• Sitemiz şuan güncelleme aşamasındadır, karşılaşabileceğiniz teknik sorunlar için şimdiden özür dileriz.

Işıl Alben

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Önder Ç.
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
  • Okuma süresi: 0:38
Önder bey yine güzel bir yazı yazmış Işıl hakkında. Katıldığım noktalar var ama hatalı bildiği olaylar da var. Çok fazla detaya girmeden ve konunun uzamaması için bugüne kadar olduğu gibi Işıl' a sahip çıkma hakkımı kullanıyorum.

Hiçbir şey Işıl'ın son milli maçı 0 sayı 0 asistle tamamladığı gerçeğini değiştirmez.
Bir önceki maçta da Birsel 0 sayı attı bu onu kötü bir oyuncumu yapıyor o zaman? Birsel şu anda Işıl' dan oyun kurma anlamında daha iyi durumda bunu inkar etmek akla sığmayacak bir hareket olur. Ama böyle bir şey yazarak nereye varmaya çalışıyorsunuz?

Işıl Alben 6 maç 115dk 25s 15r 12a 11tç 3tk
Sue Bird 6 maç 147dk 25s 11r 31a 2tç 8 tk

İstatistik uzmanlarına.. Asist farkını dakika-top çalma-top kaybı farkı nispeten dengeler..
Yani istatistiksel olarak Bird'den farkı yok..
Aaa tabii..0 sayı 0 asist ..

Bu istatistikleri sanırım cevap olsun diye yazdın ama Işıl ile Sue Bird arasında büyük fark var bunu da kabul edelim. Basketbol istatistik değildir benim nazarımda. Örneğin Işıl' ın Rusya maçının ikinci yarısında Hammon' a yaptığı baskılı savunma maçın ortaya çıkmasında çok önemli olmuştur. Ama bunu istatistikler yazmaz.

Işıl mutlaka ama mutlaka daha çok çalışarak şut performansını geliştirmeli ve kendine güvenini iyice kazanmalı. Bunu yapacak insanlar da belli.

Saygılar.
 
Ben de onu kastettim. Bird tabi ki çok iyi, ama istatistiklere bakarsak fark yok.
İstatistiklere bakmak yanıltıcı, onu söylemeye çalıştım.
Dolayısıyla 0-0 olması da kötü olduğu anlamına gelmez.
Millet olarak süreç değil de sonuç odaklıyız galiba. Mücadeleyi ve çalışmayı başarı gelmezse takdir etmiyoruz.
Bu tutumumuzda motivasyon kırıcı oluyor.
Önder Bey'in de bahsettiği gibi Işıl'ın mücadelesini önce takdir edelim, tabi ki hatalarını da eleştireceğiz.
 
Arkadaşlar realite şu ;
Işıl iyi bir Galatasaraylı , fakat sakatlıktan döndükten sonra performansı vasat.
Ama bu vasat hali bile bizde oynayabilecek kapasitede, türk oyuncu olarak pozisyonunda ilk 3 e girer. Haliyle 1. karşı takımda , bizde Işıl kalıyor.
Ben hala Işılın Galasatsarayda olmasından memnunun. Süper bir oyucu değil ama takımda olması gereken bir oyuncu.
 
Işıl'ın özel antremanlar yapması lazım. Belki yeni teknik ekiple kendisini biraz daha geliştirebilir.
Ama artık Galatasaray takımında bu kadar çok konuşulmasına gerek yok.
 
Ben Işıl 'ı sadece sahadaki basketbolu ile değerlendirme taraftarı değilim. Daha önce de belirttiğim gibi sahada zaten mücadele, ruh anlamında herşeyini veriyor. Bunların dışında takım olmak istiyorsanız Işıl gibi birilerinin mutlaka takımda olması gerekiyor. Birleştirici, bir araya getirici, isyan eden özellikleri var.

Hucüm konusunda ise eskisi gibi değil. Ama biz onun yeteneklerine daha önce şahit olduk. Çok değil bir iki hucüm silahı, onu çok daha özel yapar..

