Savas Karadag Yazıları

mutlu oldum ben..

yogun bir stres var bu ara uzerimde, bir yandan dersler, sinavlar, is, sila hasreti, bir yandan universitelerden bekledigim kabul cevaplari master programlari icin..

oldukca yogun bir o kadar da yorucu bir hayat, bu gunlerde dusundugumde beni rahatlatan, zihnimi kanalize edip dinlenebildigim nadir seylerden biri basketbol takimimiz..

bilgisayar basindayken bir anda ulebcup in resmi sitesine girip, gectigimiz senelerin sacmasapan istatistiklerini karistirirken bulabiliyorum kendimi, ya da ertesi sabah okul icin sayili saatlerim kalmisken yataga girdigimde,sariyla kirmiziyi dusunuyorum turindeyken,ust uste 3 gece nedir ki diye..

rotasyonlar geciyor aklimdan britton i bir yerlere yerlestirmeye calisiyorum, gectigimiz senelerdeki istatistiklerini gorunce, bu zorlu yol da hesaba katilinca, bu potansiyel nasil degerlendirilebilir diye, coachumuz kadar kafa yoruyorum belki de, ya da neden fatih diye soruyorum, bu firsati nasil degerlendirmezsin diye..

sonra daliyorum uykuya farkinda bile olmadan, ertesi sabah geliyor, ayni yogun tempo ama ben donuyorum her firsatta galatasarayimiza..

sali aksami izleyemedim ben maci, izin alamadim isten, cok yogun olmamiz sebebiyle, gece bitti yorgun argin bir sekilde, aklimda tek bir sey var, bir sayilik bir galibiyet bile avantaj bizim icin, haydi cocuklar diye sanki maci calistigim 5 saat boyunca yasarmis gibi..

eve geliyorum, ilk yaptigim sey montumu bile cikarmadan, forumumuza girmek, ve derin bir sok, algilayamama hali kisa bir sure, sonra ise mutluluk hali, sadece bir tek kelimeyle aciklanabilecek kadar sade ve duru..

uzerinden gecen 3 koca gune ragmen, her firsatta donup, ulebcup sitesine giriyorum ben, i love this gaines i gorucem diye, ya da gozden kacirdigim bir istatistik varmidir diye..

bu macera cok guzel ve ozel, ileride torunlara anlatilacak cinsten;
yola devam..

Not: Savaş Karadağ arkadaşımızın Canaria maçındaki yazısı. Herkesin okuması açısından sabit yapılmıştır.
GSbasket.Org
 
Re: Mutlu Oldum Ben

huzunlu bir gece daha..

fakat basit bir cumleyle huzunlerin geride birakilmasi gereken gunler yasadigimizi unutmadan.. galatasaray basketbol subesi, oyunculariyla, teknik ekibiyle, taraftariyla tarihinin en onemli gunlerinden birine hazirlanmakta, sayili saatler onumuzde..

secenekler oldukca basit aslinda, herkes kendisinden bazi fedakarliklarda bulunuyor bu takimi izlerken, kendi adima, okul ve is arasinda yogun bir temponun icinde izin gunlerimi basketbol takimimizin maclarina gore ayarlamaya calisiyorum ben, onceligim haline getirip, fakat bir suredir bu izinler azaba donusmus durumda, dolayisiyla elestirmek, daha iyisini beklemek icin hak buluyorum kendime, ama bu kolay yol..

diger opsiyon ise bir sekilde sogukkanliligi koruyup, takimizin herseye ragmen arkasinda durmak su tarihi gunlerde, basketbolda hele bizimki gibi bir takimin en cok ihtiyac duydugu sey olan saha disi sinerjiyi yaratabilmek adina..

ikinci secenek size de daha mantikli gelmiyor mu, sirf asvel macinin hatrina bile, feda edilmesine goz yumacagim onlarca izin gunumle, benim tarafim budur..

elestirmek en buyuk hakkimiz, maca gitsek de, gitmesek de, forma alsak da, almasak da, bu foruma vakit ayirarak bile hemen herkes belli bir fedakarlikta bulunuyor asigi oldugu renkler adina, tabii bu takim icin daha fazlasini yapan, bunu bir yasam stili haline getirenlerin hakkini yememek kosuluyla;ama simdi dis sikma zamani, sene sonu geldiginde, muhasebe yapilacaktir zaten.

evet tek bir cumleyle gecilip geride birakilacak bir mac; tebrikler besiktas..

-------------------------------------------------

baska turlu bir sey bu, nasil anlatsam, hangi kelimelere sigdirsam bu guzel sevgiyi, heyecani..

oldukca yorucu bir gun, iki ayri kurs,akabinde haftalik iznimi fenerbahce derbisi yerine tercih etmemin sayesinde besiktas macinin 2.ceyregine dogru evde olmam..

daha once test ettigim uzere,kanal 24 un resmi sitesinden takip edecek olmanin rahatligiyla,bilgisayar karsisina gecisim..

sonra derin bir saskinlik ve hayal kirikligi, kanal 24 un dunku maclar oncesinde goruntuyu karartmasi ve sadece ses yayini yaptigimi gormem..

hemen siteye girdim, bilgi istedim, mailime cevap gelmedi, tam umidi kesmeye baslamisken, eurosport ta maci izleyebilme sansimin oldugunu ogrendim tesadufen..

ingilterede gecirdigim sure icerisinde, ilk defa gectim tv karsisina boyle bir heyecanla, aylardir fenerbahcenin sampiyonlar ligi maclarini skydan takip eden kuzenlerime icten ice duydugum kiskancligin, yerini komik bir gurura birakmasiyla..

ve mac saati..
tuylerim diken diken,sariyla kirmizinin yabancilar tarafindan yeniden yorumlanmaya basladigimi gordugumde, kalabalik kipkirmizi bir salon karsimda, yorumculari oldukca etkileyen ve sanki ordaymisim gibi kabarmasi gogsumun..

mac uzerine konusmak istemiyorum, teknik detaylar,kaptana kizmak ve hayran olmak arasinda gidip gelmelerim, belki de bu forumda en cok haksizlik ettigimiz oyuncu olan cenk in hakli oldugumu hissettirmesi bana ve tabi ayri bir sempati besledigim huseyin besok..

bir cok sey var uzerine yazilacak maca dair, fakat hangi kelime ifade edebilir ki, 10 sayi geriye dusunce bile inancimizi, son bir dakika yasadigimiz heyecani..

olumsuzluklar yok mu, takima direkt etki edebilecek, fark yaratabilecek bir yabanci yerine britton tercihinin sebebi gibi, evet ama an keyf ani, tadini cikartip yeni zaferlere dogru yelken acmadan once..

bu yuzden guzel degil mi basketbol, bu yuzden takip etmiyormuyuz, kazaniriz, kaybederiz, ama oyle guzel bir renk ki, heyecaniyla, kalbin disarida attigini dusunduren anlariyla..

bu kulup bu yuzden kuruldu 103 sene once ali sami yen bey tarafindan, bizden olmayanlari yenmek icin, bunun zevki cok baska, fenerbahceyi yenmekten de, ulke sinirlari icerisinde kupalara ambargo koymaktan da..

ve evet murat ozyeri de bu yuzden cok takdir ediyorum, bu ruhu bildigi icin, o zafer sarhosluguna ragmen, uleb cup un resmi sitesine verdigi demecte, cok guzel bir sonuc, fakat galatasaray adinin oldugu her yerde hedef zirvedir dedigi icin..

velhasil;
futbolcu kimliginin disina cikmis, klubumuzun sembolu olmus metin oktayin sozleriyle bitirmek, onun sozunun ustune soz soylememek en dogrusu boyle ozel bir macin ardindan;

"galatasaraylilik din gibi, mezhep gibi yerlesmis bir inanctir, ben bunun icin galatasarayi tercih ettim, ve galatasarayliligim ile gurur duyuyorum";
agzina saglik..

-------------------------------------------

gergin bir bekleyis..
uzun gelen bir ayriliktan sonra avrupa gercek anlamda bir donus,ait oldugu yere sariyla,kirmizinin..
yasadiklarimiza biraz disaridan bakmaya calistigimizda gecen yarim sezon adina,gorkemli bir basarim tablosu ortaya cikmakta..

oldukca basarisiz ve hayal kirikligiyla dolu bir acilis turkiye kupasi vesilesiyle, ardindan guzel bir sezon baslangici ve nerede nefessiz kalacak bu takim diye dusunenlere, her hafta verilen yeni bir cevap..
beraber yasanilan zaferler ve tabi huzunler, bu huzunlerin ozellikle genc arkadaslarimizda olusturdugu olumsuz tablo, her macin ardindan gormeye alistigimiz gelgitler, galatasaray sevgilerinden suphe etmedigim icin sadece uzulerek okudugum..

hele yasanan son karsiyaka maci,yasadigim sinir harbi, ardindan 1 dklik ruya ve gercege donus, yani bir macta yasanmasi gereken hersey, basketbolu ve galatasarayi sevmemizin nedeni..

sonrasinda yasananlar ise uzuntu verici,serinkanliligini korumayi gectim,hakarete varan yazilar ve kabul edilemeyecek bir tahammulsuzluk..
halbuki koc tarafindan yapilan basit bir tercih, daha once aydin orsun ne kadar kotu oynarsa oynasin son topu naumoskiye vermesi gibi, sonuna kadar destekledigim bir sekilde..

akabinde foruma girip o yazilari gormek istemedigim icin ayri gecen 2 gun..
simdi onemli bir gecenin arifesindeyiz, ortaya boyle bir tablo cikartan oyunculari, teknik ekibi savunmaya bile calismam, sadece tesekkur ederim, uzun bir zaman sonra, bir ay onceden beni bir macin havasina soktuklari icin, sri lankali arkadasimi ekerken, galatasarayin maci olacak o aksam dedigimde, siz basketbolda da mi varsiniz sorusunu duymama vesile olduklari icin..

yarin yeneriz, yeniliriz, ilerleriz ya da geri doneriz, ama bu heyecan oyle guzel ki,
hele uzak diyarlarda..
 
Re: Mutlu Oldum Ben

bu bir tesekkur yazisidir..

