Savas Karadag Yazıları

tutsagiz biz galatasaraya.
ee ozaman kagidim da aynamsa, bu bos satirlar benim hegomanyamda.
fazla mi realist oldu bu idealar dunyasinda.

erkek takimimiz basliginda yaziyorum ya, savas karadag yazilari diye, kendim calip kendim oynarken abartmisim galiba, ne yazacagiz peki tirnak icinde galatasaray basketbol takimi tirnak kapandi. yav bunun bir siniri mi var, ac bakalim sozlugu, muhakkak verecek bir basketbol takimi, hadi cizdin onun sinirlarini, ya galatasaray oluncu mevzubahis ne yapacaksin onu, var mi bir siniri..?

galatasaray degil mi bizim hayatimizin basligi, bak baslik diyorum, gelisme degil, ya da sonuc hic degil, realist bir pencereye kulp degil, utopyamizin baskenti galatasaray!!

basketbola beste mi lazim, acariz erkek takimina, disiplin mi bozuldu, yeni disiplin yaratiriz, literaturde yer mi yok, literaturu yok sayariz, siniri mi astik, yeni bir cember cizeriz, disarida kalan korebe oluruz, yakantopla yakariz.

mactan sonra geyik mi yaptik, boynuzlarindan reklam yapariz, gsbaskete maddi kaynak yaratiriz, hee bir de dergi varmis ee tabii onu da ustadina birakiriz, hem onder cicekogluna hem de kerem porazan a selam olsun der cekiliriz.

ama yazariz, ama saklariz, ama susariz, ama en nihayetinde galatasarayi yasariz.

basketbol cumlelerimi lazim, sali sabahi, uxbridge istasyonunda bir cocukla tanistim, daha once arap israil anlasmazligi dersini beraber aldigimiz ama cok da iletisimim olmadigi bir arkadasla, gittim oturdum yanina, litvanyali kendisi, ee tabi konuyu direk basketbol olarak belledik, tesadufe bak, sililau nun kocu, genc takimdayken kendisine hocalik yapmis, anlatinca o gun ki maci dedi ki, hic korkma, koc deplasmanlarda cok kotu oynatirdi bizi, tum oyun taktigimiz degisirdi, litvanyadan boyle donduyseniz, rahat gecer mac. litvanyada iki sehir varmis, ekolu yaratan, biri kendi sehiri kaunas ki malumunuz zalgiris, digeri ise vilnius, gerisinin temsilcileri siradan.

mac saati geldi catti, elim telefonda samilden gelecek haberde, dayanamadim 3. periyod aradim, kopup gitmisiz, ketzudis hakli cikti, helal olsun, vee tabi, eyup, cevdet, ve samil dostlara da selam olsun.
bu da nottur asuman hanim da sagolsun, resimlerle maca gitmis kadar oldum.

ondan once de dacka vardi dimi, onda da aslanpencesi sagolsun, buldum izledim bilgisayarda, 40 dakika canli, iki enstantene maca dair, marshall strickland ve gozunun surekli kenarda olmasi, digeri ise cemal nalga, ah keske..

basketbol iste bu kadar, simdi yeri degil, haddime de degil ama bir iki kelam da olimpiyakos macina, yanlissa silsin yonetici bu arada, simdi ben bugun okula gitmedim, mac havasina girecegim ya, cok ozlemisim ben bu heyecani, hangi maclari tekrar izlemedim ki bugun, monaco ama prekazili olani, xamax tanjulu olani, oncesine yasim yetmez, sonrasini anlatmaya ise takatim.

bugun ufak capli bir milat olsun, metin oktay formamla okula gittigimde, galatasaray dedikten sonra, fenerbahce daha iyi ama diyen, hocalara, ingilizlere, fransizlara, norveclilere ve hatta kibrislilara, gogsumu gere gere what s up man, diyebileyim, diyemezsem mi, amann yav biz galatasaraya tutsagiz..

800..
 
gelin terimlerin icinde fazla kaybolmadan medeni hukuk uzerine sohbet edelim bugun biraz.
yurtdisindan su tarihte su sayili karar ile devsirilen isvicre medeni hukuku, cumhuriyetimiz hukuk alaninda temel yapitaslarindan biri olmustur seklinde baslayip bu cizgide ilerlersem kimse okumaz herhalde bu yaziyi, ki zaten ben de kisitli hukuk bilgimle bu kelimeleri daha fazla iteleyemem.

o zaman direk konuya girelim, bir protestodur gidiyor ahmet dedehayira, once bilet fiyatlari cok guzel bir uslubun kullanilmasi neticesinde geri cekildi, sonra baktik ki ifade ozgurlugu konusunda asmis bir taraftar kitlesine sahibimiz, etki de birakiyor gerekli merciilerde, ne dedi ozaman guzel taraftarimiz hak aramaya devam.

ahmet bey demisken, galatasarayin buyuklugunu daha once defalarca burada tarif etmeye calistigimizi ama gucumuzun yetmedigini gozonune alinca, insanin aklina direk, boyle buyuk bir camiada yoneten tarafta olmanin zorluklari geldiginden cok da fazla tirmalamak istemiyor insan o kimlikleri.

ancak yonetmenin bir sanat oldugunu, sanatin ise dogustan kodlarimiza yuklenen bir yetenek oldugunu gozonune alinca, insan maddi manevi herseyini vermeyi goze aldigi bir kurumun basinda, buram buran yetenek kokan sanatci-yoneticiler gormek istiyor.

konudan konuya atlamadan, ustunun cizilmesi gereken nokta ise, boyle bir kurumda yonetici olmanin, bir kararin defalarca farkli acilardan irdelenip uygulamaya sokulmasini ve geri donecegin asikar olan kararlar almanin kurumsal imaji oldukca zedelemekte oldugunu gozonune almak gerekiyor sanirim.

bu sezon basindan beri neler yasadik biz, once hocamiz belirlenemedi, istemezuk dediler, deklare ettiler, bazilarimiz protesto etti ve bir sekilde geri dondu hocamiz, sonrasinda kombineleri elitist bir kitle yarattik sadece onlara satacagiz dediler, protesto ettik geri donduler, bilet fiyatlarini oyle bir yapacagiz ki, pariste tiyatroya gittikten sonra maca gelecek bir seyirci kitlesi yaratacagiz dediler, protesto ettik geri donduler, simdi de sattiklaklari kombinenin hakkaniyetle kullanilmasini izin verilmemesini gozardi ediyorlar, protesto ediyoruz, acidir ki daha ses yok, hayir birsey degil yine geri donerlerse, o da trajik bir durum.

hayir beni mutlu eden bir nokta var ki, gercekten galatasaray taraftari gasp edilen hakkinin pesinde kosan, rant pesinde kosan klup ici kesimlerin oyununa alet olmadan sadece kendi hakki icin gerekli mesaji gerekli uslupla verebilen oldukca kaliteli bir zumre olarak davraniyor, ancak yine de galatasarayin kurum kimligini herseyin onunde tutan bu bunye, hemen her kararini daha sonra degistirebilir ihtimali ile veren kisilerin yoneticilik yaptigi bir basketbol subesi portresine uzuluyor.

