TSBSL 2. Hafta | Galatasaray 76 – Beşiktaş RMK Marine 63

Engelsiz Aslanlar, Türkiye Tekerlekli Sandalye Basketbol Süper Lig 2. haftasında 9 Aralık 2012 Pazar günü saat 14.00′da Ahmet Cömert Spor Salonu’nda ezeli rakibi Beşiktaş RMK Marine ile karşı karşıya gelecek.

Beşiktaş yeni sezona hem yeni bir sponsor hem de yeni bir antrenör ile başladı. RMK Marine’in desteği sayesinde maddi olarak rahatlayah siyah beyazlı ekip, antrenör olarak da daha önce Galatasaray’da Sedat İncesu’nun yardımlığını yapmış, Genç ve A Milli takımlarda yardımcı antrenörlük görevinde de bulunmuş Tacettin Çıpa ile anlaştı.

Beşiktaş RMK Marine geçtiğimiz sezon sahip olduğu kadroyu koruyarak yoluna devam ediyor. A Milli Takım oyuncuları Kaan Dalay, Cem Gezinci, Bülent Yılmaz, Deniz Acar ve Aytaç Ercan’ı barındıran kadrosu ile bu ligde Galatasaray’ın ardından ligin en iyi kadrosuna sahipler.

Ligin ilk haftasında KKTC Turkcell ile Süleyman Seba Spor Salonu’nda karşı karşıya gelen Beşiktaş, rakibini 20 sayılık fark ile 92-72 mağlup etti ve lige iyi bir başlangıç yaptı.

Engelsiz Aslanlar ise ligdeki ilk maçında Yalova deplasmanından 64 sayılık fark ile galip dönerek kaldığı yerden devam ederken bu maçta Matt Scott, Tristan Knowles, Murat Yazıcı, Umut Ünar, Seyran Orman Kurt ve Mustafa Korkmaz’a rotasyon nedeniyle şans tanıyamadı.

12 kişilik maç kadrosuna kimlerin giremeyeceği belli olmadığı için maç senaryosu tahmin edilebilir düzeyde değil. Yine de özellikle Sofyane Mehiaoui, Mustafa Korkmaz, Bestami Boz ve Serdar Sağlam’ın kadromuza katılmış olması kalite olarak geçen senenin bir adım önünde olduğumuzu, dolayısıyla maçın lehimize sonuçlanabileceğini öngörmemizi sağlıyor.

Yalova’da Galatasaray taraftarının büyük desteğini ardına alan Engelsiz Aslanlar aynı etkiyi ve katkıyı bu kez İstanbullu taraftarlardan beklemekte. Ahmet Cömert Spor Salonu 4. kez Dünya Şampiyonu ünvanını alan takımımızı selamlamak için sizleri bekler. Maç saatinin ve yerinin uygunluğunu da bu faktörler içerisine katacak olursak o salonun bir kez olsun dolması o kadar iyi olur ki…

Haydi Galatasaray taraftarı! Dünya’nın en iyi takımını selamlamak için, Galatasaray’ı ezeli rakibi karşısında desteklemek için, Engelsiz Aslanlar için pazar günü Ahmet Cömert Spor Salonu’na!
 
2012/13 sezonunda İstanbul'daki ilk maçımız. Yalova'da gayet güzel başladık. Umarım İstanbul'daki taraftarlarımız devamını getirecektir.
 
Tüm takımlarımız yoluna emin adımlarla devam ederken, yoluna her zaman emin adımlarla devam eden takımımız ayrı bir desteği hak ediyor.

Başarılar diliyorum takımımıza Beşiktaş karşısında.
 
Başarılar dilemeye devam ediniz lütfen. Tebrik etmeye de...

Zahmet edip gelmeyin salona...

Kendi evimizde deplasman havası yaşıyoruz. Pankart bile astırılmıyor.

Bunu bu takıma yaşatmaya kimsenin hakkı yok!
 
