Oktay Mahmuti 1968 yılında o zaman Yugoslavya daha sonra Makedonya sınırlarında yer alan Üsküp’te dünyaya geldi. Mahmuti Eczacıbaşı genç takımı ile başlayan basketbol antrenörlüğü kariyerini kulübün kapanmasıyla Efes Pilsen’de devam ettirdi.
ASİSTANLIK DÖNEMİ (1992-2001)
1992 yılından itibaren Efes Pilsen bünyesinde çalışmaya başlayan Mahmuti 1993 yılında Aris ile Avrupa kupasında fnal oynayan Efes Pilsen teknik kadrosunda Aydın Örs’ün asistanlığını yapıyordu. Bu dönemde Ergin Ataman’da diğer asistan rölündeydi. Mahmuti Türk basketbolu için efsanevi bir yer edinmiş Petar Naumoski’yi Türkiye’ye getiren kişi olarakta bilirnir. Naumoski ilk geldiğinde hem tercümanlığını yapmış hem de onun oyuncu olarak zirveye çıkmasında katkıda bulunmuştur.
Bir yıl sonra şampiyon kulüpler kupasında grup lideri olarak final four yolunda son engel olarak Barcelona ile karşılaşıp elenmek ciddi bir yıkım olmuştu. Aynı yılın sonunda Naumoski takımdan ayrılırken takımda düşüş başlamıştı. Yitirilen lig şampiyonluğu sonrası bir yıllık aradan sonra Naumoski geridönmüş artık hedef Koraç kupasını kazanarak kulüpler düzeyinde bir ilki başiarmak olmuştu.
Aydın Örs önderliğinde yardımcı antrenörler Ergin Ataman ve Oktay Mahmuti ile beraber son derece güçlü bir teknik kadro, tecrübeli bir oyuncugrubu ile spor tarihimizde bir ilki başaran Efes Pilsen çeyrek finalde Fenerbahçe, yarı finalde Teamsystem Bologna finalde ise Stefanel Milano’yu yenerek kupayı kazanmıştı.
Sonraki sezonlar sürekli son ana kadara final four kovalanmış fakat bir türlü başarı gelmeyince Aydın Örs görevi bıraktı. 1999 yılında Ergin Ataman görevi devralınca yardımcılığı görevini Oktay Mahmuti devam ettirdi. Bu dönemde yıllardır özlemle beklenen final four hedefi yakalandı. 2000 yılındaki final four’da Panathinakos’a elenip 3. olduktan sonra Ergin Ataman ertesi yıl göveden ayrıldı ve dümene oktay Mahmuti geçti.
BAŞ ANTRENÖRLÜK DÖNEMİ (2001- ? )
EFES PİLSEN (2001-2007)
Sezon ortasında görevi devraldığında elinde yetenekli fakat bir arada verim veremeyen bir oyuncu grubu vardı. Mahmuti bu süre içinde oyuncuları ortak hedefe yürütmeyi başardı ve takıma 2. kez final four oynatmayı başardı. Kerem Tunçeri, Ömer Onan, İbrahim Kutluay, Damir Mulaömeroviç, Kaya Peker, Mehmet Okur, Hüseyin Beşok, Predrag Drobnijak gibi oyuncularla gelinen noktada bir kez daha Panathinaikos engelinin aşılamamış olması garip bir tesadüf oldu.
23 yaşında adım attığı kulüpte 32 yaşında baş antrenör olmuştu sezon ortasında aldığı takım ile final four oynasada lig finalinde Ülkerspor’a kaybedilince takımda revizyon şart olmuştu buna kısılan bütçe ve nba’ye giden oyuncularda eklenince genç antrenörü yeni bir sınav bekliyordu.
