1987-1994 arasında forma giyip 3 şampiyonluk kazandığı Chicago Bulls ve Michael Jordan hakkında:
'Üç şampiyonluk kazanana kadar hem fiziksel anlamda hem de ruhsal anlamda çok fazla acı çektik. Detroit Pistons’a karşı kaybettiğimiz play-off serilerinden sonra insan içine çıkamaz hale geliyorduk. Üstüne üstlük bir de Michael Jordan gibi kaybetmeyi asla kabul etmeyen bir süperstarın kahrını çekiyorduk. MJ kaybettiği zaman hakikaten çekilmez biri oluyordu. Ama çok ama çok büyük bir oyuncuydu. Sizler onun sahada yaptıklarını görüp şaşırıyordunuz. Biz onu her gün idmanda izliyorduk. İnanılmaz şeyler yapıyordu. Gelmiş geçmiş en büyük oyuncu tanımını hakikaten hakediyor.'
2001’de şampiyonluk kazandığı ve iki sezon giydiği L.A. Lakers hakkında:
'Takasla Lakers’a geldiğimde aslında bazı çekincelerim vardı. Daha önce Phil Jackson için oynamıştım, Shaq’le yan yana aynı takımda forma giymiştim ama Kobe Bryant beni endişelendiriyordu. Michael Jordan’ın direktiflerine uymak benim için sorun değildi. Ama Kobe Bryant bana patronluk taslarsa ters bir tepki vermekten korkuyordum. Neyse ki öyle olmadı. Kobe egosu gerçekten çok yüksek biri ama benimle iyi geçindi. Ben de onunla tabiî ki. Lakers’la çok başarılı bir sezon geçirdim ve finalde Sixers’ı yenerek şampiyon olduk. Allen Iverson’ın Türkiye’de oynadığını biliyorum ama ne yazık ki ABD’ye dönmüş. Oysa burada olsaydı ona nispet yapıp 2001 şampiyonluk yüzüğümü gösterecektim!'
“1993 Bulls ile 2001 Lakers kadroları kapışsa kim kazanır?” sorum üzerine:
'Haha zor soru! Shaq’i durdurmanın imkanı olmazdı belki ama 1993’te 30 yaşında, oyununun zirvesinden Michael Jordan bu seriyi ve Kobe Bryant’ı tamamen domine ederdi. 28 yaşındaki Horace Grant’in de 36 yaşındaki Horace Grant’in kıçını tekmeleyeceğini de söylememe gerek yok sanırım! Bu eşleşmeyi Bulls alır!'
Ve bir itiraf:
'Chicago Bulls’ta 7 sene oynadım. L.A Lakers’ta ise sadece 2. Ama kalbim Lakers için atıyor. Onlar kaybettiği zaman, kötü gittiği zaman hayat bana zehir oluyor. 2008’de Boston’a finalde kaybettiğimizde yaşadığım yıkımı anlatamam. Ayrıca Lakers organizasyonu bana her zaman çok iyi davranıyor, benimle hala çok ilgileniyor.'
Kobe mi Jordan mı?
'İkisiyle de aynı takımda oynamış biri olarak cevabım…Michael Jordan. Bunu tartışmak bile gereksiz. Onu anlatmak için kelimeler gerçekten yetersiz kalır.'
Kobe-Shaq rekabeti hakkında:
“2004’te ikisi arasında yaşanan krizler Shaq’in Lakers’tan ayrılmasına neden oldu ki bence Lakers doğru bir karar verdi. Shaq o dönem kendisine hiç iyi bakmıyordu. Fiziksel olarak berbat durumdaydı. Kobe’nin ona basın aracılığıyla ‘şişman’ demesine inanılmaz bozulmuştu. Kobe’nin bu sözlerine biz de inanamamıştık. Evet haklıydı ama basının önünde Shaq’i bu şekilde küçük düşürmesi çok yanlıştı. Ertesi gün erkenden idman tesislerine geldiğimizde kıyametin kopacağını biliyorduk. İdmandan bir saat önce Kobe ve Shaq’le birlikte ben, Karl (Malone), Gary (Payton) ve Derek (Fisher) bir araya geldik. Ve kıyamet koptu. O gün özellikle Shaq’in Kobe’ye karşı söylediklerini hatırladıkça ve öfkesi gözümün önüne geldikçe terliyorum! Kariyerim boyunca böyle bir sahneye şahit olmamıştım. Şu kadarını söyleyeyim Kobe o gün birkaç yeri kırılmadığı için çok şanslı.
Bugünkü NBA ile 90’lı yıllardaki NBA arasındaki fark hakkında:
'Bugünkü oyuncuları anlamıyorum. Herkes ligde fiziksel sertliğin çok fazla olduğundan bahsediyor. Demek ki 90’lı yıllarda oynasalar her maça zırhla çıkmak isteyeceklerdi. New York ve Detroit’le oynadığımız maçlar sonrasında her yerimiz yara bere içinde olurdu. Bir gün deplasmandaki bir Knicks maçı sonrasında formamı çıkardığımda sırt kısmının kan içinde olduğunu gördüm. Aynaya baktığımda yaklaşık 25 cm’lik bir yara izi gördüm. Ben, Bill Cartwright, (Bulls pivotu) Charles Oakley ve Anthony Mason (Knicks forvetleri) aramızda sözlü bir anlaşma vardı. Maç bitene kadar sahada olup biten itişip kapışmadan asla şikayetçi olmayacaktık. Hakemlere şikayet etmeyecektik. Dostum orada gerçekten çok vahşi şeyler oluyordu. Yani bence en büyük fark fiziksel sertlikte. 90’lı yıllar NBA’de özellikle pota altlarında kan kokusunun eksik olmadığı yıllardı.'