Savas Karadag Yazıları

Re: Çabamızın adı Galatasaray..(sayfa10)

bu siralar bir adet edindim kendime, eve geldigimde cikarmadan daha ustumu, aciyorum bilgisayari, gsbasket kaybetti ilk acilan yer olma ozelligini, youtube linkine gidiyor elim, yol arkadasim yaziyorum, once bir dizi cikiyor karsima, niyeyse hep ayni hata, ardindan sezen aksuyu da ekliyorum, ve once inanilmaz bir enstrumental giris, ki o aleti yazacak kadar bile muzikten anlamam, ardindan sezen aliyor sozu;yol arkadasim..

cok oznel bir surec degil mi, basketbol uzerine konusulmasi gereken satirlari, kendi kisisel dunyamla fazla mi dolduruyorum acaba?

ama burakcigim dedigi gibi, bu ceyhan olan, adi gibi, nehir gibi, guclu bir debisi olan, guzel yol arkadasimin anlattigi gibi, biraz da, kalp atislarimizi hizlandiran askimizdan degil mi, sariyla kirmizinin pesinden bu maratonumuz.

61 anayasasinin getirdigi, nispeten daha ozgur dusun dunyasi ve ardindan paris sokaklarindan dilimize dogru yatay bir gecis yapan yoldas kelimesi, cok siyasi bir anlam kazandigindan, ben bu sitedeki ozel paylasim birlikteligine bir isim koymaktan kacindim hep, renktas cok avamdi sanki, ve anlamini yitirmis kardes kelimesi.

evet, biz bir yoldayiz, bildigin yol, ufuk cizgisi de gozukmuyor ustelik, ve dahasi, vardir ya trafik canavarina bile meydan okuyan yuksek rampalar, onlari bile transit gectigimiz, buyuyerek, cig gibi olup bendimizi asarak, kosa kosa ilerledigimiz o guzel yol.

bize trafik lambasi da yok ustelik, en azindan yesil yok, hem bu yolda sari isik da kirmizi isik da gec anlamini yuklemis kendine, renk korlerine bile iltimas gecen cinsten..

sezenin dedigi gibi, tek bedende kac kisiyiz, bunu saymaya kudretim yok, ama sezenin aksine, bizde koyup gitmek yok, bu paylasim sinmis artik ustumuze, daha 13undeki yunusla da, buyugumuz ahmed beyle de beraber, hep ayni hirsla, hep ayni sevkle kosar adim sonu olmayan bir yol da, arkadasiz..

burak in, ki bu barut olan, savruk bir sekilde yakip yikan cinsten, universite tercihleriyle ilgilenip heyecanini paylasacak kadar, onur beyin, bir buyugunu kaybettiginde acisini icimizde hissedecek kadar, aksam bir kadeh de gokcenin dogumgununun serefine kaldiracak kadar arkadasiz biz, yol arkadasiyiz..

iste bu yuzden, sirf bu yuzden, unutmayin ki, galatasaray aski, sadece kendinden musbet degil, o aski oyle buyuten, bizim beraber olmaktan, bir olmaktan, bu guzel insanlarla ayni yola cikmaktan aldigimiz haz.

bu yolu hep beraber, daha da anlamli kilacagiz, merak etmeyin;
yol arkadaslarima selam olsun..
 
Re: Yol arkadaşlarıma selam olsun..(sayfa11)

iki gecede, iki yazi..

eyup bey degistirmis herhalde bana ayrilan kosenin basligini, kendisiyle olan iletisimimizin en hosuma giden tarafi da bu aslinda, transa geciyorsun gecenin bir vakti, klavyeye bakiyorsun uzun uzun, hangi parmak hangi harfi sahiplensin diye komik bir arayis sureci, ve sonra ilk harf, arkasinin flu bir sekilde gelecegini bile bile..

yaziyorum da yaziyorum, sonra uyuyorum heyecanli bir sekilde, istiyorum ki sabah olsun, tekrar okuyayim yazdiklarimi, cunku iki ayri ben var ya sizofreni de, o yazarken ki halimi oyle merak ediyorum ki ertesi gunun, gun dogumunda..

iste eyup beyin ozelligi de burada devreye giriyor benim icin, baslik atmiyorum ben yazi butunlerime, ama sabah kalktigimda goruyorum ki, bir cumle cimbizla cekilip, baslik haline gelivermis, ve ilginctir ki her seferinde eyup yildiz, benim istemeyi bile dusunmeyecegim en carpici gercegi cekip almis yazidan ve baslik belletmis herkese..

neden diyorum, ben kendimi kaybetmisken, ben beni hatirlamazken, nasil da, yazi da verilmis olani bu kadar iyi bir sekilde alabiliyor beni hic de tanimayan bu yol arkadasim..

bazen yasi solgun, kendi olgun genc arkadaslarimla konusurken yasadigim saskinlik hali burada da belli ediyor kendini, su tembel bunye kendini, varligini ispat ederken, nasil bir sablon belirlerse belirlersin, anlasiliyor, o gun sectigi kelimelerin hicbir onemi yok, mesaj ne ise, aliniyor, hem de en derin haliyle..

her zaman ki rasyonel bencilligim devrede ve hep ben dimi, bakmayin kusuruma..

biraz da site, mithat bey donmus, beni kirmayacagini ve daha da onemlisi, bir kere bu aska kaptirmisken kendini, eksik birakacagini bu guzel resmi dusunmuyorduk hicbirimiz degil mi, ve seckin daha soyisminin anlamini soracaktim sana, hem secilmis olan gidemez, gorev suresinin bitmesini beklemek zorundalik halidir..

biraz da galatasaray, futbol takimi, benim dair ortak oldugum transfer dedikodularina malzeme olmaktan, gorunmeyeni vaadediyor bize, gecelim, voleybol subesine yazabilecek kadar hincal degilim, uluc hic degilim..

ama basketbol subesi uzerine soyleyeceklerim var, elestiri hem de, ilginc degil mi, her durumda pozitif bakmakta israr eden bu bunye olumsuz elestiriye de getirdi sirayi..

nedir bunlar, derinlemesine incelemeyi sonra yapariz, ancak bir anekdot eklemek istiyorum, fenerbahce nasil sampiyon oldu gecen sene, takim kimyasi falan guzel de, ben diyorum ki willie solomon, ee peki noldu kendisine, uctu gitti..

peki bunu bilen fenerbahce napti,guard arayislarina girdi, tum avrupayi taradi ve iki isimde karar kildi, dogru veya yanlis gorecegiz, yalniz acikli olan, bu ezeli rakip, ebedi dost, arka bahcesine, alpella trabzonspora bakmayi dusunmedi bile, halbuki omerin geldigi, serhatin var oldugu arka bahce burasi..

biz naptik, yardimci oyuncu oscarini kabul etmeyi goze almis subemiz,(ki ozhan canaydin olunce bile badem gozlu olmayacak benim icin, icimdeki nefret oyle buyuk) gitti fenerbahcenin dublorunun oyun kurucusunu aldi.

gectigimiz sene gelinen nokta, ozellikle vizyon konusunda cok umitlendirmisti beni, pana ile tau ile esdeger adimlar atilamayacagi asikar su surecte, ama hedeflerimizin kabina sigmayacagina dair de guzel bir inanc yesermisti iclerde. bir cok galatasarayli, basketbola uzak bunye, bir adim bekliyordu, bu kucuk kalabaliga eslik etmek icin, ama islerin bizim istedigimiz gibi sekillenmeyecegi de ortada, oldukca acikli bir sekilde..

formamizi terletmeden, kendisini ispatlama sansi tanimadan, sariyla kirmiziyla mucadele edecek bir ismi, elestirmek tabii ki dogru degil, ama iste gokceye dedigim gibi, iki sezon var aslinda ayni degere sahip, bir, musabakalarla gecen, iki transferlerle gecen. aslinda ikisi de ayni oneme haiz psikolojik bakimdan biz farkinda olmasak da, ve sanki siralama turlarinda bir kac tur geride kaldik biz, teknik olarak mumkun olmasa da..

peki daha mi az sevecegiz biz galatasarayimizi, kume dusen bir takimin liderine boyle onemli bir mevkiyi emanet ettigi icin, tabii ki hayir, beklentilerimizi kavugumuza yerlestirip bekleyecegiz icimizde guzel bir umutla, bu onyargilarimizi kiracak, kaliteli ve daha da onemlisi basi dik bir performans gorebilmek umuduyla..

