacettepe-Doping olaylarına ağlamalarına ise karnım kesinlikle tok. Ligin ilk maçında Caferağa'da Tamika olmamasına rağmen maçı uzun süre önde götürüp son anlarda yaptığımız basit hatalar ve yorgunluktan dolayı elimizden kaçırdık onları. Bildiğimiz gibi 5 yabancısından Angel ve Matovic haricinde diğer oyuncuları rotasyona giriyor. Nevriye uzun süredir sakat, yüksek ihtimal bizim maçlarda oynayacaktır ama bu kadar idmansız kalıp ne derece faydalı olur göreceğiz. Matovicle beraber Sylvia'yı ne derece durdurabildiklerini gördük, kafaları hep yukarıda Sylvia' nın sortilerini izlediler genelde. Kısalardan kesipte Tammy'i oynatacaklarını da sanmıyorum zira kısa pozisyonunda ciddi sıkıntı çekiyorlar o zaman. Her hücumda topun mutlaka Sylvia'nın eline değmesi gerekiyor. Benim en büyük korkum hakemlerin de yardımıyla Sylvia'nın faul problemine girmesi, saçma sapan faul veriyorlar kıza. Üstelik hücum ederken ona yapılan temasların neredeyse hepsi faulken çalınmıyor. Başka türlü durdurmalarına imkan yok çünkü, Şamil'in de dediği gibi kendisi "haksız rekabet".

Angel Fener'i son maçlarda sürükleyen oyuncu. Ama onun da Tamika'dan ne kadar çekindiğini görüyoruz. Muhtemelen bizim maçların da en skorer oynucusu olur ama bu Fenere ne kadar yarar göreceğiz. Tamika için söyleyecek birşey yok zaten. İhtiyaç olursa 1 yada 5 oynuyor ve hiç farketmiyor onun için.

Birsel Işıl eşleşmesinde sezon başından bugüne çok büyük değişiklik var. Sezon başında Birsel'in lehine olan ibre bugünlerde bana göre Işıl'a doğru kaymış durumda. Işıl gerçekten çok güçlendi, kafasındaki korkulardan tamamen kurtuldu, penetre ediyor, şutları güvenerek gönderiyor ve daha çok ribaunt kovalıyor artık. Bu eşleşme serinin sonucunu belirleyecek en önemli eşleşmelerden biri olacak. Kendisine en son sorduğumda Birsel' den eksiğin olduğuna inanıyormusun diye, "hayır yok", peki artın olarak hangi yönlerin olabilir dediğimde "12.000" diye cevap verdi :)

Seimone Fener maçlarını hep sevmiştir zaten. Ligin ilk maçında Fenerli taraftarların Diana için " senmisin dünyanın en iyi oyuncusu, bak şuna da oyuncu gör" dediklerini çok iyi biliyoruz maç sırasında. Sezon başında o da çok eleştirildi ama kolay değil Işılla aynı sakatlıktan çıkıp geldi. Özellikle saha içinde birşeye sinir olup kafasını taktığında korksun karşı takım :)

Bahar son zamanlarda faul problemi yaşıyor. Nevriye karşısında savunmada fizik olarak dezavantajlı olsa da hücumda acısını çıkarıyor. Ellerini indirmeden biraz daha dikkatli ve güçlü durmalı savunmada. Ayrıca biraz daha fazla üçlük denemeli bazı pozisyonlarda çok boş kalıyor ve kullanmıyor.

Gülşah, Doneka, Melisa, Tuğba, Nihan oyuna girdiklerinde mutlaka en iyisini yapmak zorundalar. Şampiyon olacağız ve herkesin katkısına ihtiyacımız var. Özellike takımımızda siyahi oyuncuların fazla oluşu Fenerbahçe' ye karşı ciddi bir güç ve atletiklik farkı yaratıyor. Kesinlikle takım olarak onlardan daha iyi mücadele ediyoruz.

Ve son olarak taraftar. Muhtemelen Türkiye'de yine bir ilke imza atacağız bayan basketbol maçında. Fenerli kızların yerinde olmak istemezdim, o salonda gerçekten işleri çok zor olacak. Erkekler kısmen de olsa seyirci baskısını tolere edebilir ama 12 bin kişi önünde oynamak rakip bayanlar için hiç kolay olmayacak. Bize düşen en büyük görev küfür etmeden ve sahaya birşey atmadan hakettiğimizi almaktır. Hem sahada hem tribünde ders vermeliyiz. Ayrıca unutmayalım ki artık yeni yasa gereği çok ciddi cezalar alabiliriz. Lütfen kendimize olduğu kadar çevremizdekilere de sahip çıkalım.

Son olarak, ne demiştik? sahada 12, tribünde 12.000 = 12. Şampiyonluk
 
Fenerbahçe'nin kadrosu geçen seneye göre daha iyi, bizim geçen sene de gayet iyi bir kadromuz vardı ama Fenerbahçe'nin başında asistan koçu olmamasına rağmen 3-0 ile kaybetmiştik. O yüzden gevşemeye yer yok. Bizim başımızda koç müsvettesi vardı, o da ayrı tabii ki.