Sezona UNLV üniversitesinden yeni mezun olan Leonyalı pivot Kaspars Kambala, efsanevi Litvanyalı oyuncu Soulis Stombergas ve Benetton Treviso’dan skorer ABD’li Marcus Brown takbiyesi ile girlirken giden Damir Mulaömeroviç, Hidayet Türkoğlu, Hüseyin Beşok, Predrag Drobnijak gibi oyunular olunca beklentiler çok yüksek değildi. Bütçede kesinti olması önemli oyuncuları yitirilmiş olmasına rağmen Mahmuti kendine has sistemi ile takıma kısa sürede kimlik kazandırmıştı.
Oktay Mahmuti döneminde arka arkaya 4 lig şampiyonluğu kazanılırken her sene önemli oyuncular Efes Pilsen takımında ayrılmıştı Marcus Brown,Trajan Langdon,Antonio Granger burada başarılı olup Rusya’dan aldıkları cazip teklifleri değerlendirip takımdan ayrıldılar keza Kaspars Kambala’da benzer şekilde kulüptemn ayrıldı sürekli kısılan bütçeler neticesinde Avrupa kupalarında çeyrek finalleri aşamadılar ama her defasında sahada mücadele eden mcadeleci kimliğini sahaya koyuan bir ekip olmuşlardır.
2005 yılı euroleague çeyrek finalinde Panathinaikos serisi ise Oktay hocanın Efes kariyerinin zirvesidir. Seri Willie Solomon ile Jaka Lakoviç düellosu şeklinde geçmiş olsada hakem ve uleb faktörü ile Panathinakos turu geçip daha sonra final four’da 3. olmuştu.
4 yıl üst üste şampiyonluk kazanılırken her sene bütçenin kesintiye uğraması ve final four hedefinin gerçekleşmemesi en büyük sıkıntı olaraka devam ediyordu bunun neticesinde düşüş başlamıştı kaynedilen oyuncuların yeri dolmayıp eldeki kadroda yaşlanınca lig şampiyonluğuda kaybedildi üst üste iki yıl finalde kaybedilen lig hocanın istifasını getrimişti ve 2007 yılında 15 yıl önce 23 yaşında gen bir basketbol sevdalısı olarak girdiği Efes Pilsen kulübünden arkasında sayısız kupa ve başarı bırakarak ayrılıyordu.
BENETTON TREVİSO (2007-2009)
Oktay Mahmuti Efes Pilsen sonrası önce adının sıkça anıldığı Tau Ceramice ile görüştü ancak sözleşme şartlarında anlaşma sağlauyamayınca takım çalıştırmama kararı aldı. Bu plan kıs abir süre sonra rafa kalktı zira İtalya basketbolunun efsane takımlarından Benetton zor günler geçirmekteydi ve takım ligin dibine demir atmıştı çareyi ise Oktay Mahmuti’de bulmuşladı.
Mahmuti kısa süre içinde takımı ayağa kaldırmış takımı ligin dibinden alıp play off potasına sokmayı başarmıştı. Benetton eski günlerinden uzak oldukça mütevazi bir kadro ile mücadele etmekte olsa da Mahmuti varsa iddia olması kaçınılmazdı.
Takım sezonu 10. sırada tamamladı ertesi yıl Mahmuti takıma bazı takviyeler yaparak yola devam etti zirve geleneği ola kulüp maddi olarak zor durumda olduğundan eskisi gibi büyük yıldızlar alamasada kaliteli bir takım yaratıldı. Sandro Niceviç, Gary Neal gibi tanıdık isimlerde kadrodaydı ve takım ligi 3. sırada tammaladı İtalya kupası yarı finali ve play off yarı finalinde şampiyon olan Siena ile başa baş mücadele etesede mağlup olup sezonu tamamladı. Bu yıl Eurocup’ta çeyrek finale kadar yoluna devam eden Benetton takımında koç Oktay Mahmuti yılın koçu ödülünü kzanarak yaptığı işin karşılığında ödüllendirildi. Sezon bittiğinde hoca daha çok bütçe ve iddialı bir takım isterken kulüp bunlara cevap everecek durumda değildi hal böyle olunca koç sözleşmesini yeniilememeyi tercih etti İtalya’dan ayrıldı.