18 senelik bu cile, bitsin artik bu sene;
sen sampiyon olacaksin,
seni sevmeyen olsun..
olsun!!
 
Re: Basketbol şubesi uzerine soyleyeceklerim var(sayfa11)

bu bir transfer yazisidir..
vayy be..


fasizm, mussolini, tito, 90li yillar, bosna hersek, karadzic, hirvatlar ve centik..

hic hos degil mi, bilgisayar oyunlarinda bile slogan, say no to racism.

ama iste milan gurovic!!

bir hayalin gerceklesmesi, o bahsettigim 90li yillarinin sonunda okuldan kacip sigindigimiz abdi ipekci, efesin parlak yillari, ve uzak bir hayal, o 'deli' yi, bir gun efeste gorebilmek, canli olarak izleyebilmek icin, en azindan euroleague de bizim tarafta oluruz da cani gonulden desteklerim diye.

bu sabah ogrendim ki, bizzat gonlumun orta yerine bayrak acmis gurovic, yasli mi, irkci mi, cildirma ihtimali her zaman baki mi;

olsun..

look, if you had, one shot, or one opportunity
to cease anything you ever wanted, in one moment
what you capture, just let it slip..

ihtiyacimiz vardi bizim buna, haleti ruhiye yuzunden riskli bir transfer bile olsa, bir atimlik kursunumuz vardi, tum asik suratlara soguk su gorevini yapacak, otururken bacaklarimizin surekli hareket etmesini saglayacak, icimizi kipir kipir edecek, ellerimizi yumruk haline getirip, aslanin arenaya cikacagi ana dair heyecanimizi tavan yaptiracak bu seye ihtiyacimiz vardi bizi..

milojevic mi, 98 de nba action oynarken, stats kismi varmi diye soran arkadasima, eblek bir sekilde bakmistim, napcaksin istatikleri diye, ama simdi devir teknoloji devri, avrolig ve mvp.

zaten onerim de su, adi gelmeden sani geldi ya, biz de mvp yi lakap diye yapistiralim uzerine, havaalina geldigi andan itibaren, sahaya ciktiginda, topu potadan gecirdiginde, blok enstanelerinde, baslayalim bagirmaya, lal taraftarlarina nispet yaparcasina, mvp, mvp, lakaba bak, en degerli oyuncu.

ama kapanis gurovic ile, cunku yaninda starbury yi bile getirse, o benim lise caglarimin hayali, yetenegi bir yana asla pes etmeyen oyun karakteriyle, sitede kendisi uzerine yazilmis cok hosuma giden kelimelerin anlattigi gibi, bizim de artik pes etmeyen bir oyuncumuz var, sonuna kadar direnecek, isiracak ve o guzelim formanin hakkini verecek.

dedim ya, tum gunu bu haberin heyecaniyla gecirdim, oyle ki, bir fantezim bile var, eyup beyle de paylastigim, ilk cikisinda sahaya, sari ve kirmizi altinda, ben anons edeyim kendisini ayhan sahenkin kirmizi cografyasina;

galatasarayimizin yeni transferi, 15 numarali formasiyla;
milannnn gurovic..

eyvallah
 
Re: Vayy be..(sayfa11)

ne gurovic mis, bir gunde iki yazi, nefesim yetmez ki kelimeleri o suzgecten gecirmeye..

oglen baskisinda, eminem den geldi yorum, gecenin bir vakti ise saz ali ekber in elinde..

hem bu sefer soz de yok, delicesine dans ediyor sazin telleriyle..

o yoktan varediyor, ben aska geliyorum..

adetten degildir dimi, turk halk muzigi ile, turkuler ile, bir takim askini ayni potada eritmek, hele hele yunus emrenin, mevlananin varettigi kutsal aski, iki fani renk uzerinden deklare etmek.

ama iste tuylerim diken diken oldugunda, bunun musebbibi ne olursa ayni anda parcali geliyor aklima, arkasindaki forma numarasi siyah desenlerle de olsa, ya da beyaz, sadece sari ile kirmizi beliriyor zihnimde.

belki ars degil ciktigim yer, ama yukselirken yerden goge dogru, bana eslik edecekse melekler, beyaz olmasin varliklarina anlam katan renk, nasil ki kirmizi seytanin rengi, ki bunu zekasini yormak da oldukca mumkun, eklensin istiyorum bir de gunun agarma noktasinda sarisi ustlerine, tarihe dogru not duseyim istiyorum, ayakparmaklarim birbiriyle oynarken, zihnimin nerede olduguna aldiris etmeksizin..

kah cikarim gokyuzune seyrederim alemi, nerede kalmistik, hadi inelim yeryuzune.

milannn gurovic, nedir bu, bir sifat tamlamasi mi, neden durup durup cumle icinde kullaniyorum ki ben, evet sayin seyirciler abdi ipekci arenada yine tarihi bir gune taniklik etmekteyiz, ezeli rekabetin bu guzel karsilasmasinda galatasaray iki sayi onde, ve son 5 saniye..

mola bitti, cuneyt erden soktu topu oyuna ve milan gurovic, son 3 saniye, 3 sayi cizgisinin oldukca gerisinden bir atis, veee, veee mac galatasarayin.

ama bu sirbistan yunanistan maci, cok mu fazla youtube izliyorum acaba..

simdi hesaplar yapiliyor, 5 yabanci, 120 dakika, bol bolebilirsen, ayrica marshallin yedegi, cuco, severiz sayariz, ama istikrarsiz, kimden keseceksin bu dakikalari, hem graves hangi macta gececek 40 sayi barajini.

gurovic pas vermezse zizice, yargilanir mi laheyde, o degil de, diyorum ki bir mulaomerovic ne giderdi simdi ruyaya..

uleb cup, yok yok, euro cup, lig kupasi, turkiye kupasi, basari, istikrar, huzun, sitem, marshall, murat hoca, hoca murat ve tercihleri, ilk bes, ikinci bes, peki polat nolcak, erdemden savunmada nasil kaya yaratmaliyiz, kaya murat guard olur mu, zizic, 5 mi oynayacak, oynamazsa milli cemal kac smac kaciracak..

amann, umurumda mi dunya, ali ekber hirsla vuruyor, sert bir sekilde, ben ise cenemi ust dislerimle ahenk icerisinde birlestiriyorum, yoklama yapiyorum, milan gurovic, burdaa, andrej zizic, burdaa, marshall strickland, burdayim hocamm, vee tufan ersozz, aslan yurek.

ali ekber susmaz, bu yurek de dinmez.
gittigi, yok yok, attigi yere kadar;

re re re, ra ra ra
gassaray gassaray
cimbombom
 
Re: Vayy be..(sayfa11)

sanirim basardik..

bu cumleyi kurmak icin cok bekledim, cok bekledik.

bir avrupa kupasi zaferinin bitis dudugune denk geliyor, bu aileye katilisim, bu surecin nasil gelistigini yazdiklarimla paylasmaya calistim zaten nacizane, o yuzden, yaratmak istedigimiz seyin arka planini, altinda yatan mantaliteyi uzun uzun tekrarlama niyetinde degilim.

ama kisa bir onsoz icin, uretmek fiilinin buyusunu de hatirlamak gerek kanaatindeyim.

merak etmeyin, bu yazida globallesen tuketim toplumu, ben neyim sorusunun yerine, benim neyim var sorusunun alisi, ya da sosyo-ekonomik iliskilerin uzerimizde yarattigi tahribat uzerine yormayacagim sizleri.

sadece ve sadece uretmek, yaradilisa anlam katabilmenin dayanilmaz hazzi, yoktan varetmek icin degil de, olanin farkina varabilmek icin cabalamak, uretmek.