0 sayı, 0 asist olayı bir gerçek, rakamlar öyle yazıyor. Ama bu maçta Işıl 'ın yaptığı katkı 10 sayı 10 asist olsa belki bu kadar etkili olamayabilirdi. Rusya maçının son topa kalmasında en fazla katkıyı o verdi.
 
Anlamayacaklarını bilsem de bu yazıyı yazmamın önemli sebeplerinden biri bazı hastalıklı beyinlerdir.

Öncelikle Işıl Alben kimdir, neler yaşamıştır kısa bir bakalım. Alt yapılarda sayısız başarı kazanıp “en iyi oyun kurucu, asist kraliçesi, en değerli oyuncu” gibi ödülleri defalarca almış olan Işıl 16 yaşında İstanbul Üniversite ile A takım maçlarına çıkmaya başlayıp bu takımın birinci oyun kurucusu olmuştur daha o yaşta. 2006-2007 sezonunda Botaş formasıyla Türkiye Kadınlar basketbol liginin en iyi oyuncusu seçilmiş ve İspanyada bir kulüple anlaşıp yola çıkmak üzereyken taraftarı olduğu takım Galatasaray’ dan teklif gelince hiç düşünmeden İspanya’ ya gitmekten vazgeçip, devam eden yıllarda bir çok defa yaşandığı üzere daha fazla para veren kulüpler yerine ki bunun içinde ezeli rakibimiz Fener’de var Galatasaray’ı tercih etmiştir. MVP seçildiği Botaş’ta aynı zamanda triple double yapma başarısını da göstermiştir.(geçmişte kaldı bunlar diye aklınızdan geçirip okumamazlık etmeyin sakın, okuyunda anlayın olayları tam olarak)

İlk senesinde Galatasaray’da iyi bir sezon geçirip Cumhurbaşkanlığı Kupasını kazandı ve FIBA Eurocup’ta 3. Olan takımın en önemli parçalarından biri olmuştur. Ki bir sonraki sene bu kupanın kazanılmasında önemli katkıları olup asist kraliçesi ünvanını almıştır. 2008-2009 sezonunda kazanılan bu Avrupa Kupası Türkiye’de kadın basketbolundaki ilk ve tek Avrupa kupasıdır. Galatasaraylılığı, sahadaki mücadelesi, hırsı, formanın hakkını vermesi, karakteri ve insanlığından dolayı taraftarın “dişi Metin Oktay, parkedeki biz” diye hitap etmeye başladığı Işıl aynı zamanda Türkiye’de Kadın basketbolunun sevilmesinde en önemli oyuncu haline gelmiştir. Bugün milli maçlarda bile ismi anons edildiğinde en çok alkışı alan, sahaya girerken tribünlerde bambaşka bir enerji yaratan bir oyuncudur Işıl. Galatasaray’ ın cebinden menejerlik parası çıkmasın diye senelerdir menejer bile kullanmayıp kulüple pazarlık bile etmeyen, diğer bütün oyunculara ev kirası ödenirken kendisi bunu istemeyen belki de biraz salak bir Galatasaray’lı. Sanırım kulüpteki profesyonel sporcular arasında menejer kullanmayan tek oyuncu.

