Kadro Yapısı ve Teknik Taktik Konular

  • Konbuyu başlatan Guest
  • Başlangıç tarihi
Radikal kararlar alınmadıktan sonra, sartlar dahilinde, butun sorunlarımızı çözmemiz oldukça zor. Bu nedenle bir öncelik sırası belirleyip, bazı eksikleri kabullenmek zorunda kalacagız gibi geliyor.

En önemli sorun pota dibi etkinliği, hucumda ve savunmada Ermal dısında düzenli katkı alamadık. Ribaundlarda cabası. Diger sorunları yok sayıp, sadece bunu cözebilsek bile hayli yol almış oluruz.
 
Beşiktaş'a bakınca dışta yabancı olarak sadece Chatman'ı (bir oyucu daha gelecek gibi, etti 2) kullanıyorlar ve burada bariz bir açıkları yok. Chatman, M.Abi, Serhat, Cüneyt ve Bekir'le pekala idare ediyorlar. +1 de yabancı gelecegini hesap edersek, 2'si yabancı toplam 6 dış oyuncuyla dışı yeterli seviyeye getirecekler. Biz ise Shumpert olayından sonra, dışta 3 yabancı hakkı kullanıyoruz. Sorun da burada cıkıyor. Bu yuzden içte sıkıntı yaşıyoruz. Beşiktaş Cevher, Ogilvy, Likholitov + 3.5 diyebileceğimiz İgnerski kullanıyor. Pota altı üçlüsü birbirinin açıklarını kapatabilicek tarzda seçilmiş. Bizdeyse Ermal, Rancik, Andric uçlüsü var. Kimyaları şimdilik tutmadı, birbirlerini tamamlayamıyorlar. Haluk, Shumpert gibi kaydırabilecegimiz isimler, İgnerski(şimdilik verimsiz olsa da) kadar 4 oynamaya musait oyuncular değil.
 
Savunmamız oturdukça daha iyi olacağız..Bnece önemli konu yemediğimiz maçlarda takımdan skorer çıkarmak..bence bunun için Shipp yerine daha iyi bir skorer olsa daha iyiydi..Ayrıca Efes in beklenmeyen ilk hafta mağlubiyeti lehimize odu eğer ligte normal sezonu 1. bitirebilirsek final oynarız..Kadromuzdaki genç oyuncuların katkılarıda önemli..Bence Sertaç krtik bir yerde eğer katkı verirse çok iyi olur bizim için..
 
Pota altı sorununu nasıl çözecegiz bakalım, saha içi yapılacak herseyi deniyoruz, yardımlaşıyoruz, gayretimiz de iyi ama yeterli olmuyor. Mevcut kadroyla bir çözüm de gözükmüyor. Shumpert da yabancı statusunde kalınca hareket alanımız iyice daraldı.
 
Önce Andric kötü dedik, sonra Rochestie kötü dedik, Rancik de arada nasibini aldı, Shipp de alacak, alıyor da. Shumpert'ın da vakti gelecektir mutlaka. Yalnız bu oyuncuların hemen hepsinin müthiş oynadığı maçlar var. Hepsi aynı maçta müthiş oynasa da sorunumuz çözülecek mi diye düşündüğümüzde net yanıt bulamıyoruz. Kadrodaki yabancıların çok iyi potansiyelleri var, hepsi yıldız olabilir ama sorunlarımızı asla çözümleyemezler. O halde iyi bir kadromuz mu var diye iyice düşünmek gerekiyor.
 
Takımda birbirine yakın kalitede çok sayıda oyuncumuz var. Bu yuzden o gun gununde olan, eli sıcak olan, skor anlamında öne çıkıyor. Bunda şaşılacak ya da ekstrem sonuçlar çıkarılacak birsey yok bana gore. Fonksiyonel bakmak, toplamı-bütünü dusunerek degerlendirmeler yapmak takımı anlamak için daha anlamlı bence.

Bu açıdan hala Banvit ve Beşiktaş'ı(4 yabancılı) daha butunluklu goruyorum. Bizim avantajımız diğer iki takıma göre geliştirilebilir bir takımız, özellikle Banvit'i kadro ve oyun olarak kapasite sınırlarına yaklaşmış görüyorum(sakatlıklardan ötürü skorlara yansıtamadılar sadece).

Olumlu buldugum taraf, açıklarımız o kadar belirgin ki, hangi gözle bakılırsa bakılsın (taraftar, koç, yonetici vb.), subjektif basketbol dogrularına ragmen herkes ortak noktada birleşiyor.
 
Rochestie'yi ilk izlediğimden beri aklımda ama bugün daha netleşti bu düşünce. İki numaraya çekip, şutörlüğünü kullandığımızda hücum sahasında çok daha efektif olacaktır. Tabii Tutku - Rochestie ikilisi sahada iken yaşanacak savunma zaafiyeti gibi de bir dezavantajı var bu tercihin ama özellikle tepe üçlüyle oynanan karşılaşmalarda bir numarada oynamaması gerektiği kesin. Hakan Demirel bile ciddi üstünlük sağladı bugün Rochestie'e.
 
Siyahla beyaz gibi gerçekten.

Bir yanda takımına müthiş hakim,her hamlesiyle maça müdahale eden,Göksenin denen pırıl pırıl bir genci Türk Basketboluna ve bize kazandırmaya yakın ve buram buram umut veren bir takım yaratan Mahmudi ve ona bu imkanı sunan yönetim,diğer yanda bunun tam tersi kötü yönetilen bir futbol şubesi ve onun hocası Rıjkaard.