nerede kalmistik biz, medeni hukuk, evet medeni hukukta, kira sozlesmesi diye bir altbaslik var, bir kisi, sahibi tarafindan kiralanmak suretiyle ilani yapilan bir esyaya. gerekli bedeli odemesiyle beraber, o esyanin gecici sahibi olur. bu sure icerisinde gerekli insiyatife de sahiptir. simdi koskoca galatasaray klubu bir yeri kullanmak istiyor, ariyor, begeniyor, seciyor parasini verip kiraliyor, sonra da bizleri misafir olarak cagiriyor, bizler misafirken, ev sahibi geliyor ve diyor ki, ben sunu, sunu ve sunu yeni aldim, o kisimlari kullanamazsin. soyle soyleyeyim, eger kiralama islemini gerceklestiren kiraci yeterli karaktere sahipse, o ev sahibini dover, misafirine mahcup olmaz, diger ihtimal mi, oyle bir ihtimal yok ki, kiraci galatasaray spor klubu.

ama iste, kurumlar yoneticileriyle temsil edilir ya..

asil sorun ne aslinda biliyormusunuz, kiracilikta kaderdir, kendi kuralini koyabilecegin yerin hep sinirlari vardir, taa ki kendi evini alana kadar, ve kendi evin, kiralik koskunden guzeldir, ister sariya boyarsin, ister kirmiziya, ister yatiya misafir alirsin, ister catiya.

bir gun;
bir evimiz olacak;
duvarlari sari kirmizi..
 
bu bir davet yazisidir.

neler yaptik simdiye degin beraber, neler basardik.

uretmek dedik sevdamiz icin, sevdamiza anlam katmak icin, yasamlara anlam kattigimiz gibi.

o sanli tarih akarken zamanin sonsuzlugunda hangi durakta katildigimizi milat bellemisken ask dolu govdemize, nefes almaya yeniden baslamanin umut dolu cigligi gibi.

ve gul baba gibi, ve ali sami bey gibi, baba gunduz gibi, karincaezmez gibi, aydan siyavus gibi, ve toylugumuzdan hatirlayamadigimiz digerleri gibi.

visnenin can buldugu o kirmiziyi tadan her kutsanmis bunye gibi, o tatli heyecan anlam kazandi yuzyillar boyu, sariyla karsilastigi her an gibi.

ve bu buyuk camianin kodlarina isleyen, bizden olmayanlari yenmek, dustur kabul edildi, pencereydi, batiydi ve gurur.

ve simdi, galatasaray spor klubunun basketbol subesi, tarihinin en onemli donemeclerinden bir tanesinde. gectigimiz sezon, sanli tarihine yepyeni sayfalar ekleyen bu ozel takim, daha iyisini yapabilmek icin hazirkita beklemekte.

stadyumlarda adini en yukseklere kazirken, ayaktopunun ulastigi heryerde turkiyenin yegane markasi haline gelen sevdamizin, basketbol subesi, simdi ayni basariyi salonlarda tekrarlayabilmek, galatasaray markasini avrupanin elit basketbol takimlarinin yanina, yani hakettigi yere cikarabilmek adina, gecen seneki basarisini tekrarlayabilecegine, daha yukarilara tasiyabilecegine inanmis durumda yoneticiden oyuncusuna, teknik heyetine kadar tum fertleriyle.

ihtiyaclari olan tek sey, kendileri gibi inanmis bir taraftar, avrupa basketbol arenasina sariyla kirmizinin birlikteliginden olusan guzel tabloyu gosterecek, tum misafirperverligiyle, cehennemi ayhan sahenke tasiyacak ask dolu yurekler.

bir galatasarayliyi kendi evine davet etmek yakisik almaz, o yuzden bastaki davet istirak icin degil, davetimiz o gun salona gelirken, bu guzel seruvenin baslangicinda, varolus sebebimize dogru yol almaya baslamisken, gul babayi anabilmek adina, gulun hayat buldugu o iki guzel renkten birini secerek, ambianslarin en guzel yaratmak, tarihe gececek sayfalara dekor olarak, sariyla kirmiziyla.

dugunumuze bekleriz..
 
bundan sonra, mac ile ilgili bilgileri bana bildirebilecek yeni birini aramaktayim, yurtdisina mesaj gondermek biraz kulfetli de olsa, turkiyeye dondugumde gonlunu alirim.

ne mac yazisi baslangici ama, ee tabii hayatin her evresini oldugu gibi, musabakalari da kendi penceremizden yasamaya alismisiz biz ademoglu.

bazen mac saatlerinde calisiyor olmam sebebiyle takip edemiyorum maclari, ozellikle boyle onemli maclarda, ki bence sezonun ve tarihin en onemli haftalarindan birini gecirmekteyiz, oyle zor oluyor ki dakikalari saymak isyerinde, yelkovanla akrep birbirine nazlaniyormus gibi.

bu duruma cozumu de sevgili dostum samil getirdi aslinda, hemen hemen bu durumu yasadigim her mactan sonra kendisi bildiriyor bana mac ile ilgili bilgileri, oyuncu performanslari, salonun durumunu ve tabii dostlarin selamlarini.

dun de bana bir mesaj atmis, savas kardesim, mac skoru 85-83, cok kotu oynadik, ms ve graves cok kotuydu, tur cok zor diye, oyle moralim bozuldu ki, zaten bir ayimi verdigim makalemden c aldigimi ogrenmis, turkiyeye elim bos bir sekilde mi donecegim korkulari sarmis dort bir yani, bir de tum sezonu ve gelecegimizi bu mac uzerine insa edecegimizi dusunurken boyle bir maglubiyet cok sikti canimi. normalde yaptigimin aksine ilk defa bir mactan sonra ayrintilari almak icin kosmadim bilgisayarin basina, gittim oturdum bir mekana, hafif kendimi dinledim, hem kendime uzuldum, hem oradaki 2500 yurege.

eve geldim, acmadim bilgisayari, bakmak istemedim tekrar maglubiyetin aci yuzune, vurdum kafayi yattim.

sabah kalkinca, baskanlik secimi sonuclari, yorumlar, kose yazilari derken, alabildigine kactim siteye girmekten, bu arada huseyin barack obama yi tebrik eder, okyanus otesinde hic bir sey degismeyecegini hatirlatiriz, girdigimde ne goreyim, biz galip taraftaymisiz, yengi kategorisine giriyormus 85-83, boyle cift devreli maclarda buyuk basari mi, hayir asla, ancak galatasaray armasinin oldugu her yerde, galibiyetten sonra huzun yakismaz, galatasaray gider, karadagda bu takimi yener, bu turu gecer, hem deplasmanda bol skorlu beraberlik de bize yetiyor..

mac ile ilgili teknik bilgi yok, ben hincal uluc degilim ki, izlemedigim macin istatistiklerine gore yorum yapayim.

