• Sitemiz şuan güncelleme aşamasındadır, karşılaşabileceğiniz teknik sorunlar için şimdiden özür dileriz.

Işıl Alben

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Önder Ç.
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
  • Okuma süresi: 0:38
işte bu çok güzel oldu :)
 
çok sevindim :)
ama yanına mutlaka iyi bir avrupalı gard olmalı , özelliklede oynatan
 
Işıl'a en ciddi teklif F8' de sürpriz bir şekilde final oynayan Rivas' tan geldi. Normalde bütçesi fazla olmayan bir takım ama final oynama keyfini ve heyecanını alınca şartları zorlayıp daha iyi bir takım kurma düşüncesine gitmişler. Koçları da Işılı iyi tanıyan ve çok isteyen birisi.

Işıl'ın kalması yerli rotasyonu açısından çok iyi oldu ama onu kafa ve fizik olarak hazırlayabilecek insanların da bir an önce şubede görev alması gerekiyor. Yoksa şu anki şartlarda değişen hiçbir şey olmaz.
 
İnşallah kendisi içinde, takım içinde hayırlısı olur.
 
kimse çaldığı toptan bahsetmiyor :) şu birselin kullandığı şutu Işıl kullansa kaçırsa vay halimize ( ki Birsel doğru olanı yaptı )
 
Büyüksün kaptan seni seviyoruz...
 
Işıl olimpiyatlarda güzel sinyaller verdi toparlanma yolunda. Son saniyelerde çaldığı top bizi ayağa fırlattı ama olmadı canları sağ olsun. Kaptan bize o ışığı verdi, gerisini bekleyip göreceğiz. forever Işıl :)
 
Işıl-Bahar-Nevriye müthiş performans gösterdiler olimpiyatlarda.. Şaziye de iyiydi. :)
 
0 sayı 0 asistle tamamladığı bir maç oldu yani şimdi bir oyun kurucu 22 dakika sahada kalıp sayı atamıyorsa, asist yapamıyorsa, doğru düzgün bir kere bile içeri penetre etmiyorsa, hücum süresinin yarısını elinde top ile geçiriyorsa nasıl iyi oynamış oluyor, nasıl olumlu sinyaller veriyor anlamıyorum. Top çalıyor tamam, ribaund alıyor tamam, her ne kadar katılmasam da hadi savunması da fena değil diyelim yeter mi bunlar bence yetmez ha daha iyisi yok ona katılırım ama pohpohlamanın da gereği yok.
 
Ben hala Eurocup senesindeki Işıl Alben'i göremiyorum.Oyunu iyi yönetemiyor ve sorumluluk alıp skor üretemiyor.Kendine olan öz güveni gitmiş gibi.Mücadele konusunda tamam eyvallah ancak Işıl'dan beklediklerimiz bundan fazlası.Kendi de bunu biliyordur bence.
 
Laf dediğiniz bu kız en azından diğerleri gibi eyvah son top elime kaldı diye panik yapmıyor. kaç pozisyon oldu potayı göremeyenler panikten hep topu Işıl'a verdi. Bu mu süper starlarınız. "Top çalıyor tamam ribaund alıyor tamam her ne kadar katılmasamda savunması da fena değil" ne demek oluyor en çok da ona takıldım. top çalmak ve ribaund almak savunma işi değil mi?
 
Işıl 'ın gayreti, mücadelesi, karakteri vs. bunlar bizim için çok önemli. Ama hucüm anlamında bir kaç etkili silah kullanamadığı sürece hep eksik bir tarafı olacak.
 
Gösterdiği çabaya saygım sonsuz ama hücumda Işıl oyundayken 1 kişi eksik oynuyoruz. Gerek sayı gerek asist açısından pek tehditi yok ne yazıkki.. Ben dünkü maçta yaptığı baskı hatası yüzünden gelen basket faule girmeyeceğim. Ondan önceki pozisyonda topu çalmamış olsaydı o zaman da maç bitmişti. Ama genel istikrar olarak baktığım zaman Birsel'in hücumda verdiği güveni hiç kimseye verdiğini zannetmiyorum..

Galatasaray açısından gelirsek de, olur da gitmiş olsaydı bile yerli oyuncu havuzunu pek bilmiyorum ama yerine gelecek yerli guard ondan daha iyi olmayacaktı herhalde. O yüzden eldeki en iyi malzeme bu ve yetinmek zorundayız. Umarım günü gelir eski performansını sergileyebilir..
 
