2019-2020 Euroleague

Tonya Jekiri şov yapmaya devam ediyor.
Baskonia'ya karşı 16 sayı 11 ribaunt ile oynadı. Euroleague de şu an ki ortalaması 11 sayı 10 ribaunt.
Bakalım seneye kime düşecek. Ergin hocanın yerinde olsam Dunston'u arkasına alırdım. Dunston 1-2 seneye bırakınca onun yerine geçerdi. Umarım Ergin hoca onu düşünüyordur gelecek sene için...
 
Olympiakos deplasmanda ilk yarıyı önde bitirdi. Ben bi galibiyet bekliyorum açıkçası sürpriz olarak. CSKA tam olarak konsantre olamayacak gibi ve Oly sazı eline alıp doğru oyunla galibiyet çıkartacak sanırım.
 
CSKA-OLY maçını izliyorum.
Maç 76-72 OLY lehine iken CSKA hücum etti. James bomboş turnikeyi kaçırdı. Sonra Spanoulis'e kolay geçildi üçlük yedirdi. Mola dönüşü topu 5 saniye içinde oyuna sokamadı ve maçı OLY'e verdi 😅
 
Ahmet , Wilbekin’e iki kere üst üste hava topunu kaybedince Obradovic kenarda oyunculara dönüp “aklım mantığım almıyor” der gibi hareketlerde bulundu. Hakkaten Ahmet biraz avel gibi basketbolcu.
 
Eurolig rekoru kaç acaba, ya da Obradovic rekoru kaç? Fener ilk periyot sadece 2 basket atabildi, 2 tane de serbest atış sayısı. O da son saniye temas olmasa 4 sayıyla bitireceklerdi. Maccabi biraz daha aklı başında oynasa 20-4 falandı periyot skoru.
 
Obradovic "Geri dönüş yapacağımıza inanmıyorum." anlamına gelebilecek bir açıklama yaptı devre arası dönüşünde televizyona. Çok büyük sıkıntılar var şu anda belli. Acaba paralarını mı alamıyorlar!
 
Münih sahasında Madrid 95-86 mağlup etti.
Münih 3 galibiyete ulaştı.
Madrid 2 galibiyet 3 mağlubiyet oldu.
Fenerbahçe ve Madrid kötü başladı
Bu sene Euroleague çok daha güzel geçiyor.
Tahminim 10 'dan az mağlubiyeti olan 1 ya da en fazla 2 takım olur gibi...
 
Bu maç Obradovic sonrası Fener’in fragmanıydı bi anlamda. Zira bu bi ekol yaratma değil, proje işiydi ve bitti gibi. Obra Milano mağlubiyeti sonrası “yaptığım planı parkede göremiyorum” tarzında umutsuz, vazgeçmiş minvalinde açıklamalar yapmış. Bu loserlar Obrayı bile yemeyi başarıp tarihe geçtiler. Düne kadar basket topunu bomba sananlar şimdi Obraya sallıyorlar. Bence Obra dönemi Fener için başarıdır hatta nimettir ama Fener dönemi Obra için başarısızdır. 6 senede 3 lig ve 1 Eurolig kupası. Eurolig de zaten son 5 sezondur Madrid CSKA Fener arasında dönüyordu, diğerleri figürandı. Hatta CSKA’nın loserlığını çıkartırsak Fener’in tek rakibi Madrid’di. Şu adama biz bi sistem ve bütçe vadetseydik gerçek bi basketbol kültürünü yaşardı burda ve kazanacağımız başarıları hayal bile edemedim.
Münih’in Madrid’i yenmesinden ziyade Zenit’in Litvanya deplasmanında galip gelmesine şaşırdım ben.
Khimki ve Zenit kendi başlarına bir şeyler deniyorlar bu sene ama hadi bakalım..
 