yalniz sitedeki genel kaniyi gorunce ms uzerine eklemek istedigim bir sey var ki, sevgili onder cicekoglu ve eyup yildizla sezon basinda konustugumda ikisi de cok umitliydi ms ten, onlar kadar basketboldan anlamadigima gore, hala sabir demeye devam etmek taraftariyim. ayrica ms in gelecek sene turk oyuncu kategorisinde oynayacak olmasi sebebiyle ne olursa olsun da takimda tutulmasi gerektigi kanaatindeyim. ancak ozellikle bu turun gecilmesi durumunda, ligde besinci yabanci olarak oynayacak, yas ve kariyer olarak tecrubeli, cok klise ama yugoslav ekolune yatkin, takima hukmedebilecek, mula tarzi bir oyunkurucunun sart oldugu inancindayim, ms i 6. yabanci olarak, tribune yollayacak. tabii butcenin de elvermesi durumunda.

elestirilerimi burada noktaliyorum ms konusunda, cunku sutten agzim yandi, cemal nalga ozellikle oldukca utandirdi beni, sezon oncesi analizlerimi gozonune alinca, ama ozur dilemesini bilmek erdemdir, o boyle oynamaya devam etsin, ben ondan tum sezon boyunca ozur dilerim, umarim pozisyonunda tek kalan ms de bu sekilde bir performans gosterir karadag da, ve hepimizi mahcup eder, ve yine umarim, murat hocamiz, graves den oyun kurucu yaratmaya calismaz orada, cunku vasat dair olsa oyunkurucunun saf bir 1 numara olmasi gerektigi kanaatindeyim.

bitirmeden once iki kucuk not; birincisi karadag diye ulke olmaz, o topraklarin adi montenegro, nasil ceviriyoruz boyle, kim belirliyor bunu, sonra da ingilizler bize turkey demesin, hayir ulke gercekten karadag sa gider fahri vatandaslik alirim..

ikincisi burada tartisiyoruz taraftar, ayhan sahenk, atmosfer falan, hakli olarak da begenmiyoruz ama, eloglu begeniyor, biliyorsunuz eurosport 2, uleb cup in resmi yayincisi ve surekli klipler donduruyor uleb cup uzerine, ozellikle ise bir klip hazirlamislar bu senenin tanitimini yapan, gecen seneden guzel hareketlerin oldugu, gorsel sovlarla dolu, sadece iki tane taraftar grubu mevcut, bir galatasaray, ikincisi gran canaria, charles gaines de basrolde, bir de bogazicili aslanlar atkisi tasiyan bir galatasarayli..

guzel sey seni sevmek..
 
efes pilsen maci umrumda bile degil, 3 gun sonra oyle bir maca cikacak ki bu takim, hani acunun programi var ya, ingilizlerden calinan, deal or no deal, varmisin yokmusun, biz simdi ya variz diyecegiz ya da yokuz..

variz dersek ne olacak, sari kirmizi parcali forma bir onceki sene final 4 oynadigi kupada gruplara kalacak, elit klupler arasina adina yazdirmak konusunda bir adim daha atacak, eurocupta temsilcisi olan, ispanyada, almanyada, italyada, fransada bilumum avrupa ulkesinde bir daha adi telaffuz edilecek, gala basketbolda da varmiydi diye, sampiyonluk hesaplari yapilirken bahsi gececek, ve akillara kazinacak sivri harflerle, galatasaray diye, hele o galatadan sonra vurguyu kuvvetlendirmiyor mu su gavurlar, nasil gurur dolu bir tablo cikiyor ortaya bir bilseniz..

ya yokuz dersek; iste ozaman donecegiz lokal lige, efesin birasi daha bir anlam kazanacak, telekom hatlari kesmeden de kufur edecegiz ankara yollarina, besiktastan bir sey olmaz da, antalya buyuksehir belediye olacak tozlu deplasman yollarinda bizi karsilayan ve tabi ferenbarehce, bu da ispanyollarin soyleyisi ezeli rakibimizi..
dipnot; alismis oldugunuz bir lugat degil benden, bakmayin kusura ancak; fenere koycan di mi lan baros..

kissadan hisse, anamizin ligine donup dusunmeye daha cok var, simdi uzaklarda bile olsak, elele tutusup karadag deplasmanini yasamak zamani, milojevic in potaya aktigi her an onu hissetme zamani, graves in penetreleri ve en tabii gurovicin olduren ucluklerinin zamani..

dislerimizi sikarak biz bu maci alacagiz deme zamani, efesi de, ulkeri de, telekomu da unutup, tum benligimizi, yaratacagimiz tum sinerjiyi karadaga akitma zamani..

gerekirse kapatacagiz sitedeki tum basliklari, dinimiz de buducnost maci olacak, imanimiz da, o 40 dakikaya gore ayarlanacak kan basinci, kalp pompalamaya hazir damarlamizdaki asil kani, eller yumruk olmus ve parcaliya ayrilmis kalpler, kan kirmizi, gunes sari..

susun ve ali sami beyi dinleyin, ve ben tekrarlamayayim bizden olmayanlari yenmenin kutsalligini, nasil yapiliyorsa ugur, birlestirin ayak parmaklarinizi, ya da giyin ugurlu kazaginizi, ama yasamaya baslayin 3 gun onceden 40 dakikalik maci..

seni sevmek guzel sey..
 
'ragmen' sevebilmek..

laciverte ragmen sevebilmek diger renkleri gibi degil, huzne ragmen sevebilmek. kafanin icinde dugumlenmis agri yumagina ragmen sevebilmek, sabah yataktan kalkmak istemeyecek hale gelmene ragmen sevebilmek, su bir haftayi transit gecmek istemene ragmen sevebilmek.

bir perde kapandi sevdamizda, geride kaldi bize biraktiklariyla, bu sefer, sinir, hirs ve kizginlik kalsa bile geriye, sevdamiz biraz daha yol aldi icinde biriktirdikleriyle.

simdi yeni bir perdenin zamani, sariyla kirmizi kiyafetler giyen, o kutsal armayi tasiyan ve bir takim gibi hareket eden her bir sporcumuzla beraber kalbimizin attigini gozonune alirsak, yarin biraz daha fazla adrenalin salgilama zamani.

rakip budocnost, yer karadag ama daha da onemlisi avrupa. eurocup sitesinin dedigi gibi ya yeneceksin, ya doneceksin.

milojevicin sozlerindeki inanc, umitlenmek icin guzel bir vesile ve tabii galatasaray klubu temsilcilerinin edirneyi gectikten sonra degisen cehresi de diger bir arti, eksi arti hanesinde.

eksiler yok mu, guclu bir rakip, saygideger bir ekol, kendi evinde maci sadece 2 sayi farkla kazanmis olmak, bilumum sakatlar ve guard rotasyonunda yasamamiz muhtemel sorunlar.

ama, ancak biz, yani hepimiz, oynayani, yoneteni ve izleyeni, biz yarin o salondan basimiz dik bir sekilde ayrilacagiz, ayrilmak ve basarmak zorundayiz.

