İKİ YABANCI
Galatasaray Cafe Crown, malum nedenlerden dolayı senenin en çok konuşulan takımı oldu şüphesiz. Sezon başında yaşanan nahoş olaylardan sonra takımın küme düşeceğine kesin gözüyle bakılırken, akabinde yaşanan gelişmelerle birden play-off?lardan bahsedilmeye başlandı. Sonunda ligin normal süresini 9. sırada tamamladılar. Tüm bu süreçle ilgili söylenecek çok şey var ama bu yazının amacı Galatasaray?ın sezon değerlendirmesini yapmak değil, takıma verdikleri büyük katkıyla taraftarın gönlünü fetheden iki önemli yabancı oyuncu Radoslav Rancik ve Simas Jasaitis?in görüşlerini sizlere aktarmak. (Simas röpünü kısa süre içerisinde ntvspor.net'ten okuyabilirsiniz)
Bu iki oyuncunun takım için ne denli önemli olduğunu tartışmaya gerek yok. Taraftarın en merak ettiği soruların başında ise bu ikilinin önümüzdeki sezon da sarı-kırmızılı ekipte kalıp kalmayacakları var. Kiminle konuşsam, bilhassa Litvanyalı forvetin Bornova maçının ardından ilk uçakla ülkesine döneceği ve birdaha da geri gelmeyeceği yönünde fikir beyan ediyordu. Ben de duyumlarımı bizzat kendilerine sormaya karar verdim ve Galatasaray Cafe Crown?un Pazartesi akşamı Galatasaray Adası?nda verdiği veda yemeğine katıldım. Daha doğrusu, Spormax?ın ve Lig Tv?nn güzel spikeri Merve Toy?un peşine takıldım ve onun da yardımıyla röportajları gerçekleştirdim.
Öncelikle takımı genel olarak keyifli gördüğümü söylemeliyim. Ama yine de üzerlerinde enteresan bir sezonu atlatmış olmanın buruk sevinci var gibiydi. Hani ?keşke?lerle dolu yarım gülüşler aslıydı sanki yüzlerde. Ya da bana öyle geldi. Merve, Spormax için Rancik?le konuştuktan sonra yerimize geçtik. Kısa bir süre sonra kendisi masamıza konuk oldu. Hemen sohbete başladık.
?Yarın İstanbul?dan ayrılıyormuşsunuz, peki geri dönecek misiniz?? dedim. Çok net bir şekilde ?Evet, dönmeyi çok istiyorum? dedi. Takımda kalma konusundaki isteğini çok samimi bulduğumu söylemeliyim. ?İlk geldiğimde İstanbul?a tam olarak alışamamıştım ama sonradan etrafı öğrendim. Buradaki hayatımdan da takımdan da çok memnunum. Keşke kalsam? dedi. Yöneticilerden biriyle konuşup konuşmadığını sorduğumda başkanla görüştüğünü, onların da kendisini takımda görmeyi çok istediğini söyledi. ?Bütçede anlaşabilirsek ben kalmak istiyorum, hatta 2 yıllık sözleşme yapmak istiyorum. Aslında herşey Galatasaray yönetiminin bundan sonra izleyeceği yola bağlı. Bütçelerini ne kadarda tutacaklarıyla ilgili. Belki beni istemezler, yerime daha büyük bir isim almayı tercih ederler? diye ekledi.
Sezonu nasıl geçirdiğini sorduğumda, ?bence bu sezon çok iyi oynadık. Bakmayın ligi 9. sırada bitirdik ama sezon başında yaşanan olaylar yüzünden böyle oldu. Yoksa Galatasaray bu sene müthiş bir takım kurdu. Takımda Mike gibi, Jasaitis gibi çok iyi oyuncular var. Ben skandaldan sonra kesin küme düşeriz diyordum. Ama sonra üstüste galibiyetler almaya başladık ve ben de havaya girdim. Hepimiz çok savaştık bu takım için. Kendi evimizde sadece iki mağlubiyetimiz oldu yanılmıyorsam. İyi oynadığımıza inanıyorum.?
Sezon başında yaşanan olaylara ne diyeceksiniz dediğimde, ?Benim olanlardan haberim yoktu. Sabah Can?ı aradım idman kaçta diye, ?idman yok, nasıl yani bilmiyor musun olanları?? dedi. O anlattı neler olup bittiğini. O gün maçta oynarkan Cemal?i görünce hiç üzerinde durmamıştım, aklıma cezalı olduğu gelmemişti. Bir de hazırlık maçıydı. Sonradan idrak ettim. Çok şaşırdım tabi. Okan hoca olaydan sonra hepimizden birçok kez özür diledi? dedi.