Yazık, gerçekten yazık. Maç başlamadan 20 dakika önce yaklaşık 250 Beşiktaş taraftarına karşılık 20 kişiydik. 100 kişi 3 kişiye saldırdı. Tribünden çıkmak zorunda kaldık. Canımızı zor kurtardık.
Bugün imkanı olup da gelmeyenlere yazıklar olsun. Hiçbiri ben Galatasaray taraftarıyım falan demesin. İnternetten tribün yapmaya devam.
 
Sedat Hoca'nın olaylardan sonraki GS Tv'ye yaptığı açıklama cidden çok üzücü. Adam tükenmiş, sinirden eli ayağı titriyo, en önemlisi de çaresiz kaldığı için isyan ediyor.

Ben ne polise, ne devlete, hatta ne de saldıran Beşiktaş taraftarlarına kızmıyorum. Özellikle Beşiktaş'lı taraftarlar her zamanki karakterlerini ortaya koydular. Sosyal sorumluluk, biz bilinçliyiz, şöyleyiz böyleyiz diye, yıllardır arka planda kalmalarının acısıyla iyice tinerci kılıklı kişilere döndü Çarşı. Onlara her şey müstehak.
 
Manuyu karşılamaya giden binlerce taraftar var dünya şampiyonu takımını izlemeye gidecek 100 taraftar yok valla yazıklar olsun bize...beşiktaş taraftarına artık ne denir bilmiyorum
 
Şube sorumlusu nerde?

Şubesı sorumlusu denilen insan derhal istifasını versin ,besiktas taraftarını içereyiye nasıl aldırtırsın.
 
Adamlar zaten ne tribün yapmaya, takımı desteklemeye gelmemişti. maç başlamadan önceki pankart mevzusunda olacaklar belliydi. Bizim tribün toplasan yirmi kişi anca vardı. sonra gelenler de zaten maça değil mevzuya gelmişlerdi. ama işte neden yirmi kişi. çakışan maç yok , başka bir şey yok. Neyse.
 
Şube sorumlusu nerde?

Şubesı sorumlusu denilen insan derhal istifasını versin ,besiktas taraftarını içereyiye nasıl aldırtırsın.

Ne kadar kolay istifa istemek.

Olayların arka planını bilmeden burada bari sallamayın yahu. Biri Ünal Aysal'a sallar, öbürü şube sorumlusu istifa etsin der. Yeter be!

Her Beşiktaş deplasmanında sahaya adım atar atmaz küfür işitmeye başladı bu takım. Senelerdir malum yerde olanlar ilk defa, büyük şiddette olunca, kendi sahamızda olunca mı sallıyorsunuz?

Ne kadar umrunuzda bu takım?

Oyuncularımızın sahaya çıktıklarında karşılaştıkları manzaradan dolayı morallerinin nasıl bozulduğunu biliyor musunuz?

Ancak klavye başında sallayın. Salonlarda görmek isteriz sizleri beyler.

Not: Salonda olan, salona gelemeyecek pozisyonda olan dostları tenzih ediyorum.
 
Ne kadar kolay istifa istemek.

Olayların arka planını bilmeden burada bari sallamayın yahu. Biri Ünal Aysal'a sallar, öbürü şube sorumlusu istifa etsin der. Yeter be!

Her Beşiktaş deplasmanında sahaya adım atar atmaz küfür işitmeye başladı bu takım. Senelerdir malum yerde olanlar ilk defa, büyük şiddette olunca, kendi sahamızda olunca mı sallıyorsunuz?

Ne kadar umrunuzda bu takım?

Oyuncularımızın sahaya çıktıklarında karşılaştıkları manzaradan dolayı morallerinin nasıl bozulduğunu biliyor musunuz?

Ancak klavye başında sallayın. Salonlarda görmek isteriz sizleri beyler.

