Owens üsüste atışlar kaçırınca ve TED bu bölümde farkı açmaya başlayınca çıktı sanırım. Hüseyin'in yapması gerekeni yapıp içeriden pozisyon üretmeye çalışıyordu ki herhalde bu kadar çok üçlük deneyen takımımızda göze battı. Ben bu kadar üçlük atış denememize bir türlü anlam veremiyorum. Hüseyin ve Dee Brown gibi iki oyuncuya sahipken çok daha etkili şekilde içeriye toplu ve topsuz olarak inebilecek imkanlarımız var.
Pas alışverişleri sırasında çok topkaybı yaptık. Bana göre maçı kaybetmemizin en önemli nedeni buydu. Top kayıpları istatistiklerini bilmiyorum çok büyük fark da olmayabilir ama ilk bölümde takımda pas yapmaya çalışırken yapılan top kayıpları takımın pas yapmaya olan isteğini ve cesaretini düşürdü ve bunun sonunda istediğimiz gibi topu hareket ettirip uygun yerlerden topu potaya yollayamadık. Daha da önemlisi Hüseyin'i bir türlü topla buluşturamadık. Hüseyin'in maçtaki en hatırladığım hücumları pas verecek kimseyi bulamayıp üçlük denediği pozisyonlar ki maç daha kopmamıştı bu esnada.
Dobie'nin sondaki iki üçlüğü çok büyük atışlardı. Aslında daha iyi bir savunmacımız olsa belki yemezdik diyeceğim ama adam o kadar kendinden emin attı ki ikincisi üçlük çizgisinin baya gerisinden olduğu halde şuta kalkarken gireceğini hissetmiştim ben ne yazık ki. Dee Brown'ın da biraz işi kişiselleştirip Dobie'ye karşılık vermeye kalkması iyi olmadı bizim için o anlarda.
- Murat Kaya sabit şutörlük dışında hiçbir şey yapmadı. O kadar sabit oynuyor ki hakikaten sanki Murat Özyer ona hücumda bir noktada bekle ve top gelirse atabilrsen şut at demiş gibi. Savunmadaki isteksizliği de büyük problem.
- Erdem çok erken 3 faul aldı ama bu maçta sanki hakemler ona takmış gibiydi, ne yapsa faul çalındı.
- Cemal Nalga'da geçen seneki ışığı bile göremiyorum. Öylesine girdi, çıktı sanki oyuna.
- İstatistiklere baktığımda Cüneyt'in 30+ dakika oynadığını gördüm, inanamadım. O kadar etkisiz oynamış, maçtan sadece attığı şutları hatırlıyorum. İyi bir yüzdeyle de atmadı zaten.
- Tufan, takımın oyun kuruculuğunu yapmaya kalktığında güzel işler çıkartıyor. Onun kurduğu 2-3 hücumda boş şut bulup sayı bulduğumuzu hatırlıyorum.
- Dee Brown'ın maçın hemen başlarında Hüseyin'le yaptığı pick & roll muhteşemdi. Basket olmadı ama gerçekten muhteşemdi. TED Kolejliler savunmada yapmaları gereken herşeyi yapmalarına rağmen engel olamadılar. Turnike kaçtı ama bir dahaki sefere kaçmayacaktır.
- İlk yarıda bir fast break'te Brown, Önder Külçebaş'ın 1 adım gerisinden depar atarak potaya ondan iki adım önde ulaştı.
Son olarak top kayıplarından dolayı top çevirme işini askıya aldığımız bir maçta yenilmiş olmamız şutların girip girmemesiyle alakalı idi. Bizimkiler girmedi, Dobie'nin üçlükleri maçı tayin etti. Top kayıplarına rağmen pasların ve topun hareketinin devam ettirilmesi gerekirdi. Hüseyin Beşok'un içinde olduğu ikili ve üçlü oyunların maç içinde sürekli hale getirilmesi, Cüneyt Erden ve Murat Kaya'nın ve hatta bazen de Tufan'ın hücumda sabit durup şut atmayı bekleyen şutör psikolojisinden sıyrılması gerekiyor. Top hareket ettirildiğinde rakip savunmalar da hareket etmek zorunda kalacak ve pas alışverişleri sırasında yaptığımız top kayıpları azalacaktır diye düşünüyorum.
Savunmayla ilgili problemlere değinmiyorum fazla çünkü görebildiğim kadarıyla savunma tarafındaki en büyük sorun konsantrasyon eksikliğiydi. Bu kadar hücum ribaundu vermemeliydik bir kere. Gaines'in sakatlığı, Hüseyin'in de hücumda düşen verimiyle beraber savunma yapma isteğinin kaybolması bir faktör olabilir.
Haftaya Karşıyaka'yı da yenip 5'te 5 yapan iki takımdan biri olabilirdik, yazık oldu.