Başkanın ne hatasız olduğunu düşünüyorum, ne de günahsız. Fatih Terim ile yolların ayrılma sürecinde kendisini haklı bulsam da o dönemde dahi yaptığı hatalar vardır, veya Oktay Mahmuti'nin ayrılış süreci ve akabinde çıkan/çıkarılan haberler vardır, veya kurumsallaşma fikrine kendisini kaptırıp şampiyonluk sonrası yaptığı seçim olayı vardır..
Yani bunlara eklemeler yapan olabilir, oturup konuşuruz. Ama Ünal Aysal'ın yaptığı hatalar, kendisinin Galatasaray vizyonuna yakışır bir başkan olduğu gerçeğini en ufak ölçüde değiştiremez, bu konuda kimseyle tartışmaya dahi girmem. Çok arzulayanlar Faruk Süren - Ünal Aysal arası geçen zamana baksın, girilen kısır döngüye, yaşananlara baksın. Ünal Aysal döneminde görülen baskılara rağmen kulübün içinde olduğu gelişim hareketine bir dikkat çekmek lazım. 3 Temmuz Süreci'nden fırsat yakalayıp, başarı kazandığımızı düşünenler için şu an 3 Temmuz öncesinden çok daha aleni bir biçimde saldırıda olduğumuz gerçeğine de dikkat çekmek istiyorum. Mali yönden yapacağımız hamlelerin nasıl engellendiği, SPK ile olan ilişkilerimiz, medyanın saldırıları, federasyonlar usulsüzlüklerinin tavana vurması.. Daha nice kalem sayarsınız, Aysal Dönemi'nde karşılaştığımız zorluklara dair. En başta da devlet ile olan ve pek de iyi olduğu gözükmeyen ilişkilerimiz var tabi. Böyle bir dönem içinde elbet hataları olmuştur başkanın ama şu gelinen noktada kendisine yapılan medya saldırıları, kulüp içerisinden güvensizlik ortamı onu bu noktaya getirdi.
Bırakması bana göre yanlış, ancak Aysal'ı Aysal yapan bu farklı düşünce tarzı, o olaylara farklı açılardan baktı ve böyle bir karar verdi. Bu ortamda, güvensizlik hissederken devam etmeyi istemedi. Şimdi ondan sonra kulüp kimlerin yönetimine geçer, kimler kına yakar, nereye doğru yol alırız, kestiremiyorum. Ama pek ümitvar olduğumu söyleyemeyeceğim, umarım "Galatasaray'ın olduğu yerde her zaman umut vardır." sözüne binaen, bu umutsuz ortamda bizlere ışık olabilecek birileri çıkar.