Not: Salonda olan, salona gelemeyecek pozisyonda olan dostları tenzih ediyorum.
Ernoyan, sanırım bugün salondaydın. O salonda olan kişi olarak olayı en iyi sen anlatırsın, n'oldu nasıl oldu anlatsana kardeşim bir zahmet? Pankart olayı nedir, bazılarının söylediği gibi küfür içeren bir pankart mıydı o? Bir çok yere bakıyorum olayın koptuğu andan itibaren de çorba oldu herşey.
 
Ernoyan, sanırım bugün salondaydın. O salonda olan kişi olarak olayı en iyi sen anlatırsın, n'oldu nasıl oldu anlatsana kardeşim bir zahmet? Pankart olayı nedir, bazılarının söylediği gibi küfür içeren bir pankart mıydı o? Bir çok yere bakıyorum olayın koptuğu andan itibaren de çorba oldu herşey.

Detaylı bir yazı hazırlıyorum dostum. Sadece pankart olayına cevap vereyim şimdilik. Küfür içeren bir pankart yoktu salonda. Klasik "Peşindeyiz" pankartı açılmaya çalışılıyordu.
 
Ne kadar kolay istifa istemek.

Olayların arka planını bilmeden burada bari sallamayın yahu. Biri Ünal Aysal'a sallar, öbürü şube sorumlusu istifa etsin der. Yeter be!

Her Beşiktaş deplasmanında sahaya adım atar atmaz küfür işitmeye başladı bu takım. Senelerdir malum yerde olanlar ilk defa, büyük şiddette olunca, kendi sahamızda olunca mı sallıyorsunuz?

Ne kadar umrunuzda bu takım?

Oyuncularımızın sahaya çıktıklarında karşılaştıkları manzaradan dolayı morallerinin nasıl bozulduğunu biliyor musunuz?

Ancak klavye başında sallayın. Salonlarda görmek isteriz sizleri beyler.

Not: Salonda olan, salona gelemeyecek pozisyonda olan dostları tenzih ediyorum.

Ernoyan, sen özellikle tekerlekli sandalye takımımızı daha yakından takip edip, desteklediğin için biraz daha duygusal davranıyorsun belki, ama konuşmalarına da dikkat et lütfen.

Kimseye açıklama yapmak zorunda değilim, gerçi sen de son cümlende belirtmişsin ama, ben maçlara kişisel sebeplerimden dolayı gelemiyorum. İstanbul'da olduğum halde, futbol maçına veya erkek basketbol maçına da gidecek imkanım olmuyor maalesef, tekerlekli sandalye takımımızla alakalı bir durum değil. Yoksa her branşın maçına seve seve giderim. Ha evet ama, futbol maçına gidip de diğer branşları yalnız bırakanlar (mazereti olmadan), benim de gözümde taraftar değil.

Sonuç olarak klavye delikanlılığı yapmıyorum.

Ayrıca, tezahürat ve takıma destek konusu için taraftarı salona çağırmak ve bu konuda rakibe ezildiğimiz için sitem etmek ayrı şey, ''Biz orada 20 kişiydik, adamlar 200 kişi, bizden de birileri olsaydı, bunlar yaşanamazdı'' diyerek taraftara sitem etmek ayrı şey.

Senin içeride de, dışarıda da takımını böyle olaylara karşı korumak, vazifen başkan ve şube sorumluları olarak. Durum sadece bu olayın bu sefer çok şiddetli yaşanması değil, iki senedir her branşta bu olayların çok fazla artması ve bizdeki yöneticilerin bir tanesinin bile bırak müdahale etmeyi, açıklama bile yapmaması. Kendin söylüyorsun, şu olaylar kaç kez yaşanırken bir başkanın sürekli çilekle, Fatih Terim'le, futbol takımıyla gündemde olması normal mi? Göreve getirilen şube sorumluların susması, özellikle Twitter'da gereksiz her konuda açıklama yapan Murat Özyer'in susması, hiçbir şey yapmaması normal mi? Bizim taraftar o salonu doldursaydı, evet bunlar yaşanmazdı, ama olayların engellenmesi bizim orayı doldurmamızla sağlanmamalı. Takıma destek anlamında, taraftarın salona gitmemesi ayrı bir problem doğru, fakat bu tür olaylardaki asıl sorumluluk yöneticilerde bu nedenle.
 