birakin simdi haftasonunu, efesi ve hatta feneri, bir takim yarin olmak ya da olmamak diyecek yurtdisi temsilciliklerine, cok amiyane ama ya yazdiracak adini hakettigi yerlere ya da geri donecek anasinin ligine.

kaldi 26 adet 60 dakika, ben simdiden basladim maci yasamaya, ve en ufak bir katkimiz dokunacaksa yaratilacak sinerjiye, cagiriyorum hepinizi bu macin onemi kavramaya ve yasamaya baslamaya.

daha cok sevmek icin degil, severek daha cok sevinmek icin;
biz bu maci alacagiz!!
 
aslinda zulfunun agirligini da tasiyarak ustunde, ve tabi zamanin hosgorusunu, bu sevdayi anlatmak icin en uygun dizelerden, gecenin bir saatinde, bu bunyenin uyku moduna gecmesine engel, ama en sonunda..

surada kaldi 17 saat, hakem bosnakmis derdine dustuk simdiden, montenegro da bosnanin kardes ulkesi ya zaten, ayrica uleb bizi iki on eleme oynattigi icin zaten rengini belli etmis durumda. yav sampiyonluk diyoruz on eleme diyorsunuz, madem gecemeyecegiz bu on elemeyi zaten oynamayalim bu kupada, sampiyonluk turu atilmayacaksa torinoda.

neyse teknik analiz hala yapilmaktadir bir otel lobisinde kurmaylarca, psikolojik motivasyon ise, tecrubeyle ters orantili ama yine de buyuk gorev dusmekte murat hocaya, keza montenegro da oynamak zor olmali, basketbol anaokulda ogretilen bir sporken..

hepsi birbiriyle baglantili aslinda, fener yenilgisi, voleybol subesi, yarinki mac, ne var icimizde sevdaya dair, toplamindan bir delilik cikiyor ortaya, ve her sonuca ragmen, sevdayi isitilmis bir sekilde bunyede tutabilmenin komik gururu.

asice mi, evet, ama kirilsa da kanadimiz, asiye ciksa adimiz, duyan duysun, bilen bilsin gulum;
boyledir bizim sevdamiz..

galatasaray!!
 
evet o benim!!
buducnost macindan beri yazmiyorum, ne yazacagim, o kutsal formayi tasimayi haketmeyen adamlara ben neden emek harcayayim.

gunler gecti uzerinden, haftalar, ben hala yarasini kapatamamisken buducnost macinin, hala aklima getirmemek icin binbir caba sarfederken, eurocup resmi sitesini kendime yasak belletmisken, hayatlarina profesyonelce devam eden 'oyuncularimiz' adina daha ne kadar calabilirdim ki hayatimdan.

hala da yazmam..

niye sevdik gecen sene biz bu takimi, ulan biz 20 sayi geriye dustugunde acaba juventude a karsi geri donebilir mi bu takim diye dusunuyorduk, donemeyince de avuclarimiz kizarincaya dek alkisliyorduk..

defalarca yazdim ya, esek olsa anlar, ali sami beyin dedigi yoldaydik, lokal basarinin olmamasina bile goz yummustuk, avrupa adimizi hatirliyor diye..

uleb cup sitesini mekan bellemistik, bitmis bir turnuvanin ardindan, yalniz gecirilen yaz gecelerinde, galatasaray ismini tepede gorup anlam katalim yalnizliga diye..

geri saydik geri, 90 gunden baslayip, tekrar o kupaya donecegiz de basarimizin tesaduf olmadigini gosterip elit takimlar arasina adimizi yazdiracagiz tekrardan diye..

hani sporcu hep once onundeki maca bakar ya, ben, biz, sadece o maca baktik, zamanimizi caldik sorumlu oldugumuz kisilerden, yerine birseyler konmasi en zor olan seyi..

ne oldu peki, 20 gun gecti uzerinden 20 gun, ben hala utaniyorum, o skoru buraya yazmaktan, ulan ben net uzerinden tanimadigim adamlarla mac yaptigimda fifada galatasarayi secemiyorum, ya elin adami galatasarayi yenerse diye, bu adamlar cikip o formayi temsil ediyor..

yensen de yenilsen de arkandaymisiz, bak sen.. once bu formanin buyuklugunu ogren, sonra da yenilmenin adabini..

oyle uzar ki, icimdeki hayalkirikliginin disavurumu, ancak bu yazi ne o 'oyunculara' ne de istifa etmesi artik prensipten once zorunluluk haline gelmis hocamiza..

bu yazi kendini bilmeyen densizlere, o bastaki cevap da onlara, evet o benim!!

oyle tartismalar oldu ki ben yazmiyorken, gulsem mi aglasam mi, kizsam mi, buyukluk mu gostersem, ama sustum, fakat bir yere kadar..

simdi birisi cikmis diyor ki, nerede o pollyanalar, murat hocayi savunanlari goremiyoruz, acaba utaniyorlar mi, soruyorlar nerede onlar, aha iste burada!!

simdi murat hocanin neden bu senede takimin basinda olmasini istedigimi, azicik kafasi calisan bir adam yazinin icerigini okudugunda anlar, buna benzer sebeplerle murat hocanin arkasinda olan, basta galatasarayliligi olmak uzere kendisine ve basketbol bilgisine saygi duyan o 'utanmazlarin' buyuk bir kismini kisisel olarak taniyorum ben..

kim bunlar, samil dost, cevdet bey, eyup yildiz, onder bey, onur bey ve kerem secer.. kim bunlar, galatasarayin cikarini herseyin uzerine koyan, fedakarlik kelimesinin altini dolduran, emek kelimesine anlam katan kisiler. nedir bunlarin sucu, galatasarayi basariya goturecegini inandiklari bir insana kayitsiz sartsiz destek olmak..

turkiye kupasi maclarina kadar bu grubun bir parcasi oldugumu da gururla belirtme ihtiyaci duyuyorum. sonrasinda ise zaten gerekcelerimi belirterek bir kan degisiminin yararli olacagini belirtmistim.

ne oldu peki bu surecte, hemen her yenilgide, nerede ozyer destekcileri, nerede bu isimler, hic utanmiyorlar mi?

isteyene utanma fiilinin gerekcelerini teker teker anlatirim ben hic usenmeden..

bugun dayanamamis samil cevap vermek zorunda kalmis, canim yandi be, boyle bir yuregin itham edilmesine, bir insanin galatasarayi cok seviyor diye yargilanmasina, ortaya laf atma cesaretine sahip insanlarin elestirilerine dolayli yoldan maruz kalmasina..

ben sicak yatagimda yatiyorken bu adamlar sariyla kirmizinin pesinden yollar asiyorlar, benim vermeye kiyamadigim kombine parasini gozlerini kirpmadan veriyorlar, ustelik sevgili dedehayirin cayacagini bile bile..

bakin simdi manzaraya, nedir dun yasananlar, maglubiyetin getirdikleri, maglubiyet hos durmuyor, rezalet kelimesi daha cok oturmakta yasananlarin uzerine, ancak dislerimi siki sikiya birlestirmis inat etmekteyim kusmamaya, fakat bilinmeli ki kimsenin haddine degil, bir diger galatasaraylidan daha fazla uzuldugunu iddia etmek..