2007-2008 sezonunun sonu icin tasarlanmis bir yazi aslinda bu, haziran ayi gibi yazilmasi planlanan, 8 aylik bir surecte yasananlari oznel bir bakis acisiyla ozetleyerek, kendi adima ustume duseni yerine getirmek icin yazilmasi planlanan bir yazi..

fikrimi degistiren ise, gectigimiz 10 gun icerisinde yaptigim ve dun tamamlanan turkiye kacamaginda yasadigim essiz guzellikteki paylasimlar ve o yogun tempomda bile her an yasadigim o heyecan dalgasi..

insanoglu neden kor olurcasina destekler ki bir takimi, kimlik yaratma surecinde, sen nesin sorusuna, galatasarayliyim diyecek kadar nasil ozdeslestirebilir ki kendini bir spor klubuyle, ya da nasil iki tane rengi dunyaya baktigi pencerenin arka plani haline getirebilir..

aslinda bilmiyorum, toplumbilimcilerin genel anlamda, psikologlarin ise bireysel duzeyde arastirdiklari, cetrefilli sorulardan belki de en derin olani..

bir gun denek olarak kullanmaya karar verirlerse beni boyle bilimsel bir arastirmada, anlatmam istenirse sariyla kirmiziya olan bagliligim, hayata dair hemen her karar verme surecinde mantigini on plana koyan bir bunyenin, konu galatasarayina geldiginde nasil da, sadece duygulariyla ve hatta derin bir saplantiyla hareket ettigi..

sadece susarim herhalde, gozlerimin ici guler, anlasinlar diye, bir tarafim sari olur diger yanim kirmizi..

evet aylar once basladi, basketbol subemizin bu guzel heyecani, uzun zamandir ortak olmadigimiz sevincler yasatti bize, galatasaray spor klubunun nereye ait oldugunu gosterdi tekrardan hemen herkese, adinin oldugu her yerde hedefin zirve oldugunu, bize ve hatta kendine bile hatirlatarak belki de..

ve bu surecte, guzel bir ailenin varligindan haberdar etti beni, yarattigim kelimelerin anlam kazandigi, cumartesi, yani son gecem ailemle yemekte olmam gerekirken onu bile en azindan yarim devre o ailenin yaninda olmam gerektigi dusuncesiyle erteletecek kadar guzel bir ailenin..

maglubiyetler yasadik sindirmesi zor olan, yengiler aldik sevinci herkesi ortak bir paydada birlestiren, ama en onemlisi heyecani en ust duzeyde yasadik, ve daha onumuzde iki koca ay, bu heyecani zirvede tutarak devam etmek uzere keyifle bekledigimiz..

son olarak ise, bu yazinin boyle one cekilmesine sebep olan, persembe gecesi.. benim sesim hala kisik, kirmizi diye bagirirken kendimi kaybettim diye, kisa ve oz; nice kirmizilara..

bitirirken, basta sayin murat ozyer olmak uzere tum teknik ekibe, teker teker tum oyuncularimiza, masorunden, malzemecisine bu basarida emegi gecen herkese ve en onemlisi bu heyecani benimle birlikte yasayarak gun be gun heyecanimi daha ust seviyeyelere tasayan gsbasket ailesine tesekkur ederim ben..

eyvallah
 
Re: Mutlu Oldum Ben

bu bir uyari yazisidir..

yaklasik 7 aydir gsbasket.org un takipcisiyim. oyle ki okuldan veya isten dondugumde, ilk ugrak yerim haline geldi sitemiz, gazetelerin yerine. guzel bir konu, farkliligi, farkindaligi hissedecegim bir kac kaliteli yorum, bu hissi veren bana, siteyi bas taci yapan.

bu saydigim etkenler tesvik etti beni bu sitenin bir parcasi haline getirmeye, bu yuzden yazmaya karar verdim, disaridan uye olarak takip etmenin de yaninda, siteyle tanismamdan yaklasik 2 ay sonra.

yazilar yazdim, benimle ayni yolu tutmus, ayni sevdaya tutulmus her yastan sevdalilarla guzel paylasimlarda bulundum ve gittikce buyudu gsbasket.org un hayatimda kapladigi yer.

dikkatinizi ikinci kez cekmek istedigim konu ise, ki birincisi dee basligi altina uzun uzun yazmistim, maalesef yaklasik 2 haftadir sitemizin icinde bulundugu uzuntu verici ortam.

karsilikli ithamlarla, hakarete varacak derecede cirkin saldirilarla, ikiye bolunmus bir forum. kimsenin geri adim atmadigi, sanki herkesin amaci ve sevdasi ortak degilmis gibi, ve hatta ne icin burada bulustugumuzu, galatasaray askimizi tamamiyle unutmus gibi ilginc bir haleti ruhiye.

bu bahsettigim sure zarfi icerisinde, farkettim ki artik sitemiz, heyecanla takip ettgim bir yer olmaktan cikmis benim icin, ve hatta teessurle girdigim, acinasi kavgalara sahit olmaktan hicap duydugum bir yer olmus cikmis.

hepimizin bildigi uzere, insan olmanin anlami uretmekten gecer, ve yaradilisa anlam katmanin tek yolu budur, fakat gordugum uzere yaklasik 2 haftadir hic bir uretimimiz yok bu sayfalarda galatasarayimiza dair, ne teknik bir yorum, ne istatiski bir veri, ne rakibimizle ilgili bir analiz hemen hic bir sey.

galatasaray camiasinin nasil orf ve adetleri varsa, bu takimin sempatizani olan kitlelerin de bu dogrultuda sorumluluklari ve vazifeleri mevcuttur, ki farkimizi ve kalitemizi ortaya koyalim, hele ki koca bir klubun basketbol subesini temsil eden en buyuk organizasyonken ve tabii rakiplerimiz tarafindan surekli takip ediliyorken.

basta da belirttigim uzere, bu ailenin bir parcasi olmak istememin altinda yatan sebep, diger organizasyonlardan bir farki oldugunu dusunmem ve bunu yasamamdi uzun bir sure boyunca, fakat belli bir suredir maalesef bu cizgiden uzaklasmis durumdayiz, ki bu durumun sonunda maalesef ben ve benim gibi dusunen insanlar uzaklasacaktir siteden.

acikcasi bir sonraki macta deenin performansi uzerine donecek yorumlar istemiyorum ben, iyi oynamasi durumunda belli bir grubun, kotu oynamasi durumunda ise bir baska grubun, pusuda bekledigini dusunmek bile rahatsiz ediyor beni, ki maalesef is artik o raddeye geldi, yapilmasi gereken, kisisel tatmini de bir tarafa birakip en azindan onumuzdeki seri doneminde, elestiri duzeyini iyi ayarlayip, karsimizdakilerin hassasiyetlerine dikkat ederek yolumuza devam etmektir.

sunu bilmekteyim ki, bu siteye benden cok daha fazla emegi gecenler mevcut, ki bu aileye katilim tarihim dair cok eskilere dayanmiyor, ha keza yas olarak da tecrubeli arkadaslar mevcut aramizda, bu nokta da bu yaziyi yazmak, tabii ki bana dusmeyebilir, fakat daha once prensiplerimin disina cikmama vesile olarak dee uzerine yazmama sebep olan olaylar bir kangren haline donustu artik, ve bilinmelidir ki, kangren olan kol kesilir ve galatasarayda kol kesilir yen icinde kalir gibi bir orf her zaman yer tutmaktadir.

artik yolun sonu yok, krtik bir virajdayiz, meyve veren agaci taslarken unuttuk bile, biz yani galatasaray spor klubu ben basketbolu takip etmeye basladigindan beri ilk defa sampiyonluk kelimesini telaffuz ediyor, belki ilk turdan bile donebilecegimiz bir yol bu, ama bizim bir hayalimiz var artik beyler yillar sonra, yolun basinda, birlik olup hayalimize kosma zamani simdi.

hayalinize sahip cikin..
 
Ozelestiri ve UMUT

final serisinde turkiyenin en onemli muessese klubunu supurdukten sonra tuttugum takimin basina gecen, 2 sene once play-out oynamis bir takimi avrupada yari finale cikarmis, turkiye liginde son 10 sezonun en iddiali haline getirmis bir coachu, daha sezon sona ermeden istifaya davet eden bir taraftar grubunun uyesiyim ben.

nbade konferans finali oynadiktan sonra, sirf kendisine daha samimi davranildi diye, avrupa basketbol piyasasinda ismi hic bir sekilde zikredilmeyen bir takimi tercih eden oyun kurucuma yapilmamis hakaret birakmayan bir taraftar grubunun uyesiyim ben.

uzun yillar sonra ciktigi avrupa arenasinda, 54 takimli organizasyonda, yari final oynamayi basarmis bir takimi, seyirci ortalamasi siralamasinda 53. sirada birakmis bir taraftar grubunun uyesiyim ben.

onemli maclar arifesinde kendi icinde futursuzca elestirme yanlilari ile sagduyulu yaklasma taraftarlari arasinda bolunup isi saygisizliga kadar goturebilen bir taraftar grubunun uyesiyim ben.

iste bu saydigim sebeplerden oturu, galatasaray taraftarliginini bir farki kalmiyor digerlerinden uzuntusuyle bu forumda yazmama karari almistim ben, hem de nispeten yeni bir uye olmama karsin defalarca onore edilmeme ragmen, belki de biraz bencilce bir tavirla..

basketbol, bir takima sempatizan olmak gonul isidir, biz gonul vermisler dogal olarak isteriz ki, basari daim olsun, basarisizlik sozcugu lugatimizda olmasin, halbuki basari sistem isidir, belirli bir istikrar ve fedakarliklar sonrasinda ortaya cikar ve galatasaray spor klubu sadece iki sene once baslattigi re-organizasyon surecinde kanaatimce beklenenden cok daha once bu surecin meyvelerini toplamaya baslamistir. tabii ki tatmin olmadigimiz noktalar mevcuttur, sezonun da bitmesi munasebetiyle elestiriler de olacaktir, ancak elestirinin anlam kazandigi yerin ozelestiriyle basladigi da unutulmamalidir.

esas baslangic noktasi olarak, ben bu sene galatasaray icin ne yapabildim sorusu sorulmali ve akabinde yeni sezon icin hazirliklar, daha iyisini yapabilmek icin gerekli olan, galatasaraya ait geleneksel taraftar kulturu yeniden hatirlanmalidir.

cunku galatasaray taraftari kendi formasini tasiyan oyuncusuna saygi duyar, cunku galatasaray taraftari sporda maglubiyetin de oldugu bilir, cunku galatasaray taraftari sariyla kirmiziyi gordugu yerde sonucu onemsemez, cunku galatasaray taraftari farklidir, farkli olmak zorundadir, ulkesine her
zaman ilkleri yasatan bir klubun taraftari olmanin sorumluluklari vardir, cunku..

iste simdi oncelikle daha buyuk hedeflerin onunu, ufkunu acan, iki sene icerisinde bize bu heyecani tum sezon boyu yasatan, ozellikle bu yil, avrupada, yani sayin ali sami yenin hedef koydugu gibi bizden olmayanlara karsi oynadigimiz platformda, yani olmamiz gerektigi yerde, yasattigi gururdan dolayi bir omur minnettar kalacagim sayin murat ozyere tesekkur etme zamani bir galatasaray taraftarina yakisacagi gibi, ki gerekli yorumu sanli galatasaray tarihi, bizden sonraki kusaklara yapacaktir da zaten.

simdi eteklerdeki taslar dokulebilir, ben bir sure daha, insanlar kendilerini tatmin edene kadar, sitemizi uzaktan takip edecegim, bu donemde de yeni bir umut yesertmeye baslayacagim icimde, guzel bir tarih kitabinin ana fikri gibi, ya da gelecek sezon yayina girecek filmimizin sariyla kirmizi ekranda acilis cumlesi gibi..

seninle umut etmek cok guzel sey galatasaray..
 