Detaylı bir yazı hazırlıyorum dostum. Sadece pankart olayına cevap vereyim şimdilik. Küfür içeren bir pankart yoktu salonda. Klasik "Peşindeyiz" pankartı açılmaya çalışılıyordu.
Merakla bekliyorum Ernoyan yazıyı.. Pankart olayını ise şundan sordum. Biz Beşiktaş'a küfür içeren pankart asmaya çalışmışız da Beşiktaşlılar da buna tepki (!) göstermişler, kılıfları da hazırlamışlar böylelikle. Yazı gelsin olayın üzerine çok şey yazılır ancak devamlı övünüp durduğumuz Engelsiz Aslanlar'ı bu derece yanlız bırakmanın mantığı ve izahı yok. Bütün taraftar olarak şapkalar öne koyulup, düşünülmeli. Yoksa havaalanlarında karşılamakla olmuyor. Görüyoruz.
 
Sevgili Sarper,

Tekrar edeyim. Çeşitli zorunluluklardan ötürü maça gelemeyenlere bir şey diyemem. Bu seneye kadar ben de Ankara'da yaşadığım için her maça gelemiyordum mesela. Yine de imkanı olup da takımı yalnız bırakanlara söylenecek çok söz var.

Bu branşın dinamiklerinin biraz daha farklı olduğunu düşünüyorum.

İnan duygusallıktan çok uzağım zira federasyon yetkililerine bu olayların olacağı dakikalarca anlatılmaya çalışıldı. Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi ama bunu federasyon yetkilileri izlemekle yetindiler.

Neyse, söylediğim gibi yazı bitince her şey daha da netleşecektir umarım.
 
Branş ayırt etmeksizin derbi günleri güne farklı uyanır insan. Benzer duygularla uyandım ben de. Sabah gözlerimi açtığımda aklıma gelen ilk şey Engelsiz Aslanlar'ın bugün yeni sezonda ilk defa taraftarının önüne çıkacağı oldu. Üstelik bu bir derbi maçıydı, geçen sene olduğu gibi! Takımımız sezonu Japonya'da kazandığı kupa ile görkemli şekilde açmıştı. Türkiye'ye döndüğünde Yalova'da şampiyonlara layık biçimde ağırlanmıştı! Hem Yalovalılar, hem de takımımızı orada yalnız bırakmayan taraftarlarımız baş roldeydi.

İnsan ister istemez İstanbul'da da benzer bir tablo bekliyor. Aslanlarımız da haliyle bu beklenti içerisinde başlamışlardır güne. Bende ise aksine büyük bir umutsuzluk hakimdi. Galatasaray taraftarı bu önemli günde takımı yalnız bırakacaktı. Maalesef öyle de oldu. Salona adım attığımda henüz Beşiktaş taraftarları teşrif etmemişlerdi. Salonda toplasanız 10 kişi var ya da yoktu. Anlaşılan durum beklentilerimden de vahim olacaktı. "Belki maç saatine doğru gelenler olur." diye beklemeye başladım.

Tribünde otururken eski maçları düşünmeye başladım. Özellikle Beşiktaş ile oynadıklarımızı... Sonra aklıma birden geçen sene oynanan maç geldi. Beşiktaşlı ve engelli olduğu iddia edilen bir vatandaşımızın Galatasaray taraftarları tarafından bıçaklandığı dedikodusu türemişti. Doğrulandı mı yalanlandı mı anımsayamadım. Aklımda söylenti olarak kalmış olsa da bir yandan da tam olarak hatırlayamamanın vermiş olduğu huzursuzluk kapladı içimi. İşte tam o an Beşiktaşlı taraftarlar büyük bir gürültüyle içeri girdiler.

