19.03.2011 - Galatasaray Cafe Crown - Türk Telekom / Abdi İpekçi Arena
Başlığın gidişatına aykırı olabilir ama bu maç, bir şeyi çok net gösterdiği için benim için unutulmaz. Bir önceki gün, berbat geçen bir futbol sezonunda, bu taraftarın mutlu olmak için en büyük nedenlerinden biri vardı, Fenerbahçe ile maç. Aslantepe'de yenilmezliğin devam etmesini isteyen bizler, ilk Fenerbahçe maçından da galibiyet ile ayrılmak istiyorduk elbette. Ancak beklentiler yerini bulmamış, sahadan yenilgi ile ayrılmıştık. Maç öncesi girilen hava ve oluşan sonuç, herkesin şevkini kırmış, akılları futbol harici başka bir düşünceye itmesini engellemişti. Böyle bir durum içerisinde, ertesi gün Galatasaray erkek basketbol takımının bir maçı vardı, Türk Telekom ile.
Galatasaray'ın sadece futbol kulübü olmadığının farkında olanlar, daha bugün ki başarıların salona çektiği taraftar kitlesinden olmayanlar, ertesi gün oynanan maçta yerini almıştı. Salonda yaklaşık 1500 kadar taraftar, belki de en kötü hücum performanslarından birinin ortaya konduğu günde, takımı bağrına basmıştı, aynı finalde kaybettiğimiz 4. maç sonrası gibi..
O maçta bench arkasında olduğumuz 5-10 kişi, verdiğimiz kavga, her şeyin futboldan ibaret olmayışını göstermemiz.. O maç benim için çok şey ifade ediyor, bu en özel yılda. Yüzlerini ezberlediğim kişiler, bu takımın gerçek dostları olduğunu o gün kanıtlamıştı, diğer futbol taraftarlarına göstererek. Belki o insanlar final maçına bilet bulamadı, bilemiyorum ama şundan eminim, takımın o günkü topluluğu asla unutmadıklarını.