hala ben neyim seklindeki, kimlik belirleyici bir soruya, bizden cok once belirlenen ogeler olan turkum, muslumanim gibi cevaplarin yaninda, galatasarayliyim diyebilme sansi veren, sariyla kirmiziya sunulan bir sukran borcu, uretmek.

peki kimligimizin boylesine ozel bir parcasi olan galatasaray, tam olarak ne ifade ediyor bizim icin, nasil bir galatasaray bizleri tatmin edecek olan, ve nedir bu aski secmemizdeki ana etken..

daha oncede yazilarimda belirmistim, 20. yuzyilin ortalarinda yapilan bu konudaki en kapsamli arastirmaya gore, taraftar profili cozumlemelerinde, burjuvaziye karsi, aristokrasiyi temsil eden galatasaray taraftar butunu, maalesef ki, ilerleyen surec icerisinde, ulkemizin de bu noktada, net sosyo-kulturel siniflar olusturamamasi sebebiyle siradanlasmis ve varolusunu sadece basari kavrami uzerinden sekillendirmistir.

onlarca yilin bir birikimi olan bu surec, sonunda hepimizin sikayetci oldugu, fakat bir ucundan da bu sonucta sorumlulugumuzun bulundugu bir kusak cikarmistir ortaya, rakip taraftari dusman olarak goren, rekabetin dayanilmaz hazzini yasamak yerine, oteki kavrami uzerinden kendi kimligini ifade eden, otekinin basarisizligini kendi basarisina tercih eden, okumayan, uretmeyen, bir taraftar kimligi.

oysa hepimiz bilmekteyiz ki, galatasaray gelenektir, galatasaray kulturdur, galatasaray tevfik fikrettir.

ve bizler istedik ki, madem ki bu yiginin bir parcasi olmak istemiyoruz, degistirmek icin caba sarfedelim ve basarisiz olsak dair, bizden oncekilere, birileri denemisti, bunu bir adim oteye tasiyabiliriz demenin hakli gururunu yasayalim, emeklilik gunlerimizde, anlatacak anilara donmek icin bellegimizi tazeledigimizde.

bunun icin ne mi yaptik, once sorunun analizini yaptik, neydi durum, gectigimiz sene, resmi rakamlara gore uleb cup taraftar siralamasinda 53. olan bir organizasyon ve ileriye dogru atilamayan adimlar, sonrasinda ise bunu asabilmek icin izlememiz gereken yolu belirledik, ve bu uzun yolun ilk adimini nerede atmamiz gerektigine karar verdik.

ve en sonunda karar kildik, bir gelenek yaratmaliydik.

yoneticisiyle, hocasiyla, o renkleri tasima serefine nail olan oyuncusuyla ve bu klubun, armanin asil sahibi olan taraftariyla, simdi yetisen kusaga ornek olmali ve onlara bunu yasabilecekleri bir yol acmaliydik, ayrica hep beraber yaratacagimiz sinerjiyle, daha basarili ufuklara dogru yol alabilirdik.

ilk adimimiz ise, herkesin bir arada bulunacagi, yeni sezona, yeni heyecanlara beraber, bir arada merhaba diyecegimiz sezona merhaba partisi.

seneye ikincisini kutlayacagimiz, sonra ucuncusunu, 10 sene sonra ise, 11, sine cocugumla beraber gelip, gururla bunun birincisinin bir parcasiydim ben diyebilecegim bir sezona merhaba partisi, okanin, ugurun ve sonradan aramiza katilacak genc arkadaslarimizin duzenleyecegi, bu kalabaligi nereye sigdiracaklari konusunda kafa yoracaklari.

peki daha anlamli olan ne, giris icin alinan meblag birlestirilerek kombine alinacak klupten, ve bu kombineler ogrenci arkadaslarimiza dagitilacak mac arifelerinde, belirli bir kultur yarismasi ya da sarfedecekleri emek cercevesinde, ister annelerini, ister arkadaslarini alip goturebilecekleri, baskebol kulturune genc yaslarda haiz olabilecekleri gunler gorebilmeleri adina.

evet belki sayimiz az olacak, evet belki bazi aksakliklar yasayacagiz, ama bu guzel camia icin, cikilacak uzun bir yolun ilk adimini atmanin onurunu yasayacagiz, hepimizin bayrami olacak bu ozel gunde.

yer taksim, lisenin oldugu yer, bir de pasajin tabi, kalbimizin odak noktasi yani.

gun 23 agustos..

kimseye gelin demem, ama herkese sahiplenin derim, kisiye ait olmayan, hepimizin bir parcasi olmasi gerektigi bu ozel organizasyonu birlikte arsa cikarmanin hakli gururunu yasayim derim.

not; bu iste emegi gecen insanlari anmamak, haksizlik olacaktir tarihe not duserken;

eyup yildiz, salonun eyup abisi, benim icin eyup bey, gonlunu actigi yere, mekanimi acmisim cok mu dedi, yilmaya yakin oldugumuz anlarda hep en inanclimizdi.

alen hekimbas; her zaman dostluguyla enerji verdigi icin..

burak barut; osym mi, galatasaray mi, yorumsuz..

ugur yilmaz; gelecegimiz emin ellerde.

onur yavuz; onur bey, galatasaray ve asalet, cumle icinde birlestirin.

mithat duran; muhalif ya, daha mi az seviyor galatasarayi bizden, yuregi cok buyuk.

kerem secer; galatasaray nerede o orada, imrenerek takip ediyorum.

murat inal; x, yden hep buyuk.

onder cicekoglu; az cekmedi benden, verdigim rahatsizligi hep saygiyla karsiladi.

volkan ozger ve baris camur; galatasaray askinin, ofkeye ragmen surdurulebildiklerini gosterdikleri icin.

ve gokce basaran; herseyin sorumlusu o..


ben galatasaray i cok seviyorum, su zamana kadar da yalniz basima sevdim hep. ama bu isimler,bu aski benim gibi yasayan insanlar oldugunu gosterdiler, ve tabii boyle buyuk bir askin da ancak paylasarak buyuyecegini, simdi zaman uretmek zamani.

tarih 11 agustos, londrayim, tarih 23 agustos saadet sehrinde, istanbulda.

bu bir milat;
dugunumuze bekleriz..
 
Re: Düğünümüze bekleriz..(sayfa12)

11 gun kaldi, yaziyla onbir.

delimiyiz biz, neye satiyoruz gecelerimizi, uykunun yerini ne alabilir ki?

gokce, burak, kerem, eyup, hizli tempoda soyledigimi dusunun, bir kere bile elini tutamayacagi bir askin, hangi platonik asamasini yasiyor ki bunlar?

volkan savci, yaziyla da savci, turkcemizde hangi soz obegi ifade edebilir, karsiliksiz askini?

evren yilmaz, ne kadar olmus geleni, derdi ne ki, 23 agustos icin gun sayiyor?

yine eyup yildiz, her yerde karsima cikan, bir sevda bu kadar mi karsiliksiz olur?

kerem secer i nerede biraktim, grup aciyordu en son facebookta, cebinden para verecegi bir organizasyon icin, suursuz mu ki acaba?

savas karadag, yok..

ey gsbasket ahalisi, su 11 gunde, yoktan bile varedilir, o salonu dolduracak 200 insan, ama iste derdimiz su ki, davasini sahiplenen bir kalabalik olsun orada, hava durumundan haberdar, gelecekteki bulutlarin anlamini cozebilen..

mercan dede diyor ki, 800, ben diyorum ki 200, istanbulda olup da gelemem diyen mi, bilmem kac piksel resmin benden, masaustu yapabilesin diye..

o gun, yani 23 agustos, sari ile kirmizi olacak istiklal, istiklal ne bagimsizlik, rengi ne kirmizi ile beyaz, elimizde ne var, bir de sari..

ne olursan ol gel..

kirmizi ulan!!
 