Bu taraftarların büyük çoğunluğu, belki tamamı, dışarıda içki tüketiyorlardı. Salona girmeden gözlemlemiştim. Kısacası, büyük çoğunluğu sarhoş olan bir kitleden bahsediyoruz. Olay çıkarmaya geldikleri belliydi. Kim tarafından, nasıl organize edilmişlerdi? Basketbol takımlarının Euroleague maçlarında toplasan o kadar seyirciye oynayan bir kulübün taraftarları nasıl oldu da Türkiye'de popülaritesi sorgulanan bir branştaki maça bu kadar kalabalık gelmişlerdi? Kendimce iki cevap buldum. 1) Geçen sene yaşandığı iddia edilen o olayın rövanşı alınmak isteniyordu. 2) Yönetimleri organize etmişti. Cevap: Bence hepsi.

Beşiktaşlıların salona gelişi kendimi geçtim, takım üzerinde çok büyük bir moral bozukluğu yarattı. Tabii ki moral bozukluğunun temel sebebi ev sahibi olduğumuz bir maçta deplasman havasını yaşıyor olmak da bu moral bozukluğunda büyük etken oldu. Herkesin bir isyanı vardı. "Bir deplasman maçı" daha yapacaktık.

Derken ilk seans başladı. Salona gelen Beşiktaş taraftarı galiz küfürlerle tezahürata başladılar. Nefret dolu söylemlerin özellikle bu branşta salonlara yakışmadığını geçtim, herhangi bir şekilde hayatın herhangi bir noktasına yakışmıyor. Belli ki orada bulunanlar olay çıkarmayı zaten kafalarına koymuşlar ve bahane arıyorlar. Şaşırdım mı? Elbette hayır. Zira bunu ilk kez yapmıyorlar. Deplasmanda oynanılan her maçta benzer tablolar, özellikle nefret içeren davranışlar, gözlemleniyor. Aslanlarımızın yanında olmak isteyen 3-5 taraftarımızın takım otobüsüyle güç bela salondan çıktığı günleri de unutmuyoruz.

Neyse, ilk seansa devam edelim. Yıldız Teknik'ten olduğunu tahmin ettiğim arkadaşlar salona geldiler. Yaptıkları tek şey pankartları asmaktı. "Peşindeyiz" pankartı asılmaya çalışıldığında 2-3 Beşiktaşlının bir anda sahaya girdiklerini gördüm. Pankartı çocukların ellerinden almaya çalışıyorlardı. Vermedi bizimkiler. Pankart namus netice itibariyle. Direnince saldırdılar. Onlar saldırınca tüm Beşiktaş tribünü bir anda sahaya indi. Şimdi soruyorum: Provokasyon var mı? Küfür içeren bir pankart mı? Kim provoke etmiş? Beşiktaş taraftarı neden ve ne için o çocuklara saldırdı? Neden birkaçı sporcuların üzerine yürümeye çalıştı da sonra vazgeçirildi?

Bütün Beşiktaş taraftarı çocukların üzerine yürüyünce yüzlerinde ufak tefek darp izleri oluştu haliyle. O arada Sedat Hoca tüm takımı içeri çekti. O ara Beşiktaş taraftarlarından bir tanesi de bana sataşmaya çalıştı ama karşılık vermedim. Ne olur ne olmaz diyerek ben de içeri geçtim. Oyuncularımızın sinirlerini ve moral bozukluklarını yüzlerinden okumak mümkündü. Muhtemelen orada kendilerini sahipsiz hissettiler. Taraftarımız yok denecek kadar az, Beşiktaşlılar zıvanadan çıkmış durumdalar... Ne desek boş.