nedir peki yapilacak olan, o sinirle bu sezonun benim icin bittigini soylemis dair olsam, bu koca ayibi temizleyecek tek sey, gerekli radikal onlemlerin alinarak krizin yonetilmesi, ve avrupanin 3 numarali kupasini bu sene turkiyeye getirmenin yollarinin aranmasidir. bunu da yapacak olan yonetme erkidir.

sunu bilmekteyiz ki, galatasaray spor klubu onemli bir markadir, ve bu krizin ustesinden rahatlikla gelecektir, fakat bu sekilde hayatini galatasaraya adamis insanlara yonelik suclayici ifadeler de bulunmak ailemizde kapanmayacak yaralar acmaya devam edecek, ve basari geldiginde bizleri yuzyuze bakamayacak hale getirecektir.

bu arma, japonyada kitalara hukmetti, yazmadim!! icim gururla doldu kendi icimde yasadim.. ancak ve ancak konu dostlara dil uzatmaya varirsa, ne ilke kalir, ne prensipler, ne yazi kalir ne hatir, kelimeler susar, bu ask payidar kalir, ama hep beraber, ama yapayalniz.. o yuzden aklinizi basiniza devsirin, haddinizi bilin..

her sevdadan bize geriye kalan..


beni bir daha yazmak zorunda birakmayin..
 
ozamanlar efes firtinasi eserdi parkelerde, tek bir idol vardi yuregimizde, evde otururken bile alnimizi tshirtumuzle sildigimiz gunler..

cehaletten mi, galatasaray askini icimize sindiremeyecek kadar kucuk olusumuzdan mi, naumoski hayranligi kor etmisti gozleri, cocukluga ozel guzel bir heyecandi, galatasarayimizin futbolda yasattigini, basketbolda baska bir marka yasatiyordu, tek kusuru lacivertiydi..

sonra sonra, cine 5 e mi denk geliyor, yanlislik olabilir, basketbol maclari ve asist programi, basketbol sadece efes olmaktan cikmaya basladi, sariyla kirmiziyi parkelerde de yasamaya baslamanin heyecani, ama iste yas 12-13, deli yurek bir idol ariyor kendisine, topu eline aldiginda ismini zikredebilecegi, sariyla kirmiziyi guzel bir sekilde temsil eden, gerek saha ici gerekse saha disi durusuyla, ismi zikredildiginde arkadaslarin saygi duyacagi bir isim..

tam olarak o donemlerde girdi ismi kucuk basketbol dunyama, evet david rivers i izleyemedi bu bunye sari kirmizi altinda, ya da buyuk makedonyaliyi, ama artik ornek olarak alinabilecek gercek bir lider vardi, hem de gonul verdigim renklerin altinda, top sektirirken ismi zikredilen, okulun sadece tek tarafi tribunlu salonunda topu ucluk cizgisiden savururken yuksek sesle anilan, hasbelkader cemberi gectiginde hun ecesi uzatilarak tekrarlan; gercek bir lider, orhun ene..

ne mutlu bana..
 
kim gitsin?

neydi o yarisma, uzun siyah ceketli bir kadin, ve onun sacma sorulari..
her turun sonunda secilen en zayif halka, grubun ilerlemesinin onundeki engele yol verme..

bu toplulukta kime duser kim gitsin sorularini cevaplamak, aslinda boyle homojen bir toplulukta akil oldugu kadar gereksiz yorumlarda bulunabilmekte, ancak bu arma icin hayatindan calan hemen herkesin yeterli kapasiteye sahip olmasa dair, soyleyecek bir sozu olmasi gerektigi inancindayim..

justin tvde mac izliyorum, 12 yasindaki cocuk chat kisminda diyor ki, murat hoca gitmeli, ntvsporda mac yorumlarina bakiyorum, mardinden bir katilimci diyor ki murat hoca gitse de kurtulsak, foruma giriyorum, genis bir kitle diyor ki kovulmadan istifa, 40 yasindak buyugumle sohbet ediyorum diyor ki, tek kurtulus murat hocanin gonderilmesi..

murat hoca cok buyuk bir guzellik yapti bana, mekanina davet etti, hangi hoca siradan bir taraftara yapar ki bunu, uzun sure sohbet etti benimle, rahatsizlik verici sorularima katlandi, tatmin eden ya da etmeyen cevaplar verdi, ama cok guzel agirladi.. turkiyede gecirdigim iki haftalik sure icerisinde 2 kere vakit ayirdi bana..

murat hoca, cok klise olacak ama, guzel insan..

keremi anliyorum bu yuzden, ya da eyup yildizi, ama olmuyor iste, olmuyor..

neden savunuyorduk biz murat hocayi bu senenin basinda, neydi argumanimiz, diyorduk ki murat hoca bu klube avrupada tatmadigi seyleri tattirdi, ali sami beyin ruhunu yuceltti, lokal basarilar nedir ki..

nedir bu seneki tablo, rezaletten de otesi, edirne sinirlari disinda, simdi ben nasil savunacagim murat hocayi, genc arkadaslar demeyecek mi, savas abi nasil bu kadar celisiyorsun kendinle diye..

isin vahim boyutu ise, alismis olmamiz bu duruma, ucuncu ceyrekte terketmeler, ve kaniksamak bu siradanligi, sinirlenmeyi bile birakmak, cabuk atlatabilmek bu fiyaskolarin etkilerini..

ama boyle olmaz ki, uzulmeli biraz galatasarayli maglubiyete, hele ki ulke sinirlari disinda, cani yanmali, siradanlasmamali bu surec, iz birakmali..

oyle veya boyle, soz verdim cevdet beye, sukunetimi koruyacagim, ancak yolun sonu gelmis durumda, murat hoca bir daha girebilmesi icin bu klubun kapisindan iceri, tadinda birakip gitmeli..

yoksa; ..
 
yine mi guzeliz, yine mi cicek..

her seferinde yeni bir umut, cocuk gibi, dupduru yani..

o kadar elestiriyorum, artik olmaz diyorum, olcup biciyorum, sonra yaziyorum, tartisiyorum, bu takim bu mantaliteyle hic bir yere varamaz diyorum..

ancak, mac saati geldinde gozler yine tbfnin agir aksak sitesine odaklanmis buluyor kendini, cm oynayanlarin asina oldugu 3d boyutta yasarmis gibi maci, altta yazanlari zihinde kagida dokuyorum..

ve huseyin besok, aldigi hucum ribaundunu sayiya ceviriyor, vs..

her yeni oyuncuyla filizleniyor bu sevdanin tohumlari tekrar, acaba bu sefer aradigimiz kani bulduk mu umuduyla, bu sefer de sultana kaptirilmis gonul, atkins isimli kotu basketbolcu olurmu ki; gerci 30 un ustu artik galatasaraya gelmek icin bir onsart haline geldi ama, olsun temposuz da seviyoruz biz bu takimi..