Re: Düğünümüze bekleriz..(sayfa12)

kaldi 10 gun, yaziyla degil rakamla 10, neden cunku haginin forma numarasi, ama cok daha ozeli metin oktayin forma numarasi, metin oktay dedim ya, urperdi icim, hem gozler, hem tum vucud, koskoca metin oktay!!

sezen demis ya, yol arkadasimda, eh yol arkadasim da sizler, o zaman soyleyebilirim, kutsal kavgalardan bile kacar olmusuz.

kutsal kelimesini atfetmek fazla iddiali degil mi, kutsal ne soyut olan, halbuki biz neyiz, bildigin somut, variz, varolacagiz, oradayiz.

o zaman niye kutsal, etimolojiden anlamam, ama iste kutsal kelimesinin, yaratmaktan geldigine dair ilginc bir inanc kok salmis icimde, var olmayi, var etmekten, hem de bunu, hayatin boyunca belki bir defa bile goremeyecegin insanlar icin yaparak, belki de beyaz onluklerinle bir labaratuarda, ya da ttnetin sundugu internet aleminde.

ne farkeder ki, sessizlerin sedasini, cenemizi kilitlemis, sonsuzluga haykirmaya hazirlanmisiz.

metroyla ayrilacak olanlar istiklalden hazirlasin kendini, cildirma garantisi benden, zipla, zipla, ziplamayan?? ..

kirmizi..
 
Re: Düğünümüze bekleriz..(sayfa12)

kalan saat sayisini 24 e boldugunde, elimizde kalan gun sayisi bir duzineyi bulmuyor, aslinda baya da eksik, 9 sayili gun.

davetiyeler sinirli diye yalan soyleyeyim mi, ya da vip salonumuz olacak, ilk bilet alanlari cok onemli insan diye ayri bir bolumde agirlayacagiz.

aslinda davetiye falan da yok, aslinda isterdik, matbaa sektorunde devrim yaratmis bir ibrahim muteferrika ciksin, ben basacagim desin dugunumuzun davetiyesini, uzerine de besiktas macindan bir kare koyacagim, altina da not dusecegim, bizi sevenlere ihanet etmeyelim baba.

ama davetiye yok, kerem beyin actigi bir konu, dikkatimi cekti bugun, aslinda dikkat de degil, bildigin ruhuma dokundu yazdiklari, nazim uzerine, ben susayim, buyuk pablo neruda anlatsin derim ama, haksizlik olmaz mi yasamaya dair diyen birini baskasina yar etmek, ya da orataryoyu transit gecmek.

aslinda bir davetiye hazirlamali nazim hikmete, en degerli fenerbahceli diye, bak gor, temasa diye anlattigin sporun her dalinda, uretmeye dair cabaliyoruz diye..

vee tabi, cocuklar inansin diye, bu cirpinisimiz ifadesiyle, guzel gunler goreceklerine dair dudak isirtan bir inancla, ve mavi denizlere yol alacak motorlar kiralayabilelim diye..

galatasaray basketbol kombinesi mavi olsun bu sene..

9 carpi 24 = ben bilmem
24 carpi 365= galatasaray

eyvallah
 
ah benim sevdalı basım..

2 haftayı buldu sanırım, ustuste iki cumle kurmayısım bu satırlarda, ama naz yaptıgımdan degil, ya da partimiz icin yazdıgım gerısayım yazılarında, 11 den sonra gelen rakamı cıkaramadıgımdan da degil.

sadece yazamıyordum, o kadar alısmıstım kı bu bırlıktelıgın soyut dıyarlarda can bulmasına, nefes almasına, yaklastıkca sanırım anı beraber paylasmaya gocemedım yazı dıyarlarına.

zamanın sureklılık ılkesı dahılınde ıncelenmesı gerektıgını dusunenler vardır ya, tarıhsel akısı anlamlandırabılmek adına, onların tezıne karsı sunabılcek bırseyler olsun ısterdım hep, tarıf edebılecegımden degıl ama benı soyutumdan kopartıp, reelın de anlam ıfade edebılecegıne ınandıran bır organızasyona sahıtlık etmenın tafrasını yapabılecegım ben bır omur.

ve ılgınctır, ustune basarak tarıh belırtme nıyetınde de degılım, cunku kutsanan bır zaman dılımı gıbı degıl de, sıradanlasmanın vakur gururunu yasattıgımız anlık zaman butunlerı olarak anmak, ve tozlu raflara tasımak, o gunun reel boyutlarına daha yakısacak kanısı hakım bu zıhınde.

kısa kısa notlar sunmak gerekırse eger bu objektıften ılgı duyan paylasan gozlere, volkan ozger ve barıs camur, ellerınden tutup goturdum, tartısma umuyorlardı, ozgurluk aldılar. gokce basaran, bedava bıra beklıyordu, mılkshake ıle tesellı buldu. onder cıcekoglu, bana aza tamah etmesını ogrettı, hee bır de bayan basketbolu uzerıne hıc bırsey bılmedıgımı. eyup yıldız, takım gıtmese bıle abdı ıpekcıye gıdecegım onunla bırlıkte seneye, murat ozyer, cem akdag, mert uyguc, mıhrıban hanım, profesyonellıgın hukum surdugu dunyada amator bır bakıs, murat ınal, kım kı korkmussa amerıkan futbolu cussesınden, bır gormesınde hayır var, unsal bey, ıs bulamazsam yurda dondugumde yanında asıstan menejerım, kerem secer, ben olsam alırım gstv bunyesıne, maası da gectım, sadece yol parası, sitenın kuranları ama yazmayanları, ve samil turan, geceden hatırat guzel bır dostluk adımı, savas karadag, yazmasına ragmen yas hanesi, tanımayanlarda saskınlık ve tabii daha niceleri o ozel resimde.

ama daha onemlisi, yok hayır en onemlisi, ugur, mustafa, erdal yanı bu organızasyonun yapılmasının asli sebepleri, gelecegimiz, cocuklugumuz, guzelligimiz.

oldukca kotu bır baslangıc gune, elektrık yok, su yok, gec kalma riski, sinir harbi, ama girdim cafeye karsımda gunesın vurdugu bır masa, yas ortalaması 15, transit bir sekilde oraya, izin istedim ve buyur ettiler yanlarına.

konustuk, konustuk, dıyorlar ki bazen bana, savas neden yazmıyorsun teknık konularda, yazarmıyım hıc, mustafa da daha iyi biliyor, ugur da bu isi benden. ne yazayım ben simdi bu satırlara, cehaletimi gizlemek adına..

bu bir macera, bu bir kervan, yok belki uzun bir col onumuzde, ama yol uzerındeki yesillikleri yakalayabilmek adına, pesine takıldıgımız seruvenın ozet goruntuleri..

isimler, duruslar kabul, dılımın dondugunce, ama genel sahneyı resmetmeyi ne ben basarabılırım ne de onder beyın 5 megapıksellık kamerası.

o yuzden son verıp sozlere, ikinciye dair hazırlıklara baslama zamanı, surda kaldı 360 gun..

ben o gun guzellerin sahini gordum..
eyvallah
 
ah sensiz..

kombine almayacagız, neden alalım ki, ben zaten yurtdısında yasıyorum, en yakın gelis tarihi 2009 nisan, nereden baksan play-off.

hem 300 milyon nedir ki, son zamları bilmiyorum, ancak iyimser bir tahminle, devletten burs alan bir universite ogrencisinin iki aylik bursu, ama sarıyla kırmızı icin, 10 aylık bursu bolsun 12 aya kıt kanaat gecinsin iste, ya da yok yok hic yasamasın 2 ay, zaten bu ulkede, hem spora hem siyasete hakim o kadar beyin var fazlasını ne yapacagız.

belki 200 olur biletler ogrenciye de 24 taksit, isterse 48 ay olsun, asgari ucret ne kadar bu ulkede, memur zammı acıklandı bugun, bılmemkac artı bılmemkac, sayın bakan unakıtan, say bakayım, oglun kac yumurta veriyor gunde..

aman bize ne, hem zaten politika siyasetcilerin isi yatarken koyun sayacagız daha, etrafta tanıdık olacak ki, heyecanı olacak bu sayma isleminin koyun surusunde..