Re: Savaş Karadağ yazıları

14 yasinda bir yurek dusunun, icine sigdirmasi gereken bir cok derde sahip, oncelikleri arasinda dersleri, okul hayati olmasi gerektigi kucuk yaslarda kendisine ogretilmeye baslanan, bir yandan yavas yavas icine girilmeye baslanan gonul isleri ve daha niceleri..

bir onceki yazimda ozelestiri kavramindan bahsetmistim, galatasaray icin ben ne yaptim bu sezon sorusuyla baslanabilecek bir ozelestiri sureci; buna muteakip daha onceki yazilarimda da degindigim galatasarayimizi daha iyi yerlere getirme gayreti dahilinde ve tabii ailemizi de kurulus amacina hizmeten ortaya cikartilabilecek fikir uretimleri..

farkettiginiz uzere birbirinden kopuk iki giris paragrafi, sebebine gelince;
bildiginiz uzere bizim gibi sitelerde, yazilan yazilarin altina imza atma yetkisi taninmistir, kelimelere hakimiyet kurularak, bazisi askini ifade eder oraya, bazisi o an ki sikintisini, yeri gelir gelecekteki hedefler konu olur bu yazilara, ya da cesitli sitemler, orasi bize aittir, kisisel dusun dunyamizin disavurumu olarak.

iste bu noktada hayatin tam da esiginde 14 yasinda bir cocugun haykiris cumlesi cezbediyor beni, 10 gundur her girdigimde sitemize yazabilecek bambaska, kocaman bir dunyasi olmasina ragmen, kendisine ayrilan alani bile isgal edecek kadar icinde yer etmis bir dilegi paylastigi kelimeleri, cok kisa ve net sozcuklerle; ASLANTEPEYE SALON ISTIYORUZ!!

bu cumle alalede bir araya getirilmis kelimelerin toplamindan cok daha ozel bir anlam ifade etmekte, ici alabildigine dolu, mantikli temellere dayanan, ve 14 yasindaki bir arkadasimizin agzindan cikmasinin gelecegimizin dogru ellerde oldugunun en guzel kaniti..

evet dedigim gibi uretmekten geciyor yaradilisa anlam katmanin yolu, ve daha once farkli yazilarimda elestirdigim bazi arkadaslar olurken sert ve sabirsiz oldugunu dusundugum cikislarindan dolayi, hep bir cumle uzerinden kurmustum gerekceli kararimi, bize dusen galatasarayimizi bir sonraki asamaya tasiyacak fikirler uretmek, futbolda zaten marka haline gelmis kulubumuzu basketbolda da avrupa sinirlari icerisinde yeri geldiginde saygi duyulan yeri geldiginde ise korkulan bir firma haline getirmek icin gerekli fikir telakkisini saglayarak altyapi calismalarina yardimci olmaktir.

tabii cuvaldizi elime almadan istedim ki, kendi ozelestirimle baslayayim, ve hazirliklarimi tamamladiktan sonra gelecek sezon icin ben de bir kac kelam edeyim; halen arayis icinde oldugumu belirtmekle beraber bir kac giris cumlesi kurmak dilegindeyim; soyle ki basketbolu yakindan takip eden kisiler olarak hepimizin avrupada az cok sempati duydugu takimlar bulunmakta, ornek olarak alinabilecek guzel pazarlama stratejilerine ve oturmus organizasyonlara sahip olan. benim bu konudaki favorim ise ozellikle taraftarinib yarattigi atmosferiyle, yonca olarak sectigi sembolunu herkese ezberletebilmis, keza yesil formalariyla da gonullerde yer etmis; panathinakios tur.

zannimca sarisiyla kirmizisiyla iki renkle anilmasi zor olan kulubumuzun, bunlarin arasindan birini pazarlama rengi olarak belirleyerek, ki benim favorim kirmizidir, gerekli promosyon ve altyapi calismalarinin da yapilmasinin ardindan, bu rengin uzerine gitmesi ve markalasma yolunda bunu bir strateji olarak benimsemesi klubumuz icin hayirli olacaktir. keza pana diyince gozlerde beliren yesil rengini, avrupada bir basketbolseverle konusurken gala dediginizde kirmizi olarak gormek ben de hos bir tebessum olusturmakta. tabii ki galatasaray avrupada bilinen bir markadir renkleriyle, fakat azimsanamayacak seviyede basketbol izleyecisinin futbolla hicbir ilgisinin bulunmadigi da gozardi edilmemelidir.

su an itibariyle daha yeterli veritabani bile olusmamis bir fikri paylasmakta ki tek amacim, gonullerin galatasarayla attigi heryerde amacin bu armayi daha yukari tasimak oldugu ve herkesin elini, imkanlari dogrultusunda tasin altina sokmasi gerektigini gostermektir, cunku bilmekteyim ki, yaratacagimiz sinerjiyle beraber cok daha guzel fikirler ortaya cikacak ve galatasaray markasi cok daha yukarilara tasinacaktir.

bu noktayi belirtikken sonra, yazinin asil amacina donme niyetindeyim, kapatmadan once, benim bunlari dusunmeme sebep olan, gecenin bu vakti oturup avrupadaki basketbol salonlarini inceleme sebep olan guzel bir isyan cumlesine; ASLANTEPEYE SALON ISTIYORUZ!!

aslinda bu bahsettigim fikir uretiminden de, sinerjiden de, seneye kazanacagimiz uleb cup dan bile, daha onemli galatasarayimiz icin, bu bizim gelecegimiz, gec olmadan adimlari atilmasi gereken, iceride disarida her macta yetkililere hatirlatilmasi ve hatta dayatilmasi gereken, o gune kadar belki de tum gs basket ailesinin imza kisminin tek yurek haline gelmesi gereken, gerekirse bir kampanya baslatilarak masrafinin bile paylasilabilecegi, basariya ulasilabilecek bir hedef..

biliyorum ki gsbasket cok buyuk isler basardi daha once, daha da iyilerini yapacak ileride, ama kanaatimce simdi sira en kutsal gorevde, galatasaray ismini, zalgirisin, taunun, pananin, maccabinin isimlerinin yanina tasiyacak, olmazsa olmazimizda..

hep beraber haykirmaliyiz biz simdi, 14 yasindaki yureklerimizle, cig gibi buyumeliyiz bu istegimizle, tasmaliyiz bendimizden ve bu isi basarmaliyiz;

ASLANTEPEYE SALON ISTIYORUZ!!

not; mehmet yildirim, yuregine saglik..
 
Re: Aslantepeye salon(Savaş Karadağ sayfa 5)

Ayrildigimiz noktalar, oyuncu-coach degerlendirmeleri, gelecek beklentileri, hepimizin tek bir derdi var aslinda, sevdamizi, armamizi en yuksege tasimak, gocene kadar bu bayragi tasiyip, bizden sonraki kusaga daha guclu bir galatasaray birakmak.

gectigimiz sezona erken vedamizin ardindan, gerekli noktalara elestirilerimizi yonelttik, takimimizin gelecek sezon hangi sartlar altinda daha basarili olabilecegine dair ozellikle teknik anlamda yorumlarimizi paylastik ve paylasmaya da devam edecegiz.

bu noktada, forumumuzda oldukca kaliteli ve yaratici yazarlarimizin da olmasi itibariyle, dusuncelerimizi ve fikirlerimizi baska bir platformda daha degerlendirme taraftariyim.

hepimizin bildigi uzere, globallesen dunyada, amator branslar da dair, sporda rekabet butceniz dahilinde surdurulebiliyor. bu butcenin gider kismi hepimizin malumu zaten, gelir kisminda ise konuya teknik anlamda daha fazla hakim olabilecek arkadaslar olmakla beraber kendi adima basaril bir marketing anlayisina sahip olmayan bir klubun basarili olamayacagi da kuresel bir gercek.

bunun icin hazirlanmasi gereken sartlar mevcut elbette ki. altyapi calismalarinin tamamlanmasiyla birlikte, basketbolda da marka olabilmek adina buyuk taraftariyla cok buyuk bir potansiyele sahip olan galatasarayimizda, gorev simdi bizlere dusmekte.

forumumuzu daha uretici bir yer olarak kullanabilmek adina, galatasarayi avrupa basketbolunda da nasil ismi gecen bir marka haline getirebilirizi kendimize siar edinerek, genis bilgi dagarcigimizi bu hususa kanalize edelim.

hem nasil bir yol tarif ettigimi aciklamak adina, hem de baslangic olmasi amaciyla, bir onceki yazimda da degindigim uzere, kutsal atfettigimiz renklerimizden birini, ki bana gore uygun olan kirmizidir, marka rengi olarak kabul etmeye baslayip boyle bir algida secicilik yaratmaya baslayabiliriz. pana dedigimizde tum avrupada gozlerde beliren yesil renginin, galatasaray dedigimizde kirmizi olarak canlanma ihtimali beni oldukca cezbetmekte.

bunun yollari tabii ki mevcuttur, ornegin kombine alan tum galatasaraylilara kirmizi renkteki tshirtler dagitilarak, tum sezon boyu maclara bu sekilde gelmeleri rica edinilebilir, ya da bir sure kullandigimiz salonun tum ambiansi kirmizi uzerinden tasvir edilebilir.

marka isletmesi konusunda bilgi sahibi olan arkadaslarin teknik anlamda da konuyu degerlendirmesini umut etmekle beraber, altyapisinin da hazirlanmasiyla, basarilabilecek, ve uzun vadede oldukca yararli olabilecek bir surec oldugu kanaatindeyim.

muhakkak ki, buyuk galatasaray taraftari yaratacagi sinerji, beyin firtinasi ve fikir telakkisiyle klubunu daha yukarilara tasiyacaktir, bize bu heyecanlari yasatan sevdamiza karsi gonul borcumuzu odemenin nihai yolu da budur..
 