Gücüm yettiğince basket takımımızın maçlarına gidicem.Bu takım ve bu hoca bunu sonuna kadar hakediyor.
 
A.Çağlar Torun' Alıntı:
Rochestie'yi ilk izlediğimden beri aklımda ama bugün daha netleşti bu düşünce. İki numaraya çekip, şutörlüğünü kullandığımızda hücum sahasında çok daha efektif olacaktır. Tabii Tutku - Rochestie ikilisi sahada iken yaşanacak savunma zaafiyeti gibi de bir dezavantajı var bu tercihin ama özellikle tepe üçlüyle oynanan karşılaşmalarda bir numarada oynamaması gerektiği kesin. Hakan Demirel bile ciddi üstünlük sağladı bugün Rochestie'e.
Fiilen ciddi bir sure Evren getirdi topları zaten. Yani dediğin gibi Taylor'ın olası hatalarını hoca da tahmin etmiş olacak ki, Evren'i -geçen maçlardan birinde Shipp'i- zaman zaman yardımcı role soyunduruyor.
 
Yıllardır Galatasaraya neden şöyle ribandcı,pota altı etkinliği olan bir 5 numara alınmaz merak ederim.Oysa takım kurulurken önce 1 sonra 5 numara seçilir.Diğerleri zaten bunların üstüne ek olan parçalardır.Uzun oyuncu problemi olacağı belliydi zaten.Bunun çoktan çözülmesi gerekirdi.
 
Savunma boy dezavantajını napıcaz Çağlar ?

:)

A.Çağlar Torun' Alıntı:
Rochestie'yi ilk izlediğimden beri aklımda ama bugün daha netleşti bu düşünce. İki numaraya çekip, şutörlüğünü kullandığımızda hücum sahasında çok daha efektif olacaktır. Tabii Tutku - Rochestie ikilisi sahada iken yaşanacak savunma zaafiyeti gibi de bir dezavantajı var bu tercihin ama özellikle tepe üçlüyle oynanan karşılaşmalarda bir numarada oynamaması gerektiği kesin. Hakan Demirel bile ciddi üstünlük sağladı bugün Rochestie'e.
 
Ribaundu falan alamıyoruz zaten, bari hücumda biraz daha vurucu olalım diye düşün. =)

İhsan Bayülken deyimiyle 'iki ucu keskin pıçak' durumu. 1 numara her türlü noksan kalıyor, hamle şansı da yok. Göksenin ve Evren kayacak, başka çıkarı yok gibi.
 
Taylor olayı hayati bir önem taşımıyor bence. Taylor'a bagımlı degiliz cunku kotu oynadıgı anda benche cekip, Tutku, Evren, Göksenin'le idare edebiliriz, gecen yıl D-Was'ı part-time kullandıgımız gibi. Asıl dert boyalı alan.

Ha sunu derseniz katılırım. Tutku'nun Ermal'in Shumpert'in yaşı 30'u geçiyor. Onlerinde verimli 2-3 sezonları kaldı, bunu heba etmeyelim, dogru seçilmiş, kaliteli yabancılarla tavan yapmaya çalışalım.

M.Ozyer donemi Tufan ve biraz da Cemal dısında olmayacak oyuncularla çok vakit kaybettik. Huseyin ve Cuneyt gibi, tıpkı şimdiki Tutku ve Ermal misali, onunde uzun yıllar olmayan iyi yerlilerin katıldıgı takımı, Tufan'ın sakatlıgı ve Britton gibi yanlış bir tercihten ötürü tam kapasite kullanamadık. Sonrasında da Cemal olayı ve aldıgı 2 yıllık ceza, Tufan'ın basket hayatının bitmesiyle birleşince, son 4 yıldan elde birşey kalmadı.

Bu yılı da ufak tefek hatalardan kaybetmeyelim. Shumpert olayıyla zaten ilk yarayı aldık. Oktay hocanın geçmişi, yabancı oyuncu seçimi sözkonusu olunca cok parlak sayılmaz. M.Ozyer'den iyidir seçimleri ama yine de bu konuda bir cevher sayılmaz. Elimizde Efes ve F.Bahçe'yle kıyaslanamasa da Banvit ve Beşiktaş'tan daha iyi bir yerli kadrosu mevcut. İyi yabancılarla tepeyi ilk kez gercekten zorlayabiliriz. Shumpert ve Shipp bana guven veriyor ama digerleri için şu an net birsey soyleyemiyorum.
 
Bu konuyu biraz öne getirelim.

Son maçlarda gördüğüm en net olay, boyalı alanda zorlandığımızda daha da kısalıp Rancik-Shumpert ikilisini kullanmamız.

2 maçı da bize getiren önemli detaylardan biri oldu.
 
4 kısalı sistemi eldeki uzunlar içerisinde en iyi tamalayan uzun Rancik. Burada kritik faktor savunmada Andric'ten guclu, Ermal'den daha iyi savunabilmesinde yatıyor bence. Ama 4 kısalı sistem her zaman işlemeyebilir. Rakibin ayagı cabuk, guclu bir uzunu oldugunda eşleşme sorunu çekebiliriz. Panellios'taki Krabbenhoft bunu yaratmıştı. Yine gerek 4 kısayken gerek klasik beşle mucadele ederken de hucum ribaundı verebiliyoruz, bunu dengelemek her zaman mumkun olmayabilir. 4 kısalı sistem klasik sutor ya da penetreci 4 kısa ve ortada bir D.Howard şeklindedir, eldeki en dominant uzun Rancik oldugu için onu tercih ediyoruz ama olmadıgında Ermal ya da özellikle Andric'li bir 4 kısalı beş nasıl olur bilemiyorum.
 

Üst