Saha avantajı çok önemli kuşkusuz, geçtiğimiz sene seri 1-1 olacakken, Tamika ile Penny arasındaki pozisyona basketfaul çıkması gerekirken hücum faul çıkınca, uzatmaya giden maçı Fenerbahçe kazanmış ve seri 2-0 olmuştu Caferağa'da. Son iki senedir seri evimize maç kaybetme lüksümüz olmadan geliyor. Sırtımız duvara dayandıktan sonra, duyguların çok önplanda olduğu kadın basketbolunda en ufak bir kötü sekans takımı yıkıyordu evimizde. Bir önceki sene Işıl'ın sakatlanması veya geçen seneki hakem kararları kalpleri çok kırmıştı. Bu sene takımın havaya girmesinin, 12000 seyirci isteğinin sebebi Caferağa'ya 2-0 önde gitme şansımızı sonuna kadar kullanmak. Geçtiğimiz senelerde tersini umut edip yanılmış olabiliriz ama 2-0'dan seri dönmez. O yüzden evimizde işi bitirme lüksümüz var ve bunu yapmalıyız.

Unutmamamız gereken bir şey var; rakibimizin kim olduğu. Oyuncusu mızmızlanınca Köln'e numune yollatabilecek güçleri ve inşallah Diana gelir Fenerbahçe şampiyon olur diyen bir federasyon başkanı varken her hareketimize dikkat etmeliyiz. 12000 taraftarın önünde, Galatasaray'ı doğrayacak, göz göre göre maçı bizden alıp onlara verecek bir hakem yok. Hakemi düşünmeyeyip, sadece takıma desteğe odaklanmalıyız. Kendi takımımızdan başka şeylerle uğraşmaya başlarsak, onların istediği olabilir. Kapalı kapılar ardından çıkacak bir karara göre bakmışsınız, 2. ve -bence olmaz da- belki de 3. evimizden izlemek zorundayız.

Dopinçiler, ırkçılar, takım içi güvensizlik ve karışıklıklar derken rakibimiz çorba olmuş durumdaydı. Burası final serisi, hepsi en azından kendi için oynayayıp bir ispat peşinde koşacaklardır. Bizim kızlar ise görebiliyoruz ki takım olmuşlar ve Galatasaray için oynayacaklar.

Güçlü olan biziz, hava bizim arkamızda, avantaj bizde. Güçlüyüz diye küstah, hava arkamızda diye havalı olmazsak avantajımızı kullanırız. Yani Fenerbahçelileşmemezsek, Galatasaraylılığın gereklerini yaparsak 12. şampiyonluk avuçlarımızda.
 
Biraz maçla da ilgili konuşmak gerekirse, gerçekten ilk maç serinin kaderini belirleyecek gibi duruyor.

Nasıl biz bu seneki 5. Fb maçımızı 4 yenilgiden sonra atağa kalkıp, müthiş bir motivasyonla ve hırsla kazandıysak, şuan onlar da aynı şekilde hırslılar bize karşı. O hırslarını 12 bin kişiyle ve sahada iyi mücadele eden oyuncularımızla kırabilirsek en baştan, 12 bin kişinin önünde kazanmalarının hayal olduğu fikrini kafalarına yerleştirebilirsek eğer, seri ilk maçtan biter zaten. Bu yüzden bu maç gerçekten çok önemli.

Fenerbahçe'nin yapacağı yabancı tercihleri de önemli gibi duruyor. Horakova-Zagota-Angel üçlüsünden biri dışarıda kalacak, seçtikleri diğer 2 oyuncudan en az biri kötü performans gösterirse işimiz çok kolaylaşır.

Seimone-Esmeral eşleşmesini hücumda sık sık kullanmalıyız.

Nevriye'nin sakatlığı tam olarak geçmediyse ve hazır değilse yine bizim için büyük avantaj. Bizde de Melisa umarım iyileşmiştir.

Şu maçla ilgili en büyük korkum ise erkek maçından hatırlayacağımız gibi oyuncularımızın maçın başında bu atmosferden negatif etkilenmeleri. Olur ya 12 bin kişinin heyecanı maçın başında kötü yansayabilir, önemli olan erkek takımımızın yaptığı gibi oradan dönebilmek, sonrası kendiliğinden geliyor zaten. Buradan da Gülşah'a geliyorum, ben ona bu seride güveniyorum, şut sokmakta zorlandığımız dakikalarda üçlükleriyle takımımıza hayat verecek umarım.

Tuğba yine savaşçılığıyla tuttuğu oyunculara nefes aldırmayacaktır, 1-2 ekstra basket de fena olmaz hani :)

Işıl ve Bahar ise bu seriyi ve yıllar sürecek dominasyonun ilk adımları olacak olan bu şampiyonluğun en büyük mimarları olacaklar. İkisi de genç ama bir o kadar da tecrübeli. İkisi de bu takımı en az bizler kadar seviyor ve ikisi de bu maçlarda bizlerin sahadaki sözümüz olacak.

Tamika ve Fowles da zaten pozisyonlarında bu seride hem fiziksel hem de psikolojik olarak çok ağır basan oyuncularımız.

Tüm takıma güveniyoruz herkes gibi, koçumuza güveniyoruz. Ha olur da şanssız bir mağlubiyet alırsak bu seriyi Caferağa'dan İpekçi'ye tekrar döndürecek gücümüz var, onu da biliyoruz.

Bu arada en büyük çekincelerimizden biri de hakemler yine. Erşan Kartal akla geliyor Bayan Basketbolu-Hakem Hataları deyince. Bir de federasyondan talimatlı olacaklar muhtemelen, Fb'nin canı yandı, biraz da Gs'ın canı yansın diye... Gözümüz sahada olsun, nefes aldırmayalım onlara da...
 