Re: Ayrıldığımız noktalar(Savaş Karadağ sayfa 5)

tek haneli yaslarimin haftasonlari geliyor hatrima, gece ertesi gun sevdigimi, galatasarayi gorecek olmanin heyecaniyla uyuyamadigim, ve sabahinda annemin keyfimden istifade ederek pekmezli ekmeklerini yedirebildigi gunler..

sonra elimde benden buyuk bir ekmek, basimda parcali sapkam, ve annem siki sikiya sarmisken galatasaray kaskolumu boynuma usumeyeyim diye bir trabzonspor maci oncesi cektirdigim resim geliyor hatrima.

biraz ileriye sariyorum gozumdeki seridi, mac oncesine geliyorum bir anda, mabedimizin disinda beklerken, ki o zamanlar cadir yok, etrafta dayanilmaz bir kofte kokusu, anneme soylememem sartiyla tukruk koftesi keyfi, bol soganla.

mac sonrasi huznu, ya da babamla marslar soyleyerek ali sami beyin huzurundan ayrildigimiz gunler geliyor hatrima, yururken geldigim yere dogru, kafamda tekrar yasadigim macin sariyla kirmizi bir perdede oynattigimi hatirliyorum bu aralar tekrar tekrar.

neden diyorum, kimse bana senede 3 milyon avro vermezken, cocuklugumdan kalan bir aski yillardir koru korune sakliyorum icimde ben ve simdi yurtdisindayken, surgunken yani sevdigime, yani hissederken kendimi osmanlida surgun edilmis pasalar gibi, onlarin yazdiklari mektubu, bende yazarken sevdigime sizlerin huzurundayken, ben surgunden sana donmek istiyorum galatasarayim derken, neden diyorum..

emre belozoglu gitmis, daha once de gitmisti, ama sahiplenmistik biz, bu formayi bir kere giyen, o kutsali hisseden, bizden gidemez demistik, biraktigi turkiye, bu renkler degil demistik, emre tekrar gitti, hem de bu sefer donmemesine, ***tirsin gitsin.

hem konumuz o degil ki, konumuz bile olamaz ki, bizim konumuz isil, bizim konumuz esra, bizim konumuz tufan, bizim konumuz dogduklari yerde olmeye karar verenler, bizim konumuz bir kere sevdaya tutulmus olanlar ve bizim konumuz sayin murat ozyer.

sahip cikacagiz isila, bir konya deplasmaninda, hem de bir futbol macinda, isil formasi giyecek bir galatasarayli, ya da eskisehire gittiginde esra sencebe yazacak forma numarasinin yerinde, bizi biz yapan degerlere sahip cikacagiz yani, ya da tufan diye inlecek ki eski acik, gorecek dogduklari yerde olmeyenler, hissedecekler tarih sayfalarinda bir hic olmanin dayanilmaz sancisini..

ve sayin murat ozyer, bulmusken bu formanin kutsalligini, agirligini bu kadar bilen bir oz evladimizi, ben ve benim gibiler diyebiliyorken bize ait biri duruyor orada, varsin basarisiz olalim biz, varsin eksik olalim, varsin huzun hakim olsun uzerimize, ama biz biz yapan degerlerden uzaklasmayalim, biz 'galatasaray' olalim.

GALATASARAY!!
 
Re: Doğdukları yerde ölmeye karar verenlere(sayfa 6)

bir suredir eyup bey basta olmak uzere, bazi arkadaslarla irtibat halindeyiz. daha once de yazilarimda belirttigim hedefler isiginda gelecek sene galatasarayimizi nasil bir adim daha ileriye tasiriz dusuncesiyle, sempatizan olarak uzerimize dusenlerin muhasebesini yapmak, ortaya cikan tablo dogrultusunda da, bir paket program hazirlama derdindeyiz.

bu noktada benim de uzerime dusen gorevler mevcut. en basta da onceliklerin belirlenmesi noktasinda, nasil bir organizasyon yapilanmasina gidilmeli sorusuna cevap aramaktayim bir kac gundur.

baslangic noktasindayken, gelecekte ulasmak istedigin noktayi net bir sekilde belirlemek basarili organizasyonlarda gelenek oldugu uzere, ben de bu noktanin adini nacizane bir sekilde galatasaray ismini avrupada bir basketbol markasi olarak gorecegimiz gunler olarak koydum kendi gonlumde.

ilk adim olarak kombine bilet konusunu koydum tabii ki onumuze, buyuk hedefler pesinde olan bir taraftarin ekonomik sartlari da elverdigi surece uzerine dusen budur mantigiyla, cunku boyle buyuk capta bir isletmenin basarili olabilmesinin en onemli sarti olan ekonomik istikrarin, taraftar tarafindan desteklenebilecegi bir numarali yol sezonluk bilet talebimiz olacaktir.

ikinci adim olarak ise, uzerinde oyuncularimizin isimlerinin bulundugu kirmizi tshirtler uygun olabilir diye dusundum, kombine bilet alan taraftarlarimiza klubumuz tarafindan yapilacak boyle bir jest, basta taraftarimizda aidiyet duygusunu pekistirmek uzere bir cok alanda onemli bir hamle olacaktir, ki bu tshirtlerin oyuncularimizi onore edecek olmalari, ambians acisindan ozellikle avrupa maclarimizda cok guzel bir ornek teskil edecek olmalari da boyle bir adimin olumlu getirileri olacaktir. isin maddi yonune gelirsek eger, orta kalitede boyle bir tshirtin maliyeti, sponsor degtegiyle bedavaya bile getirilebilir.

keza yine tasarlanan adimlar arasinda, eger ki sartlar olusturulabilirse, kombine kart alan taraftarimizla, oyuncularimiz ve sube sorumlularimizla beraber organize edilebilecek bir yemek, ya da tanisma toplantisi, ki bu toplantilar sezon icerisinde de belli araliklarla tekrarlanabilir, onceki paragrafta belirttigim uzere, hem aidiyet duygumuzu arttiracak, hem de yaratacagi sinerjiyle bir aile olarak bahsettigimiz gsbasket.org organizasyonunun yarattigi enerjiye takimimiza daha aktif bir sekilde kanalize edilebilmesini saglayacaktir.

buyuk klupler, benim nazarimda sadece ve sadece taraftarlari kadar buyukturler ve taraftarlariyla birlikte varolacaktirlar, o yuzden, bu klup bizim, bizler, en buyugumuzden, en gencimize bu klubun parcalariyiz, hepimiz biraz sari biraz kirmizi, bu sebeple bizler ustumuzu duseni yapmaya hazir, galatasarayimizi daha iyi yerlere getirmeye de kararliyiz, bu ortak caba dogrultusunda, yukarida bahsedilen adimlar cogaltilacak, hedefe kosar adim varilacaktir.

ancak, bitirmeden once yapilmasi gereken bir hatirlatma vardir ki, bizler nasil ustumuze duseni yapmaya gonullu isek, bu klubu yonetme onuruna erismis kisiler de uzerine duseni yapmali, daha hic bir spekulasyon bile olmamasina ragmen 40li sayfalara gelmis topigi ve transfer meselesini geciyorum, en kisa zamanda takimimizin kime emanet edilecegini belirlemeli, ve gelecek sezon ki rotamizi net cizgilerle deklare etmelidir.

burasi galatasaraydir, burada hedef zirvedir, burada hedef gelecektir..
 
Re: Doğdukları yerde ölmeye karar verenlere(sayfa 6)

sempatizan olmak buyuk bir klube, dagi seven fare olmak ya da, taraf olmak gonul bahcelerinde, arada kusmek, darilmak ne guzel dimi, hani allahla kimse olmaz ya aranda, olmamalidir ya, iste oyle bir sey sanki, galatasaraya olan sevgi, sadece ben ve o, ve tabi sadece sen ve o..

visnedeki kirmizi onunla guzel, ya da limon yesilden sariya donerken anlam kazaniyor bizde, gokyuzu sararincaya kadar bize dusman, ve sadece kirmizisi makbul sarabin, bagi nerede olursa olsun..

ali sami yen o yuzden evimiz gibi, 30 bin kisi birden ev sahibi, hem de biri digerine daha fazla perverken misafirlik adina ve de herkes umdugunu yemeye sozlesmis gibi, amac sadece bagciyla aski pekistirmek, binlerce senin gibinin arasinda bazen buyuk bir koronun nadide bir parcasi olarak, bazen ise askini tek basina yasamaya kararli, ve dik bir sekilde gur sesiyle askinda inatci..

takim elbiseli aracilara ihtiyaci yok ki, sevkle atan bir yuregin, ya da kalabaligin benimsedigi atkiyi boynuna takip bir bilet daha fazla satma derdinde olanlara saygi duymak icin bir sebep yok ki, ve hatta bizim askimiza bile ortak olmaya haklari yok ki..

ulkemizin batiya acilan penceresinin, son 10 yilda geldigi nokta ortada, hosnutsuzlugum saha ici skorlar degil, onun telafisi var, beni daha cok uzen saha disi organizasyon da gun be gun uzaklastigimizi gormek bizi biz yapan degerlerden ve buna canak tutuldugunu gormek, klubumuzu yoneten ellerden..

ve maalesef degistirmeye yetecek guce ve kudret sahip olamamanin dayanilmaz huznu biz olumlu bunyelerde, ve boyle galatasaray gibi olumsuz dev bir cinarin golgesinde gecirilen bir omru hayatta..

bitirirken ise, neden seviyorum ben burayi, ve neden devam ediyorum olumsuzluklara ve kirginliklara ragmen, ve ustune gidiyorum diyip de lafimi yemisken, hic de adetim olmadigi uzere.. ; sanirim bu kirlenmemislikten, unutuldugunu dusundugum, sadece kisisel ego ve rant icin kullanildigini dusundugum galatasaray taraftarliginin amatorce, onurluca, bir galatasarayliya yakisarak surduruldugunu gordugumden..

galatasaray aski, oyle bir asktir ki, tekel altina alinamayacak kadar ozel, gerektiginde tek basina yasanacak kadar da guzeldir!!

saygilarimla
 
Re: Vişnedeki Kırmızı(sayfa 7)

Gitti..