Anlamayacaklarını bilsem de bu yazıyı yazmamın önemli sebeplerinden biri bazı hastalıklı beyinlerdir.

Öncelikle Işıl Alben kimdir, neler yaşamıştır kısa bir bakalım. Alt yapılarda sayısız başarı kazanıp “en iyi oyun kurucu, asist kraliçesi, en değerli oyuncu” gibi ödülleri defalarca almış olan Işıl 16 yaşında İstanbul Üniversite ile A takım maçlarına çıkmaya başlayıp bu takımın birinci oyun kurucusu olmuştur daha o yaşta. 2006-2007 sezonunda Botaş formasıyla Türkiye Kadınlar basketbol liginin en iyi oyuncusu seçilmiş ve İspanyada bir kulüple anlaşıp yola çıkmak üzereyken taraftarı olduğu takım Galatasaray’ dan teklif gelince hiç düşünmeden İspanya’ ya gitmekten vazgeçip, devam eden yıllarda bir çok defa yaşandığı üzere daha fazla para veren kulüpler yerine ki bunun içinde ezeli rakibimiz Fener’de var Galatasaray’ı tercih etmiştir. MVP seçildiği Botaş’ta aynı zamanda triple double yapma başarısını da göstermiştir.(geçmişte kaldı bunlar diye aklınızdan geçirip okumamazlık etmeyin sakın, okuyunda anlayın olayları tam olarak)

İlk senesinde Galatasaray’da iyi bir sezon geçirip Cumhurbaşkanlığı Kupasını kazandı ve FIBA Eurocup’ta 3. Olan takımın en önemli parçalarından biri olmuştur. Ki bir sonraki sene bu kupanın kazanılmasında önemli katkıları olup asist kraliçesi ünvanını almıştır. 2008-2009 sezonunda kazanılan bu Avrupa Kupası Türkiye’de kadın basketbolundaki ilk ve tek Avrupa kupasıdır. Galatasaraylılığı, sahadaki mücadelesi, hırsı, formanın hakkını vermesi, karakteri ve insanlığından dolayı taraftarın “dişi Metin Oktay, parkedeki biz” diye hitap etmeye başladığı Işıl aynı zamanda Türkiye’de Kadın basketbolunun sevilmesinde en önemli oyuncu haline gelmiştir. Bugün milli maçlarda bile ismi anons edildiğinde en çok alkışı alan, sahaya girerken tribünlerde bambaşka bir enerji yaratan bir oyuncudur Işıl. Galatasaray’ ın cebinden menejerlik parası çıkmasın diye senelerdir menejer bile kullanmayıp kulüple pazarlık bile etmeyen, diğer bütün oyunculara ev kirası ödenirken kendisi bunu istemeyen belki de biraz salak bir Galatasaray’lı. Sanırım kulüpteki profesyonel sporcular arasında menejer kullanmayan tek oyuncu.

2008-2009 sezonunda uzun yıllardır hasret çekilen şampiyonluk için her şey yolunda giderken 27 Nisan 2009’ da 15 dakikada 13 sayı attığı bir Fenerbahçe maçında çok iyi oynarken o talihsiz sakatlığı yaşayıp taraflı tarafsız herkesi oldukça üzmüştür. Seri bitip Fener şampiyon olunca herkesin yaptığı tek yorum “Işıl sakatlanmasaydı kesin şampiyonduk” olmuştu. İyileşip parkeye yeniden dönmeye başladığı zamanlarda bir EuroLeague maçında yine aynı sakatlığı yaşayıp dönüşü çok zor bir yola girmiştir. Çünkü bu sakatlığı aynı yerden iki defa yaşayıp spora geri dönmek herkes tarafından oldukça zor gösterilmekteydi. Fakat hırslı yapısı ile bilinen Işıl yoğun terapi ve idmanlar ile geçen aylardan sonra tekrar salonlara geri döndün. “Eğer Galatasaray forması giymiyor olsaydım herhalde tekrar dönemezdim” diyerek hem bu formanın onun için önemini hem de içinde bulunduğu durumu özetleyerek ona destek veren herkese de teşekkür etmiştir. Hatta idareye sürekli bir oyun kurucu daha almaları konusunda baskı yapanda kendisidir. Neticede Fener senelerce Işıl’ ın karşısına 3 tane oyun kurucu ile diri şekilde çıkarken, Işıl o pozisyonda yanlız bırakılarak yıpratılmıştır. Dolu dolu 3 sene içinde 2 tane ön çapraz bağ ameliyatını geçiren bir oyuncunun su anda bu şekilde sahada olması bile büyük başarı. Bacağına unuttuğu tüm hareketleri tekrar tekrar antrenmanlar ile hatırlatmaya çalışırken, her dönem daha iyiye giderken geldiği nokta örnek gösterilmesi gerekirken, yurt dışında kendisine övgüler yağdırılırken, sizinde tuttuğunuz çanakla neredeyse ilk kez basketbol maçı seyretmiş kişiler bile Işıl yüzünden kaybettik diyecekler. Bravo hepinize bu asistler için.