Olayların ardından Sedat Hoca ve takımımızın yetkilileri olayların daha da büyümesini engelleme adına TBESF temsilcileriyle görüşmeler yaptılar. Beşiktaş taraftarının salonda bulunmasının sıkıntı yaratacağı, ilerleyen dönemde çok daha büyük olaylarla karşılaşılmasının çok muhtemel olduğu iletildi. Yukarıda yazdığım olayları yapan Beşiktaş taraftarından da, bu olayları ödetmek için kendilerine haber gönderilen Galatasaray taraftarından da beklenilebilir bir durumdu. Anlatıldı. Anlatılmaya çalışıldı ama alınan cevap komediden de öteydi "Alışırlar." Bu zihniyet bir olay çıkmayacağını söylüyor ve optimist bir bakış açısıyla iki tarafında maç içerisinde sakinleşeceğini düşünüyordu. Hangi akla hizmet bu düşünce kafasında oluştu bilinmez ama bu tarz olayların öncü olduğunu göremeyecek kadar olaydan kopuk olduğu kesin.

Doğal olarak yetkililer ikna edilemedi. 3-5 olan polis sayısı biraz artırılarak olayın çözüme kavuşacağı düşünüldü ve maç bu gergin ortamda başladı. Keşke tamamlanabilseydi... İki takım da oynanan 13-14 dakikalık süreçte oldukça iyi bir basketbol ortaya koydular. Tekerlekli sandalye basketbolunu Türkiye'de bu denli üst düzey seyretmenin keyfini 5 sayılık farklı süslemişken, ki fark daha da açılacağa benziyordu, olanlar oldu...

Hiç sektirmeden anlatacağım. Yalnızca isim vermeyeceğim. Salonda olan herkes olayları bu şekilde doğrulayacaktır. Çekim de yapılıyordu. İsteyen açar, bakar. Salona sonradan giren ufak bir grup Galatasaray taraftarı karşıda duran Beşiktaş taraftarına "Dışarıya..." işaretini yaptı ve o tarafa doğru yöneldi. Bunu gören Beşiktaş taraftarı da merdivenlere doğru gitmeye çalıştı ama ne olduysa bir anda tribüne püskürüldüler. Arka tarafta ne oldu bilmiyorum ama karşılıklı bir şeyler fırlatılmış. Dışarı çıkanlar elbette olmuştur. Olayın o kısmına dair hiçbir bilgim yok.

Tribüne püskürtülen Beşiktaş taraftarı cam, demir, plastik, ellerine ne geçtiyse kırdılar ve bizim taraftarımızın bulunduğu yere doğru fırlattılar. O taraftan da karşılık geldi elbette. Kendilerine atılanları iade ettiler. Arada kalan kadınların ve çocukların durumu malumunuz... Üstelik orada sporcularımızın ve teknik ekibimizin de aileleri bulunuyordu... Bir şekilde onlar oradan tahliye edildi ama olaylar dinmek bilmedi. Polis müdahalesi kaçınılmaz hal alınca, biber gazı da kaçınılmaz oluyor. Ortalık toz duman, içeride nefes almak zor... Daha ne olsun? O arada sporcuların üzerine gelen maddeler de oldu. Bizzat bir Beşiktaş taraftarının Özgür'ün üzerine fırlattığı yabancı cismi unutmamak lazım. Beşiktaşlı taraftarların karşıya atmaya çalıştıkları cisimlerin kendi sporcularının üzerine geldiğini de... Özellikle koltukların...

İzleyiniz: Galatasaray-Besiktas macinda cikan olaylardan... - YouTube

Gerisini zaten biliyorsunuz. Maç tehir edildi. Yaralananlar oldu. Gerçekten bu sporu izlemek ve icra etmek için o salonda bulunanların hepsi madur oldu.

Şimdi geliyoruz esas noktaya.

Aralarda bazı soruları sıkıştırdık ama ayrı yazmakta fayda var.

1) Erkek basketbol takımının Euroleague maçına bile ancak bu oranda gidebilen Beşiktaş taraftarı nasıl oldu da popüler olmayan bir branşın maçına bu denli ilgi gösterdi? Kim organize etti?

2) Olayların büyüyeceğini öngören takım yetkililerimizin önerileri neden dikkate alınmadı? Federasyon yetkilileri neden bile bile lades dediler?