Ama biz anladik onu suphesi olmasin, ve bu yuzden sevdik, ama gitti. Evet isminin onune sifat olarak gurur duydugu Galatasaray Erkek Basketbol Takimi kocu unvanini alamayacak artik, evet her guzel sey gibi bitti ve simdi bize dusen saygilarimizi ve minnetimizi sunmak.

Ben cocuklarima anlatacagim onu, siz tabi guzel gunlerini goruyorsun takiminizin, ama biz zamaninda cok cefa cektik diye. Inanmayacaksiniz ama bu asirlik cinar play-out bile oynadi, ve sonra 'bizden biri' geldi bu takimin basina, bize unutamayacagiz iki sene yasatti ve sanli Galatasaray camiasina imzasini atti, sonra da gitti.., diye.

Anlatmayacagim tabii bu surecin nasil manipule edildigini, kendi erklerini korumak adina, koskoca Galatasaray camiasinda nasil oyunlar oynandigini, sevgi ve saygi kavramlarinin nasil icinin bosaltildigini, o gunlerde neler yasadigimizi anlatmayacagim, anlatamam ki, utanirim ben.

Fakat inaniyorum gececek bu gunler, cocuklarimiz daha guzel, daha guclu bir Galatasaray gorecekler ileride, ama bizi digerlerinden ayiran degerler asindigi surece, bizden sonrakileri Galatasarayli yapan tek sey 'basari' kavrami olacak ve iste o zaman siradanlasacagiz, basarili bir 'siradan'..

Ve sayin Murat Ozyer, kisisel olarak tanimiyorum sizi, karsilikli kelam etme sansim oldu lakin, yeri geldi cok sevindik sizinle, guzel heyecanlar yasattiniz bize, yeri geldi kizdik, ya da hayal kirikliklari olmadi mi, evet ama saygi duydum ben hep size, sartlar ne olursa olsun o Galatasarayli durusunuzu korudugunuz icin, bu armayi bizim kadar sevdiginizi hissettirdiginiz icin.

Galatasaray'da isimler gecicidir ve simdi ayrilik zamani, biliyorum ki Galatasarayliliginiz geregi bu sureci yasayan kisi olarak, sikayet etmeyeceksiniz, disariya acmayacaksiniz su koca bir ayi, zarar vermemek adina. Ancak bilmenizi isterim ki, biz notumuzu aldik.

Hersey icin tesekkur ederim ben hocam, Galatasaray'a hizmet bir sereftir ve siz simdi serefli bir sekilde ayriliyorsunuz. Kendi adima, o gorecegimiz guzel gunesli gunlerde gorusmek dilegiyle..

've zayiflar bizi kendi gucumuzden utanmaya zorladiklari icin kazandilar'
 
Re: Zayıflar bizi kendi gucumuzden utanmaya zorladılar(sayfa 7)

gundemimiz belli, transfer haberleriyle kendimizi avutamayacagimiz su gunlerde, yeni oyuncagimiz gokmen ozdemir in bizlere hediyesi olan kendisi turk sahibi italyan telekom maalesef.

en sonda soyleyecegimi en basta soyleyeyim aslinda, ulker adli muesseseden nefret ediyorum en kaba tabirle ve ulkemizin batiya acilan penceresi olan galatasarayimiz ile isminin ayni cumle icinde gecmesi bile rahatsiz ediyor beni, birakin ismimize sponsor olarak eklenmelerini..

yukaridaki paragrafi ek bilgi olarak sunduktan sonra, baska bir konuda goruslerimi bildirmek istiyorum; klubumuzun bazi degerleri konusunda oldukca muhafazakar goruslerim mevcut, ki klubumuzun yanina bir markanin eklenmesi konusu ilk ortaya ciktiginda bu husus beni oldukca rahatsiz da etmisti, ancak saglikli bir sekilde dusundugumuzde saglikli bir altyapi sistemi, kendine ait bir salonu ve urun satisindan elde edilen geliri olmayan, maclarini 500 kisi ortalama ile oynayan klubumuzun disaridan bir destek almadan, birakin galatasaray ismini hakettigi yere yani zirveye cikarmasini, subeyi ayakta tutmasi bile oldukca zor su sartlar altinda, ayrica muhafazakarlik konusunda klubumuzle ayni hassasiyeti sahip barcelona gibi milli takim olarak deger goren bir klubun bile bu yolu secmesi, ozellikle globallesen dunya pazarinda maalesef bir zorunluluk gibi durmakta, bu durum benim gibi bir cok galatasarayliyi rahatsiz etse de.

ancak bu noktada kabul edilemez bir yanlis olarak onumuze cikan tablo, bir sponsora isim hakkini satmaktan cok, ezeli rakibimize tum olanaklarini ve hatta holdingin isim hakkini veren bir muessesenin yan kurulusunu sponsor olarak kabul etmektir. bu kabul edilemezdir, bu cirkindir, sartlar ne olursa olsun bu galatasaray ismine yapilmis bir hakarettir ve sanli galatasaray tarihi bu sureci bizlere yasatanlari gerektigi gibi yargilayacaktir.

gelelim telekom meselesine;
oncelikle kisisel bir yorum ile baslamak istiyorum izninizle, kendi adima gectigimiz sezon ki turkiye basketbol ligi, takip etmeye basladigimdan beri bana en cok haz veren organizasyon idi, hem de ceyrek finalde elenmemize, ve ezeli rakibimizin sampiyon olarak ligi tamamlasina ragmen. hepinizin bildigi uzere 6 sampiyon adayli bir lig ve bunun disinda ankara ve izmir gibi iki onemli sehrimizin bu heyecana katilmasiydi bizi boyle havaya sokan.

ve acikcasi bu yorumumundan sonra ekleme geregi hissediyorum ki, 3 tane istanbul takimimin ellerindeki taraftar potansiyellerini kullanabilmek adina buyuk sirket takimlariyla birleserek kendi aralarinda oynayacaklari bir lig bana hic heyecan vermeyecektir. cunku basketbolu bu ulkeye getiren takimin taraftari olan bizler icin basaridan da once rakiplerimizin varligina saygi duymak gelmeli ve konsolidasyon ile gelecek basarilar yerine onlari alt ederek zirveye cikmayi tercih etmeliyiz. cunku yillar once tofas in kapatilmasi ile bursa gibi buyuk bir potansiyelin basketbola kusturulmesinden sonra ayni surecin ankarada da yasanacak olmasi en basit sekliyle basketbola ihanettir.

bu noktada, amator sporlarda sponsor destegine ve hatta isim hakkinin da satilmasina karsi olmadigimi belirltmeliyim. bu durumdan hoslanmamakla birlikte bunun ozellikle su donemde bir zorunluluk oldugunu dusundugumu, ancak yapilmasi gereken islemin, basketbolun icinde zaten bulunan organizasyonlari altimiza almak yerine, yeni heyecanlar getirecek isimleri, markalari basketbolun icine cekmeye calismanin daha dogru ve etik olacagi kanaatindeyim.

bunlari belirttikten sonra, tekrar gelelim ulkere ve dolayisiyla cafe crowna; objektif olabilmek adina, baslarken sunu kabul edelim, galatasaray klubunun basketbol subesi, cok zor gecirilen sezonlardan sonra cafe crown destegiyle beraber belli noktalara gelebilmis ve bize iki guzel sezon yasatmistir, ancak bunlari kabul etmekle beraber ezeli rakibimize karsi gosterilen farkli anlayis bicimi, ve de bu yan kurulus ismini kabul etmek hicbir sekilde icime sinmemektedir, ayrica sayin murat ozyerin klupten ayrilmasi surecinde kulagimiza gelen cirkin dedikodular da, ulker isminin klubumuz uzerindeki varligini artik kabul edilemez bir noktaya getirmistir.

bu konuda birseyler yapmaya niyetli arkadaslar oldugunu gormekte, ve bu konuda umitlenmekteyim. tabii ki yapilmasi gerekenler, isin hukuksal boyutu, zorunluluklar, tazminat meselesi ve yeni bir sponsor bulabilme ihtimali dusunulmesi gereken teknik detaylardir, ancak oncelikle yapilmasi gereken sen, ben gibi zamirleri bir tarafa birakarak biz demeye baslamaktan, ki bunun yeri gsbasket ailesidir, gucumuzu disariya gostermekten, istemedigimiz hicbir seyi bu camianin catisi altinda barindirmayacagimizi gostermekten gececektir.

cunku biz galatasaray taraftariyiz, cunku biz galatasarayiz, bu renkler biz oldugumuz icin var ve biz bu renkler varoldugu icin asigiz..
 
Re: Gelelim telekom meselesine; (sayfa 7)

ama yeter..!!

kac kisiyiz ki surada, ne kadar da merakliymisiz boyle birbirimizi yemeye..

neyimiz var ki sariyla kirmizidan baska ortak..

hangimiz daha cok sevebilir ki bu renkleri..

kim sorgulayabilir ki bir digerinin askini..

ya da dogru tekmi ki hepimiz bir ucundan tutalim..

ne var elimizde, iki cember, bir top, bir de parcali iste..

neyin kavgasi bu..

konu dee, siz ve biz..

konu murat ozyer, siz ve biz..

konu turk telekom, siz ve biz..

bunlar gecmis, peki ya yarin..

konu erman kunter, siz ve biz..

konu yeni guard, siz ve biz..

siz kimsiniz, ya da biz kimiz..

galatasarayiz iste..

sizle bizin toplami bu kadar, sariyla kirmizidan ibaret..

gelecek diyoruz kimse yok..

uretmek diyoruz kimse yok..

yapici elestiri diyoruz hala kimse yok..

ama kavga edin, mavi kose, kirmizi kose diyoruz; geride kalan yok..

ama yeter..

kimse kimseyi sevmek zorunda degil..

kimse kimseyle kisisel sohbete girmek, paylasimda bulunmak zorunda degil..

ama altinda bulundugunuz catinin renkleri sariyla kirmizi ise eger;

herkes birbirine saygili olmak zorunda..

ben gecenin bir vakti eve geldigimde heyecanla girdigim;

gsbasket i ozledim..

ben her bir yorumu itinayla takip ettigim;

gsbasket i ozledim..

ben sevkle, ozveri ile bir seyler uretmeye calistigim;

gsbasket i ozledim..

galatasarayliligin gerektirdigi kalite ve terbiyeyi sergileyemeyenlerin burada isi yok;

golge etmeyin yeter!!

bir esikte gsbasket ailesi, ya herkes nerede bulundugunu hatirlayacak ve ona gore davranacak,

ya da

bir fark yaratildigini dusunup buraya gelenler, bavulunu toplayip;

galatasarayini yalniz basina sevmeye devam edecek..

simdi ben cicekteki gibi sariyi bekleyecegim, her bir agizdan;

kirmizi dye haykirabilmek icin, icimdeki atesle..

askinizin kiymetini bilin!!
 