Eskiden normal karşılıyordum, insan en çok sevdiğine çektirirmiş diye düşünüyordum ama artık bu düşüncem değişti. Ciddi şekilde bu kızın düşmanları ve çekemeyenleri olduğu apaçık ortada. Normal karşılamak lazım tabi bu insanları. Kendisinin yaptığı hiçbirsey olmaksızın onun için oluşan bu ilgi sevgi alanını ve sakatlıklar sonrası sıfırdan gelinen bu başarı hikayesinin kıskanıldığını düşünüyorum net. Basit bir örnek vermek gerekirse bugün twitterda 60 küsür bin takipçisi olan ve kadın basketbolunun en ilgi çekici oyuncusu. Ondan sonra en fazla hangi kadın basketbolcunun ne kadar takipçisi vardır orasını size bırakıyorum araştırabilirsiniz. Bu kadar çok seveni varken sevmeyenleri de olacak doğal olarak. Kimse sevmek zorunda da değil orası ayrı ama maksatlı şekilde yıpratılmaya çalışılmasının karşısında hep oldum ve olacağım aynı şekilde. Sadece Işıl için değil tüm basketbolcularımız içinde bunu yaparım.

Hücum süresi biterken topu potaya fırlatıyor (saha dışına atması gerekir herhalde! üstelik aynı şeyi başka oyuncu yaptığında süre bitiyor mecbur attı olur!), üçlü çektirmekten başka bir işe yaramıyor (kendi kendini tribüne çağırıyor malum!), basketbolcu değil (o yüzden hem milli takımda hemde Galatasaray’da hiçbir koç vazgeçemiyor!), tek kredisi Galatasaray’lı olması (Galatasaraylı olması da suç, ben Fenerliyim demeliydi!), altyapıdan oyuncu koysak daha iyi oynar (senelerdir yatırım yapan ve büyük hedefleri olan Fenerbahçe ve Galatasaray’ın altyapıdan kaç tane oyuncusu süre alıyor maçlarda merak ediyorum!), ligde herhangi bir yerli oyuncu ondan daha iyi oynar (üst düzey yerli oyuncu sayımız oldukça fazla zaten 70 milyonluk ülkede!) o geldiğinden beri şampiyon olamıyoruz (evet son şampiyon olduğumuz 1999 yılından beri kadroda Işıl!) gibi saçma sapan mantıktan uzak sataşmalar bu düşmanlığını en güzel örnekleri.

Elbette eleştirilecek, konuşulacak yanları çok Işıl’ın. Ben bunları onun kendisine söylediğim için burada yazma gereği duymuyorum çünkü bazıları gibi arkasından sallayıp suratına gülecek karakterde biri de değilim. Ama eleştiri yapacağım derken laf atan, dalga geçen, hakaret eden, kendi oyuncusuna sahip çıkmayan, sadece kötülemek için fırsat kollayan insanlar en azından bu forumda mastürbasyon yapamayacak bundan sonra!
 
. Ellerine sağlık
 
Anlamayacaklarını bilsem de bu yazıyı yazmamın önemli sebeplerinden biri bazı hastalıklı beyinlerdir.

Öncelikle Işıl Alben kimdir, neler yaşamıştır kısa bir bakalım. Alt yapılarda sayısız başarı kazanıp “en iyi oyun kurucu, asist kraliçesi, en değerli oyuncu” gibi ödülleri defalarca almış olan Işıl 16 yaşında İstanbul Üniversite ile A takım maçlarına çıkmaya başlayıp bu takımın birinci oyun kurucusu olmuştur daha o yaşta. 2006-2007 sezonunda Botaş formasıyla Türkiye Kadınlar basketbol liginin en iyi oyuncusu seçilmiş ve İspanyada bir kulüple anlaşıp yola çıkmak üzereyken taraftarı olduğu takım Galatasaray’ dan teklif gelince hiç düşünmeden İspanya’ ya gitmekten vazgeçip, devam eden yıllarda bir çok defa yaşandığı üzere daha fazla para veren kulüpler yerine ki bunun içinde ezeli rakibimiz Fener’de var Galatasaray’ı tercih etmiştir. MVP seçildiği Botaş’ta aynı zamanda triple double yapma başarısını da göstermiştir.(geçmişte kaldı bunlar diye aklınızdan geçirip okumamazlık etmeyin sakın, okuyunda anlayın olayları tam olarak)