Bu maç Obradovic sonrası Fener’in fragmanıydı bi anlamda. Zira bu bi ekol yaratma değil, proje işiydi ve bitti gibi. Obra Milano mağlubiyeti sonrası “yaptığım planı parkede göremiyorum” tarzında umutsuz, vazgeçmiş minvalinde açıklamalar yapmış. Bu loserlar Obrayı bile yemeyi başarıp tarihe geçtiler. Düne kadar basket topunu bomba sananlar şimdi Obraya sallıyorlar. Bence Obra dönemi Fener için başarıdır hatta nimettir ama Fener dönemi Obra için başarısızdır. 6 senede 3 lig ve 1 Eurolig kupası. Eurolig de zaten son 5 sezondur Madrid CSKA Fener arasında dönüyordu, diğerleri figürandı. Hatta CSKA’nın loserlığını çıkartırsak Fener’in tek rakibi Madrid’di. Şu adama biz bi sistem ve bütçe vadetseydik gerçek bi basketbol kültürünü yaşardı burda ve kazanacağımız başarıları hayal bile edemedim.
4-5 maçlarını izledim bu sene, saha dışında bambaşka olaylar var gibi duruyor. Takım içi dengeler de ciddi değişiklik var sanki. Zeljko’nun normalde bunun altından kalkması lazım ama o emareleri gösteremedi daha. Mayısta ilginç bir F4 turnuvası olabilir. En az 2 farklı takım olacaktır.
4/6 şampiyonluğu var ligde. 10 dakikadır Karşıyaka ve Efes harici kim şampiyon oldu diye düşünüyorum ben de.
 
Fenerbahçe Obradovic için ne yapacak ki daha anlamıyorum açıkçası. Bütçe desen bütçe. Avrupa'dan mevkilerinin en iyilerinden iki oyuncuyu sene başı aldılar. Salon desen avrupadaki en iyi salonlardan birinde oynuyorlar. Genel menajer desen yine avrupanın en iyi menajerlerinden biri Obradovic ile çalışıyor. Taraflar adeta tapıyor adama. Yani şu an ortada bir suç varsa yüzde yüz Obradovic'tedir. Bakın yüzde 99 bile demiyorum yüzde yüz. Bizde dahil herhangi bir kulüp Obradovic'e daha ne imkan sunabilir ki.
Fener mini bir kriz yaşıyor şu an bu gerçek. Ben fenerli olsam hiç panik yapmaz gayet sakin karşılardım bu durumu. Çünkü gerek teknik kadronun gerek oyuncu kadrosunun kalitesi bu krizi aşmaya çok rahat yeter. Arka arkaya üç maç kazansınlar bu sıkıntılı ortam dağılır. Fener hala F4 için en büyük adaylardan. İlk dörde kalamasa bile play-off'da büyük şansı var. Daha önce yapmıştı bunu zaten.
 
4-5 maçlarını izledim bu sene, saha dışında bambaşka olaylar var gibi duruyor. Takım içi dengeler de ciddi değişiklik var sanki. Zeljko’nun normalde bunun altından kalkması lazım ama o emareleri gösteremedi daha. Mayısta ilginç bir F4 turnuvası olabilir. En az 2 farklı takım olacaktır.
4/6 şampiyonluğu var ligde. 10 dakikadır Karşıyaka ve Efes harici kim şampiyon oldu diye düşünüyorum ben de.
Hakkımızın alenen gasp edilip, son maça çıkmadığımız seriyi onlar kazandı sayamıyorum.
 
Maccabi Fener maçını şimdi yine izliyorum da: bu Maccabi uzunları hakkaten tuhaf. Aşırı güçten ve aşırı atletizmden dolayı sanırım, boş turnikeleri kaçırıyorlar sürekli. Hem de çembere değmeden, sadece pantaya çarptırıyorlar top sağ tarafa çarpıp soldan dışarı çıkıyor. Böyle rahat 4-5 pozisyonları var her maçta.
 
Evet, maalesef baktıkça ben de üzülüyorum geçip giden o yıllara..
Bu arada Bayern Münih’i tebrik etmek lazım. Williams’dan alacağını alıp ordan Monroe gibi bi hamleyle yapılanmasını daha da üst seviyeye çıkarmak çok akıllıca. Biz de zamanında böyleydik. Taraftar, takım, antrenör, yapılanma muhteşemdi, iç içeydi. Fakat sonra üzerine koyamadık. En son Eurocup şampiyonluğu işte. Sonra şube içi gerilimler, vasıfsız yönetici ve başkanlarla darbe yemiş gibi on yıl geri gittik..
 
Yapılanmanın bozulmasındaki suçlu yönetim ve teknik ekip. Şubeyi dönüşü çok zor bir yola soktular 3 senede belimizi zor doğrulttuk. Bu ne kadar doğrulmuş hali o da tartışılır
 