Re: ama yeter..!! (sayfa 7)

ama yeter..!!

dun gece onur beyle konusuyoruz, konumuz gsbasket ailesi, halimiz ise neseli, sebebi ise bir gece once yazilan 'ama yeter!!' in olumlu bir intiba biraktigini gormek ve gunler sonra ilk defa forumda sakin ve huzurlu bir gun gecirilmesi.

bir cekincemiz de mevcut ama, bu huzur ortaminin kisa bir surede tekrar bozulmasi, sebebi ise ozellikle bazi genc arkadaslarin cok kolay manipule edilebiliyor olmasi, tabii bunda iclerindeki galatasaray askinin payi buyuk, buna sadece saygi duyarim.

bugun karsilastiklarim ise tek kelimeyle trajikomik maalesef, kime kizayim, kimi uyarayim bilmiyorum, volkan ve burak sagolsunlar surekli sukunet cagrilarima cok saygili bir sekilde karsilik veriyorlar ama sorun onlarda degil ki.

her galatasarayli gibi onlarin da tek istegi parcalimizi, armamizi en yuksekte, zirvede, yakistigi, ait oldugu yerde gormek, ve bu isteklerini farkli bir sekilde dile getiriliyor.

sorun ne peki, bu kadar kargasanin bir sebebi olmali dimi, aslinda sorunun iki tane sacayagi bulunmakta, birincisi, ki bu yonetimimizin hatasidir, bu surec iyi yonetilemedi, hem de sezonu erken kapatmamiza ragmen, suregelen belirsizlik hepimizin canini sikmakta bu kabuledilebilir bir sebep, peki ya ikinci sacayak, bu ise en tehlikeli olani, maalesef galatasarayimiz yani kutsalimiz uzerinden kendi egolarini tatmin etmeye calisan sahislar var camiamiz icinde, aslinda bu da kabuledilebilir bir olgu, fakat olumsuz yansimasi, ki bu bazi arkadaslarimizin bu sebepten dolayi icine girdikleri buyuk bir beklentinin bosa cikmasi olarak yasadiklari sinir bosalmalari olarak ailemize donuyor, ki bu bizler icin oldukca agir olan bir olgu.

simdi yonetimimizin bu surecteki hatasini kabul etmekle beraber, dusunulmesini istedigim bir husus bulunmakta, galatasaray klubu ciddi bir muessese, ve kendisinin resmi bir yayin organi bulunmakta, tum gece takip etmeme ragmen, ben resmi sitemizde herhangi bir aciklama gormedim erman kunterin imza attigina dair, evet belki kesin olarak anlasmaya da varilmis olabilir ancak bu klup tarafindan duyurulmadikca, bu imzadan vazgecilmesi benim icin rezalet olarak addedilmez, yanlistir, ama asil hos olmayan, klubumuz boyle bir deklarasyon yayinlamadan, bunu kamuoyuyla paylasip klubumuzu zor durumda birakmaktir. kabul etmemiz gerekir ki gsbasket sitesi, sadece ayni renklere asik oldugumuz bir kitle tarafindan degil, tum basketbolseverler tarafindan takip edilen bir sitedir, ve burada yapilan erken aciklamalar nedeniyle klup imajimiz ve sergilememiz gereken galatasaray taraftari durusumuz yara almaktadir.

tekrar belirtmek isterim ki, bu belirsizlik benim de canimi sikmaktadir, ki daha once de degindigim uzere ulker organizasyonu ile olan birlikteligimiz mide bulandirici bir duruma gelmistir, ancak bizlere yakisan galatasaray degerlerimizi sonuna kadar koruyarak, yapilan manipulasyonunun onune gecmektir.

ve kisisel olarak sunu eklemek isterim ki, gsbasket ailesi ciddi bir organizasyondur, ve klubumuzun resmen deklare etmedigi bir ismi de hosgeldin erman kunter seklinde karsilamamalidir, ki bu satirlarin sahibinin erman hocayi coach olarak oldukca begendigini de eklemek isterim.

evet volkan, ve burak, ve digerleri, bolunmus ve parcalanmis bir organizasyonun yokedilmesi cok kolaydir, kisisel olarak ricam, domercant, lavrinovic gibi isimlere, sampiyonluk vaatlerine heyecanlanmaniza saygi duymakla beraber, bu heyecaninizin manipule edilmesine izin vermemenizdir.

not; haklisin abi ama, seklinde baslayip da, 'oteki' olarak gorduklerinize cevap verecek sekilde yazilar istemiyorum!!

saygilarimla
 
Re: ama yeter..!! (sayfa 7)

yoksun..
hayat ne kadar benmerkezci degil mi, yasadigimiz duygu patlamasi ne kadar guclu olursa olsun kendinden soz edelim istiyor, ve yarattigi manevi disavurum bir yerlerde saygimiz korkumuzla birlessin ki, cizilen cember mekan olsun herbirimize tek dilegiymis gibi..

arabesk diyarlar iyi geliyor bazen bunyeye, dertler derya olmus esliginde, ya da bazen neyzenin dudaklari arasinda cikan herneyse eger o yokedebiliyor bizi gitmek istedigimiz yere, ya da keman, ki farid farjad uzerine tanimam, cikardigi her tiniyla yeter artik dedirtebiliyor..

ama iste bir cember var ya bize cizilmis, dort duvar icinde hem de, ki bu kadar basit ve siradan bir yuvarlagi nasil sigdirabiliyorlarsa, hapsoldugumuz bu dort duvara, kimseye han saray olamayacak kadar kucukken hem de..

karanliga hibe etmisken kendini, hele ki alkolsuzken bile sarhos oldugun zamanlarda, siyahin her tonu yuzune vururken, ve umit denilen soyut hiclik kapisini kapatmisken sana, tam da yoklugun ortasinda, siginacak bir yer ararken hem de, eger ki bir isik gorebiliyorsak tunelin sonunda, ve bu isik sari kirmizi oldugunda, devreye giriyor iste bir seyi karsiliksiz sevmenin dayanilmaz buyusu.

neyimiz var ki tutunacak, bizi en zayif hallerimizdeyken bile bagrina basmaya hazir, karsiliksiz olarak sevmekten korkmadigimiz, bir gun bizi birakip gidemeyecek kadar buyuk, asil olan ne var ki elimizde o parcalimizdan baska, bir yani kayisi sarisi, digeri visnenin en gercek hali.

ask bir yokluk hali ise eger, ve merdivenleri basamak ihtiyaci duymadan cikma sansi sunan yegane duyguysa bizlere dair, merdivenin tutacak kisimlari sari olsun yeter bana, ve o kirmizi haliyi tasiyayim sirtimda, ve hatta kalmamissa tutunacak yerim yukari dogru cikarken agzimdan cikan baglilik yeminim olsun galatasarayim, dusmeye, olmeye hazir ve nazir.

murat ozyer donmus, uzuleni var, sevineni var, cunku seveni var, sevmeyeni var, ama bir sorun var ki, karsiliksiz seveni var, beklentisi olani var, o renkleri kim temsil ediyorsa parke uzerinde, kayitsiz sartsiz onu destekleyecek olani var, sirtini donup kaybetseler de biz gelsek diyeni var.

ey genc arkadaslar, biz galatasarayi sevmeyi buyuklerimizden ogrendik, ilk kural suydu, kim olursa olsun o armayi gogsunde tasiyan, biz onun arkasindayiz, cunku yere dusmeyecek o arma, o kutsal, yureklerde tasinacak daima, ve bir digerinin nobeti bittiginde sira kime gelmisse, o hissedecek destegimizi arkasinda, ve g ile s nin icice gectigi her an, hakettigi yerde deger bulacak, en ozel yerde, gogsumuzun hizasinda, kalbimizin ortasinda.

defalarca belirttim evet ulker cirkin, ama onlar para veriyor ve beklentileri var, bundan da dogali yok, evet bir kere yanlis bir sozlesmeye imza atilmis ve su asamada geri donusu yok, evet galatasaray cafe crown ismine tanik olmak her ortamda hos degil, evet yeni coach belirlenme surecinde galatasaray degerlerine uygun davranilmadi, evet..

ama iste onemli olan nokta sudur ki, ders cikarmayi bilecegiz ki, yasadigimiz yanlislar anlam kazansin, peki buna nereden baslayacagiz, oncelikle sartlar ne olursa olsun, resmi yayin organimiz disinda verilen bilgilere itibar etmeyecegiz, bunu yapmaya calisanlarin onune gececegiz, sonra ise bir onceki belirsizlik surecinde yaptigimizi yapmayip birbirimize saygimizi kaybetmeyip, askimizin, davamizin kutsaliyetini ve guzelligini unutmadan, yola devam diyecegiz.

umutsuzluk olmayacak mi, canimiz sikilmayacak mi, sinirimiz zorlanmayacak, sekerimiz ziplamayacak mi, iste o zamanlarda aklimiza askin tum halleriyle guzel oldugu aklimiza gelecek, ve hatirlayacagiz ki, her aninda mutluluk veren bir ask, gercek degildir, ve hatta bize ait degildir ki.

ben ki sevmekten hic usanmam..
 
