TKBL 11. Hafta | Kayseri KASKİ 72 Galatasaray Odeabank 84

Shavonte Zellous: "Takımı seviyorum, koç hakkında da güzel şeyler söyleyebilirim. Fırsat yaratılırsa, takıma dönmek bile isteyebilirim."
Maya Moore alamayacağımıza göre yönetim Zellous'tan özür dileyip takıma geri kazandırılmalı
 
Zellous'un dönme ihtimali varsa 1 saniye bile beklemeden takıma kazandırmalı .. Özellikle bu aksam ki fiyaskodan sonra şart oglu şart .. Kulubun maddi durumunu bilmiyorum ama takımın yetersiz oldugunu sıradan bir taraftar olarak gözlemleyebiliyorsak ekrem hocada durumun fazlasıyla farkındadır .. Sancho ve Nevriye'nin dönecegini de düsünürsek Shavonte ile birlikte yeniden gelecek adına umut besleyebiliriz.
 
Yeni Yönetim Galatasaray'ın sadece bir futbol kulübü olmadığını anlarsa bu takım için daha hayırlı olacak.

Yönetim bu şube için elini taşın altına koymalı.
Henüz hiçbir şey geç değilken gerekli hamleler yapılmalı.
 
Bu takıma Maya Moore gibi yıldızların gelmesini istiyorsak takımın başına Derya Özyer'i koç olarak getirmemiz gerekiyor. Çünkü o zaman Murat Özyer ne yapar eder, gerekirse kendi cebinden karşılar ve yıldız oyuncuların alınmasını sağlar. Şimdi yaptığı gibi takımı baltalamaz.

Saygılar.
 
G.Saray Kadın Basketbol Takımı’na Ünal Aysal’ın verdiği prim sözünü tutmadığı ortaya çıktı. Avrupa şampiyonu olan kadroya 600 bin Dolar prim sözü veren Aysal’ın bu sözünün yönetim tutanaklarına geçmemesi nedeniyle yeni gelen yönetimi zor durumda bıraktığı öğrenildi.
 
Ünal Aysal futbolda harcadığı gereksiz harcamalarından dolayı basketbol küçülmeye gittik.En az maddi anlamda 80 milyon euro zararı var.
Selcuk,Burak var olan konratları değiştirip ikisine Senede 1,3 milyon euro daha fazla para ödeniyor.
Yasin 2,5milyoneuro bonservis yıllık 1,1milyoneuro Pandev 2,4milyon euro Bir maç bile oynamayan Yedek kaleci Sinan bolat 1,3milyon euro Dany 750 bin euro ödeniyor
Mali yapı nasıl düzelecek bunu düzeltmek kolay değil hiçbir futbolcu burdaki aldığı parayı başka yerde alamaz.
Takımda 41 tane resmi futbolcu var bu sayıyla sezona başlaması skandal Devre arasında bu sayı nasıl düşürecekler.
Ünal Aysal gecen 3 kupalı kadroyu koruyup üstüne 2,3 takviyeler yapacağız demişti.Kendisi Gs yaptığı borç ve zararlardan dolayı basketbolda transfer yapamıyoruz.
Gecen sezon vermiş olduğu prim sözünü bile tutmadı.Biraz karakterli biriyse basketbol maddi destek sağlar bu onu borcudur.
Keşke basketbolda böyle paralar harcansa en azından onlar hakkediyor Sancho 2,5milyo euro Arroyo 3 milyon euro
 
Buradaki mesele transfer yapılabilmesi veya yapılamaması değil. Kulübün kontratlı oyuncusu vaat edilen -ki Euroleague şampiyonluğuyla hak edilmiş, boru değil- primi alamadığından takıma katılmıyor ve kendisi geri döndürülmediği gibi yerine oyuncu alınmıyor. Olay ''bilanço toparlanana kadar transfer yapmıyoruz'' kalıbı kadar basit değil. Türkiye Basketbol Liglerinin son 10 yılını iyi kötü izlemiş biri olarak hayatımda ilk kez kısa skoreri olmayan bir şampiyonluk adayı, daha da ötesinde ligde var olan bir takım izliyorum. Ekrem Memnun'u daraltmak için fazladan ne yapılabilirdi bilmiyorum.

Bu takım kulübün 90'lardaki armadası olduğu gibi geçtiğimiz sezon itibariyle de kulüp tarihinin en büyük başarısına imza atan, etki alanı itibariyle de 17 Mayıs'tan sonraki en özel gününün mimarı olan takım. Bunu da sabah akşam hatırlatmak lazım.
 