2008-2009 sezonunda uzun yıllardır hasret çekilen şampiyonluk için her şey yolunda giderken 27 Nisan 2009’ da 15 dakikada 13 sayı attığı bir Fenerbahçe maçında çok iyi oynarken o talihsiz sakatlığı yaşayıp taraflı tarafsız herkesi oldukça üzmüştür. Seri bitip Fener şampiyon olunca herkesin yaptığı tek yorum “Işıl sakatlanmasaydı kesin şampiyonduk” olmuştu. İyileşip parkeye yeniden dönmeye başladığı zamanlarda bir EuroLeague maçında yine aynı sakatlığı yaşayıp dönüşü çok zor bir yola girmiştir. Çünkü bu sakatlığı aynı yerden iki defa yaşayıp spora geri dönmek herkes tarafından oldukça zor gösterilmekteydi. Fakat hırslı yapısı ile bilinen Işıl yoğun terapi ve idmanlar ile geçen aylardan sonra tekrar salonlara geri döndün. “Eğer Galatasaray forması giymiyor olsaydım herhalde tekrar dönemezdim” diyerek hem bu formanın onun için önemini hem de içinde bulunduğu durumu özetleyerek ona destek veren herkese de teşekkür etmiştir. Hatta idareye sürekli bir oyun kurucu daha almaları konusunda baskı yapanda kendisidir. Neticede Fener senelerce Işıl’ ın karşısına 3 tane oyun kurucu ile diri şekilde çıkarken, Işıl o pozisyonda yanlız bırakılarak yıpratılmıştır. Dolu dolu 3 sene içinde 2 tane ön çapraz bağ ameliyatını geçiren bir oyuncunun su anda bu şekilde sahada olması bile büyük başarı. Bacağına unuttuğu tüm hareketleri tekrar tekrar antrenmanlar ile hatırlatmaya çalışırken, her dönem daha iyiye giderken geldiği nokta örnek gösterilmesi gerekirken, yurt dışında kendisine övgüler yağdırılırken, sizinde tuttuğunuz çanakla neredeyse ilk kez basketbol maçı seyretmiş kişiler bile Işıl yüzünden kaybettik diyecekler. Bravo hepinize bu asistler için.

Eskiden normal karşılıyordum, insan en çok sevdiğine çektirirmiş diye düşünüyordum ama artık bu düşüncem değişti. Ciddi şekilde bu kızın düşmanları ve çekemeyenleri olduğu apaçık ortada. Normal karşılamak lazım tabi bu insanları. Kendisinin yaptığı hiçbirsey olmaksızın onun için oluşan bu ilgi sevgi alanını ve sakatlıklar sonrası sıfırdan gelinen bu başarı hikayesinin kıskanıldığını düşünüyorum net. Basit bir örnek vermek gerekirse bugün twitterda 60 küsür bin takipçisi olan ve kadın basketbolunun en ilgi çekici oyuncusu. Ondan sonra en fazla hangi kadın basketbolcunun ne kadar takipçisi vardır orasını size bırakıyorum araştırabilirsiniz. Bu kadar çok seveni varken sevmeyenleri de olacak doğal olarak. Kimse sevmek zorunda da değil orası ayrı ama maksatlı şekilde yıpratılmaya çalışılmasının karşısında hep oldum ve olacağım aynı şekilde. Sadece Işıl için değil tüm basketbolcularımız içinde bunu yaparım.

Hücum süresi biterken topu potaya fırlatıyor (saha dışına atması gerekir herhalde! üstelik aynı şeyi başka oyuncu yaptığında süre bitiyor mecbur attı olur!), üçlü çektirmekten başka bir işe yaramıyor (kendi kendini tribüne çağırıyor malum!), basketbolcu değil (o yüzden hem milli takımda hemde Galatasaray’da hiçbir koç vazgeçemiyor!), tek kredisi Galatasaray’lı olması (Galatasaraylı olması da suç, ben Fenerliyim demeliydi!), altyapıdan oyuncu koysak daha iyi oynar (senelerdir yatırım yapan ve büyük hedefleri olan Fenerbahçe ve Galatasaray’ın altyapıdan kaç tane oyuncusu süre alıyor maçlarda merak ediyorum!), ligde herhangi bir yerli oyuncu ondan daha iyi oynar (üst düzey yerli oyuncu sayımız oldukça fazla zaten 70 milyonluk ülkede!) o geldiğinden beri şampiyon olamıyoruz (evet son şampiyon olduğumuz 1999 yılından beri kadroda Işıl!) gibi saçma sapan mantıktan uzak sataşmalar bu düşmanlığını en güzel örnekleri.