Olaylardan sonra motivasyonunun bozulup bozulmadığını sorduğumuzda ise moralinin bozulduğunu ama takımı yalnız bırakmayı hiçbir zaman düşünmediğini söyledi. ?O sırada teklifte bulunan başka kulüpler oldu (burada Almanya?dan bir isim de veriyor) ama hem benim devam eden bir kontratım vardı, hem de hiçbir zaman takımımı yalnız bırakmazdım. Bir ara biz ne yaparsak yapalım 2. lige düşecekmişiz gibi bir tablo oluştu. O zaman biraz umutsuzluğa kapılmıştım ama sonrasında biz de çok iyi oynadık ve puanlar da geri verilince kendimize geldik.?
?Türkiye?de başka bir takımda oynar mısınız?? diye de sorduğumda ise cümlemi tamamlayamadan ?Hayır, asla!? diye cevabını verdi. Merve şaşırıp, ?neden bu kadar kesin konuşuyorsunuz ki? Bu sonuçta profesyonel bir iş? dedi. O da üniversitede gazetecilik okuduğunu (evet, üniversite mezunu!...ve evet, çok da zeki bir adam), objektif olmanın önemini bildiğini ama artık kalpten Galatasaraylı olduğunu belirtti. ?Ben burada kendimi başka bir takımda düşünemem. Bana yüz bin Euro fazla da verseler, Galatasaray?dan başka takıma gitmem!?
GSCC maçlarına gidiyorsanız, ya da televizyondan takip ediyorsanız bilirsiniz. Rancik takımdan önce her zaman taraftarın yanına gider, onları ateşler, maçtan sonra selamlar...Taraftarla çoğu yabancının sahip olmadığı özel bir ilişkisi vardır. Yüreğindeki hırs hem gözlerine hem sahaya yansır. Kimileri bunu tribüne oynamak şeklinde yorumladı sezon boyunca. Nedense ben Rancik?in tarzını hep çok samimi buldum ve o gece masada da bundan emin oldum. Ligdeki diğer takımlarla ilgili buraya yazamayacağım başka sözlerine de tanık olunca, Rancik?in tribün sevdasının bazıları gibi politiklikten değil, sarı-kırmızılı renklere duyduğu aidiyet duygusundan geldiğini anladım.
Rancik bu keyifli sohbetin ardından yanımızdan ayrıldı. Kendisinden istediğim cevabı almıştım, sırada Jasaitis vardı. Jasaitis ne yalan söyleyeyim, bu sezon oyununu en keyifle izlediğim yabancıydı. Şutunu ve tarzını müthiş zarif buluyordum. Bale yapar gibi şut attığını düşünüyordum. O yüzden de onunla sezon değerlendirmesi yapmak güzel olacaktı ama hani bazı oyuncular hakkında rivayetler dolaşır ya ortalıkta, kendisi hakkında konuşulanlar da gözümü korkutmuyor değildi. Röportaj vermekten nefret ettiği, biraz huysuz ve ters olabildiği kulağıma gelmişti. Neyse ki korktuğum başıma gelmedi ve karşımda oldukça sempatik bir adam buldum.
Simas Jasaitis?in maçlarda sık sık karşılaştığım genç kız hayranları için hemen nacizane izlenimlerimi, artık evli bir adam olmadığını en baştan belirterek aktarayım. Rancik?in ardından kendisiyle konuşunca aradaki farkı olumsuz anlamda çok rahat görüyorsunuz. Simas, yakından sahadaki karizmasına sahip değil malesef. O da sahnede devleşen kimi müzisyenler gibi, sahada kendine gelenlerden... Boyuna posuna bakmayın, sivil hayatta ağır bir adamdan çok, küçük muzip çocukları andırıyor. Görünürde heykel gibi olsa da, aslında çok temel birşeyi eksik. O yüzden insanı çarpmıyor. Şirin, şeker. O kadar. Karizma dedikleri şey başka birşey...Bir de biraz hızlı bir bey kendisi! Jasaitis röportajını da kısa süre içerisinde ntvspor.net?ten okuyabilirsiniz.
Sine Büyüka'nın sitesinden alıntıdır..