Benetton Treviso sonrası hoca dinlenmeyi tercih etti Türkiye ve Avrupa’da koç değişikliği yapan tüm takımlar için bir seçenek olarak gündeme gelse de sezon içinde bir takım almayı tercih etmedi. Doğru zaman, doğru takım, doğru koç su akar yolunu bulu misali 2010 yazı maceranın yeniden başladığı zaman olacaktı.
GALATASARAY CAFE CROWN (2010- ?)
01.06.2010 Galatasaray basketbol takımı için karanlık çağın bittiği aydınlanma çağının başladığı gündür. Oktay Mahmuti 3 yıllık sözleşme imzaladığında herkes takımın son top kadar savaşacağını, yenilgiyi kabul etmeyeceğini sahada ne yaptığını bilen bir takım olacağından emindi. Oktay Mahmuti demek sistem demekti, Oktay Mahmuti demek disiplin demekti, Oktay Mahmuti demek çalışmak demekti. Elde muhteşem bir takım yoktu, yüksek bir bütçede yoktu zaten amaç yıldızlar topluluğu yaratmak değil bir takım yaratmaktı. Bunun için en doğru hoca zaten gelmişti başarının formülü zaten hocada mevcuttu.
Sahada yerden yere atlayan , savunmada birbirinin eksiğini kapatan hücumda topu paylaşan bir takım göremek için çok beklenmeyecekti ligin başlamasıyla bu takım çok farklı dedirtecek oyun parkeye yansımıştı ki bu durum hocanın bile beklediğinden hızlı gerçekleşmişi.
Sezon başında hedeflerin yüksek koyulmamış olması yönetimin özellikle Shumpert konusunda yavaş kalıp yerli statüsünü geç elde etmesi sezon ilerledikçe büyük bir pişmanlığa dönüştü zira hedefler yükseldikçe kadronun kapastiesinin üstünde verim vermesine rağmen eksikler göze çarmaktaydı. Efes Pilsen ve Fenerbahçe Ülker bütçe olarak 4-5 misli yukardayken oarkede bunu kapatan gerçek bir takım yaratılmıştı ki bunun mimarı Oktay Mahmuti’den başkası değildi.
Türkiye kupasında yarı final, Avrupa kupasında 2. gruplar ve nihayetinde play off finali başarısından ziyade takımın sahada gösterdiği mücadele ve taraftarla bütünleşmesi ile rüya gibi geçen bir sezon. Artık bütçe ve beklentilerde artmış durumda kısa bir süre yaşanan ceo karmaşası sonrası belirsizlik bu projenin rafa kalkmasıyla yerini sezon planlamasına bırakırken koç görevinin başında ve yeni bir mücadeleye hazır görünüyor artık işler daha zor ve daha çok çalışmak gerekiyor.
Oktay Mahmuti sistemi nedir bunuda anlamak lazım hocanın basketbol felsefesi çalıştırdığı tüm takımlarda benzerlik gösterir bu sene bu durum bazı istisanalar göstermiş olsada kurulacak yeni takımda da bunları daha fazla göreceğimizi düşünüyorum.
Mahmuti takımlarının genel özellikleri savubnma sertlikler ve yardımlaşamalrıdır. Hücumda ise topun mutlaka içeriye inmesi ve oradan top paylaşımı yapmaları esas prensiplerdir. Hücumda çok iyi alan paylaşması ve pas alışverişi sayesinde dorğu hücum etmek kolayşır. Hoca kariyeri boyunca Hüseyin Beşok, Kaspars Kambala, Nikola Prkaçin, Sandro Niceviç gibi pivotlarla çalıştı ve bu oyuncular kariyerlerinin en verimli sezonlarını koç Mahmuti ile yaşadılar. Aynı şekilde Marcus Brown, Trajan Langdon, Antonio Granger, Gary Neal, Drew Nicholas hocanın çalıştığı skorerler olarak göze çarpıyor ki bunlardan da üst düzey verim almayı başarmıştır. Brown, Granger ve Langdon hoca ile çalıştıktan sonra kariyerlerinin en yüksek kontratlarıyla CSKA Moskova yolunu tutarken Neal NBA’de San Antonio ile başarılı maçlar çıkarmakta Nicholas ise Efes sonrası Panathinaikos ile şampiyonluklar kazanmıştır.