Onur Uncu;n889209' Alıntı:
Buradaki mesele transfer yapılabilmesi veya yapılamaması değil.Kulübün kontratlı oyuncusu vaat edilen -ki Euroleague şampiyonluğuyla hak edilmiş,boru değil- primi alamadığından takıma katılmıyor ve kendisi geri döndürülmediği gibi yerine oyuncu alınmıyor.Olay ''bilanço toparlanana kadar transfer yapmıyoruz'' kalıbı kadar basit değil.Türkiye Basketbol Liglerinin son 10 yılını iyi kötü izlemiş biri olarak hayatımda ilk kez kısa skoreri olmayan bir şampiyonluk adayı,daha da ötesinde ligde var olan bir takım izliyorum.Ekrem Memnun'u daraltmak için fazladan ne yapılabilirdi bilmiyorum.
Bu takım kulübün 90'lardaki armadası olduğu gibi geçtiğimiz sezon itibariyle de kulüp tarihinin en büyük başarısına imza atan,etki alanı itibariyle de 17 Mayıs'tan sonraki en özel gününün mimarı olan takım.Bunu da sabah akşam hatırlatmak lazım.



"Fifty First Dates" isimli filmde bir sahnede yaşadıklarını 10 sn içinde unutan ve dolayısıyla oradakilerle sürekli tanışan bir adam vardı. Bir tür sendromik vaka.
İşte bizim basketbol şubemizle ilgili sorumlular da sabah akşam hatırlatılsa bile çabuk unutuyorlar. Muhtemelen EL şampiyonluğu sırasında bile kupa töreni esnasında "biz buraya niye geldik?" falan demişlerdir. O filmdeki vakaya benzer bir yönetiliş tarzı var. Bayan basketbol şubemizin yönetiliş biçimi de ne yazık ki sendromik, tedaviye yanıt vermiyor.
 
Alperen Bıkmazer;n889270' Alıntı:
"Fifty First Dates" isimli filmde bir sahnede yaşadıklarını 10 sn içinde unutan ve dolayısıyla oradakilerle sürekli tanışan bir adam vardı. Bir tür sendromik vaka.
İşte bizim basketbol şubemizle ilgili sorumlular da sabah akşam hatırlatılsa bile çabuk unutuyorlar. Muhtemelen EL şampiyonluğu sırasında bile kupa töreni esnasında "biz buraya niye geldik?" falan demişlerdir. O filmdeki vakaya benzer bir yönetiliş tarzı var. Bayan basketbol şubemizin yönetiliş biçimi de ne yazık ki sendromik, tedaviye yanıt vermiyor.

Heh, Drew Barrymore ve Adam Sandler'ın en sevdiğim filmlerinden. Kızın hafızası ertesi gün sıfırlanıyordu yalnız, adamın değil :)

Düşününce, durum biraz kulübü aşıyor aslında. Türkiye'de, "öyle olması gerektiği için" yapılan pek az durumla karşılaştım. Mesela, her sezon sonunda şube kapatılacak diye üzülüp, düşüncelere dalıp, yönetime mesajlar verip, takıma sahip çıkmaya çalışıyoruz. Halbuki, yönetimin "Galatasaray, bir spor kulübüdür. Bu tanıma sadık kalmak, gençlerimize ve kızlarımıza örnek teşkil etmek için takımlarımızın gelişimlerini istikrarla sürdürmesini sağlamak, her sene yapılanın üzerine eklemek ve başarılara imza atmak ana amacımızdır." diyebilmesi de, bunu yapabilmek de imkansız değil. Ancak "Kadından basketbolcu mu olur yeaa kaslı kaslı öyle erkek gibi" diyen çok fazla öküz kişi görüyorum etrafta.

"Türkiye'de futbol seviliyor, Türkiye'de en çok futbol konuşuluyor, en büyük kitle futbola ait. Kitlem buysa, en çok verim alabileceğim şekilde kararlar alırım." İşte bu çok yanlış. Laf olsun diye diğer şubelerin hayatlarını sürdürmesi, ilk fırsatta kapatılacakmış hissinin taraftara yansıması, krizlere yol açan ve hiçbir krizi düzgün yönetememiş kişilere hiçbir yaptırım uygulanmaması gerçekten üzücü; insanı umutsuzluğa da sevk ediyor. Futbol takımında bu kadar sık ihtar çeken oyuncular olsaydı, Carlos Arroyo yerine Sneijder parası aylardır ödenmediği için sözleşmesini feshedip Fener'e gidecek dedikoduları yükselseydi, Işıl Alben yerine Melo "Yönetime sözleşmemin bittiğini hatırlattım, sessiz kaldıkları için başka takıma imza atmak zorunda kaldım" diyip gitseydi, Ekrem Hoca, zamanında Oktay Hoca ve şimdi Ergin Hoca'nın yaşadığı sıkıntılar (belki şu an kırgınlık ve kızgınlıklar var ama efsanemiz olması nedeniyle) Fatih Terim'e yaşatılsaydı, ultrAslan bu kadar sessiz kalır mıydı? Hani, oturup bunu da bir düşünmek lazım. Sade Fenerbahçe maçlarında o salonu erkek takımı maçlarında doldurmak, kadın takımı maçlarında ise çeyrek kapasiteye ulaştırmak "sahiplenmek" olmuyor ne yazık ki.