İlk senesinde Galatasaray’da iyi bir sezon geçirip Cumhurbaşkanlığı Kupasını kazandı ve FIBA Eurocup’ta 3. Olan takımın en önemli parçalarından biri olmuştur. Ki bir sonraki sene bu kupanın kazanılmasında önemli katkıları olup asist kraliçesi ünvanını almıştır. 2008-2009 sezonunda kazanılan bu Avrupa Kupası Türkiye’de kadın basketbolundaki ilk ve tek Avrupa kupasıdır. Galatasaraylılığı, sahadaki mücadelesi, hırsı, formanın hakkını vermesi, karakteri ve insanlığından dolayı taraftarın “dişi Metin Oktay, parkedeki biz” diye hitap etmeye başladığı Işıl aynı zamanda Türkiye’de Kadın basketbolunun sevilmesinde en önemli oyuncu haline gelmiştir. Bugün milli maçlarda bile ismi anons edildiğinde en çok alkışı alan, sahaya girerken tribünlerde bambaşka bir enerji yaratan bir oyuncudur Işıl. Galatasaray’ ın cebinden menejerlik parası çıkmasın diye senelerdir menejer bile kullanmayıp kulüple pazarlık bile etmeyen, diğer bütün oyunculara ev kirası ödenirken kendisi bunu istemeyen belki de biraz salak bir Galatasaray’lı. Sanırım kulüpteki profesyonel sporcular arasında menejer kullanmayan tek oyuncu.

2008-2009 sezonunda uzun yıllardır hasret çekilen şampiyonluk için her şey yolunda giderken 27 Nisan 2009’ da 15 dakikada 13 sayı attığı bir Fenerbahçe maçında çok iyi oynarken o talihsiz sakatlığı yaşayıp taraflı tarafsız herkesi oldukça üzmüştür. Seri bitip Fener şampiyon olunca herkesin yaptığı tek yorum “Işıl sakatlanmasaydı kesin şampiyonduk” olmuştu. İyileşip parkeye yeniden dönmeye başladığı zamanlarda bir EuroLeague maçında yine aynı sakatlığı yaşayıp dönüşü çok zor bir yola girmiştir. Çünkü bu sakatlığı aynı yerden iki defa yaşayıp spora geri dönmek herkes tarafından oldukça zor gösterilmekteydi. Fakat hırslı yapısı ile bilinen Işıl yoğun terapi ve idmanlar ile geçen aylardan sonra tekrar salonlara geri döndün. “Eğer Galatasaray forması giymiyor olsaydım herhalde tekrar dönemezdim” diyerek hem bu formanın onun için önemini hem de içinde bulunduğu durumu özetleyerek ona destek veren herkese de teşekkür etmiştir. Hatta idareye sürekli bir oyun kurucu daha almaları konusunda baskı yapanda kendisidir. Neticede Fener senelerce Işıl’ ın karşısına 3 tane oyun kurucu ile diri şekilde çıkarken, Işıl o pozisyonda yanlız bırakılarak yıpratılmıştır. Dolu dolu 3 sene içinde 2 tane ön çapraz bağ ameliyatını geçiren bir oyuncunun su anda bu şekilde sahada olması bile büyük başarı. Bacağına unuttuğu tüm hareketleri tekrar tekrar antrenmanlar ile hatırlatmaya çalışırken, her dönem daha iyiye giderken geldiği nokta örnek gösterilmesi gerekirken, yurt dışında kendisine övgüler yağdırılırken, sizinde tuttuğunuz çanakla neredeyse ilk kez basketbol maçı seyretmiş kişiler bile Işıl yüzünden kaybettik diyecekler. Bravo hepinize bu asistler için.