3) Derbi maçında salonda 3-5 polis bulundurmak nasıl mümkün olabiliyor? Polis o kadar azınlıktayken doğal olarak ilk olaylara müdahale edemezdi. Peki alkollü taraftarı neden içeri aldılar? Üzerlerini neden aramadılar? Bu insanlar muhtemelen kesici, delici alet de taşıyorlardı yanlarında. Ya sporculardan bir tanesi zarar görseydi? Ya oradaki herhangi bir insan salon içerisinde zarar görseydi? Daha sonra gelen takviye kuvvete ne demeli? Salon içerisinde biber gazı sıkılır mı?

4) Gelelim büyük Galatasaray taraftarına. Bu takımın yalnız bırakıldığı yetmedi mi? Yalnız oldukları sadece olay çıktığı zaman mı akıllara gelecek? Kimseye tribün adabı öğretecek değilim, o denli hakim de değilim ama bu kadar başarılı olmuş bir branşın salonlarda yalnız bırakılması içime sinmiyor. Diğer branşların maçları olduğunda az sayıda taraftar olması anlaşılabilir ancak Ahmet Cömert gibi ufak bir salona 200-300 kişi sokamıyorsak yazıklar olsun. Sporcularımızın morallerini o denli bozmaya hiçbirimizin hakkı yok. Üstelik onlar bize o kadar sevinç yaşatmışken...

5) İnsanların tekerlekli sandalyelerini, koltuk değneklerini savaş aleti olarak kullanan zavallılar... Hangi zorluklarda onların elde edildiğinin farkında mısınız? İnsan bile olmadığınızın farkında mısınız? Başka sözüm yok.

6) Gelelim televizyonda açıklama yapan Beşiktaş yetkilisine: https://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=cXriIoXqi0c#! Olayların iç yüzünü bilmeden insanları suçlamak da neyin nesi? Gerçi sahada her şeye şahit olup, hala daha bizi suçlayabilen insanlarla bir arada olmanız (Belki de o sizdiniz.) bu durumu olağan hale getiriyor. "Profesyoneller" olarak bahsettiğiniz Sedat Hoca'nın, Abdurrahman Bey'in olayların yatışması adına nasıl çaba gösterdiklerini görmüyorsanız bir şey diyemiyorum. Neymiş, skor odaklılık varmış. Daha rahat kazanmak adına Beşiktaş taraftarına istemiyormuşuz. Şimdi şımarıklık olacak ama beyefendi Beşiktaş taraftarı varken de 40 sayılık farkla kazandık. Olay Beşiktaşlıların skora etkisi değil, çıkabilecek olaylar ile insanların canlarının yanmasının engellenmesiydi. Tabii siz bunu ne kadar önemsediniz? Bir de üzerine provokasyon olduğunu söylüyorsunuz. Söyleyin, bu mu provokasyon. Bu denli at gözlüğü ile bakmayınız.

7) Gelelim kendi yöneticilerimize. Sizler de bu takımı sahipsiz bırakıyorsunuz. Braga maçı, o maçı, bu maçı anlayış gösteriliyor ama bir yere kadar... Derbi haftasıyken taraftarı organize edecek bir hareket düzenlenemez miydi? Beşiktaşlıların salona girişi çok önceden TBESF, GSGM ve İl Güvenlik Kurulu ile konuşulup engellenemez miydi? Neden her şey başımıza gelen kötü olaylardan sonra aklınıza geliyor? Hoş, aklınıza gelecek mi? O da soru işareti... İkinci yarı Akatlar'da göreceğiz.

8) Bir soru da ultrAslan'a. Her şey kareografi mi? Fenerbahçe'ye her şeyinizle odaklanmak zorunda mısınız? Neden sizden bir organizasyon çağrısı gelmedi? Foruma girdiğimde maç duyurusu bile yoktu. Kusura bakmayınız. Bu olayların başlangıcında sizin de sorumluluğunuz var. Bu takımı yalnız bırakmasaydınız o insanlar ellerini kollarını sallaya sallaya salona giremeyeceklerdi. Sınıfta kaldınız, kusura bakmayın.