Önder abi uzun uzun yazmış, artı olarak eklenecek pek bir şey yok ama;

Fenerbahçe'ye gelmeden önce favorim olan Angel'dan hala çekiniyorum. Fakat neyse ki Ratgeber onu dizginliyor. Final serisinde ya herro ya merro diyip bırakabilir dizginleri. Yine neyse ki diyorum, dünyanın en iyi savunmacısı onu kucaklayacaktır.

Angel ne yapabilir; dışarıdan etkinliği yüksek olmadığı için, hücum ribaundlarını zorlayabilir ve Tamika'yı geçip içeri girerse Bahar veya Fowles'ın faullerini attırabilir.
Bizim bu konudaki avantajımız ne; Syl, Tamika, Bahar rakibe hücum ribaundı vermeyecektir. Zaten, Galatasaray pota altına girmek çok keyifli bir şey değil bir rakip için. Yani Angel kendisi için en ters gelebilecek düzenlerden birine karşı oynayacak. O yüzden %100'ünü görebileceğimizi sanmıyorum.

Anete bir diğer etkili isim Fenerbahçe hücumunda. O, ne atarsa Seimone fizik ve kalite avantajıyla daha fazlasını yazdırmalı tabelaya. Zaten dün Seimone'nin gözlerindeki ışığı gördükten sonra, savunmada da çok ekstra işler yapacağına inancım tam. Tuğba sahada olduğu dakikalarda, benim kişisel olarak en büyük beklentim Esmeral veya Anete hangisi karşısındaysa görevini yapması. Seri 120 dakika sürecekse ve Tuğba 120 dakika boyunca sahada kalacaksa savunmadaki sertliği koysun sahaya, gerekiyorsa bir şut dahi atmadan bitirsin seriyi benim için kafidir. Özellikle Letonyalı rakibi, dripling üzerinden şut bulmak konusunda çok da etkili değil. O yüzden karşısında olacak oyuncumuzun ona boş şut imkanı doğurmaması önemli.

Yıllardır canımızı en çok yakan isim Nevriye Yılmaz ama bu sefer karşısında Yasemin olmayacak. Şut atmak için çıktığı heryerde, elini görecek Bahar'ın. Bahar'dan tek isteğimiz faullerini kontrol etmesi. Panküp maçında gördük ki bu konuda oldukça dikkatli. Aynısını bekliyoruz bu seride. Çünkü rakibin en kilit oyuncusuna karşı oynayacak. Bahar sahada olduğu sürece, Nevriye'nin en etkili panzehirlerinden biri. Şöyle diyelim, Nevriye çok iyi bir oyuncu, Bahar da onu ne kadar yavaşlatabilirse, bunu da yapıyor zaten.

Çekincem olmayan eşleşmeleri yazmadım.

Aslında böyle bir hesap yok ama kişisel beklentimi yazarsam Işıl+Bahar+Michelle+Gülşah+Nihan+Tuğba+Hodges'tan 25, Tamika+Syl+Mone'dan 45+ sayı bekliyorum her maçta. Fenerbahçe'yi 65'in altında tutmamız, hele ki 70 sayı geçirtmememiz lazım. Özellikle Avrupa'da rakibin bu baremi geçtiği maçların hemen hepsini kaybettik.

Berkay Bey'in yorumlarında da katıldığım noktalar var. Gevşeme gibi bir lüksümüz yok. Fenerbahçe geçtiğimiz sene Ajavon, Hoffman, Sutton-Brown ve büyük yıldız olarak sayabileceğimiz tek isim Penny Taylor ile İpekçi'de maç kazandı. Bizde de Katie Douglas, Tamika, Sophia ve Leuchanka gibi özel oyuncular vardı. Biz tribünde elimizden geleni yapacağız ama biz oynamayacağız sonuçta, saha avantajımız var, Fenerbahçe'de durumlar karışık diye bir rahatlık oluşursa, seneye de şampiyonluktan uzak 12. senede hedef 12 diye sloganlar üretiriz. Buraya kadar geldikten sonra bunu hiç istemiyoruz.

O yüzden bugüne kadar iyi insanlar olmaları en büyük gururumuz olan Sarayın Sultanları'ndan, en amansız, sert ve can yakan performanslarını istiyoruz. Tabii fiziki olarak can yakmadan bahsetmiyorum ama mental olarak onları hiç heveslendirmeden evimizde yumrukları indirmeliyiz. Caferağa'ya kroke durumda gidecek Fenerbahçe, zaten bir yerde nakavt olacaktır.


Bu şarkı da Yenilmez Armada'nın mirasçısı Sarayın Sultanları'ndan şampiyonluklara gelsin.

Seni ben unutmak istemedim ki
Uzayan yollara neden inandın
Sevenler verdiği sözden döner mi
Şu yalan yıllara neden inandın

Seni unutsaydım bekler miydim hiç
Bir derdime bin dert ekler miydim hiç
Şu sonsuz hasreti kalbime koyup
11 sene boyu ahh çeker miydim hiç

Bana sen uzaktan sitem ettikçe
Benim ümitlerim elimden tutmaz
O yalan sözlere sakın inanma
Seneler geçse de seven unutmaz

Seni unutsaydım bekler miydim hiç
Bir derdime bin dert ekler miydim hiç
Şu sonsuz hasreti kalbime koyup
11 sene boyu ahh çeker miydim hiç

Bu serinin ardından, sizlere tekrar Yenilmez Armada olarak seslenmek istiyoruz. Bu takımın bir ferdi olmak, sizlere Sarayın Sultanları dememiz için yeterli ama Yenilmez Armada olmak için kazanmak, kazanmak ve en iyinizi sahaya koymak zorundasınız. Türkiye Kupası'nın ardından "Merhaba Yenilmez Armada" demiştik, bu serinin noktalanacağı tarih itibariyle daimi olsun ablalarınızın lakabı sizlerin üstünde.
 