İpekçi'de kadın takımının kaçırdığım her maçı için vicdan azabı çekiyorum. Geçen maç salonun bir ucundan, diğer ucuna konuşanlar vardı. Duyuluyor ses, o derece boş. Üstelik EuroLeague maçı, şampiyon ünvanını koruma hedefiyle parkeye çıkılan bir maç. Bir kişiden ne oluyor diyor insan bazen ama öyle de değil işte. Çok beğendiğim bir çizim var, bir cümle yazıyor en üstünde: "Dünyayı kurtarmanı istemiyorum. Dünyanın sonu geldiğinde bana sarılmanı istiyorum." Mağlubiyeti elbette tadacak bu takımlar, her maçı kazanamazsın. Ama yenilgi olduğunda takımı alkışlayıp "sana inanıyorum, yola devam" demek de taraftarın sorumluluğu. Çalışan herkes zamanını para ile takas etme derdinde, ama arada sırada da olsa yaptıklarının takdir görmesi ve bunun kişiye hissettirilmesi, insanın performansını inanılmaz şekilde etkiliyor. O tatminlik hissini de kimse parayla satın alamıyor işte. Paylaşmak istiyorsun, insanın doğasında var. O yüzden futbolcular tribüne koşuyor, Ergin Hoca yumruklarını sıkıp taraftara dönüyor... Ekrem Hoca da "bu takım 7 kişiye oynadı, her şeyi bırakıp gitmek istedim" diye dayanamayıp sitem ediyor bazen. Öyle yani...

Haddinden uzun bir cevap yazmış oldum. Ama kulübün transfer yasağı koyması ya da para bakımından zor durumda olmamız değil sadece olay. İnsanların görüşlerinde bitiyor her şey. Vizyon lazım. Harcanabilir duruyor bazı takımlarımız. Açıkçası, ben de tek başıma buna engel olamam. Bazen inanılmaz yorgun hissediyorum şu yaşanılanları düşündükçe. Galatasaray ismini iyi yerlerde görmek istiyorum taraftar olarak, haliyle. Bazen tribünlere bakıp "Maçlara gelmesem bunca insan var ya onlar sahiplenir takımı, onlar alkışlar şu güzel mücadeleyi" demek istiyorum, tribüne bakar bakmaz moralim daha da bozuluyor. 1 kişi gelmese eksiklik hissedilecek seviyede zira. Gerçi takımı sahiplenecek topluluğun da tribünde değil, yönetimde olması gerekiyor ya, neyse... Her yeni gün, yeni bir umut. Güzel şeyler olacağına her zaman inancım oldu. Belki bugün değil, yarın değil ama öbür gün... Öbür günü görebilmek için yaşıyorum. O gün geldiği vakit de bütün bu olumsuzlukları hatırlayıp "Bu güzel takım, ne günlerden geçip buralara geldi" diyeceğim. Planım o :)
 
Bu şube bu durumu hak etmiyor.Aysal futbolu felakete götürdü,bunun sonuçlarını başarılı şubelere çektirmek haksızlık.Özellikle bayan basket kulüp tarihine en büyük kupayı getirdi.Şimdi düştüğü durumlara bak bir oyuncu transferi yapamıyor yazık..
 
Burda bu kadar insanız. Farkındalık yaratacak bir şeyler yapamıyoruz. Bu canımı sıkıyor. Bir şeyler yapamamak. Sadece salona gitmeyi yeterli görmüyorum kendi adıma.

Aynı şeyleri tekrar tekrar söylemek ne kadar doğru ama bu kadar sıkıntıyla bu kadar kupayı getiren bir hoca, aynı sıkıntıları yine çeksin, belki aynı kupaları yine getirir kafasında yönetiliyor olmamız üzüyor beni.

Bu şubeye kendi vicdanımızı rahatlatmak için değil, bir amerikalı bulduğumuzda feneri yenebiliriz diye transfer istemiyoruz. Ekrem Hoca'nın daha fazla problem yaşamaması için istiyoruz. İçimizde sıkıntı çekmemeyi hak eden birisi varsa o da kuşkusuz Ekrem Hoca.

Kadın basketbolu gönül işidir, eyvallah ama mesele kadın-erkek basketbolundan çıkalı çok uzun süre oldu. Mesele Galatasaray'ın adını yukarı çıkaranların, medyatik olmaması, sürekli arka plana itilmesi ve bunu engelleyecek olanlar da yine bizleriz ama bir avuç olduğumuz için elimizden en fazla ''bravo hocam, bravo takım, canınız sağolsun''dan başka bir şey gelmiyor.
 
Murat Özyer : Takım olarak henüz taşlar yerine oturmadı. Ekrem Hoca çok önemli bir teknik adam. İyi çalışıyorlar yavaş yavaş istenilen seviyeye geleceklerine inanıyorum.
Bahar Öztürk'ü devşirme sorunundan dolayı Ordu takımına kiraladık.
2 numaraya skorer bir oyuncu arayışımız var. Yönetim ile görüştük ve transfere izin verdiler.

Hadi hayırlısı...
 
Murat Özyer denen beceriksiz kulübü zarara uğratmaya devam ediyor. Bahar-Sancho olayı tam bir rezalet.
 

Üst