Re: Ben ki sevmekten hic usanmam..(sayfa8)

ne zamandir yazmiyorum, tam olarak hangi gune tekabul ediyor bilmiyorum ama, bana oldukca uzun geldi. farkettim ki bir parcasi oldugum sure zarfi icerisinde gsbasket somut anlamda bir parcasi olmus hayatimin, takip ettigim bir yer olmanin cok disina cikmis hem de, hayata dair gerceklerime kendini de eklemis.

neden yazmiyorum bir suredir, kirgin oldugumdan mi kimseye, hayir, cunku klavye basinda, karsimizdaki insani hic dusunmeden hem de, yarattigimiz kelime butunlerine kendimi kaptirmayacak kadar sogukkanliliga sahibim sanirim, ama gostermek istedigim biraz farkli.

yazmadigim zamanin baslangic tarihi, yazdiklarim uzerine yapilan bir yorumun ardindan start aldi bircogunuzun bildigi uzere, bir insanin hayata dair en dogal hakki olan, 'begenmeme hakki' ni ifade edis sekli canimi sikti baya, begenmediginden degil ama, sadece hayatta en kutsal degerim olan 'emek' kavramina saygi duyulmamasi rahatsiz etti beni..

aslinda sartlari belirteyim once sitemimi dile getirmeden, forum vb. yapilanmalarla ilgim yok benim, daha once de hic bir yerde aktif olarak yazamadim istikrarli bir sekilde. fakat gsbasket de farkli birsey buldum ben, bircogumuzun sikayetci oldugu kalitesiz taraftar yapilanmasinin aksine, kulturlu birseyler uretme derdinde olan insanlarin arasinda bir yer edinme ihtimali cok cazip geldi bana. bu surec icerisinde yonetimin cesaret verici tavri, sadece tek bir gun beraber olma sansimin oldugu gsbasket ailesinin, ki bu bence sanli tarihimizin en ozel gunu olan, besiktas macina denk gelmekte, gostermis oldugu kaliteli durus cezbetti beni. boyle guzel bir organizasyona layik olacak derecek, kaliteli isler cikaramayacagima dair olan inancim, kendilerinin bana teklif ettigi, yeni kurulacak anasayfada belirli araliklarla yazi yazma opsiyonunu bile reddetmeme sebep oldu, dedigim gibi sirf layik olamama ihtimali yuzunden..

peki bu surecte ne yaptim, kendime ait olan, oldukca kisitli vaktimi, galatasarayimiz uzerine anlam tasiyan birseyler varetmeye calistim, teknik konularda yazmadim, neden, anlamadigimdan mi, tabii ki, bilgisine yaklasamayacagim arkadaslar cok, o yuzden naptim, kisisel tatminimi, teknik konularda soylemek istediklerimi, icimizdeki guzel insanlarla tartistim, ve biraz da yonetimin istegini gozonune alarak, bana sunulmus olan baslikta, ne hissediyorsam onu paylastim..

hicbir tartismaya girmedim, icim icimi yemesine ragmen, su zor gunlerimizde, taraf olmak yerine, gerektigi zaman sogukkanliligini koruyarak, sadece bana ayrilan yerde kelimelerle oynamayi surdurdum..

peki noldu, aramizdan biri, cikti dedi ki, bunun yeri burasi degil, bunu bana ozel olarak iletseydi, amenna deyip geregini yapardim, ama hos degildi uslubu, canimi sikti, gecenin bir vakti, hem de ben tum onceliklerimi, galatasaray adina arka plana itmisken, peki ben yaptim, sadece sustum..

bir amacim vardi cunku, ozellikle son gunlerde, kendini tartisma ortamina cok kaptiran arkadaslarimiza, gostermek istedigim bir galatasarayli durusu vardi. karsinizdaki kisi size hakeret etse bile, ve hatta ortaya konulmus emege saygisizlik yapsa bile, korumamiz gereken bir galatasaray durusu var. disariya, bizden olmayanlara karsi, husu icerisinde, ve vakur bir durus sergileyebildigimizi gosterecek, kendi icimizde ise, once ben yerine, once biz diyerek, bir arada daha guzel gunler gecirebilcegimizi bizlere hissettirecek.

su 10 gunde neler mi oldu, nusret gitti, ki bu aslinda bir ayiptir, zizic geldi, ya da gelmedi, bir winston ismi dolasiyor, su ve ya bu sekilde hepimiz biliyoruz ki, 4 tane yabanci oyuncu alinacak, belli bir seviyenin ustundeki yerli oyuncularimiza eklenerek, basari sansi aranacak, kolay mi, bence zor, hele telekom ve efes in boyle yatirim yaptigi bir donemde, peki biz daha az mi sevecegiz, yoo..

buradaki bazi demirbaslar, play out gordu, hala mihrap yerli yerinde, biliyorum ki, oyuncular da, sayin murat ozyer de, ahmet bey de, ben de, onder bey de, sevgili ugur da gelip gecer, varedecegimiz, vazgecmeyecegimiz tek sey sevgimiz..

madem boyle, yapmamiz gereken sey oldukca basit, sevgimizi, yaz asklari gibi surdurmemize sebep olan seyleri belirleyip, kalici, basindaki kisi kim olursa olsun, ebediyen varligini surdurecek, sen, ben, o gidince, varolacak, cocuklarimizi galatasarayi, sariyla kirmiziyi sevdirebilecegimiz tek yer olan, tek ihtimal olan, bize ait bir salonu, tek hedef olarak belirleyip, gerekli olan calismalari, basta bir kamuoyu olusturarak baslatmak..

tabii tartisalim, bu sene nerede oynayacagiz diye ama, unlu bir sosyologun dedigi gibi, buyuk bir lider kendisinden sonrasini planlayabilen kisidir, bu noktada isterim ki bizim derdiimiz, bu sene oynayacagimiz yeri belirlemek degil, evsahibi olacagimiz yeri insa etmektir, bunun yolu nereden gecerse gecsin diyebilerek..

kucuk bir cocuk gibi oluyorum, gozlerimi kapayip hayalini her kurdugumda, hem de su oldukca problemli gunler gecirdigim zaman diliminde, kendi ozel hayatimda..

gozlerim kapaninca, zaten arkaplan sari ve kirmizi, bir bayrak beliriyor onumde, sirf daha hizli dalgalansin diye, ruzgar siddetini arttirsin istiyorum, ve bir salon beliriyor onumde, tabelasi daha asilmamis, ben ona isim koyuyorum, cocuk yuregi ya, hem de koca bir askla atiyor, aydan siyavus spor salonu, GALATASARAY..

ASLANTEPEYE SALON ISTIYORUZ!!

saygilarimla
 
Re: Ben ki sevmekten hic usanmam..(sayfa8)

bir de not eklemek istiyorum pek tarzim olmasa da, dee brown adli oyuncumuzun, gectigimiz sene icerisindeki performansi hala konu olmakta forumumuzda, buna saygi duyabilirim, ancak bu transferi sorgulayan, tekrar ve tekrar bunu murat hocanin bir yanlis secimi olarak onumuze suren her bir uye karsisinda beni bulacaktir!!

bir transfer neden yapilir, iki tane sacayak var onumuzde, 1. si takimin performansini arttirmak, 2. si, ki bu daha onemli takima, subeye bir vizyon katmak.

yaniliyorsam affola, benim takip ettigim sure icerisinde, transfer ettigi en kariyerli basketbolcudur dee brown galatasarayin. bu konudaki dusuncelerimi ve vizyon meselesini daha once actim ve tekrarlamak istemiyorum, ancak bir ekleme yapma ihtiyaci hissediyorum ki, dun gece, nete girdigimde, adetim oldugu uzere, nba.com ziyaret ettigim sayfalardan biri oldu, daha once bu spekulasyonu duymam sebebiyle, wizard sitesini de inceledim, ilk haber dee brown du. diger cumleleri geciyorum, bir cumle aktaracagim; gectigimiz sezonu galatasaray cafe crown da geciren dee brown , uleb cup da yari final oynadi..

murat hocayi, yonetimi, subeyi elestirmek isteyebilirsiniz ama, dee brown meselesi, ebediyen, ki kendisinin bize kattiklari da dusunulerek, kapatilacak!!

su andan itibaren yapilmasi gereken tek sey, dee nin, nba de, ncaa de gosterdigi performansi gostererek, nba de kalburustu guardlardan birisi olmasini beklemek ve kendisinin avrupa kariyerindeki tek takim olarak galatasarayimizi sunmasini umid etmektir, ki benim kendisinin bunu basaracagina inancim da tamdir..

ee yeter..
 
Re: Ben ki sevmekten hic usanmam..(sayfa8)

neden bu kadar seviyoruz galatasarayi..

aslinda sadece ve sadece, ayn rand in dedigi gibi, rasyonel bencilligimizden..

gecemize anlam katsin istiyoruz galatasaray, yatakta bir saga bir sola donerken, yaser yildiz ismi ve kendisiyle ilgili gelecege dair planlarimiz bizi uykuya sevketsin istiyoruz. acaba linderoth doner mi, donerse, liverpool kentinin mavi takimi tarafindan istenen topalimiz tavir yapar mi, ya da cift on liberoyla baklava mi olacagiz biz. halbuki isim daha guzel olabilirdi, tabiri ilk mevzubahis konusu yapan fbli demirkolum, fistikli kadayifi daha cok sevseydi mesela..

ya da basketbola kayabiliriz ornek vermek icin, hani bizim sitemizin, ki ben buradaki kisilere aile diyorum, tek derdi, su 4 yabanci bu ara, biri zizic, ki kendisi sasirtici derecede guzel bir tercih, diger ucu icin loto oynamakta tum ahali, hepimizin yastiga basina koydugunda bir ruyasi olur ya, biz ise tum camia isim begeniyoruz, hayallerimizin salary cap i yok ya, kimler misafir olmuyor ki ayhan sahenk e, 3 senelik sozlesme esliginde..

boyle durumlarda starbury celiyor benim zihnimi, knicks birakacak kendisini, ee italya ruyasi da malum, nereden baksan ayni sahiller bizde de var, cizme desen her turlusu, akdeniz mutfaginin nadide urunler yaninda, bir de adana kebabi, ohh.. ceviri konusumu, her turlu yardimi benden, sirf 3 numarayi giysin, sariyla kirmizi, 10 adet basketbol formasi almayan, bagdat caddesinde klakson calsin, en buyuk fb diye..