İlk maçın ilk yarısı diyorum. Çok sert girmek lazım ilk maça. Umarım üstte yazıldığı gibi ilk çeyrekte bir bocalama yaşanmaz.

Onun dışında yazılacak herşey yazılmış, ne desem tekrar olacak. Bu iki maçı da izleyemeyecek olmam benim için ayrı bir talihsizlik tabii, totem olsun artık.
 
Kendisine en son sorduğumda Birsel' den eksiğin olduğuna inanıyormusun diye, "hayır yok", peki artın olarak hangi yönlerin olabilir dediğimde "12.000" diye cevap verdi

Şu bölüm ilgimi çekti. Çok hoş bir anektot olmuş.

Teknik taktik çok yazacak birşey yok aslında. Onlardan daha iyi mücadele edip kazanacağız inşallah.
 
12 bin taraftarımızın önünde takımımızın tek yapması gereken çok iyi mücadele etmesi çok iyi kontsantre olması. 12 bin taraftarın ise tek yapması gereken takımı desteklemesi gereksiz yere olay çıkmamalı. Bu şartlar altında herşey yolunda gidecektir inşallah.
 
Bir avantajımız da Abdi İpekçi'de oynamaya daha alışkın olmamız. Pota arkaları ile duvar arasında boşluk çok daha fazla olduğu için derinlik algısı daha fazla ve atışlar daha zor. Fener takımı bu konuda daha fazla zorlanacaktır. Takımımızın yapması gereken maça iyi başlamak ve seyirciyi maçın içinde tutabilmek. Seyirci ise geriye düşsek bile maçtan kopmamalı ve takımı itmeli. Fener bizden daha tecrübeli gibi dursa da bu tip maçları oynamaya alışkın oyuncularımız az değil. Fener maçlarında psikolojik olarak bir adım geride başlardık. Bu yıl bir adım öne attık kendimizi. Geçen yılki seride isimleri olmasa bile katkıları ile öne çıkan iki isim vardı. Bunlar Ajavon ve Ebony Hoffman'dı. En kritik dönemlerde attıkları sayılarla takımlarının direncini arttırıyorlardı. Ayrıca Penny Taylor en önemli silahlarıydı ve geçen yılki seriyi ağırlıklı olarak bu üç oyuncunun sayıları ile kazanmışlardı. Şimdi isimli olsalar bile Angel-Matovic ve Anete o katkıyı veremiyor. Bu bizim için bir başka artı.
En son olarak keşke bu maça ve atmosfere en çok yakışacak, gerçekten ruhunu parkeye koyabilecek Sophia da olabilseydi. İnşallah gelecek yıllarda olabilir.
 
Bir kere bu seriyi kaybedersek kendi hatalarımızdan kaybederiz ancak, bu çok açık.

Psikolojik üstünlüğümüz hat safhada, sadece hırsları kaldı, İpekçi'de o atmosferde maç kazanamayacaklarını göstermek lazım ilk maçtan ki sonradan umutlanıp maça asılmasınlar. Angel'i demoralize edebilir taraftarımız, inşallah da öyle olur.

Kalite olarak bakınca Seimone-Tamika-Fowles hakikatende Big Three. Bu üçlünün yanında Işıl-Bahar-Melisa-Tuğba-Gülşah da gayet iyi katkı veriyorlar.

12 bin kişinin önünde bu takımın kaybedeceği bir takım yok gibime geliyor, nasıl kaybederiz düşünemiyorum bile. Umarım da düşünmek zorunda kalmayız.

Sophia ile ilgili hayal de hepimizin. Şu şampiyonluk gelsin yeter ki, seneye şu takıma öyle şeyler yapılabilir ki... :)
 
Önümüzdeki maçlarda savunmada Fowles-Nevriye, Matovic-Bahar eşleşmesi yapmak daha iyi olur sanki. Fowles'ı olabildiğince potaya yakın tutmalıyız.
 
Fenerbahçe'ye gelmeden önce favorim olan Angel'dan hala çekiniyorum. Fakat neyse ki Ratgeber onu dizginliyor. Final serisinde ya herro ya merro diyip bırakabilir dizginleri. Yine neyse ki diyorum, dünyanın en iyi savunmacısı onu kucaklayacaktır.

Angel ne yapabilir; dışarıdan etkinliği yüksek olmadığı için, hücum ribaundlarını zorlayabilir ve Tamika'yı geçip içeri girerse Bahar veya Fowles'ın faullerini attırabilir.
Bizim bu konudaki avantajımız ne; Syl, Tamika, Bahar rakibe hücum ribaundı vermeyecektir. Zaten, Galatasaray pota altına girmek çok keyifli bir şey değil bir rakip için. Yani Angel kendisi için en ters gelebilecek düzenlerden birine karşı oynayacak. O yüzden %100'ünü görebileceğimizi sanmıyorum.