dun bir mac vardi, ama bes kisiyle oynananından degil, takımlar 11 kisilik, sarıyla kırmızı da mevzubahis ya, topun hacmi onemli degil bizde, hepsi bir, oturduk izledik, once elektrik gitti, sonra inanmayanlar, sonra inananlar kaldı, ne mi aldi inananlar, ben gormedim, oldugum yerde kalakalmısım, hala alıstıramadım kendimi, sarıyla kırmızının kaybedebilecegi fikrine.

drift ne ki, akla gelen tek sey, tokyo, bir de artık punto..

dun cok uzgunduk, bugun yeni bir gun basladı, keder hala hacmini muhafaza etmekte icimizde, ancak soz vermisiz bir kere, sarıyla kırmızının boy gosterdigi her platformda, kederle sevinci bastan kabullenmisiz diye.

ey yonetim, bu takımın seyirci profili belli mi, ee ozaman, baska yerden bulacaksınız simdilik gurovic in parasını, yok biz zaten, sosyo-ekonomik duzeyi kalifiye adam arıyoruz diyorsaniz, zaten sarp emrenin, mehmetin, ugurun olmadıgı tribunde benim isim ne..

murat hoca verirken beyanatları, oradadaydım, hani turk cnn de var ya, iste ondan, ama roportaj da payım yok, ama odanın kusbakısı manzarası derseniz, o konuda fotograf potansiyelindeki hafızam devrede, duvarda pankartlar var, hem hocalar, hem oyuncular, o formayı uzerınde tasıma sansına erisenler.

tabii yok aramızdan hicbirinin ismi, onurlu olan da bu degil mi zaten, tarihe not dusememe riskini goze alarak, her dilde aynı anlamı ifade eden amator kelimesinin altini turkcede doldurmak..

o zaman ne yapacagız, amator ve suistimal kelimesini yanyana telafuz ettirmeyecegiz, o zaman ne yapacagız, sene icinde 1 milyona satılan mac biletlerine kollektif diye ogrenci arkadaslarımıza 200 milyon odetmeyecegiz, ozaman ne yapacagiz, bize yakısan durusu sergileyecegiz.

-taraftar nedir?

taraftar gonlunu akıldan ayrı tutmadan hizmete sunandır..

eyvallah
 
kombine uzerine 2..

askların en guzeli, karsılık bekleme psikozuna girmedigindir herhalde.

o da beni sever mi, gittigim yerde beni bekler mi, dondugum yerde, bıraktıgım gibi kalır mı..

hem su da ilginc, sevdigimizi kimseyle paylasmamaya odaklanmıs ya genetik kodlarımız, bu askların en guzelinde paylasmak askını en onurlusu, hem de birle besle degil, yeri geldiginde 100 sahenkli ile, yeri geldiginde 20000 samiyenli ile, yeri geldiginde ise milyonlarca sarı kırmızı yurek ile..

hem kapris yok, hem dert yok, hem tasa yok, hem gecenin bir vakti arayıp, beni gercekten seviyormusun soruları yok, hayır sevgililer gunu muharebesi bile yok, sadece yılın musterih tarihlerinde 20.45 kutlamaları, ama hediye derdi yok.

ama en guzeli, en ozeli, yaratmıs oldugun, hayatını idame ettirdigin o yarıcapı yuksek cemberinde, ne biriktirirsen biriktir, her haftasonu sevdalın ile bulusacak olmanın dayanılmaz hazzı, onsuz gecen hemen her saniyeyi anlamlı kılan..

evet her hafta bu lukse sahibiz, cimde, potada, volleybolda ve hatta havuzda..

bazısında misafir, bazısında ise evsahibi, hem de kız istemeye mahal kalmadan.

iste kombine de bu, kahve pisirme zahmetine katlanmadan, sevdigini ziyarete geleni agırlama sansı, hem de surdirek, aralıksız, aynı koltukta, aynı komsuyla.

evden cıkarken, ikinci evine dogru, yasarsın ya o heyecanı, acaba kiminle paylasacagım bu tarifsiz zevki, sevgiliye dogru bakarken, huzun ve gururla diye, sana hem yol olma sansı, hem yoldas..

peki alın diyormuyum size kombine, hayır..

neden, cunku, 240 adet mac yapsa bu sube bir senede, tanesi bir milyondan iste o zaman rucu buluyor yureginizin karsılıgı, peki, paramızı sakındıgımızdan mı sevdigimizden, hasa, sevgimizi paraya donusturelecek bir gelir kapısı gorenlere karsı sergilenen galatasaraylı durusu..

o fıyatlar, ogrenci arkadaslarımız icin dusecek, ve hic bir talebe galatasaraylı kitaba ayırdıgı paradan feragat etmek zorunda kalmayacak, haftasonları askına kosmak icin..

sonra mı;

sonrası kavusma anı,
ben seni kac kere sevdigimi unuttum..
 
bu bir ulusal takım mac yazısıdır.

aslında giriste bir falso var, alısılagelmisin, rituelimizin biraz dısında, neden milli degil de ulusal.

bir yerlerde cıktı yakın zamanda karsıma, ki tahminen sitemizin kultur ve sanat kosesinde bir yerlerde, kultur ve sanat demisken ne kadar guzel isler basardıgımızın farkındayız degil mi, eyup yıldız sagolsun tum taraftar sitelerine kadrolu ziyaretci, inceleme sansım oldu kendisini ziyaret ettigimde, aynı kulvarda yarıstıgımız mutesebbisleri, bırakın kultur ve sanat bir arada, guncele dair herhangi bir emare dair yok.

halbuki biz oyle mi, cerndeki fizik deneyini bile takip edebiliyorum ben bu organizasyondan, malum fizik ile ilgili tek kurabilecegim cumle, kızları etkileyebilmek adına yapılan, sahi atomu nasıl parcaladılar baslıklı geyik baslangıcları. ama iste bilmemek degil ogrenmemek siarıyla, eksiyle yarısma niyetindeki bir cekirdek olmayan aile porftoyu. sahi ortaya bir karadelik cıkar da, yerkureyi yutar mı?

evet farkındayım ki, en azından arada gelen elestiriler baglamında, bir taraftar organizasyonunun edinmesi gereken rolden biraz fazlasını calmakta gsbasket, ki daha once denenmeyen bir sey olması sebebiyle de, basta gulunc olmak uzere cesitli elestiriler gelmekte saskınlık esliginde, ama iste olmayanı denemek, denenmemisi basarmak her bir galatasaraylının ortak paydası degil mi, birlestirici unsur olarak.

yine kalem kendini kaybetti, eger dogru hatırlıyorsam konudan sapmaya basladıgım yeri, macı zaten gectim, kultur ve sanat, ve tabii neden milli degil de ulusal takım.

aceto da, bir cumle kurulmus bu surec icin, referans noktası da cumhuriyet gazetesi, guzel de bir soru.

fazla uzatmamak kaydıyla, turkcemize milliyetcilik olarak cevrilen nasyonalizm kavramının icsellestirdigi mekanizmanın incelenmesi yegane tavsiye edebilecegim nokta, cunku gazi mustafa kemal ataturk un altı ilkesinden, belki de en cok yanlıs degerlendireleni olan milliyetcilik, ülkemizin politik literaturde oldugu kadar, millet icerisinde de dogru bir sekilde yeniden yorumlaması gereken bir kavram.

peki ya milli mac diyeceksiniz, bir kac klise elestiriyi yineleyim ki adet yerini bulsun, kerem tunceri 2006 da yoktu genc bir kadro yetisiyor diye, meger 2010 da 5 yıl genclesecekmis, mehmet okur u dogru sekilde yonetemeyen kenardan, coach mu olurmus vs..

bu kadar guzel bir mactan ancak bu kadar elestiri cıkardı zaten, inanıyorum ki o gunleri beraber gorecegiz, iceride 12 bin taraftar, ama ambiyans bu sefer sarı kırmızı, formalar bu sefer sarı kırmızı, parkeler bu sefer sarı kırmızı.

o gunleri hep beraber gorebilmek dilegiyle;
12 dev adam, yok yok;
12 eylulunuz kutlu olsun.

pinochet-evren elele
hep beraber tribune..
 