orhan beyin romaninda belirttigi gibi, cevdet bey ve ogullarinda, ihtiyac duyuyoruz hepimiz iste, en okuyanimiz da, en cahilimizde, bir seylere koru korune baglanmayi, bazisi icin milliyetcilik oluyor bu, 16 yildiz falan bazisi icin deistlik, bazisi icin, ki bu oldukca buyuk bir kume, kendisini renkler uzerinde ifade edip, bu aska koru korune baglanma egilimi..

yoksa nasil aciklanabilir ki, bir baska forumda transfer saati veren insanlarin sozu uzerine, sabahlara kadar kan canagini haline getirmek o guzel gozlerinizi, derdimiz ortak iste, aciklansa da, google toolbar da arasak oyuncunun ozelliklerini, ya da cm de nasil acaba, finishing diye..

madem boylesine bir kader cizdik kendimize, nedir isin raconu, sevdiysen eger, ve yaptiysan tercihini, tutunacaksin dallarina, kokune kadar, ama bu surecte suluk olmayacaksin, ya da beklenti icine sokmayacak bu seni, buyuk taraftar grubuna yar olurum da, ranttan pay alirim diye..

gerci oyle zor isler ki bunlar, hele ki rant denilen rezaletin lugatimizda, olumlu bir itibar edinmesinden beri, taraftarlik, sempatizanlik, sevmek bile ayaklar altinda, en kutsal degerlerimizken hem de..

ey guzel genc arkadaslarim, istiyorum ki, bir derdiniz olsun hepinizin, ne is yaparsaniz yapin, en iyisini yapabilmeye dair, ve ha keze, yaptiginizin herseyin hakkini sonuna kadar verebilmeye dair..

okuyun!! ne bulursaniz okuyun, ve bir rituel gelistirin kendinize, her sabah kalktiginizda, gazetelere goz atmak gibi, ya da isyankar mi takilmak istiyorsunuz, her gecen ucaga kafanizi kaldirip, kadeh kaldirmak gibi, o surec icerisinde, yasaminiza anlam katmaya calisip, bosluklari doldurabilmeniz gibi..

galatasaray bizim icin bir sans, hele basketbol subesi, kendisinin emekleme donemlerini gecip, hem de guzel bir ivmeyle, ozellikle avrupa guzergahinda kendisini sozedilir bir marka haline getirmesi sebebiyle, heyecanimiza heyecan katan, ileride cocuklarimiza bu subenin, buyume noktasinda, bulgaristan sinirina dogru emekleme noktasinda, ben de omuz vermistim diyebilmek adina buyuk bir sans..

4 yabanci gelecek, ee nereden baksan avrupai duran bir besok, gozlerindeki hirsa, sadece saygi duyabildigim bir ersoz, gelismekte olan kaya gibi murat ve turetmek fiilini uzerine yakistirmayi bilen, sayin ozyerin gelecek sezon, daha uretken bir sekilde bir sekilde kullanacagini umit ettigim turetken..

ben bu ara cok yalnizim, bir ben var, bir de sariyla kirmizi, bu gece de tek yavuklum, sari bir yastik..

neyimiz var ki baska;
askiniza sahip cikin..
 
Re: Aşkınıza sahip cıkın.. (sayfa10)

futbol asla sadece futbol degildir, malumunuz bana ait degil bu vecize, ama oyle guzel soylemis ki simon kuper. yok mu peki eksik bir noktasi, var bence, soyle ki, aslinda spor sadece spor degildir, bu ozdeyisin geneli kapsar hali.

neden mi, gece gece kendime dert ettim bunu, aslinda eve geldigimden beri aklimi kurcalayan sey su, hadi benim akli melekelerim yerinde degil, ama bir kac kisiden mutevellit birlikteligimizin parcasi olan bu gonul ortakligi yaptigim insanlarin, bir kac gundur isini gucunu ikinci plana atip, maddi ve manevi anlamda, hic bir sorumlulugu bulunmamasina ragmen hem de, basketbol subemiz icin yapmaya calistiklari nasil aciklanabilir ki acaba.

sonra sunu dusundum, futbol dedigimiz, mavi gozlu devin bile ilgisini ceken gosteri temasasi olmasaydi da, biz yine severmiydik sariyla kirmiziyi bu kadar, neydi elimdeki argumanlar, basariyla dogru orantili buyuyen bir taraftar grubu, ve portezin 3 f sinden bana en guzel kismi olarak gelen futbol.

karsisina neyi koydum peki, sutopu maclarini dair takip eden bir guruhu gectim, eminim ki, kriket ya da eskrimde bile bizi temsil edecek sariyla kirmiziyi bulsak, pesinden gidecegimizi bilmenin komik farkindaligi.

biz kimiz peki, isin aslinda en acikli kismi bu, murat beyin cok guzel bir tespiti var bu konuda, yeni bin yil ile gelen basari ruzgarinin taraftar profilini kalitesiz bir seviyeye cektiginden muzdarip kendisi, ki genel hatlariyla da hakli, peki yapilmasi gereken ne, kucuk ama nispeten kaliteli bir ice kapanik yapiyi mi secmek, ya da tum olumsuz unsurlari da benimseyerek alabildigine buyumek mi.

not; bizi temsil eden resmi taraftar organizasyonunun problemi de bu aslinda..

burada simon kupere bu sozleri soyleten ve hatta bir kitap yazmasina olanak saglayan, sureci inceleme amacindayim. soyle ki, glasgow kentinde, rangers ve celtic rekabetinin dini unsurlari, arjantinde, ispanyolca iyi yerler anlamina gelen baskenti, iyi bir yer olmaktan cikaran ekonomik unsurlarin tetikledigi, boca-river rekabeti, benim ilgiyle izledigim eski dogu bloku ulkelerindeki, ordunun ve polisin takimlarinin rekabeti, cumhuriyetci roma ile fasist lazionun kavgasi, ve hatta bilmem hic dikkatinizi cekti mi, ingilterede hemen her sehirde, bir ornegi bulunan mavi takim, kirmizi takim rekabeti.

peki biz neredeyiz bu noktada, ilginc degil mi, dunyadaki tum ezeli rekabetlerin cok belirgin altyapi sebepleri varken, dunyanin en buyuk derbisi diye niteledigimiz bu rekabetin, sacayaklarini merak ettiniz mi hic, neden biz ve neden karsi yaka diye..

aslinda var..

bu konuda yapilmis tek bir bilimsel calisma var elimizde, 1950 li yillarin turkiyesinde, yanilmiyorsam ankara universitesinde yapilan cok kapsamli bir arastirma. arastirmanin detaylarini bir tarafa birakmakla beraber, sunu paylasabilirim ki, cikan sonuclar su noktada birlesiyor; isci kisimini temsil eden besiktas, burjuvazinin temsilcisi fenerbahce ve aristokrat galatasaray.

kabul etmemiz gerekir ki, bir cok alanda 50li yillardan itibaren istikrari saglamakta zorlanmis olan turkiye cumhuriyeti, belirgin sosyo-ekonomik siniflarin olusmasini da saglayamamis oldugundan, ozaman ki cizgiler kaybolmus, ve dunyadaki diger rekabetlerin aksine homojen taraftar gruplarinin ortaya cikmasina sebep olmustur. soyle ki hemen hepimizin ailesinde fenerbahceli yakinlarimiz bulunmakta, eslerimizi, sevgililerimizi karsi yaka sempatizanlari arasindan secebilmekteyizdir. ki boyle bir seye rastlama olanagimiz olmadigi iskoc ya da arjantin rekabetlerini gozonune aldigimizda bu buyuk bir sanstir.

bunlari belirtmemin ardindan ve kisa bir inceleme yaptiktan sonra aslinda sunlari gorebilmekteyiz, sartlar ve stratejiler degismis olmasina ragmen, karsi yakada ezeli rakibimiz, burjuva kavraminin icini oldukca guzel doldurmakta, merkez noktasi olan para olgusu uzerinden iliskilerini yonetmekte, bir cok noktada baskanlarini para unsuruna gore secmekte ve kabul etmek zorunda oldugumuz uzere bunu cok basarili bir sekilde uygulamaktadir. keza benim bir cok noktada basaril olarak kabul ettigim carsi grubu da, halka karsi olan konularda duyarli davranmakta ve besiktas isci kesiminin takimi olarak hala belli bir kesim tarafindan benimsenmeye devam etmektedir.

tabii ki bu soylediklerimin, kesin cizgileri yok ve hatta cok basit karsi orneklerle soylediklerimin aksi de iddia edilebilir, cunku hepimiz bilmekteyiz ki turkiye gibi bir cografyada, hic bir unsur, saf ve duru bir sekilde bulunmamaktadir.

zaten burada bizler icin onemli olan da galatasaray olmalidir, lise zihniyeti, ya da halka acilmaliyiz gibi tartismalari baska bir yaziya birakarak, sunun uzerinde durmak istiyorum, murat beyin dedigi gibi, hizli ama olumsuz bir sekilde buyuyen taraftar grubu konusunda neler yapilabilir, bunu dusunme niyetindeyim.

simdi oncelikle, futbol gibi milyonlarin pesinde oldugu bir sporda taraftar kitlesini bir arada tutmak ve standarti yukarilara cekmek oldukca zor, ki bu noktada kisisel bir sey eklemek istiyorum, gsbasket ailesini bu kadar cok sevmemin altinda yatan sebep de, kisi sayisinin az olmasiyla beraber, bir arada olan zumrenin oldukca kaliteli bir ekip olmasidir, bunda da hem basketbolun nispeten daha elit bir kitle tarafindan takip edilmesi, hem de galatasarayimin kulturel kodlari olan, dusunen, ureten, aristokrat taraflarin agirlik kazanmasidir.

peki bize dusen nedir, futbolda yapamadigimizi, bu guzel sporda yapabilmek, simdiden, yetismekte olan genc arkadaslarimiza guzel ornek olmaya calisarak, onlari uretmeye tesvik etmek, ve 10 sene sonra onlarin yaptigi isleri izleyerek, yasayacagimiz gururun hayalini kurmaktir.

bugun alene de anlattim, cok degerli bir hocam vardi, derdi ki bizlere, hepinizi birden etkilemem, size yon vermem mumkun degil, ama aranizdan 5 kisiye bile birseyler katabilirsem, o 5 kiside birilerine birseyler katacaktir, unutmayin ki tsunami kucuk dalgalardan meydana gelen, buyuk gercektir.

asalet, ogrenmek, yonlendirmek, uretmek bir de aristokrasi..

cabamizin adi galatasaray..
 

Üst