Eskiden normal karşılıyordum, insan en çok sevdiğine çektirirmiş diye düşünüyordum ama artık bu düşüncem değişti. Ciddi şekilde bu kızın düşmanları ve çekemeyenleri olduğu apaçık ortada. Normal karşılamak lazım tabi bu insanları. Kendisinin yaptığı hiçbirsey olmaksızın onun için oluşan bu ilgi sevgi alanını ve sakatlıklar sonrası sıfırdan gelinen bu başarı hikayesinin kıskanıldığını düşünüyorum net. Basit bir örnek vermek gerekirse bugün twitterda 60 küsür bin takipçisi olan ve kadın basketbolunun en ilgi çekici oyuncusu. Ondan sonra en fazla hangi kadın basketbolcunun ne kadar takipçisi vardır orasını size bırakıyorum araştırabilirsiniz. Bu kadar çok seveni varken sevmeyenleri de olacak doğal olarak. Kimse sevmek zorunda da değil orası ayrı ama maksatlı şekilde yıpratılmaya çalışılmasının karşısında hep oldum ve olacağım aynı şekilde. Sadece Işıl için değil tüm basketbolcularımız içinde bunu yaparım.

Hücum süresi biterken topu potaya fırlatıyor (saha dışına atması gerekir herhalde! üstelik aynı şeyi başka oyuncu yaptığında süre bitiyor mecbur attı olur!), üçlü çektirmekten başka bir işe yaramıyor (kendi kendini tribüne çağırıyor malum!), basketbolcu değil (o yüzden hem milli takımda hemde Galatasaray’da hiçbir koç vazgeçemiyor!), tek kredisi Galatasaray’lı olması (Galatasaraylı olması da suç, ben Fenerliyim demeliydi!), altyapıdan oyuncu koysak daha iyi oynar (senelerdir yatırım yapan ve büyük hedefleri olan Fenerbahçe ve Galatasaray’ın altyapıdan kaç tane oyuncusu süre alıyor maçlarda merak ediyorum!), ligde herhangi bir yerli oyuncu ondan daha iyi oynar (üst düzey yerli oyuncu sayımız oldukça fazla zaten 70 milyonluk ülkede!) o geldiğinden beri şampiyon olamıyoruz (evet son şampiyon olduğumuz 1999 yılından beri kadroda Işıl!) gibi saçma sapan mantıktan uzak sataşmalar bu düşmanlığını en güzel örnekleri.

Elbette eleştirilecek, konuşulacak yanları çok Işıl’ın. Ben bunları onun kendisine söylediğim için burada yazma gereği duymuyorum çünkü bazıları gibi arkasından sallayıp suratına gülecek karakterde biri de değilim. Ama eleştiri yapacağım derken laf atan, dalga geçen, hakaret eden, kendi oyuncusuna sahip çıkmayan, sadece kötülemek için fırsat kollayan insanlar en azından bu forumda mastürbasyon yapamayacak bundan sonra!

İmza.

Çok güzel bir yazı olmuş ellerine sağlık.
 
Işıl´ın bize geldiği seneki kadar verimli olamadığı aşikar. Yalnız gelinen noktada Işıl "Türk Kadın Basketbolunun Günah Keçisi" haline geldi. İşin üzücü tarafı bu durumda bizim harcadığımız çaba karşı yakadakilerden daha fazla. Evet, bunu biz başardık (!)

Takıma Işıl kadar katkı verebilecek alternatif yerli yok şu anda. Birsel ve Esmeral´le birlikte milli takımın değişmez ismi. Bu noktada yapılması gereken Işıl´ı acımasızca eleştirmek değil, yöneticisinden teknik ekibine, sağlık ekibinden (psikologlar dahil) taraftara kadar elele vermek. Ve tabii ki en büyük görev de Işıl´a düşüyor bu noktada.

Peki hak ediyor mu bu ayrıcalığı, bence evet.
 
Hiçbir şey Işıl'ın son milli maçı 0 sayı 0 asistle tamamladığı gerçeğini değiştirmez.
 
Işıl'ın yaptıgı bunaltıcı-bıktırıcı savunma olmasa, kaptıgı toplar olmasa emin olun Milli takım çok daha zor maçlar geçirirdi. Yahu Işıl dev gibi rus bayanların arasından o boyuyla canla başla zıplayıp ribaund alıyordu, geçen seneki avrupa 2.liginde Işıl'ın katkısı büyüktü.
 
Işıl Alben 6 maç 115dk 25s 15r 12a 11tç 3tk
Sue Bird 6 maç 147dk 25s 11r 31a 2tç 8 tk

İstatistik uzmanlarına.. Asist farkını dakika-top çalma-top kaybı farkı nispeten dengeler..
Yani istatistiksel olarak Bird'den farkı yok..
Aaa tabii..0 sayı 0 asist ..
 
Geri
Üst