Büyük maçları, tribünleri tamamen doldurmuş taraftar önünde oynamanın getirdiği avantajların yanında dezavantajlar da var. Hele ki bundan 1 hafta önce ilk seyircili maçında mağlup olduysan. Takımın maçın son periyotunda basket bulamadığı, Tutku - Gordon gibi oyuncularımızın şut atmaktan çekindiği bir ortamdan bahsediyorum. O testiyi bir türlü kıramadık, takımın stresi tam anlamıyla kaldırabildiğini söyleyemiyoruz. Bu görülen tabloya rağmen, 64-50 geriye düştükten sonra müthiş bir şekilde geri dönen, farkı 1 sayıya indirme imkanını yarattı takımımız. Bu bölümde, bütün sayılarını faul çizgisinden bulduğunun da altını çizmek gerekiyor takımımızın. Çok değil, Ender ve Shumpert'ın denediği üçlüklerden biri girse maçın ardından bambaşka yorumlar yapılacaktı.
Anadolu Efes maçın tamamında çok iyi savunma yaptı, derslerine de çok iyi çalışmışlar. Tek yanıldıkları nokta, sakatlıktan yeni çıkan ve veriminin az olacağı düşünüldüğü Zaza Pachulia oldu. Açıkçası ilk geldiğinde süre bulduğu maçlar göz önünde bulundurulduğunda, Zaza'dan Efes maçında o performansı beklemiyordum. Ne Barac, ne Ermal arkasında durabildi, 14 sayı bıraktı Efes potasına. Bunun yanında, savunmada potayı savunma konusunda büyük katkısı var, takımın savunma sertliğini 2 kat arttırıyor oyunda olduğu müddetçe.
Maçın sonu ağırlıklı olmak üzere, şut konusunda vasatı aşamadığımız bir günde Efes'i mağlup etmek çok zor. Hele ki, pivot oyuncuları ve İlievski hariç bütün oyuncularından dış isabet bulmuş bir Efes var ise karşımızda. Özellikle Kerem Tunçeri'nin canımızı fazlasıyla yaktığının altını çizelim, çok kritik 3 isabeti var.
Oyunun mücadele olgusunun fazlasıyla ön planda olduğu bir maçı geride bıraktık. 2 oyuncumuzun üst üste yere atladığı an, Oktay Mahmuti Galatasaray'ının en unutulmaz anlarına girdi. İyi oynamasa da, oyunun içine yeniden giren, karakterinden asla vazgeçmeyen bir takımın varlığı mutlu edici noktalar. Şut konusu haricinde iyi bir sınav vermeyen, takımın en önemli oyuncusu olan Kinsey'den yoksun ve Abdi İpekçi'de yenilmemiz geride kalan üzüntüler.. Bunların üstüne F.Ülker'in yenildiği bir haftada galibiyet almanın değeri daha da yüksek olacaktı, sıralama açısından ama olmadı, önümüze bakmak lazım.