dusuncelerimi sistematize edip klavyeye dokebilecek miyim supheliyim, ama ahval, vaziyet oyle acikli ki, bir de edinilmis misyon var zorlanmak bahane degil yani.

nereden bilebilirdim ki, yazdiklarimi renk askina, basketbola yonlendirmekten haz aldigim bu ortamda gun gelip de, asil mesgale alanima giren ozgurluk kavrami uzerine de bir kac kelime birlestirmek zorundaligini hissedeyim.

nereden baslasam, aramizdan amator voltaire ler cikmak isteyecektir elbet, romantizm cagimizin atesli hastaliklarindan hala, komik olan ise benim de ayni hastaliga yakalanmis olmam, yani olaya tumdengelirsek, ne kadar disinda kalmak istesem de sitenin dunyevi islerinden, mevzubahis ozgurluk olunca, dusunce olunca hastaligim yine nuksetmekte.

biraz ilginc olacak ama, konunun disindaki bir isimle baslamak istiyorum ben, sevgili onur yavuz, su aile icerisinde en cok saygi duydugum kisi, gerek durusu gerek tavirlari gerek turkceye gosterdigi ozen, oyle istiyorum ki, bir gun karsilikli oturalim dusuncelerimizi carpistiralim meydan muharebesinde, kendisine baslangic cumlem takilma amacli, onur bey forumun alt taraflarina indigimde duyuru panosunda hep sizin isminizi gormekteyim gulumseyerek, neye bagliyorsunuz bunu, cunku biliyorum ki kendisi tartisma uslubuna sahip ve biz olumlu bir birliktelik yaratacagiz fikir duellosundan.

gurbet yollari yine asinmaya basladi ya, bir suredir amin maalouf un yollarin baslangicinda kaybolmustum her 'free' vaktimde. siteye ihanet halinde yani, daha dogrusu world wide web e.

ancak dun gece cevdet bey sagolsun bilgilendirdi beni forumda yasananlar hakkinda, bir seyler yapilmasi gerek basligi altinda, neymis eyup yildizin uyeligi silinmis, niyeymis ferenbarehce hakkinda bir konu acmis, dedim herhalde yine bos vakitlerinin eglence arasi olan rakip taraftar sitelerinde bir seylere sinirlendi, sicakkanli yapisi da olaylara vesile oldu.

fakat sonra ben ogrendim ki, konu bunu noktayi, karsilikli takilmayi coktan asmis ve hic hos olmayan noktalara ulasmis.

uzuldum..

kim eyup yildiz, oncelikle kendisine katilmadigim bir hayli nokta mevcut, ve karakter olarak da bir cok noktada ayriliyoruz, ancak madem emegi en kutsal oge olarak belirledik hayatimizda, belki de su topluluk icerisinde emek kavraminin altini en cok dolduran kisiye, hem de sudan sebepler dahilinde bunlari yasatmak hic hos degil.

hayatin diger alanlarinda yasadigim tecrubeler esliginde bilmekteyim ki, yonetici olmak, ademogluyla ugrasmak oldukca zor, ve buyuk sorumluluklari mevcut, bu sebeple de yonetim noktasinda hemen hic bir konuya gorus bildirme taraftari olmadim simdiye kadar.

ancak sunu hatirlatmak isterim ki, gsbasket sitesi, arkadaslik sitesi degildir, gsbasket sitesi ozel, belirli kurallari olan, fakat ortak paydasi galatasaray ve basketbol olan insanlarin hep beraber sahip oldugu bir nevi amme hizmeti yapan bir kurulustur. eger ki bir sitenin basligina galatasaray ve basket kelimeleri konulmus uzerine de organizasyon kelimesi eklenmisse, buradaki yoneticilerin gorevi sadece ve sadece bayrak yarisinda sira kendilerine geldiginde, bu sitenin bekaasini saglamak ve bu site araciligiyla asik oldugumuz renklere hizmet etmektir.

eyup yildiz ve murat inali bir kenara birakip, sitede gecirdigim kisa zaman dilimini gozlemledigim de, kisa bir hafiza tazelenmesinde dair bir cok isim gelmekte aklima, bu sitenin bir parcasi olmanin asli unsurlari olan galatasarayli ve basketbolsever kimliklerine sahip olmasina ragmen, gerek yaslarinin getirdigi heyecana yenik dusen, gerekse alisik olmadigi bir ortam oldugundan adapte olamayip da cezalandiran ve fare olup daga kusen bir cok isim.

bu site buyumekte arkadaslar, taraftar profili, eski kucuk ve kalifiye ortam, ozlemler, belki evet, ama isminde galatasaray kelimesinin gectigi her obje gibi bu site de buyumekte, secilen misyonun gerektirdigi vizyonu sergileyemeyen kisiler yeri gelir bayragi devreder, askina bizim gibi tebaa olarak devam eder.

tekrar belirtme ihtiyaci hissediyorum ki, yonetmek fiili, yeryuzunde benim icin baska oznelere cekilemeyecek tek obje, basarmak ise en zor yuklem. sorumlulugu cok, yuku agir, ancak onuru buyuk.

bu sabah onder bey sordu, nasil bir forum olmali dusunce ozgurlugu konusunda diye, ben yine voltaire ozentiligimi koyarim bu satirlara tarihe not dusecegim diye;

''fikrinizden nefret ediyorum ama onu ifade etmenizi ölümüne savunurum''..

sanirim mesaj oldukca net..

not; sevgili onder cicekoglu ve eyup yildiz, mihriban hanim sizi isim vererek tebrik etmis klubumuzun resmi dergisinde, galatasaray basketbol subesine verdiginiz katkilar dolayisiyla, yeni ogrenme sansim oldu, tum site gibi benim de gurur duydugumu belirtmek ister, ve can-i gonulden tebrik ederim.

saygilarimla
 
Ayrilik da sevdaya dahil..

Ne yazilabilir ki bir ölümün ardindan, tecrübeyle sabit olunan bir siradanlik hali değil ki ölüm..
Sozluk anlamiyla, varolustan, yokolusa gecis hali.

Kismen de doğru, ki ölümün soğuk yüzü de bu herhalde, bizleri korkutan, bir daha imza atamama ihtimali, hatirlanabilecek hiç bir şey birakmadan geriye.

İtiraf edeyim, ben de boyle bir ölüm istiyorum, bir aşka nasil bir tutkuyla bağlanabilecegimi gosterebilmiş olayım ölmeden, hiçbir tereddut kalmasin zihinlerde sevdama dair..

Hani derler ya, sevgi en guzel soyutluktur hatta, en somut haliyle. İçini doldurabilmek bu cümlenin işte, sevebilmek herhangi bir şeyi, bir kadını, bir adamı, bir anayı, galatasaray'ı;
ve emek verebilmek, sevgi somut hale getiren ya hayati, emek de onun mayasi, kutsallastirani.

Dünyanin en guzel doğru orantısı, emekle sevginin eşgüdümle artani.

Alpaslan dikmen, Alpaslan abi, benim zihin dünyamda, doğrusuyla, yanlışıyla önemli bir misyon edinmis resmi taraftar grubumuzun umut veren figürüydü, geleceğe dair..

Sevdi, sevdiğine emek verdi, yaradılışına anlam kattı;
ve gitti..