Elbette eleştirilecek, konuşulacak yanları çok Işıl’ın. Ben bunları onun kendisine söylediğim için burada yazma gereği duymuyorum çünkü bazıları gibi arkasından sallayıp suratına gülecek karakterde biri de değilim. Ama eleştiri yapacağım derken laf atan, dalga geçen, hakaret eden, kendi oyuncusuna sahip çıkmayan, sadece kötülemek için fırsat kollayan insanlar en azından bu forumda mastürbasyon yapamayacak bundan sonra!

güzel bir yazı olmuş, eline sağlık Önder abi

Işıl'ın bu maçtaki 0 sayı - 0 asist olayı daha çok konuşulur, fenerlilerin olayına dönmeye başladı "ama biz sizi bir kere 6-0 yendik" gibi, gösterdiği mücadele görülmez, ama Işıl 0 sayıyla oynadı

Hilmi beyin son yazdığına katılıyorum, belki sayı atamadı, asist yapamadı ama onun dışında verdiği mücadele ve katkı yeterliydi, son ana kadar mücadele etmemizi sağladı, Ekrem hoca Işıl'ı kendine getirecektir, buna inanıyorum, ayrıca Whalen'in olması da onu rahatlatacaktır biraz
 
Isıl bizden öncesi bize gelene kadar yaptıkları transferi icin baglar.

Bizden sora yaptıkları ise takımdaki gelecegini baglar, olimpiyatlardada izledim cok kötu durumda.Isıl bize gelen ısıl degil sakatlıkdan sora inanılmaz düsüsde, suanki görüntüsü ile GALATASARAYDA oyunıcak durumda degil.Birsel`e bakıyorum, birde ısıl`a sut yüzdeleri inanılmaz farklı bence Isıl kendini toparlamalı.
 
Işıl Alben

Işılı değerlendiriken geçmişin hatırı için susmayalım . Vefalı olmak bu seviyede pek aranmaz, bazen sakıncalı da olabilir.
Bu nedenle geçmişinden bahisle anlayışlı ve vefalı olalım demeyeceğim.

Ama Işıl’ın geçmişi ve bugünü hakında düşüncelerimiz (beklentilerimizi karşılama anlamında ) geleceği hakkında sağlıklı bir karar vermemizi sağlar.
Işıl’ın geçmişi bize kesinlıkle bugün oynadığından çok daha iyisini yapabileceğini gösteriyor.

Bu da bize, nasıl olurda Işıl eskisi gibi beklentileri karşılayabilir, bu nasıl sağlanabilir sorusunu sormamızı ve cevabını aramamıza neden olmalı.


Tamam , takımın içinde değiliz. Neler olduğunu çok az biliyoruz. Ama tahminde de bulunabiliriz:

Işıl’ın beklentileri karşılamamasının nedenlerini düşündümde aklıma gelenler;
Geçirdiği ağır sakatlık.
Beklentilerin yüksek olması
Hakkında yılardır sürdürülen polemikler. (Bu konuda Fenerbahçeli bayan basket yazarlarının tutumunu kasıtlı bulduğumu belirtmeliyim.)
Yıldızoğlunun elindeki oyuncudan yeteneklerinine göre en iyi şekilde yararlanma becerisinin azlığı.
Yanlış takım mühendisliğinin ceremesinin yerli oyunculara yüklenmesi.
Kişiliğinin egosunun önünde olması. Fedakarlığı, takımının iyiliğini bireysel çıkarlarının önüne koyması.


Işıl’dan memnun olmayanların şu sorunun cevabını vermeleri gerekir. Işıl takımdan ayrıldığında yerine yerli guard olarak kimi koyarlar.
Birsel dışında kim Işıl’dan daha fazla takımımıza katkıda bulunabilir. Bu soruya kısa vadede bir isim önerilebileceğini sanmıyorum.

O zaman bizim Işıl’a sahip çıkmamız ve yeteneklerini kullanabileceği görevleri vermeyi , ona uygun setleri de kurmamız gerekmez mi?