Konuyu çok dağıtmak istemiyorum da Ergin Ataman'la çok para harcadığımız dönemde de günü kurtarmaktan başka planımız olmadığını hatırlatmak isterim. İşin hücum tarafında önce Arroyo, sonra Mccollum'un eline bakan, sadece Lasme-N'dong gibi net çember savunucularla savunma yapabilen ve sahaya bir oyun ezberi koymaktan aciz takımlara sahiptik. Bu yüzden de rakiplere oranla çok daha yüksek profilli takım da olsak deplasmanda her maçta işi son topa götüren bir yapıdaydık. Eurocup'ı almak belki Galatasaray erkek basketbol takımı tarihinin en büyük başarısı görülse de eleme turlarında deplasmanda maç kazanamadan, hep Abdi İpekçi'de büyük farklardan, 10-11 bin taraftarla dönmek durumunda kalarak kazandığımız bir kupaydı o. Sadece kupa bazında değil, hatırlanırlık bazında da kadın basketbol takımımızın Euroleague şampiyonluğunu kazanırken Ekaterinburg'u Rusya'da yenmesinin yarısı kadar hatır bırakmadı o kupa. Ki o kadar plansızdık ki Eurocup'ı kazanan takım olarak sonraki Euroleague sezonunu, mevcut kadromuzu da korumamıza rağmen 11 galibiyetle bitirebildik. Ergin Ataman 2000'lerin başındaki dönemlerinden beri ilk defa düzenli bir sistemini 2 yıldır Efes'le koydu. Zaten o yüzden Efes Euroleague'in en büyük favorisi olabilir diyoruz. Zira takımda Dunston dışında değiştirilemez oyuncu yok neredeyse. Onun da sebebi Ergin Ataman'ın Dunston arkasına koyacak birini aldırmamasından ziyade, tüm Avrupa'da Dunston kadar istikrarlı, başarılı ve sürekli gelişime açık pivotun bir elin parmaklarını geçmemesi. Vesely'nin 2 yıldır patlağa çıkması, Hines'ın artık 34'ü bulması, Ayon'un da Zenit'e gidip kariyerinde bir geri adım atmasıyla şu an bana göre uzak ara tüm Avrupa'nın en iyi pivotu. Bu şartlarda arkasına ekleme yapmak da kolay değil. Yine de genel yapı çerçevesinde en azından düşük profilli maçlarda onu bile ikame edebilirler, bizde Arroyo-Mccollum grip olsa 60'ı bulamayacak yapılar oluşturmuştu hoca. Çok sevdiği ve hakikaten kariyerlerinin ve egolarının benzediği Fatih Terim gibi bu Efes dönemine kadar hoca da ayrıldığı yerde enkaz bırakırdı. En son kazazede de biz olduk ve hoca gittikten 3-4 yıl sonra anca biraz biraz belimizi doğrulttuk. Bugün Efes'ten Ergin hocayı alıp yerine Perasovic gibi birini koysanız yapı aynı verimde ilerler, çünkü çok uzun zaman sonra Ergin hoca gibi Efes de belli hedeflere yürüyebilecek bir yapı inşa edebildi.

Fener'in sıkıntısı da formsuzluk, parasızlık, itaatsizlikten ziyade yumuşaklık diye düşünüyorum. Geçen yıl bile bu konuda sıkıntı yaşarken bilhassa Melli'nin kaybıyla iyice un gibi bir takım oldular. Derrick Williams da, Singleton da yetenek bazında eksiği olmayan oyuncular ama her ikisi de Avrupa'da en yalan kahraman tarzında 4 numaralardan. De Colo da öyle. Bu tarz adamlarla istikrarlı bir savunma takımı kurmak çok zor. Efes'in şansı Ergin hoca zaten hücumdaki verimden beslenen, hücumun iyi olmasıyla savunmasını yükseltebilecek bir takım kurdu. Ve birden fazla skor becerisine sahip olmalarından ötürü bu maç içi motivasyonunu her maç istikrarlı şekilde yaratabiliyorlar. Obradovic ise her zamanki gibi savunma temelli bir hücumu yaratmaya çalıştı ama bu yılki oyuncu tercihleri bu uğurda çok talihsiz seçimler oldu. De Colo gibi bir adam piyasada boşa çıkmışken elbette kimsenin reddedecek hali yok ama Derrick Williams'ı alana kadar Khimki'ye düşen Jerebko'ya bile yönelseler onlar için çok daha hayırlı bir hamle olurdu. Obradovic zamanın gamsızı Vesely, Dixon ve hatta Guduric'e yaptığı karakter değişimini Williams'a yaratamazsa Fenerbahçe'nin bu yıl alışıldık hedeflerine ulaşması çok güç olur. Geçtim Obradovic'i, Euroleague'in standartlarına bile göre gereğinden yumuşak takımlar şu anda. Yoksa bu kadar potansiyel ve saha içi oyun aklıyla Galatasaray, Kızılyıldız, Maccabi'ye üst üste 3 maçta yenilmenin başka mantıklı bir açıklaması olamaz.
 

Üst