Darisi basimiza;
başımız sağolsun..
 
literaturde, en klasik tartismalardan biridir bu, idealistler ve realistler..
romantizm kale edinmisken kendine idealizmi, akil yer tutar realistlerin burclarinda.
karsilikli elestiriler havada ucusudur yuzyila yakin zamandir, bu dunyaya kiyisindan kosesinden tutunmus herkes de taraf olur zaman icinde, karakter ve bilgi ekseninde.

uluslararasi iliskilerde, reel politikada, sanatta, edebiyatta ve hatta hayatta, realizme yelken acmis varligim, konu galatasaray olunca anca anlamaktadir, idealizmin nasil bir yer tuttugunu su yerkurede. hatta bu idealizm gozukor bir utopimize dogru yol alir, olan degil, olmasi istenen gorulur, hatalar yoktur, gelecek aydindir, gercek yoktur, hayal vardir.

israrla kacinir bu gozler, giden geminin ufukta kaybolmakta oldugu gerceginden, daha varacak liman, fethedilecek hedefler vardir, idealizm guzeldir, thomas moore un utopyasi rehberdir.

ancak;
ne kadar soyut olsa da, basari diye bir kavram vardir, ve galatasaray kimligini kendisine siar edinmis her bunye, kayitsiz sartsiz utopik bir sevdaya baglanmayi kabul ederken, bu bayragi her kulvarda, her kosulda zirveye tasimak icin azami caba sarfedecegini de teyid altina almaktadir.

galatasaray spor klubu basketbol subesi, son iki sezonda, murat ozyer onderliginde, daha once basarilmamis bazi islere imza atmis ve ozellikle, kimligizin tamamlayacisi parcasi olan avrupa seruveninde edindigi tarihi neticeyle, bir cok galatasaray sempatizanini kitleler halinde basketbol subemizle ilgilenir hale getirmistir.

fakat uzulerek belirtmeliyim ki, bu noktaya kadar bayragi basariyla tasiyan sayin murat ozyer ve teknik ekibi, gelinin noktayi bir ust seviyeye tasiyabilecegine dair buyuk bir guven bunalimi yasamaktadir. iki sezon ustuste turkiye kupasinda sekizli finali goremeden elenme ihtimalinin ortaya cikmasi, ozellikle gelecek sezon cok daha fazla ihtiyac duyacagimiz, taraftar oyuncu ve teknik ekip ucgenindeki sinerjinin olusmasi yolundaki cabalara buyuk darbe vurmustur.

murat beyi ziyaretim sirasinda, kendisine de belirttigim uzere, galatasaraya hizmet kutsaldir, ve bunu secilmis kisiler olarak yerine getirebilmek ise ayri bir gururdur. murat ozyer, gelecek vaadeden kariyeriyle, saygin ve kaliteli durusuyla ve en onemlisi galatasarayliligiyla, ileride camiamizin ve biz taraftarlarin buyuk basarilar bekledigi, ve umut bagladigi, buyuk bir degerdir.

bu noktada onemli olan, galatasarayda hizmet icin yasanan bayrak degisimi zamani geldiginde, dogru hamleyi yapmaktir, cunku galatasaray camiasi bu erdemi muhakkak odullendirecektir.

yasanacak bayrak degisiminin basari garantisi vermesi mumkun degildir, hele ki, bir numarali pozisyonda cuneyt ve marshall, bes numarada ise huseyin ve cemal rotasyonu ile sezona baslayacak bir ekibin, varacagi nokta acikli bir tablo dair, ortaya cikartabilir.

bu sartlar gozonune alindiginda, sayin hocamizin, ileride tekrar bu renkler altinda gorev alabilmesi icin ve kendi kariyerini de daha fazla yipratmamasi adina bayrak degisiminin onunu acmasi gerekmektedir.

bu noktada, ilk defa bizden biri sifatini rahatlikla kullanabildigim, visne kirmizisi gordugunde benim kadar heyecanlandigindan, sari kaybettiginde benim kadar uzuldugunden emin oldugum, sevgili hocamiz sayin murat ozyeri istifaya davet etmekteyim.

saygilarimla
 
sanirim sevgili eyup isi cozmus, sitemizin reytinge ihtiyac oldugu anlarda, tartismalari on plana cikariyor ki televizyondaki sabah programlari gibi, reytingi arttirsin.

hayir diger ihtimal de, hukumetin, hakkinda cikan her olumsuz haberden sonra, ergenekon ile ilgili yeni bir gozalti sureci baslatip, gundem degistirmesi, ki o daha trajikomik, cunku gundem ne kadar degisse de, bu sezona, bir numarada cuneyt, bes numara cemal rotasyonu ile baslayacagimiz gercegi kapi gibi karsimizda durmaya devam edecek.

saka bir yana, ki eyup yildiza takilarak basladim, beni en iyi onun anlayacagindan suphem olmadigindan, bu kronik durum biraz komik bir hal almaya basladi.

yukari da ornek verdigim ergenekon gozaltilari gibi, belirli araliklarla, ki bu araliklar genelde takimin basarisiz oldugu donemlere denk geliyor, cunku bu donemde stres ve tahammulsuzluk ust duzeye cikiyor ve olumsuz yansimalarina hep beraber sahit oluyoruz.

ancak, madem bu sitenin bir parcasi olmaya karar verdigimde uretmek fiilini kendimize bir siar olarak edindik, ozaman yangina korukle gitmek yerine daha yapici yontemlere ihtiyacimiz oldugu ortada.

bu noktada, fikirsel altyapisini tamamen hazirlamadigim icin, daha onder bey ile dair paylasmadigim bir plani, zamaninin aciliyet bildirmesi sebebiyle, foruma sunmaya karar verdim.

ancak bu adimdan once belirmek isterim ki, bu tartismada kisisel hirslarin da, tabii ki ademoglunun dogasinda bulunmasi itibariyle, tartismanin icine sokulmaya baslandigindan beri taraf degilim.
daha once bu konuda ki dusumcelerimi bir yazimda, alabildigine nazik bir uslupla onur beye bildirmis, ve kendisiyle bu konuda da gorus alisverisinde bulunmustum.

gelelim yapmamiz gerekene, ilk etapta biraz fazla utopik bir dusunce olarak gorunse de, onder beyin de bildigi uzere, bu siteyi bir basketbol sitesinden ziyade, belirli bir kulturel birikime sahip insanlarin emege dair paylasimlarini buyuttukleri bir aile olarak gormekteyim.

dolayisiyla daha once denenmemis olani denememin, bir cok konuda ilklere imza atmis bu guzel portala dustugu kanaatindeyim.

onerime gelince, uygulanabilirligi konusunda bazi eksiklikler bulunmakla beraber, sitemizin ozellikle demos-krotos kavramini daha fazla icsellestirebilmesi adina, belirli olcutler dahilinde yonetim seklinde degisikliklere gitmesi arzusundayim.

detaylarini oneriye gelen yaklasimlar dahilinde daha derinlemesine paylasacak olmakla beraber, kisa bir giris yapacak olursak, ozellikle yonetici kademesindeki arkadaslarimizin belirli periyodlar icerisinde icraatlarinin oylanmasi sonucunda, belirli bir donem yoneticilige ara vermesi mumkun olabilir. tabii ki boyle bir secim icin oncelikle nitelikli bir secmen kitlesi olusturulmasi gerekir, ancak, kidem, katilim, emek, ve bilgi gibi kavramlarin kistas olarak alinmasi durumunda, inanmaktayim ki gsbasket bunyesinde oldukca kaliteli bir guruh olusturulacaktir.

diger bir onerim ise, belirli bir yas grubundaki genc arkadaslarimiz arasindan belirli donemler icerisinde, onlari temsilen bir mod belirlenmesi, ve bu surecte onlarin yonetime dair esaslari uygulayarak ogrenmeye yonlendirilmelidir. unutulmamalidir ki, galatasarayda bayragi devraldiktan sonra yapilacak hizmetler kadar, bayragi devredecegin kisileri de yetistirmek esastir.

bu arkadaslar icin daha erken oldugunu dusunen kisilere, ugur, mustafa, erdal gibi genc arkadaslarima sonsuz bir guven duydugumu, ve onlara teminat olarak kendi sozumu verebilecegimi belirtmek isterim.

bu islem, hem nasil davranmasi gerektigini bilen yeni yonetici adaylari yetistirecek, hem genc arkadaslara sorumluluk altindaki kisilerin nasil davranmasi gerektigini ogretecek, hem de aidiyet duygusunu guclendirecektir.

kabul etmeliyim ki, uygulumasi oldukca zor bir tasari, yukarida bahsedilenler, ancak gsbasket e olan inancim, bu sitenin sanal bir ortamdan ziyade, hayatimizin onemli bir parcasi olduguna dair gozlemlerim, ve sitemizin uye yapisi, uygulanabilirlige dair inancimi arttirmaktadir.

thomas moore un bir utopyasi vardi, benim de..