yav neyse ne, artniyet barindirmayan tek sevda herhalde icinde, havada asili tutup elestirdiklerini, 40 dakika, ya da 90 ne kadar ise iste, o armanin teyyaresi olsa, biz binsek, uzaklara gitsek, gokyuzunu delsek..

yine bir mutlu gece, yine guzeliz, yine cicek..

bir de dostlar bilir, oyle ozel bir anlami var ki bende mersinin, daha bir anlamli yani bu yengi, gulumseyerek kapatilan bir gece, yataga gittiginde tekrardan maci yasama sansi veren, izlemeden hem de..

kur masayi madam despina..
 
bu bir mac yazisidir..

uzun zaman olmus boyle bir baslik atmayali, tam olarak buducnost macindan beri, ama net bir tarih de yok aklimda, oylesine silmisim ki o maci zihnimden..

hangi maclar gecmis uzerinden, galatasaray ismi yaristigi organizasyonlarda ismini nerelere yazdirmis siralama listelerinde, ve gidisat ne yonde.. muhakkak ki takip edildi tarafimdan bu surecte yasananlar, ama iste daha fazlasi degil, ne yeni bir gune bugun macimiz var diye baslandi, ne de o gece, o macin hesabiyla kapandi..

hayatimizin orta yerine yerlestirdigimiz sevdamiz, gunluk hayatimin icinde diger gereklilikler dahilinde, yine kendine ayrilan yeri korumakla beraber, kalp carpintilarini aldi cikardi.. heyecansiz kendini yenilemeyen, aliskanliklar dahilinde yasanan sevdalara benzedi..

dogru mu, tabii ki degil..

durust olmak gerekirse, bu maca olan ilgim de, basligin acildigi gun basladi, bjk cola turka-galatasaray adi altinda. biraz ilginc bir baslikti tabii, koskoca asirlik cinar besiktas, cola turka olduysa biz neydik, cafe crown ile cola turka arasindaki fark neydi, ve daha da onemlisi durusuyla ovunen galatasaray taraftari, karsisindakine saygi gostermeden, o saygiyi nasil bekleme hakkina sahip olurdu, hem de her konuda ornek olmanin gururunu yasarken..

eskiden olsa uyarirdim, ama dedim ya, teknik kadrosuyla, oyuncusuyla, yonetimiyle, heyecanimi kaybettim ben..!!

ama neresinden tutsan, elimizdeki bir derbi, buyuklerimizin aylarca onceden heyecanini yasamaya basladigi, renklerin, camialarin, taraftarlarin carpistigi, sonucu ne olursa olsun, bitiminin ardindan bir digerinin beklenmeye baslandigi, sporun, tarihin, ve de en onemlisi sanli camiamizin bize taraf olmayi sagladi guzel bir hediye..

maclarin teknik analizine pek girmedigim bilinir cehaletim ortaya cikmasin diye, ancak salsabaskette yazilan ve sevgili eyup yildizin sitemize tasidigi yazinin ilgi cekici bir kismi sanirim bu satirlara da tasinmali, basta murat hocaya, onun kriz yonetimi anlayisina ve her turlu olumlu faktore ragmen kafamizda acaba sorulari sorduran bolumleri olmak uzere..

yoksa dun huseyin cikti, bugun atkins cikar, yarin zizic, peki ya sonrasi..

aman yeter bu kadar zor soru, en basta dedigim gibi, bugun 'bizim' macimiz var, rekabet bir asirlik, dostluk bir omurluk, bu sevda sonsuz..

gazamiz mubarek olsun!!

hadi keyfini cikarin..
 
not dusecektim sadece aslinda.. yalniz bu konu ne yazi sonlarina eklenebilecek kadar tamahkar, ne de utancim oralara sigabilecek kadar kanaatkar..

evet burasi hic yeri degil, koca harflerle yazmislar erkek takimimiz diye, ve ustune besiktasa karsi oynanacak derbi maca da dakikalar kalmis, ee ozaman savas karadagin derdi ne, delirdi mi yine..

konu kerem porazan, ancak hasa baslik ona dair degil, baslik ihtiyaci olan cocuklara el uzatmaya calisan bir avuc gonullu ve basarabilecekleri..

mola kisminda bir baslik acildi kerem porazan tarafindan, unicef in gorev alanina ve bizim bu alan dahilinde neler yapabilecegimize dair, neden yapti peki bunu, gsbasketin sadece basketbolla ilgilen bir avuc 'taraftar' dan ibaret olmadigini bildigi icin yapti. mola bolumunun mudavimlerinin sadece usttekine ne soylemek istersin seklindeki oyunlarla ilgilenmedigini bildigi icin yapti ve en onemlisi ihtiyaci olan bizlere ornek teskil edebilmek amaciyla yapti.

aslinda etkiledi de, samilin yazisini gordum ustune, sonra eyup ve cevdet beylerin.. benim gibi duygusuz bir adami bile etkiledi, isi gucu biraktim, disimi sika sika yazdim, utancla basimi one egerek..

ve oyle etkiledi, dedik ki, bu 'web portalindan' yeni bir baslangic noktasi cizilebilir. simdiye kadar es gectigimiz 'gercekler' yuzumuze tokat gibi carptigindan, daha guzel bir dunya ugruna adimlar atilabilir. yeni bir kampanya baslar, adi 'keske' olur, soylemekten usandigimiz keskelere nazire yaparcasina..

planlar, programlar yapilmaya baslandi, nasil daha iyi bir noktaya varilirin hesabi yapildi, ve herkesle paylasmadan once, hersey cok guzel organize edilmeli siariyla, emekler seferber edildi..

ne oldu peki, kerem bey kendi eliyle kilitledi, bir hafta once kendisinin acmis oldugu konuyu, az tepki geldi diye mi, maalesef hayir, buradaki arkadaslara karsi daha fazla inancini yitirmek istemediginden..

bilmem, belki de fazla umursuyor kerem bey dunyayi, kendisine ait olmayan cocuklari, ve belki de o kadar cok bos zamani var ki, boyle basit seylerle ugrasmaktan keyf aliyor, ee napalim biz de katlaniyoruz..

ben kendi adima ozur dilerim kerem bey..

nerede kalmistik; evet sayin seyirciler iki takimda sahadaki yerlerini aldi, soz simdi akatlarda..
 
ama yeter..!!

kac kisiyiz ki surada, ne kadar da merakliymisiz boyle birbirimizi yemeye..

neyimiz var ki sariyla kirmizidan baska ortak..

hangimiz daha cok sevebilir ki bu renkleri..

kim sorgulayabilir ki bir digerinin askini..

ya da dogru tekmi ki hepimiz bir ucundan tutalim..

ne var elimizde, iki cember, bir top, bir de parcali iste..

neyin kavgasi bu..

konu dee, siz ve biz..

konu murat ozyer, siz ve biz..

konu turk telekom, siz ve biz..

bunlar gecmis, peki ya yarin..

konu erman kunter, siz ve biz..

konu yeni guard, siz ve biz..

siz kimsiniz, ya da biz kimiz..

galatasarayiz iste..

sizle bizin toplami bu kadar, sariyla kirmizidan ibaret..

