Sevgili dostlar, hepiniz gibi benim de yüreğim kan ağlıyor; ancak sadece üzülmekle bir şeyler elde edilemez. Her şeyden önce bu şubenin durumunu iyi analiz etmek gerekir. İspanyol takımına farklı yenilip de, içeride turu getirecek farkı yakaladığımız ve bizi bekleyen rakip belliyken, maçın hemen sonrasında, GS Basketbol Şubesi'nden sorumlu bir yöneticinin basına verdiği demeç aynen şöyleydi: "Takımımızı kutluyorum. Bir sonraki rakip bundan daha kolaymış; ancak, sonrasını bilemem." Bakarmısınız, bir yönetici, takımının geleceğinden kuşkulu. Evet sayın dostlar, kendi yönetimimizin, kendi takımımızın geleceği ile ilgili tasarrufu, ümit var değil; ya da en azından belirsiz... Şimdi soruyorum size; böylesine amaçsız, vizyonsuz bir takımda, ne gibi bir gelişme bekliyorsunuz? Oyuncular, koç ya da tüm staff, bu hedefsizlik içinde, azami gayret içine girip, kendilerini geliştirmek adına pozitif bir aksiyonda bulunurlar mı? Maalesef Galatasaray'ın bu şubesi, "bitse de gitsek" ruh halindeki vasat bir takıma evrildi. Ve bu halet-i ruhiye içerisinde, ne Moriah ve Işıl'dan istenen performans alınabilir, ne koçundan takımı ateşleyecek teknik beceri ve takıma moral destek vermesi istenebilir; ne genç oyuncuların kendilerini geliştirmesi,, ne de malzemecisinden kusursuz bir geri hizmet beklenebilir! Uzun lâfın kısası; "BALIK BAŞTAN KOKAR"...!!!