Oynadığımız maçların hepsinde sahaya "karakter" koyuyoruz ve bu da hepimizi mutlu ediyor bu şartlar altında.
Ama atı alan Üsküdar'ı geçmek üzere. Maç kazanma alışkanlığımızı kaybettiğimizle kalmadık maç kaybetmeye alışma durumuna geldik. Young ve Carter, kendi açılarından haklı olarak, Euroleague maçlarında "full throttle" oynarken Türkiye Basketbol Ligi maçlarında demotiveler. Ligde hemen hemen her takım dişli artık, öyle kolay kolay maç kazanamıyorsun. Zayıf takımlar bile 1-2 hamle yapıp hemen kafalarını kaldırabiliyorlar. Bu yüzden bu oyuncuları motive etmenin bir yolu bulunmalı.
Sinan ve Kerem hem tecrübeleri hem Galatasaraylı oluşlarıyla motivasyon sıkıntısı çekmiyorlar ve takımı da yukarı çekmek için insanüstü bir çaba gösteriyorlar. Onlara diğer oyuncuların da katılması lazım.
Örneğin ben Göktürk ve Ege'nin yerinde olsam genç takımdaki oyun karakterimi bir kenara bırakır ve tamamen "hustle play" üzerinde yoğunlaşırım. Bu sezon bu gençler dediğim yaklaşımda olmazlarsa mantaliteleri de onları ileriye götüremez diye düşünüyorum.
Trabzonspor'a gelince;
Dee Bost ve Dwight Hardy çok sert oyuncular. Eğer gardlarınız kuvvetli değilse top getirirken bile zorlanırsınız. O çekingenliği gördükleri anda saldırıyorlar çünkü, canlı izlediğim maçlarda çok net fark ettim bunu.
Pota altı ouncuları yumuşak, yetenekli oyuncular. Patric normalde bunları çiğ çiğ yer ama geçen hafta Gaziantep maçında Ruzic'e karşı tabir yerindeyse takılmaması benim canımı çok sıktı.
Sean Marshall'ın atacağı sayılar çok önemli değil ama pota altı oyuncularının sayılarına dikkat etmek gerek. Sayı olarak iç-dış dengesi kurabilirlerse maç bizim için çok zor olur. Velickovic+Stipanovic+Ivanov'un; Erceg+Young+Kerem'den az sayı atması lazım.
Bunları yazarken Sinan Güler'in de zehirlenip istifra ettiği, ve oynayamayabileceği söylendi. Geçmiş olsun, umarım ciddi bir zehirlenme değildir.