Konuyu çok dağıtmak istemiyorum da Ergin Ataman'la çok para harcadığımız dönemde de günü kurtarmaktan başka planımız olmadığını hatırlatmak isterim. İşin hücum tarafında önce Arroyo, sonra Mccollum'un eline bakan, sadece Lasme-N'dong gibi net çember savunucularla savunma yapabilen ve sahaya bir oyun ezberi koymaktan aciz takımlara sahiptik. Bu yüzden de rakiplere oranla çok daha yüksek profilli takım da olsak deplasmanda her maçta işi son topa götüren bir yapıdaydık. Eurocup'ı almak belki Galatasaray erkek basketbol takımı tarihinin en büyük başarısı görülse de eleme turlarında deplasmanda maç kazanamadan, hep Abdi İpekçi'de büyük farklardan, 10-11 bin taraftarla dönmek durumunda kalarak kazandığımız bir kupaydı o. Sadece kupa bazında değil, hatırlanırlık bazında da kadın basketbol takımımızın Euroleague şampiyonluğunu kazanırken Ekaterinburg'u Rusya'da yenmesinin yarısı kadar hatır bırakmadı o kupa. Ki o kadar plansızdık ki Eurocup'ı kazanan takım olarak sonraki Euroleague sezonunu, mevcut kadromuzu da korumamıza rağmen 11 galibiyetle bitirebildik. Ergin Ataman 2000'lerin başındaki dönemlerinden beri ilk defa düzenli bir sistemini 2 yıldır Efes'le koydu. Zaten o yüzden Efes Euroleague'in en büyük favorisi olabilir diyoruz. Zira takımda Dunston dışında değiştirilemez oyuncu yok neredeyse. Onun da sebebi Ergin Ataman'ın Dunston arkasına koyacak birini aldırmamasından ziyade, tüm Avrupa'da Dunston kadar istikrarlı, başarılı ve sürekli gelişime açık pivotun bir elin parmaklarını geçmemesi. Vesely'nin 2 yıldır patlağa çıkması, Hines'ın artık 34'ü bulması, Ayon'un da Zenit'e gidip kariyerinde bir geri adım atmasıyla şu an bana göre uzak ara tüm Avrupa'nın en iyi pivotu. Bu şartlarda arkasına ekleme yapmak da kolay değil. Yine de genel yapı çerçevesinde en azından düşük profilli maçlarda onu bile ikame edebilirler, bizde Arroyo-Mccollum grip olsa 60'ı bulamayacak yapılar oluşturmuştu hoca. Çok sevdiği ve hakikaten kariyerlerinin ve egolarının benzediği Fatih Terim gibi bu Efes dönemine kadar hoca da ayrıldığı yerde enkaz bırakırdı. En son kazazede de biz olduk ve hoca gittikten 3-4 yıl sonra anca biraz biraz belimizi doğrulttuk. Bugün Efes'ten Ergin hocayı alıp yerine Perasovic gibi birini koysanız yapı aynı verimde ilerler, çünkü çok uzun zaman sonra Ergin hoca gibi Efes de belli hedeflere yürüyebilecek bir yapı inşa edebildi.
Fener'in sıkıntısı da formsuzluk, parasızlık, itaatsizlikten ziyade yumuşaklık diye düşünüyorum. Geçen yıl bile bu konuda sıkıntı yaşarken bilhassa Melli'nin kaybıyla iyice un gibi bir takım oldular. Derrick Williams da, Singleton da yetenek bazında eksiği olmayan oyuncular ama her ikisi de Avrupa'da en yalan kahraman tarzında 4 numaralardan. De Colo da öyle. Bu tarz adamlarla istikrarlı bir savunma takımı kurmak çok zor. Efes'in şansı Ergin hoca zaten hücumdaki verimden beslenen, hücumun iyi olmasıyla savunmasını yükseltebilecek bir takım kurdu. Ve birden fazla skor becerisine sahip olmalarından ötürü bu maç içi motivasyonunu her maç istikrarlı şekilde yaratabiliyorlar. Obradovic ise her zamanki gibi savunma temelli bir hücumu yaratmaya çalıştı ama bu yılki oyuncu tercihleri bu uğurda çok talihsiz seçimler oldu. De Colo gibi bir adam piyasada boşa çıkmışken elbette kimsenin reddedecek hali yok ama Derrick Williams'ı alana kadar Khimki'ye düşen Jerebko'ya bile yönelseler onlar için çok daha hayırlı bir hamle olurdu. Obradovic zamanın gamsızı Vesely, Dixon ve hatta Guduric'e yaptığı karakter değişimini Williams'a yaratamazsa Fenerbahçe'nin bu yıl alışıldık hedeflerine ulaşması çok güç olur. Geçtim Obradovic'i, Euroleague'in standartlarına bile göre gereğinden yumuşak takımlar şu anda. Yoksa bu kadar potansiyel ve saha içi oyun aklıyla Galatasaray, Kızılyıldız, Maccabi'ye üst üste 3 maçta yenilmenin başka mantıklı bir açıklaması olamaz.