Yıllardır canımızı en çok yakan isim Nevriye Yılmaz ama bu sefer karşısında Yasemin olmayacak. Şut atmak için çıktığı heryerde, elini görecek Bahar'ın. Bahar'dan tek isteğimiz faullerini kontrol etmesi. Panküp maçında gördük ki bu konuda oldukça dikkatli. Aynısını bekliyoruz bu seride. Çünkü rakibin en kilit oyuncusuna karşı oynayacak. Bahar sahada olduğu sürece, Nevriye'nin en etkili panzehirlerinden biri. Şöyle diyelim, Nevriye çok iyi bir oyuncu, Bahar da onu ne kadar yavaşlatabilirse, bunu da yapıyor zaten.

Biz tribünde elimizden geleni yapacağız ama biz oynamayacağız sonuçta, saha avantajımız var, Fenerbahçe'de durumlar karışık diye bir rahatlık oluşursa, seneye de şampiyonluktan uzak 12. senede hedef 12 diye sloganlar üretiriz. Buraya kadar geldikten sonra bunu hiç istemiyoruz.
Şu 4 paragraftaki çekincelere Işıl-Birsel eşleşmesinde yaşadığımız sorunu eklersek bugünkü 36 dakikayı açıklarız bence.
 
Onur sana ufak bir ek yapayım;

Aslında böyle bir hesap yok ama kişisel beklentimi yazarsam Işıl+Bahar+Michelle+Gülşah+Nihan+Tuğba+Hodges'tan 25, Tamika+Syl+Mone'dan 45+ sayı bekliyorum her maçta. Fenerbahçe'yi 65'in altında tutmamız, hele ki 70 sayı geçirtmememiz lazım. Özellikle Avrupa'da rakibin bu baremi geçtiği maçların hemen hepsini kaybettik.

Işıl+Bahar+Michelle+Gülşah+Nihan+Tuğba+Hodges 26, Tamika+Syl+Mone 48 toplam 74 attık. Yalnız yemememiz gereken kadar sayı yedik.

Yazdığımız eşleşmelerde beklenti dışı bir durum olmadı, ateşin nereden geleceği çok belli. Bugün çok hücum ribaundı verdik. Rotasyonumuzun ve ribaundların en etkili oyuncularından birini kullanamadık.

Ben çok güveniyorum, bu kaybettiğimiz son maçtı. Taş çatlasın, belki bir daha ama ötesi yok. Kazanacağız! Sıkmayın canlarınızı :)
 
hala %60-40 avantaj bizde...
biz istersek kazanırız...
ancak fikrimin değişmediği birisi var kenarda...
2 değil şu haldeyken 20 kere yense Fener'i fikrim sabit kendisi hakkında...
bu kadrolarına bile bizden iyi diyen varsa Taurasi seneye geri döndüğünde ne denicek merak ediyorum...

şampiyon olmaya hala yakınız Caferağa'da 1 değil 2 maçıda kazanırız ama sene sonu artık birşey yapılsın...
artık bizimde bir koçumuz olsun zora düştüğümüzde kafamızı çevirip bizi kurtaracak bir hamleyi yapağına inandığımız bir koç...
 
Biraz kurcaladım da, 2 takım da 28'er basket atmış. Hatta biz daha çok üçlük atmışız ama faul çizgisinden 17 sayı bulurken rakibimiz, biz 13 kere gitmişiz çizgiye. Soyunma odasına giderken, Recep Hoca'ya "çok kötü maç yönetiyorsunuz, biraz dikkat" dedim, sanki küfür etmişim gibi sinirlenip, acaip hareketler yaptı ve "gel sen yönet" dedi. Anlaşmıştık halbuki, ama sonra nedense vermedi düdüğü. Neyse konumuz o değil. Matovic, saha içinden 10/12 ile şut atmış, %82 civarı, Nevriye ile Horakova da çok yüzdeli oynadılar. Birsel, Meral ve Angel üçlüsüne 10 hücum ribaundı vermişiz. Gülşah çıldırana kadar, çok kötü bir yüzdeyle dış şut kullandık.

Işıl'ın sahada olduğu dakikaların skoru 47-59, Işıl ve Tamika ile Seimone'den birinin kenarda olduğu dakikaların skoru; 27-18. Işıl'ın verimlilik puanı 0, Seimone'nin 1. Maça savunma sertliğimizi koyamadan başladık, sonrasında da hücum gücümüzle öne geçtik. Yetmedi. Fenerbahçe 14 sayı öndeyken ve aslında maçı bitirmişken, Angel'ın Tamika'ya yaptığı blok sonrası (aslında blok değilde, hareketleri sinirlendirdi bizimkileri) takımın sigortaları attı ve 16-3'lük seri geldi. 74-75 iken son 20 saniyede top bizdeydi, Tamika yanlış seçim yaptı, Işıl da hata yaptı ve kaybettik.

Bugün -bu göreceli tabii- ekstra katkı aldığımız tek isim Gülşah'tı (bana göre değil, onun standartlarında normal bir performanstı), fakat sahadaki her oyuncumuz daha fazlasını yapabilirdi. Sylvia daha fazla ne yapabilir ki diyen olursa, Matovic'e daha az sayı attırabilir. Takımda tavan yapan yokken, iki önemli oyuncumuz taban performanslarını ortaya koydular, kendilerini buraya getiren sistemlerinden bir dönem koptular ama yine de son topta kaybettiler.

