Eveeeeet.... Daha sezonun başında "Bu takım çok iyi iş yapar" demiştim. Bu gün itibarı ile çok keyifliyim. O kadar keyifliyim ki, içerideki ve dışarıdaki troller bile bu keyfimi bozamaz. Ben ve benim gibi belli sayıdaki forum üyeleri, istikrarlı bir şekilde söylediklerinin arkasında dururken, bu alanda bilgisi sınırlı bir grup arkadaş, sadece duydukları yada kamuoyundaki manipülasyon nedeni ile sürekli gelgitler yaşamış. bu nedenle de hak edilmediği halde, takımımızı ve oyuncularımızı gereksiz ve sert şekilde eleştirmişlerdi. Bunu da hayatın doğal akışı içerisinde kabul edilebilir buluyorum. Ancaaaak geçmişte sınırları da zorlayarak, daha yakın geçmişte bazı oyuncularımızı aşağılamaya kadar varacak şekilde yerden yere vurmaya çalışanların, ben de demiştim diyerek çabalarını izliyorum ve buna çok gülüyor ve daha da keyifleniyorum. Buna rağmen endişe duyuyorum ve nedenini aşağıda son kısımda yazıyorum. Takım performansına gelince;
Ercan Göktepe isimli arkadaş, benim ilk devredeki Fener'i burada zorladık yorumumu da, mealen ama eksik alıntılayarak yorum yapmış ve aslında spor değil skor yorumuna soyunmuş, ancak yorumumun kalan kısmını ve eleştirilerimi hiç dikkate almamış. İlk devredeki maçta, belli noktaya kadar kafa kafaya oynadığımızı ve zorladığımızı hala savunuyorum ancak o maçtaki eleştirilerimde de belirttiğim üzere, özellikle Vargas ve Ana Cristina'nın olağanüstü servis dominasyonu ve buna tam olarak hazılanamamış olmanın dezavantajı ve yine özellikle mücadele ile kazandığımız sayılar sonrası, servislerde sayı ve topu yeniden rakibe hediye etmemiz sonucunda 3-0 kaybetmiştik. Devam eden süreçte, bu hatalardan ders alınmış. Bugünkü oyun ve sonuç, o günkü görüş ve eleştirilerimi de doğrular niteliktedir.
Yine yorumlarımı okuyanlar, özellikle ligin ilk devresinde, çok kötü servis karşılamamıza rağmen iyi hücum ettiğimizi, birçoklarının iddialarının aksine, iyi karşılama iyi hücum şablonu dışında, çok sıra dışı bir şekilde kötü karşılama iyi hücum performansı ile oynadığımızı ve aslında bunun neredeyse araştırma konusu olabileceğini yazmıştım. Hiç şüphesiz, bu kurgudaki bir başka dezavantaj ise, Halil Şentürk arkadaşımla da tartıştığımız servislerimizde yaptığımız yüksek hata oranı idi. Toplam servislerde çok yüksek hata ve buna karşılık extra alınan birkaç ace, aslında takımı düşüren bir başka faktör idi ve bu konuda çok fazla şey beklediğimiz Alexia ve İlkin gibi oyuncuların bu alandaki attıkları servislere oranla, görece düşük başarısını da eleştirmiş hatta İlkin'in, servis esnasında parmakta top çevirmesinden oluşan konsantrasyon kaybını bir an önce sonlandırması gerektiğini yazmıştım. Riskli servislerde, elbette biraz daha fazla hata beklenmesi doğal ama hata sayısının ace'a oranı yüksek yada rakibi zorlayıcı servis oranı, hata sayısına göre düşük olunca, bu da takımı düşürür ve rakibe avantaj kazandırır.