9) Sevgili klavye taraftarları, bir sözüm de sizlere. Kusura bakmayınız, tivitir, feysbuk üzerinden resim/video paylaşmakla, iki satır küfür etmekle olmuyor bu işler. Sizleri salonlarda takımlarımızın yanında görmek isteriz. (İmkanı olmayıp da gelemeyenleri tenzih ediyorum.)

Soracak, sorgulanacak çok şey var. Bu işin Galatasaray'ı, Beşiktaş'ı yok. Ortada çok büyük bir ayıp var. İnsanların canları yandı. Mutlu musunuz?
 
Eline, objektif bakış açına, yüreğine sağlık Ernoyan. Kendimi salonda yaşananlara tanık olmuşum gibi hissettim bir nevi bu doyurucu yazıyı okuyunca.

Yaşananlardan ders alınır mı derseniz, üzülerek "hayır" derim. Karamsarlığımın nedenini soracak olursanız; BJK yöneticisinin açıklamaları... Cidden yazık, bu insanlar bir camiayı temsil edebiliyor, en büyük erdem hatayı kabullenmektir sözünü hiçe sayarak yorum yapabiliyor, açıklamalarda bulunabiliyor.

Maçtaki olaylara ilişkin görüntüleri izlerken şu söz geldi aklıma;

"Ben ne insanlar gördüm, üstünde elbise yoktu
Ne elbiseler gördüm, içinde insan yoktu."
 
Ben salonda taraftarın az olması çok olmasına girmiyorum. Ben de yoktum maçta. Haberim vardı ama yoktum. Haftanın 4 günü GS peşinde koşuyoruz haliyle bu yaşta yapacağımız farklı mecburi işlerimiz de var. Ama sorun o değil. Sorun olaylar olunca salona gelen taraftarlar da hep yüzünü bildiğim simalar. Yani koca GS camiasının her hangi bir branş maçının takipçilerini isim isim say deseler neredeyse sayacağım. Bu mudur yani? Yani misal bu branşları normalde de bir şekilde takip eden misal 10bin kişi olsa bir şekilde her hafta birileri TSB birileri Bayan/Erkek voleybol birileri Kadın/Erkek basketbol peşinde koşsa anlayacağım. Hangi maça gitsem yüzler aynı yüzler. Hele İstanbul dışında olup da konuşanlara iyicene gıcık kapmaya başladım. Zordur istanbulda GS'lı olmak. Neyse haftaya FB ile futbol maçı var "büyük" GS'lılar ortaya çıkar gene yüreğimizde büyük aşkınla!

Burçin Badem'in olaylar başlayınca twitter'dan attığı " Ahmet Cömert'e yakın tüm taraftarlarımızı oraya bekliyoruz" tweeti ise epic faildir. Kendisi adına üzüldüm. Sonuçta çocuk değil yaşı başı yerinde olan en önemlisi GS spor kulübünde bir idarecinin bu sözleri şık olmadı.

Bu arada bu olayların sorumlusu sadece BJK kulübünün değil TBESF başkanının da içinde olduğu bir kumpas gibi geliyor bana. Zira son iki sezonda bir çok defa bu takımın üzerine oynanan politikalara imza attı.

Son olarak acaba kaç kişi göz altına alındı ve şu an hala sorgulanıyor? İki tribünden de olaylara karışan 10'ar kişiyi gözaltına alsan olayın aslı astarı anında belli olr. Zaten büyük ihtimalle olayı örgütleyen kişi/kurum "taraftarımız" diyip avukat göndererek bir şekilde kendini ele verir. Umarım olayın detayı iyicene araştırılır işin aslı su yüzüne çıkar. Çünkü bu olaya karışanlar yüzünden koca camialar töhmet altında. BJK yönetimi gün geçtikçe koca camiayı dibe çekmeye devam ediyorlar:(
 

Üst