Bu bizim en kötü performansımızdı ve bir tekrarının olacağını sanmıyorum. Seriyi kaybettiğimizi düşünen varsa, bana açıklasın bu şekilde. Buraya ve diğer başlıklara önceden de yazdığım gibi şampiyonluk inancım tam. Hedef 12, hedeften sapma yok!
 
Melisa çok önemli bir oyuncuymuş bizim adımıza bunu anladık bir kere. O olsaydı bu kadar ribaunt vermezdik Fenerbahçe'ye. Neredeyse bütün ribauntları Sylvia tek başına almış. Melisa oraları iyi karıştırıyordu. Bundan sonraki maçlarda kesinlikle oynamalı. Zaten ısındı ama neden oynamadı bilemiyorum. Sylvia 40 dakka oynamayı daha ne kadar kaldırabilecek bilmiyorum. Malesef orada bir alternatifimiz yok. E doğal olarak yoruluyor kız, Matovic bugün bombos sutlar attı belkide Türkiyeye geldiğinden beri en iyi maçını çıkarttı.

Çok erken şampiyonluğu konuşmaya başlamışız, artık maç maç düşünüp öyle hareket etmek lazım. Evet avantajımızı kaybettik ama hedef hala yerinde duruyor.

Hakemlerin maç içindeki berbat yönetimlerini geçiyorum son topta kesinlikle hatalı yürüme yoktu. Tamika malesef kendinden beklenmedik bir hareket yaptı. Üstelik bir adım avantajı varken Angel'a potaya gitmek yerine pas vermeyi tercih etti. Belki bunda Angeldan yediği blok etkisi de olabilir. Işılda orada ribaunt için pozisyon alırken topu bir anda kucağında buldu. Ama topu kontrolüne alır almaz yere vurmuş defalarca izledim. Ribaunt için koşarak geldiğinden hakem pozisyonu süzememiş. Üstelik Fenerli oyuncuların hiçbiri steps diye itiraz bile etmedi. Hatta faulmü caldılar diye hakeme baktılar. Fener farkı açarken bize, fark açılınca da onlara ters düdükler çaldılar. Ama son topta malesef direk sonuca etki ettiler.

Parola belli: Şampiyon olmak için hakemleri de yeneceğiz.
 
Herşey yazılmış ama bir şey es geçilmiş. Fenerle hemen hemen aynı rotasyonu yaptık ve bu onların yorgunluk dezavantajını avantaja çevirecektir. Çünkü aynı anda yorulmalar başlayacak ve yorulmalar yaşanırken biz deplasmanda olacağız. Bence bu küçük ama önemli bir ayrıntı. Bir de baya dikkatle baktım da Ratgeber'in bir adet doğru bir adet yanlış seçimi vardı. İlki hücumda Matovic'i kullanmaktı ve çok doğruydu. Çünkü o da biliyordu Fowles'ın daha çok adam savunmasına değil , boyalı alan savunmasına yönlendirileceğini. Ve bunun için sürekli Matovic'i kullanmaya çalıştılar ve kısaları ribaunda sokarak Fowles'ın etkinliğini azaltmaya çalıştılar. Yani Fowles' birebir durdurup bütün güçlerini harcamak yerine kendi silahlarını kullandılar. İşte o kısa ribaundlarını Melisa Can olsaydı dengeleyebilirdik bence. Bahar o tarz bi oyuncu değil Melisa'ya göre silahları çok daha fazla olmasına rağmen. Ratgeber'in yanlışı ise son bölümlerde Anete gibi bir oyuncuyu kenarda unutmasıydı. Bunu anlayamadım bir türlü , çünkü o kritik anlarda Horakova da yokken Anete nasıl oynamaz anlaşılır gibi değil. İnşallah bu yanlışından dönmez , hatta Fowles'ın istisliklerinden sonra ondan korkup oyun prensibini filan değiştirmeye kalkar. Mutlu eder bizi :)
Son olarak da 2. maç çok kritik . Affı yok denecek kadar az. Benim bile düşündükçe karnıma ağrılar girerken sporcular da doğal olarak streslidir. Aman sahaya çıktığınızda devam etmesin bu stres. Rüzgar hala arkamızdayken berbere gidelim Caferağğya...
 
Şampiyonluk serilerinde, daha doğrusu Play Off serilerinde önemli sayılabilecek çok kriter vardır. En önemlisi istemektir. Diyeceksiniz ki Şampiyonluğu istememek gibi bir durum olur mu? Olur. Bu anlamda kendini farklı hazırlarsın. Şampiyonluklar (basketbolda özellikle) Sadece teknik-taktik değil, oyuncunun mental olarak dik durması ile kazanılır. Oyuncu bir maçtan yenik ayrılsa bile 2 gün sonraki maça, herşeye sıfırdan başlamak zorundadır. Aynı şekilde yense de bu geçerlidir. Bir çok faktör var bunları tetikleyen. bunlardan başlamak istiyorum.

Öncelikle motivasyon ve subjektif koşullardan etkilenmemek önemlidir. Sanılanın aksine kadınlar bu tarz maçlarda seyirci baskısını daha az hissederler ama onlara bu seyirci baskısını hissetirmek istiyorsanız, maçın başında öne geçip belli bir farkı ortaya koymak gerekmektedir. Örneklendirecek olursak GS FB ile yapacağı kendi evindeki maçta ilk periyota iyi başlayıp farkı açar ve periyotu 7-8 sayı farkla önde tamamlarsa, 2. periyot rakip seyircinin baskısını üzerinde hissetmeye başlar ve mental anlamda sapmaları gösterir bünye( FB yani). Nitekim GS seyircisinin pek de iyi olmadığı bir günde bile Matoviç'i böyle sertleştirmesinin, Angel'in blok yaptı diye şampiyonluk sevinci yaşamasının nedeni, üzerlerindeki seyirci baskısıdır.