2. yarıdan itibaren, bugünkü maça kadar gelen sürece bakacak olursak, iyi olan takım savunması daha da oturmuş, bıcırık Eylül, her geçen gün göz kamaştıran bir performans sergilemiş, servis karşılama her geçen gün daha da iyiye gitmiş, ilk yarıda neredeyse bench'de çürütülen Ayçin, 2. devre ile birlikte katkı vermeye başlamış, Alexia'nın, çok riskli servislerini biraz yumuşatması ile daha da katkı veren bir etkili servis turlarına ulaşmış, İlkin, Ayçin, Bongaerts ve Dangubic hiç tartışmasız rakibi çok bozan servis turları yakalamış yani ilk yarıdaki eksiklik ve hatalardan dersler çıkarılarak, çok bütünsel bir takım oluşmuş. Sağlam savunmaya, köşelerin etkin hücumları eklenince, çok keyif veren bir takım ortaya çıkmış. Oynayan da, izleyen de müthiş keyif alıyor. Birçoklarının tezinin aksine, bu oyun, sadece boy ile oynanmıyor. Hep söylediğim gibi, boy'un yanısıra konumlanma, sürat, teknik ve zamanlama temel faktörlerdir. İlkin, bugün Vargas'ı defalarca bloklayarak ve sergilediği muazzam hücum performansıyla bunu net bir şekilde ortaya koydu. Defans katkısını hiç saymıyorum bile...
İlkin demişken, ben yazmaktan yoruldum, o ise kafalarına vurmaktan yorulmadı. İlkin sakatlandı, çöp dediler. Sahalara geri döndü, yerli smaçör sayı rekorunu kırdı. Yetmemiş, ardından son derece doğal bir şekilde 3 sene önceki bir söyleşideki milli takım oyuncuları ile ilgili samimi düşüncesini ifade etti diye 2 sene sonra ırkçı ve faşist diye linçlendi. Yetmemiş, Milli takımda sakatlandı. Doğru yada yanlış, Santarelli son ana kadar bırakmak istemediği için Torpilli ilan edildi. Bu da yetmedi, şimdi de troller, kendi amaçlarına alet etmeye çalışarak, pankart tuttuydu tutmadıydı diyerek, kaptanımızı hedef göstermeye kalkıyorlar. Yüzsüzlükte ve ağlaklıkta sınır tanımıyorlar. Ülkenin sinir uçları gergin ve endişe duyuyoruz. Bu nedenle de, ne voleybol nede başka bir konuda birşey söylemek yada yazmak bile insanın içinden gelmezken, hedef göstermek de neyin nesi? En azından Galatasaray sayfalarında buna nasıl izin veriliyor anlaşılır gibi değil....Umarım bu rezillik, bu sayfalara taşınmaz...
Beğenilir yada beğenilmez... İlkin, ülkenin son yıllarda yetiştirdiği en iyi smaçörlerinden birisi hatta an itibarı ile en iyisidir. Sosyal bir varlık olarak, spor, siyaset, moda, eğlence ve her konuda, hakaret veya aşağılama olmadığı sürece fikir beyan edilebilir. O aynı zamanda artık milli takıma yükselmiş bir rol model. Öküz altında buzağı arayarak, hem camiamıza hem de milli takımımıza zarar verme girişiminde bulunan bu hadsizler ne yaptıklarının ya farkında değiller yada bilerek yapıyorlar.
1. devredeki tüm eksiklik ve hataları belirleyerek bunlara önlem alıp takımı bugüne kadar taşıyan, başta Bigarelli olmak üzere tüm teknik heyeti canı gönülden kutlar, yine başta pırıl pırıl ışıldayan ve bize bugünü yaşatan Kaptan İlkin Aydın ve tüm takım oyuncularını teker teker gözlerinden öperim. Maç sonunda, seyirci tarafından hep bir ağızdan söylenen Fener Ağlama şarkısı hoşluk yarattı. O da seyircimiz yok, seyirci gelmiyor diyenlere ithaf olunmuş gibiydi.
Şu saaten sonra ne olursa olsun, hangi sonuçlar alınırsa alınsın, teşekkürler Galatasaray Daikin....