Bu sezon hocanın mutlaka iç-dış denhgesini sağlayacak bu tarz oyuncuları takıma kazandıracağını düşünüyorum ki kafasındaki sistemi tam olarak izleyebilelim .
Bu takviyelerle sezona girebilirsek mutlaka euroleague hedefine ulaşıp orada da başarılı olacağımızı düşünüyorum ki bu konuda koçumuz Oktay Mahmuti en büyük güvencemiz olacaktır.
GALATASARAY VE MERHABA EUROLEAGUE
Yeni sezon ve yeni başlangıçlar ile büyük beklentiler içinde sezonu açtık. İlk durak Vinius ve euroleague elemeleri oldu takım sahaya çıktığında ilk göze çarpan nokta 6 yeni oyuncu oldu bu 12 kişilik kadronun yarısı demekti ki kalan 6 oyuncunun 5 tanesi de 2. sezonunun başında olduğunu düşündüğümüzde katedilen mesafenin ne kadar fazla olduğu bir kez daha anlaşılıyordu. 2 sezon önce yaşanan talihsiz olaydan ötürü düşme korkusu yaşamış takım önce lig finali ardından euroleague hedefine yaklaşmıştı emeği geçenleri kutlamak lazım.
Kadro geniş ve nitelikli durumda bazı sıkıntılar da var ancak bütçe ölçüsünde gayet yeterli gözüküyor yaşanan sponsor sıkıntısı belki de daha üst düzey oyunculara yönelmeyi engellemiş ama koç bundan şikayet etmek yerine takım olgusunu ve bir arada büyümeyi tercih ediyor.
Paok, Asvel ve son olarak Rytas engelleri aşıldı ve euroleague bileti alındı ilk etapta bakılınca grup gayet iyi görünüyor takım sezon içinde aşama göstermeye devam ederse ilk grubun rahatça geçilmesi beklenebilir sonrası için inanç , mücadele ve şansa itiyaç olacak.
Takımda bazı değişiklikler var ilk göze çarpan nokta klasik Mahmuti pivot takımlarından guard takımı olma yoluna girilmiş. Bu durum hocanın kariyerinde gösterdiği gelişim ve sürekli kendini yenileyen öğrenmeye devam eden iş ahlakınının göstergesidir. Geçtiğimiz sezon sadece Tutku ile bunu sahaya yansutırken bu sezon guard oynayabilen 4 oyuncu ile sürekşli sahada 2 guard ile oynayarak hem oyunun kontrolünü sürekli elde tutup hem de akılcı hücumlar yapmak ana hedef olarak olmuş durumda. Seçilen uzunlarında ikili oyunlarda takıma uyacak oyuncular olduğu da göze çarpan başka bir nokta. Bu sezon sürekli ikili oynayan mümkün olduğu kadar az bire bir zorlayan bir takım izleyeceğiz. İşin savunma kısmında ise hücumda olduğu gibi bireysel savunmadan ziyade takım savunması ve sürekli yardımlaşma ilk göze çarpan nokta oluyor. Takımda Tutku,Lakoviç,Ender,Songaila gibi kariyerlerinde kötü savunmacı olarak nam salmış oyuncular varken bu kadar etkili bir savunma yapmak başka türlü mümkün değil ki bunu eleme maçlarında görmek sevindirici bir nokta. Takımın kısa srede bu kadar aşama yapması ve özellikle final maçında ciddi bir deplasman ortamında bile sakin kalıp ana prensiplerine bağlı kalması sezonun geri kalanı için ümitlenmemize neden oldu.
http://www.gscimbom.com/fanzin/