Seyircinin bu anlarda bu tarz oyuncuların üzerine oynaması gerekmekte. Mesela ben ilk maçtan önce yakınımdakilere, -ilk periyot Sylvia ve Tamika'nın iyi oynamayacağını, EuroLeague finali oynamış Syliva, WNBA finali oynamış Tamika'nın gene de bu tarz atmosferde belki de ilk defa maça çıkacaklarını ortama adapte olmalarının ilk yarının sonunu bulacağını- belirtmiştim. Sylvia dediğim gibi ilk yarı oyunun iki yakasında da sorunlar yaşadı. Pota altımızda, başta Angel olmak üzere çok hücum ribaundu kaptırdı. Ama ikinci yarı ortama adapte olmaya başladı. Gene de Matoviç'le yaşadığı tartışma onun tam olarak adapte olamadığını gösterdi. Tamika ise maç boyu hiç adapte olamadı ama ikinci maçta tamamı ile sıfırdan oyuna hakim olacağına beni inandırdı. Bu Caferağa'da yaşayabileceklerine karşı ona aşı niteliğinde olsa gerek. Ki dikkatli gözler Tamika'nın maç içinde iki defa Matoviç'e kasıtlı faul yaptığını hatırlayacaktır (ikisi de son periyot FB potasının Protokol Tribününe bakan köşesinde oldu). Bu iki olay, Sylvia'nın ve Tamika'nın maça mental olarak hazırlansalar bile Seyirci baskısını bir şekilde üzerlerinde hissettiklerinin göstergesi.

Mental sürece çok ağırlık verip yazıyı uzatmak istemiyorum. GS Kadın basket takımının üzerinde ilk maçta büyük bir ağırlık olduğu belliydi. Maç öncesi oyuncuların suratı genel olarak kireç gibiydi. Seimone dışında maça maç atmosferinde giren yoktu desem yalan olmaz.

Maça nasıl girdik, nasıl gitti, nasıl durduk bunlar hep ayrı hikayeler. Ama GS'ın Melisa Can'ı aradığı bir gerçek. Bahar 20-25 dakikalık oyun sürecinden, (üstüne bir de sakatlanınca) 30 dakikaya çıkınca yorgunluk vücuduna hakim oldu. Normalde ortalamanın üzerinde bir şutör olan Bahar'ın, 4 tane boş üçlüğü kaçırmasının sebebi de biraz bu yorgunluk olsa gerek. Ki oyun içinde Bahar bize pota altında lazım olmasına rağmen, (sanırım) sakatlık endişesi ile dışarı kaydı veya kaydırıldı. Tamika içeri girdi. Bu da GS'ın oyun akışında değişikliklere sebep oldu. Seimone'un faul problemine girmesi sebebi ile Işıl-Doneka beraber oynayınca böyle durumlarda içeri penetre edebilecek Seimone etkisini fazla hissettiremedik FB'ye. Takım 4. periyota başlarken 4 sayı fark olmasına rağmen birden gereksizce panik 3'lüklerine başlayınca FB'nin işine geldi. Ceyhun Hocanın rotasyonu daha düzeyli kullanması gerekiyor. Bu bir final serisi ise her oyuncunun diri kalması önemli. Melisa'nın sakat olması sebebi ile uzun rotasyonunda sıkıntı yaşayınca, Sylvia 40 dakika sahada kalmak zorunda kaldı. Umarım bu maç Sylvia dinlenmeye fırrsat bulur. Seri boyunca en çok ihtiyac duyduğumuz oyuncu konumunda.