gelecek diyoruz kimse yok..

uretmek diyoruz kimse yok..

yapici elestiri diyoruz hala kimse yok..

ama kavga edin, mavi kose, kirmizi kose diyoruz; geride kalan yok..

ama yeter..

kimse kimseyi sevmek zorunda degil..

kimse kimseyle kisisel sohbete girmek, paylasimda bulunmak zorunda degil..

ama altinda bulundugunuz catinin renkleri sariyla kirmizi ise eger;

herkes birbirine saygili olmak zorunda..

ben gecenin bir vakti eve geldigimde heyecanla girdigim;

gsbasket i ozledim..

ben her bir yorumu itinayla takip ettigim;

gsbasket i ozledim..

ben sevkle, ozveri ile bir seyler uretmeye calistigim;

gsbasket i ozledim..

galatasarayliligin gerektirdigi kalite ve terbiyeyi sergileyemeyenlerin burada isi yok;

golge etmeyin yeter!!

bir esikte gsbasket ailesi, ya herkes nerede bulundugunu hatirlayacak ve ona gore davranacak,

ya da

bir fark yaratildigini dusunup buraya gelenler, bavulunu toplayip;

galatasarayini yalniz basina sevmeye devam edecek..

simdi ben cicekteki gibi sariyi bekleyecegim, her bir agizdan;

kirmizi dye haykirabilmek icin, icimdeki atesle..

askinizin kiymetini bilin!!

not; tarih 25 haziran..
 
evvela sunun adini koyalim; kim gitsin diye soruyorduk, o gitti, galatasaray camiasina avrupada tarihinin en basarili gunlerini yasatan kisiyle yollarimiz ayrildi, en azindan profesyonel baslik altinda..

ilk istifa yazilarindan birisini ben yazdim kendisi icin, gecerli sebeplerim vardi, turkiye kupasindaki basarisizlik, akabinde eurocup taki hezimet, ve bir turlu ileriye dogru bir adim atamadigimizi hissetmek, parkeyle her gozgoze geldigimizde..

ne kadar birbiriyle celisen iki paragraf degil mi, bir basari hikayesinden, istifa cagrilarina yatay gecis, hem de sayili aylar dahilinde.. bu kadar basariya endeksli bir sempatizan miyim ben, cok sordum bu soruyu kendime, cevabini verebilecekmiyim peki, umarim kelimeler akarken bir cevap cikar ortaya..

aylar oncesine gitti bu bunye murat inal basligi ilk actiginda, 2007 nin kasimimiydi, bir avrupa maci oncesi, dee ile vizyonunu ortaya koymus bir coach gelin diye cagiriyordu yillardir bu isareti bekleyen 'ilgisiz' galatasaraylilari.. bu cagriya kulak verenlerden biri oldu bu bunye, once nette arastirildi galatasaray ve basketbolun ortak cati altinda birlestigi ne varsa, sonra ise gsbasket misafir olarak umdugumu buldugum yerlerin en onde geleni oldu..

bir avrupa maci sonrasinda ise yazar olarak katildim bu birliktelige, aldim, verdim, paylastim vs. , ancak en onemlisi gundelik hayatima yeni bir renk kattim, hem de oncekilere sariyla kirmiziyla eslik eden, yeteneksizligim yuzunden bir turlu parcasi olamadigim basketbol cemiyetine, kelimeler esliginde dahil olma sansini veren..

aylar gecti, hatta yili bile devirdik, neler yasanmadi ki dahilinde, yaziyla birlesen uykusuz gecelere misafirlik, bir besiktas maci, beraber cicek pasaji, geri donulemeyecek bir yol, siradanligiyla buyuleyen bir parti, bir milli mac, ama en onemlisi guzel dostlar..

bunlar hepsinin mimaridir iste murat ozyer, ayrilmasi gereken kavsagi, belki de icindeki galatasaray sevgisi yuzunden kaciran, ancak buna ragmen, o guzel tarihimize muhrunu vurmanin vakurluguyla, bir sonraki cagriyi bekleyen..

o yuzden, ahmed beye selam olsun, bu kadar sade bir sekilde ifade ettigi icin duygularimizi, amatorce bir tesekkur benden murat hocaya..

baska yer, baska zaman..

eyvallah..
 
gectigimiz hafta celtic-rangers macini bir irish pub da izledim, herkes celtic liydi, sevincler de beraber yasandi, huzunler de. mac bittiginde galibiyet kutlamalari basladi, ben ayrilirken saatler sonra, devam ediyordu kutlamalar, ki tahminen gunun ilk isiklarina kadar devam da etti..

evet rangers ve celtic, iki farkli mezhebin temsilcileri ve hatta irkin, yani 'derby' basligi altinda bulusmalari icin hayli gecerli sebepleri var. ya da boca juniors ile river plate ekonomik siniflarin carpismasi, kendini ait hissetme noktasinda tercihin sen dogarken yapilmis gibi. ya o fakirlerden olacaksin, ya da o 'domuzlardan'. mahallelerin ona gore ayrilacak, sosyo-kulturel iliskilerin, ve tarafin senin kimliginin yansimasi olacak..

o zaman dunyanin en buyuk 3 derbisinden 2si unvanina sahip olmalari pek sasirtici degil bu iki rekabetin, taraflar net cizgilerle cekilmis, nefret diz boyu..

peki nasil oluyor da, bu derbilerin arasina, belki de en ateslisi olarak adini yazdirabilmis lacivertle olan rekabetimiz.. 50lerde yapilmis, galatasarayi aristokrasinin, fenerbahceyi ise burjuvazinin temsilcisi olarak gosteren bilimsel arastirma disinda elle tutulur hic bir sebep yok gorunurde. ustelik biraz daha ileri gittigimizde, toplumun icinde bu kadar homojen sekilde barinabilen yegane derbi gibi durmakta. oyle ki hemen hepimizin ailesinde, fenerbahceliler bulunmakta. eyup beyin kizi gibi, ya da benim hayatta en cok sevdigime inandigim varlik gibi.. evet neyleyim sari diyince kirmizi demeyen sevgiliyi, ancak gonul lacivert ve kirmiziyi ayiramayacak kadar renk koru sanki..

iste bu yuzden farkli sanirim bu rekabet, celtic liler gibi bu rekabeti sadece kendimiz icin yasamiyoruz biz, karsilasmayi kazanip tekrar kendi 'yesil' toplulugumuza donmuyoruz, maci fenerli sevgilimizle yasiyoruz, fenerli dostumuzla tartisiyoruz, fenerli babamizi kizdiriyoruz, ertesi gun fenerli patronumuza gulumsuyoruz..

iste o yuzden yarin obur gun krikette bile karsi karsiya gelse bu camia, yapacagimiz sey, bir hafta onceden maci yasamaya baslamak, mac bittikten sonra da bir hafta boyunca tekrar maci yasamak olacaktir zannimca..