saygilarimla
 
tarihte hic bir ikincilik bu kadar saygi gormedi.
hic bir ikincilik bu kadar sahiplenilmedi.
ve hic bir huzun bir formaya bu kadar yakismadi.

biz hakkimizi helal ettik, gecmise dair.
ancak kapanmamis bir hesap var hala.

bugun atarken binlerce yurek sizinle salonda
bir o kadari da, istanbulda, berlinde, londrada
cikin sahaya, sariyla kirmizinin ahengini gosterin onlara
onur, gurur, ve delicesine bir sevdanin butunlestigi
parcalinin altinda
bizim icin degil asla,
hakkiniz olan yuce mertebeye cikabilmek adina.

ve sanli galatasaray tarihi,
tarihin en guzel ikinciliginin yanina
en buyuk kupayi da eklesin,
altin harflerle adinizi kaziyarak o satirlara.

biz sizi cok sevdik;
biz sahadaki siz, siz tribündeki biz..

sarii..
 
bir epik destan cikabilirdi 11 ekimin sahneye koydugu goruntulerden..
bir gelenek yaratilabilirdi dun ki zaferden.
marslar bestelenebilirdi;
ankaradan cimbom gecti, sehirde bir bayram havasi, cimbom feneri ne de severmis diye..
11 ekim, bir milat kabul edilebilirdi, basaridan dolayi degil, ona alisigiz;
sariyla kirmiziyi layikiyla temsil eden her subenin pesine takilacak binlerce delinin varligini kanitlayan..
isilin resminden, bir aslan portresi soyutlanabilirdi, tum takimdaslariyla beraber.
ve o tribunu izlemenin gururu bir abidin dino tablosuna terk edilebilirdi, mutlugugun resmi diye..

ancak..;
 
bir resim secti gozlerim, siradan bir internet sitesinde, galatasaray fenerbahce macinin haberlerini itinayla takip etmeye calisirken.

sacma bir adet bende, gecemiyorum onune, galatasarayim galip geldiginde tum yazili ve gorsel basini takip etme istegi doguyor benligimde, ayni duyguyu bir de fenerbahce yenildigi zaman yasiyorum daha da ilginci, 'otekilestirmenin' bu kadari.

tabii bu iki ayri guzelligin zirve noktasi da, sariyla kirmizinin fenerbahceyi bizzat kendisinin altetmesi oluyor tabii ki tahmin ettiginiz uzere, ister futbolda olsun, ister basketbolda, ister poloda, ister krikette..

yani itiraf etmemiz kolay olmasa da, madem aile arasindayiz, gonul rahatligiyla bildirebilirim ki, benim galatasarayi sevmemde, fenerbahcenin de payi buyuk, kirmizi maviyi replase ederken daha guzel.

evet donelim o kareye, nasil bir kareymis ki bu, aylar oncesinden heyecanini yasamayi basladigimiz bu musabakayi, ugruna kizlarimiza mektup yazdigimiz bu organizasyonu, oraya giden dostlari trendeyken aradiktan sonra orada olamamanin can yaktigi bu guzelligi, benim icin ikinci plana itmis, hem de bir kupa ertesinde, o guzel muzemize amacdaslarinin yanina katilacakken.

bir otobus dusunun, renkleri sari lacivert de olsa, sembolize ettigi tek sey, bir tasit olmasi, insanlari olduklari yerlerden gitmek istedikleri yere goturen, dolayisiyla zihin dunyasinda nasil bir bosluk olursa olsun, hic bir canlinin, soyut bir varligi olmayan bir otobusu taslayabilecegini olasiliklar dahilinde almiyorum, ama ozaman ikinci ihtimal daha acikli.

dusunebiliyormusunuz, bir canliya, nefes alabilen bir varliga, tas atabilen varliklar var aramizda, tam da bizim ortamizda hem de, daha da aciklisi galatasarayi temsil ettiklerini dusunerek yapabilmeleri bunu. kim o otobusun icindekiler, birimizin kardesi, digerimizin sevgilisi, ilerideki cocuklarinin annesi, ve tek suclari, hayatlarini sari lacivert bir uniforma icinde kazaniyor olmalari, ne de cabuk unutuyoruz degil mi, simdi bagrimiza bastigimiz oyuncularimizin daha once o formayi giymis olduklarini, ileride de bunun gibi degisikliklerin yasanabilecegini, baki olanin, daha dogrusu yasatilmasi gerekenin, sadece ve sadece bu ezeli ve ebedi dostluk oldugunu.

hayir benim bildigim, bir canliya tas atabilmenin legalize edildigi tek kosul recm cezasi, en kibar tabirle, sivilizasyonlarini tamamlayamamis bazi kavimlerce uygulandigi uzere.

ama biz onlar gibi degiliz degil mi..

ah, ah oyle cok yolumuz var ki katetmemiz gereken..

yasasin cumhurbaskanligi kupasi..
 
bir cift soz de sitemizin dinazorlarina;

uzun zaman oldu, huzun sozcugunu sozlum anlami dahilinde kullanmadigimiz, hayir atismalar zeki ignelemelerle suslendiginde guzel oluyor takip etmesi, ancak dozajazini ayarlayabilmek gibi bir huyumuz olmadigindan, hal ve gidisat notu pek parlak degil.

hayir bir anlayabilsem neyi paylasamadigimizi, cabamizin da adi ortak, sevdamizinda..

baligi bastan kokutmanin anlami yok ki..

diger bir cift soz de murat hocanin ayrilmasini isteyenlere;

murat hocaya dair dusuncelerimi, gectigimiz hafta icerisinde net bir sekilde bildirdim, kendisinin istifa etmesi gerektigine dair dusuncemin arkaplanini da net bir sekilde aciklayarak.

soyle ki; murat hocanin koltuguna dair tartisma, artik geri donulemez bir boyuta gelmis durumda, ve bu sartlar altinda ihtiyacimiz olan sinerjinin yaratilmasi mumkun degil. cunku basta sitemizde olmak uzere, galatasaray ve basketbol kelimelerinin bir araya geldigi her platformda, murat hocamizin ismi sert bir sekilde tartisilmakta, ve her basarisiz sonuc sonrasinda olusturulmus yapi daha fazla zarar gorecek.

gonul ister ki, sevgili hocamiz bu sezonu da gotursun, avrupada gecen seneki noktaya cikarak, adimiz elit klupler arasina yazdiralim, lokal ligde basarili bir sezon gecirilsin, fakat zemin o kadar kayganlasmis durumdaki, sezon icerisinde cokecek bir yapinin altinda kalmaktansa, onceden onlemimizi almak, hem subemiz hem de hocamizin gelecekteki kariyeri adina cok daha yararli olacak kanaatindeyim. murat ozyer isminin daha fazla yipranmamasi ve gelecekte bu kutsal forma altinda tekrar gorev alabilmesi adina tek cozum yolu olarak bu opsiyon gozukmekte.

gordugunuz uzere, dusuncelerimi net ifadelerle belirtmis durumdayim, cunku bir galatasaray taraftari olarak elestiride bulunmak, dogru olmadigina inandigim yerleri dile getirmek benim en dogal hakkim, ancak ayni seyleri temcit pilavi gibi surekli ortaya surmenin, farkli argumanlara deginmeden, hemen her basarisiz sonucta, farkina varilmadan bile olsa kisisel tatmin araci olarak, ben soylemistim cumlelerine sarilmak, maalesef hem forumdaki huzur ortamimiza, hem de buradaki kalifiye ortama zarar vermekte.

uzulerek takip ettigimiz bu tablonun onune gecmek icin uzerine gorev dusenleri sagduyulu bir sekilde dusunmeye davet etmekte, gerekli seviyeyi saglayamayanlari ise daha agir bir sekilde galatasaray adabina ve kulturune yakisir sekilde davranmaya cagiriyorum.

hem dinazorlara, hem ozyerciler, hem istifacilara;
inanin birbirimizden farkimiz yok,
koca puntolarla ekrana yazin, arada bakin;
CABAMIZIN ADI ORTAK..

eyvallah
 

Üst