Ceyhun hocanın hücumu Sylvia üzerinden kuracağı kesin. Hücumu onun üzerinden kuracak derken Şutu Sylvia kullanacak anlamında değil. Zaten maç içinde bakarsanız göreceksiniz. Sylvia topu aldığında direk köşeye doğru kaçmaya çalışıyor anında Matoviç ve Nevriye ikili sıkıtırmaya geliyor. İşte o anda Sylvia'nın verceği pasları hızlı paslaşma ile Boş üçlükler veya pota altında bitiricilik görebiliriz. Bunu yapacak olanlar da 4 ve 2 numaralarımız olmak zorunda. Sonuçta maç içindeki taktik gereği, Sylvia bir köşeye açıldığı an, Tamika da diğer köşeye açılıyordu, Seimone ve Bahar'a bu boşluğu yaratmak adına. Bunu ilk yarı Bahar değerlendirdi. Seimone boş şutlar buldu. Ama Seimone'un potaya daha fazla yüklenmesi ve Sylvia'yı sıkıştırmaktan gelen iki uzunun ona faullü müdehale yapmasına imkan vermesi gerekiyor (tabi bitirişi de yapmalı). Çünkü FB'nin Sylvia'yı tuttan iki uzunu dışında ribauntu alacak diğer adamı Angel olduğundan ve Tamika da diğer çizgiye çekildiğinde onun başında beklediğinden, Seimone pota altına girip şutunu kullandığında o şut girmese bile ribaunt mücadelesi verecek oyuncular (Bahar-Seimone/ Esmeral-Birsel) bizim lehimize avantaja sahip. Takımın Tamika ve Sylvia'nın bu kenara gelişlerini iyi değerlendirmesi gerekiyor. GS'ın bu serideki en büyük avantajı bu oyundur. Rakibin Sylvia'yı tek adamla savunmak gibi bir şansı yok. Tek adamla savunursa, Sylvia zaten hızlı ayaklarını kullanacak hem faul alıp hemde sayıyı bulacak (ki maçta bunu çok yaptı) FB Sylvia bunu çok yapınca, tekrar ikili sıkıştırmaya döndü ama Bahar (sakatlanma riskini alamadığından) dışarıda, Tamika içeride oynadığından Angel'de pota altında beklemeye başlamıştı. Bu ikili sıkıştırmaların (Sylvia'ya) sonucu bir çok dış oyuncumuz boş üçlük şansı yakaladı ama nedense hepsi de korktular atmaya (özellikle ışıl) Bahar 4 tane boş üçlük attı girmedi Ardından o boşluğu Gülşah yakaladı. 2 tane attı girmedi ama gene denedi 3 tane ardarda soktu. Bu kez Gülşah'a baskı uygulamak isteyince Sylvia bire bir kaldığından cezayı kesti. Yani GS'ın oynayacağı taktik az çok şekillendi. Bundan sonra seri boyunca bunu yapacağımız belli. Üstelik bu ikili sıkıştırmalar (Sylvia'nın pas kanallarını doğru kullanması durumunda) Sylvia'yı diri tutup dışa açılan Sylvia'nın arkasından gidip tekrar potaya koşan FB uzunlarını da yoracaktır.

Seri de GS'ı çok şanslı görüyorum. Maç öncesi kapı önünde konuşurken, bu maçı çok rahat alacağımızı ama salı günkü maçın ortada olacağını söylemiştim. Çünkü takımın bu maçı aldıktan sonra rehavete gireceğini, salı günü abondone olabileceğini düşünüyordum. Ama tam tersi oldu. Takım artık maç ne olursa olsun maça dair konsantrasyonunu seri boyunca kaybetmeyecektir. Üstelik bizim pota altı oyuncumuzun yaşını, FB'nin pota altı oyuncularının yaşı ile kıyaslayınca, uzun seriyi çıkartmak konusunda Nevriye ve Matoviç'in daha şanssız olduğunu düşünüyorum. Bu noktada Tuğba, Gülşah hatta Nihan gibi oyuncuların maç içinde efektif kullanıma girip Tamika'yı yedeklemesi gerekiyor. Bu oyunculardan biri maça girdiğinde kötü bile oynasalar iyi savunma yaparlarsa (ki Esmeral'in savunmasında Nihan ve Tuğba etkili olacaktır) Tamika'nın dinlenmesine katkı verdiklerinden, takıma büyük katkıları olacaktır. Seride Tamika'yı dinlendirebilmek bizim için çok önemli.

Sonuç olarak Şu gerçek ki senelerdir FB'nin hem ilk beşi bizden iyiydi hem geniş rotasyonu vardı. Bu yüzden bir çok arkadaş "anlamıyorum maça iyi başlıyoruz biz öndeyiz ama maçı FB kazanıyor" diyorlardı. Çünkü bench sayesinde onların dinç olduklarını unutuyorlardı. Bu yüzden de maçın sonu ayakta kalıyordu "iyi takım" ve maçı kazanıyordu. Son maç bize gösterdi ki biz gerçekten iyi takımız, FB'ye göre. Çünkü görüldüğü üzere maçın sonunda biz ayakta kaldık. Bunlar iyiye işaret. Takım için yapabileceğim sadece onların, oyundan keyif almasını istemek olacaktır. Maç boyunca veya günlük hayatta onlara sadece bunu söylüyorum. Çünkü bu takım, oynadığı oyundan mutlu olduğu sürece, önüne geleni devirir. Takıma baskı değil destek olmalıyız. Kendi bireysel güdülerimizi değil, takımı düşünmeliyiz. Işıl'ı Bahar'ı, Tamika'yı, Sylvia- Seimone'u, Tuğba'yı Gülşah'ı tribüne çağırıp alkışlamalı ama üçlü çektirmek, tezahurat yaptırmak gibi işlere girmemeliyiz.

Sonuç olarak defans yapmalıyız. GS defans takımıdır. Biz 80 sayı atamayız ama 70 sayıda yemeyiz. Bunu bilelim sakin olalım keyif alalım muhtemelen Pazar günü şampiyonluğun keyfini süreceğiz...
 
Ceyhun hoca bazen rakip iyi bir ivme yakalamışken maça müdahale etmede geç kalıyor. Molalarını daha erken kullanabilir ve mola dönüşü takımda mutlaka bir kıpırdanma olmasını sağlamalı.

Saygılar.
 
Ceyhun Hoca takım iyi giderken ve öneyken alan savunmasına dönme kararı alıyor. Ben bunu anlamıyorum. Sebebini biri açıklayabilir mi?
 
Son iki yoruma bire bir katılıyorum. Herşey iyi giderken Alan Savunmasına geçmesi kumardı resmen ve elimizdeki maçı böyle verdik. Alan Savunmasında oyuncularımız çok hareketsiz kaldı ilk maç aynı şekilde hücumda da öyle.
 

Üst