o yuzden su an itibariyle geride kalan hersey hikaye, soylemesi aci olsa da, eurocup hezimeti de, kaybedilen besiktas derbisi de, geride kalan 10 lig yengisi de.. su an icin yegane sebebimiz varligimiz adina, 2 saat icerisinde hava atisi bile baslayacak o guzel 'temasa'.

ne mi olur macta, derbilerin sonucu onceden tahmin edilemez geyigi vardir ya, nedendir bilinmez, inancim sonsuz bu sefer, gurovic imzasini atacak, koray hoca guzel bir baslangic yapacak..

sonrasinda ise baslasin senlikler;
bu gece barda, gonlum hovarda..
 
ulan yenmisiz feneri, keyften dort koseyiz uzak diyarlarda, gelip keyf yapacagiz gsbaskette, uzun bir aradan sonra olumlu bir tablo var onumuzde, ama ne cikiyor karsimiza; kombine rezaleti..

ben hayatimda boyle ayip gormedim, degil feneri, boston u yensek ne olur ki, sen biletli seyircini, fahis fiyatlarla sattigin kombineni, senin degil renklerin hatrina almis seyircini salona almadıktan sonra..

sene basinda bu konuyu ozel olarak konusmustum murat hocayla turkiyeye geldigimde, sikayetlerimi bildirmis, eger karsilikli saygi ortamini ve dogru basketbol seyircisini olusturamazsak, kalici basarilara yelken acmamizin mumkun olmadigini belirtmistim.

nedir peki sonuc, 2 senedir her macin icinde olan, beykoz macina da, kolejliler macina da gelen can akogul, ve hatta oyuncularin imza torenine bile isten kacip gelen can akogul, sezonun en onemli, en keyifli macinda, birilerinin gonlu yapilacak diye, takimimin yaninda olamiyor..

can bey sadece munferit bir ornek, ya digerleri; kim temizleyecek bu ayibi??

ister koray hoca olsun yeni coach, ister repesa, ister eurochallenge i alsin galatasaray, ister bbl yi, ne ifade eder ki bu utanc dahilinde..

o yuzden arkasindayim ben can beyin ve digerlerinin, gurur duyulacak bir seyler mi yapmak istiyoruz gsbasket olarak, pankart hazirlamayacagiz, tezahurat yapmayacagiz, bu ayibin ustesine gidecegiz..

lutfen..!!
 
'her toplum hakettigi gibi yonetilir.'

simdi buradaki toplumdan kasit sadece genis halk kitleleri mi, yoksa 21. yuzyilla beraber, internet uzerindeki sanal topluluklar dair, bu 'toplum' basligi altina alinabilir mi?
yani bu bizim, galatasaray ve basketbol kelimelerini cumle icinde kullanmaktan haz alanlarin bir araya geldigi gsbasket sitesi de, bizlerin hakettigi gibi mi yonetiliyor..

insanlik tarihiyle eszamanli baslar, yoneten ve yonetilen ayrimi. 10 kisi bile belirli bir amac dogrultusunda bir araya geliyorsa, hedefler isiginda roller paylasilir. yonetici zumrenin goreve gelme sekli, yonettigi zumrenin sosyo-kulturel yapisina gore degisir ve sekillenir, tabii ki bu gucun denetlenmesinde ayni faktorler dahilinde belirlenir..

bir suredir 'sitemizin' yonetimine dair 'catlak sesler' yukselmekte. hemen hic bir tartismaya taraf olmama konusundaki prensibim nedeniyle, ozellikle ikili hale gelen tartismalar uzerine israrla yorumda bulunmadim, ancak bugun sevgili bir buyugumun uyarisi uzerine gormus bulunuyorum ki, bize ait dedigimiz 'sitemizin' yasadigi su darbogazda, taraf olmamak adina sessiz kalmak, buyuk bir hata ve hatta sorumsuzluk ornegi..

bu noktada, bu sitenin bir parcasi olmam icin buyuk bir caba sarfeden sevgili onder cicekogluna, bazi sorularim olacak izniyle. yonetim disindan bu sureci izleyen biri olarak, sadece son iki ay icinde yasanan gelismelerle ilgili, biz 'yonetilenlere' bilgi verilmesi noktasinda bu sorularin cevaplanmasi gerektigi kanaatindeyim. ornegin;

-eyup yildizla yasadigi polemikten sonra, murat inalin erkek takimimiz bolumundeki yetkili sifatinin kaldirilmasina kim karar verdi?

-ayni surecte yoneticilikten ayrilan sevgili eyup yildizin bu karari, kendi kararimidir, yoksa ortada herhangi bir rica varmidir?

-murat inalin, ilk soruda yasanilan surecten sadece 1 ay sonra hem de admin olarak sitenin yonetimine donmesine kim karar vermistir?

-ve en onemlisi, site yonetiminden sessiz sedasiz bir sekilde ayrilmaya karar veren, sitemiz icin buyuk bir onem tasiyan sevgili kerem porazanin bu kararinin altinda yatan gerekceler, yonetimi tatmin etmistir, etmemisse ne yapilmasi planlanmaktadir?

evet, farkindayim yaklasik 5 gundur ultraslanin yeni bir yoneticisi var, kendisi bildigim kadariyla ultraslanin basindaki iki kisi tarafindan atanmis, ve gorevine baslamistir. kendisini tebrik eder ve yeni gorevinde basarilar dilerim. ogrenmek istedigim nokta ise, gsbasketin de bu konuda bagli bulundugu ultraslani ornek alip almadigidir..

hepimiz biliyoruz ki, kisisel iliskilerimi kullanarak bu sorularin cevaplarina ulasabilirdim ben, ancak gormek istedigim, oyle olduguna inandigim, gsbasket e yakiscak tavir, sadece bu bilgilere ulasabilecek kisilere degil, kendisini takip eden tum fertlerine karsi seffaf ve yapici bir tavir takinmasidir..

ne dersiniz belki bu sorularin cevabiyla beraber, belki cok daha onemli bir sorunun cevabini aliriz, gsbasket gercekten de, omer horzumun sevgili kutay beyle tartisirken sarfettigi cumle gibi 'begenmeyeni zorla tutmuyoruz' mantigiyla yonetilen bir yer mi, yoksa yonettigi 'toplum' un sanli galatasarayi temsil eden bir yer oldugunun ayirdina varmis kisilerin yonettigi bir yer mi..

saygilarimla
 
yazdiklarimi okudum, sonra bir daha okudum, cok sukur dogru hatirliyormusum, sorulari onder beye sormusum..

sonra bir daha okudum, masal mi anlatmisim da, merakla ee sonra diye gerisi merak edilmis, yoo cok sukur alabildigine somut sorular sormusum, basi da belli, sonu da belli..

gerci iyi de oldu, uygun olmadigim isleri zaten biliyordum da, buna bir de forum yoneticiligi eklendi, o yuzden ayrica mutlu oldum, zamaninda yoneticilik teklifini reddettigime..

kerem beye de gelince, susmasi asaletindendir, insiyatif kullanmayi bilmek ise erdemdendir.. daha fazla ileri gitmemem ise kendisine olan derin saygimdandir..

ah onder bey ah..
 

Üst