İster istemez Işıl ile Birsel mukayesesi yapılıyor. Birsel iyi bir oyuncu ama Işıl’da bulunan yeteneklerin bazıları Birsel’de yok. Birsel’in yeteneklerinin bazıları da Işıl’da yeterince yok ya da kullanmıyor.
Sayı üretme konusunda Işıl’ın tercihlerinin kendisine zarar verdiğini düşünüyorum.
Başlangıçda yapılan birkaç denemenin başarısız olması boş kalsa dahi bir daha atış yapmamasına yetiyor. (Bence en yüksek yüzde ile başarılı olduğu stop jump shot’la denemeye devam etmeli).

Takımımızın Işıl’a ihtiyacı var. Taraftarın Işıl’a sahip çıkma akıllığını göstermesi gerekir.Türkiye liglerinde bugün Işıl’ın yerini alacak bir oyuncu yok. Işıl’ın taraftar tarafından desteklenmesi , motive edilmesi gerekir.
Işıl’ın da yeteneklerine güvenmesi,tevazuyu bırakıp koç’dan taraftarın beklentilerine ve yeteneklerine uygun rol talep etmesi gerekir.
 
Isıl bizden öncesi bize gelene kadar yaptıkları transferi icin baglar.

Bizden sora yaptıkları ise takımdaki gelecegini baglar, olimpiyatlardada izledim cok kötu durumda.Isıl bize gelen ısıl degil sakatlıkdan sora inanılmaz düsüsde, suanki görüntüsü ile GALATASARAYDA oyunıcak durumda degil.Birsel`e bakıyorum, birde ısıl`a sut yüzdeleri inanılmaz farklı bence Isıl kendini toparlamalı.

Size Önder Abi'nin yazdığı yazının satır aralarını özetlemek istiyorum: Işıl, her sporcunun kabusu olan, çok ciddi bir sakatlık geçirdi; üstelik iki kere. Buna rağmen geri dönüşü ve performansı, bu sakatlığı geçirmemiş bir sürü lig oyuncusundan kat kat daha iyi. Öyle iyi ki, hala milli takımda ve hala performansı takdir görüyor. Eleştirirken geçirdiği sakatlığı göz önünde bulundurma zorunluluğu var. Bu, onun kariyerinde bir dönüm noktası çünkü. Çok dürüstçe ifade edeyim, Işıl yerinde olsam "Galatasaray'dan ne gelirse kabulüm" yerine "Lanet olsun o güne de, o maça girdiğim saniyeye de" derdim. Çünkü ortalama insan bunu yapıyor, kendini düşünüyor. Bu sakatlığı geçirmiş insanlar ameliyattan sonra "Dizimi artık şu kadar derece açabiliyorum", "Artık çömelebiliyorum" diye seviniyor; adam normal vatandaş. Işıl sporcu, üstelik basketbol oyuncusu. Düşünsene dizinden ameliyat olmuşsun, ağrı olmadan yürüyemiyorsun ama pozitif olman ve fizik tedaviye hırsla asılman lazım.

Bu arada sakatlık, sakatlık diyoruz -forumda anlatıldı mı bilmiyorum ama- nedir bu sakatlık onu da çok kısa anlatmış olayım ki bir daha kronik baş ağrısından muzdarip olduğu için performans düşüklüğü yaşıyormuş gibi bir yorumunuz olmasın:

Ön çapraz bağ (ACL), uyluk ve kaval kemiğini bağlayan yapılardan biri ve dizde sabitliğin sağlanmasına yardım eder. Koşma, zıplama ve kesme hareketlerinde (yani basketbol oynarken) bu bağa yük biner. Kopması durumunda vucüt kendi kendine bu bağı onaramaz. Dizin çevresindeki benzer uzunlukta ve sertlikte (zira esnek bir doku değil) bir doku yeni bağ olarak nakil edilir (yani kemiğe vidalanır). Vakaların %75-%80'inde menisküs yırtığı da görülür. Menisküs kıkırdak doku olup, kemiklerin sürtünmesini engeller; yırtılması halinde kişinin hareketleri kısıtlanır, ağrısı olur ve dizi kilitlenir. ACL ameliyatından sonra da sanma ki hasta eskisi gibi sıfır hasar dize sahip olur. Bu sefer dizdeki stresi azaltmak için kaslar güçlendirilir. Ameliyat sonrasında, kişinin ameliyatlı bacağında kasların az kullanılmasına bağlı olarak incelme ve güçsüzleşme görülür. Fizik tedavi gereklidir, acı dolu bir süreçtir, minimum 6 ay sürer.

Not-1: Hani spor sitelerinde sık sık gördüğümüz, basketbol maçlarında çekilmiş fotoğraflar var ya; mesela şu linkteki gibi. İşte o pozisyonda ayak sabitken baldırın aniden dönmesi demek, Işıl'ın yine sakatlanması demek. Onu geç, her ani yön değiştirme yine bağlarında baskı yaratması anlamına geliyor. Yani Işıl'ın her maç yaptığı çoğu hareket aslında yeni bir sakatlık riski taşıyor. Solucanlar bile deneylerde elektrik yediği kanala geri dönmezken, bu kız çıkıp hırsla basketbol oynuyor.
Not-2: İstatistik için şu cevabı tekrar okumanızı öneriyorum: http://www.gsbasket.org/forum/threads/5596-10-Işıl-Alben?p=545979&viewfull=1#post545979
Not-3: Çok denedim ancak görmezden gelemiyorum. Özür dileyerek belirtmem gerekir ki, yapmış olduğunuz yazım hataları gözlerimi acıtıyor.
 
Size Önder Abi'nin yazdığı yazının satır aralarını özetlemek istiyorum: Işıl, her sporcunun kabusu olan, çok ciddi bir sakatlık geçirdi; üstelik iki kere. Buna rağmen geri dönüşü ve performansı, bu sakatlığı geçirmemiş bir sürü lig oyuncusundan kat kat daha iyi. Öyle iyi ki, hala milli takımda ve hala performansı takdir görüyor. Eleştirirken geçirdiği sakatlığı göz önünde bulundurma zorunluluğu var. Bu, onun kariyerinde bir dönüm noktası çünkü. Çok dürüstçe ifade edeyim, Işıl yerinde olsam "Galatasaray'dan ne gelirse kabulüm" yerine "Lanet olsun o güne de, o maça girdiğim saniyeye de" derdim. Çünkü ortalama insan bunu yapıyor, kendini düşünüyor. Bu sakatlığı geçirmiş insanlar ameliyattan sonra "Dizimi artık şu kadar derece açabiliyorum", "Artık çömelebiliyorum" diye seviniyor; adam normal vatandaş. Işıl sporcu, üstelik basketbol oyuncusu. Düşünsene dizinden ameliyat olmuşsun, ağrı olmadan yürüyemiyorsun ama pozitif olman ve fizik tedaviye hırsla asılman lazım.

Bu arada sakatlık, sakatlık diyoruz -forumda anlatıldı mı bilmiyorum ama- nedir bu sakatlık onu da çok kısa anlatmış olayım ki bir daha kronik baş ağrısından muzdarip olduğu için performans düşüklüğü yaşıyormuş gibi bir yorumunuz olmasın:

Ön çapraz bağ (ACL), uyluk ve kaval kemiğini bağlayan yapılardan biri ve dizde sabitliğin sağlanmasına yardım eder. Koşma, zıplama ve kesme hareketlerinde (yani basketbol oynarken) bu bağa yük biner. Kopması durumunda vucüt kendi kendine bu bağı onaramaz. Dizin çevresindeki benzer uzunlukta ve sertlikte (zira esnek bir doku değil) bir doku yeni bağ olarak nakil edilir (yani kemiğe vidalanır). Vakaların %75-%80'inde menisküs yırtığı da görülür. Menisküs kıkırdak doku olup, kemiklerin sürtünmesini engeller; yırtılması halinde kişinin hareketleri kısıtlanır, ağrısı olur ve dizi kilitlenir. ACL ameliyatından sonra da sanma ki hasta eskisi gibi sıfır hasar dize sahip olur. Bu sefer dizdeki stresi azaltmak için kaslar güçlendirilir. Ameliyat sonrasında, kişinin ameliyatlı bacağında kasların az kullanılmasına bağlı olarak incelme ve güçsüzleşme görülür. Fizik tedavi gereklidir, acı dolu bir süreçtir, minimum 6 ay sürer.

Not-1: Hani spor sitelerinde sık sık gördüğümüz, basketbol maçlarında çekilmiş fotoğraflar var ya; mesela şu linkteki gibi. İşte o pozisyonda ayak sabitken baldırın aniden dönmesi demek, Işıl'ın yine sakatlanması demek. Onu geç, her ani yön değiştirme yine bağlarında baskı yaratması anlamına geliyor. Yani Işıl'ın her maç yaptığı çoğu hareket aslında yeni bir sakatlık riski taşıyor. Solucanlar bile deneylerde elektrik yediği kanala geri dönmezken, bu kız çıkıp hırsla basketbol oynuyor.
Not-2: İstatistik için şu cevabı tekrar okumanızı öneriyorum: http://www.gsbasket.org/forum/threads/5596-10-Işıl-Alben?p=545979&viewfull=1#post545979
Not-3: Çok denedim ancak görmezden gelemiyorum. Özür dileyerek belirtmem gerekir ki, yapmış olduğunuz yazım hataları gözlerimi acıtıyor.
fülkerli birsel beni zerre kadar ilgilendirmiyor, ben kendi takımımın aslan yürekli kaptanını tanırım gerisi hikâye. birseli göklere çıkaranlar fülker forumlarında istedikleri gibi Işıla sallayabilirler ama Işılı fülker forumdaşlarına yedirmeyeceğiz. Yapıcı eleştiri her zaman, yıkıcı ve alaycı eleştiri asla. Işıl candır Işıl kaptandır Işıl Galatasaray'lıdır.
 
Işıl candır ama kabul edelim kİ Birsel'le Işıl kıyaslanamaz..
 
Birsel'in Işıl'dan özellikle hücumda daha iyi bir oyuncu olduğu aşikar (Savunmada Işıl tartışılmaz üstün).
Şu an Türk milli takımında 2 tane PG var. En azından şimdilik alternatifleri de yok. Birsel karşıyakada olduğuna göre
Işıl bizim için kıymetli ve önemli bir oyuncu ve alternatifi yok (Beğensek de beğenmesek de).
Yabancı kısıtlamasının etkileri artınca Işıl'ın etkisi çok daha iyi anlaşılacaktır. Dolayısıyla elimizdeki değerin kıymetini önce
bilmek gerekiyor, sonra eleştirmek.
 
Birsel de Bİrsel yeter ya ne bu yeterrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr......
 
Bazıları körü körüne Işıl'ı destekliyor, bazıları ise körü körüne Işıl'ı kötülüyor. İkisi de doğru değil.
Açıkçası bense insafsızca davranmamakla birlikte, Işıl'ın geçmişinden getirdiklerini unutmadan, şansızlıklarını da hatırlayarak, kendisinden çok fazla umudum olmadığını belirtmek istiyorum. Işıl,sakatlık geçirene kadar iyi bir oyuncu olma yolunda emin adımlar ilerliyordu ancak artık kabul edelim ki bu sakatlıktan sonra maalesef ki Işıl hiç bir zaman o eski performansının yanına gelmek bir yana dursun, durmadan geriye gitti. 2 senedir yaşanan FB serilerindeki performansları gerçekten çok kötüydü ve bence biz her iki senede de iyi bir oyun kurucumuz olmadığı için yenildik FB'ye.(Hakem kararlarının da etkisi var tabiki)

Sonuç olarak, elbetteki elimizde 50 tane alternatif yok ancak Işıl'a güvenerek,onu birinci guard yaparak büyük başarılar elde edebileceğimizi düşünmüyorum.
 
Zaten o yüzden Özge Yavaş ve Lindsay Whalen aldık oyunkurucu pozisyonunda ezilmeyelim diye..
 
İşin özetine gelirsek Işıl hakkındaki görüşlerim 2 yıldır sabit ve Işıl sağ olsun değiştirebilmek adına en küçük bir atılımda bulunamıyor. Bulunmuyor değil bulunamıyor ister sakatlıktan olsun ister, ister mental olsun Işıl kendi potansiyelini tamamen engelledi artık tekrar açığa çıkarabileceğine de inanmıyorum.

Işıl niye bu takımda kalıyor peki? Cevap basit alternatifi yok. Işıl'ın yerine gelecek her genç zaten kolaylıkla onun kadar kötü oynar çoğu zaman ancak Işıl'ın tecrübesi ve 10 maçta bir yaptığı o nostaji performansları onu diğerlerinden ayıran yegane özellik konumunda.

Birsel konusunda yorum yapıp yine ceza almakta istemiyorum ama şu anda Birsel'in gelme ihtimali olsa Işıl'ı dahada konuşup kimseyi germem burada.

Işıl yatsın kalksın yabancı sınırına ve dar yerli paletine dua etsin öbür türlü bu kulüpte son 2 yılki performansı ile barınması mümkün değildi.
 
Bazıları körü körüne Işıl'ı destekliyor, bazıları ise körü körüne Işıl'ı kötülüyor. İkisi de doğru değil.
Açıkçası bense insafsızca davranmamakla birlikte, Işıl'ın geçmişinden getirdiklerini unutmadan, şansızlıklarını da hatırlayarak, kendisinden çok fazla umudum olmadığını belirtmek istiyorum. Işıl,sakatlık geçirene kadar iyi bir oyuncu olma yolunda emin adımlar ilerliyordu ancak artık kabul edelim ki bu sakatlıktan sonra maalesef ki Işıl hiç bir zaman o eski performansının yanına gelmek bir yana dursun, durmadan geriye gitti. 2 senedir yaşanan FB serilerindeki performansları gerçekten çok kötüydü ve bence biz her iki senede de iyi bir oyun kurucumuz olmadığı için yenildik FB'ye.(Hakem kararlarının da etkisi var tabiki)

Sonuç olarak, elbetteki elimizde 50 tane alternatif yok ancak Işıl'a güvenerek,onu birinci guard yaparak büyük başarılar elde edebileceğimizi düşünmüyorum.

Hatta idareye sürekli bir oyun kurucu daha almaları konusunda baskı yapanda kendisidir. Neticede Fener senelerce Işıl’ ın karşısına 3 tane oyun kurucu ile diri şekilde çıkarken, Işıl o pozisyonda yanlız bırakılarak yıpratılmıştır.

Yeterli bir açıklama bence Işıl kendi bile istemiş!
 
Işıl niye bu takımda kalıyor peki? Cevap basit alternatifi yok. Işıl'ın yerine gelecek her genç zaten kolaylıkla onun kadar kötü oynar.

Dünyanın sayılı oyun kurucularından biri Ticha içinde söylenmişti bunlar gördük! O çok umut beslenen Yasemenide izleidk bu sene! Bırakın sallamayı artık, her genç onun kadar oynarmış. Siz inanıyormunuz buna?
 
Bizim diğer şensızlığımız ise Yasemen in de aynı sakatlığı geçirmesi oldu harbiden kadın baskette bizim takımızda bir uğrsuzluk var Işıl Yasemen,Seimone,Currie,Gülşah hepsi aynı sakatlığı yaşadılar
 
Geri
Üst