#direngezi - #direnturkiye

Levent Kırca'nın söyleminden ziyade benim esas kanımı donduran iktidarın, polisi ile birlikte, kendi halkına yaptığı zulümdür, orantısız güçtür, sırf kendi düşüncesinde değil diye eziyet ve işkence etmesidir, bundan daha kan dondurucu bir şey yoktur, atılan gazlardan dolayı insanların burnu kanıyormuş, sıktıkları sular vücuda değdiği anda kabarmaya başlıyormuş, ne koyuyorsunuz bu gazların, suların içine

Diyorlar ki polisler de emir kulu, ulan o kapsülün üstünde direkt olarak insanı hedef almayın yazıyor be Allah'tan korkmazlar, hadi size gaz sıkın denildi madem sadece işinizi yapıyorsunuz neden direkt insanlara sıkıyorsunuz, kaç resim gördüm kapsüllerin gözlere isabet edildiği, o kadar çok ah alıyorsunuz ki, şimdi olmasa bile o ah'lar elbet zamanı gelince çıkacak
 
İki ayyaş kelimesini ben atamın üzerine almadim. Atam ayyaş değildi çünkü. Neden israrla Atam'izin üzerine koyuyorsunuz bu damgayi anlamadim. Basbakan'da diyor demedim diye ama israrla ona dedi diyoruz. Bence demedi. Cunku benim Atam ayyaş değildi. Ayyaş bir adam bu ülkeyi düşmanlardan koruyamazdi cunku. Artik Atamiza dedi demeyin lütfen. Zorla Atamızi "ayyaş" yapan sizlersiniz... Ayşe Abla izin dahilinde protestolar ve eylemlere izin veriliyor zaten. İzin olmadiği sürece illegal örgütlerin yaptiği eylemlere de karşılık verilmesi gerekiyor. Ama bu yapilanlar gerçekten çok sert. Had-ı vasatı sağlayamadik bir tûrlü. Ne eylemler böyle kaldi ne de tepkiler. Bu yapilanlar ülkeyi kaosa sokuyor. Artik bitsin şu iğrençlik. Rezil olduk dünyaya. Adaletin yerine gelmesi için Başbakan da dahil olmak üzere herkes hesap vermeli hukuk önünde. Kimsenin bizi rezil etmeye hakki yok...
 
Rezil olanlar Tayyip ve partisi oldu, dünya bu olay sayesinde gördü onların Esad ve diğerlerinden farksız olduğunu, Başbakan hukuk önünde hesap veremez çünkü dokunulmazlığı var maalesef, bunun için önce dokunulmazlık kalkmalı ama kaldıramazlar çünkü o milletvekillerinin içinde başta Erdoğan ve Akp'li milletvekilleri olmak üzere, Chp'li, Mhp'li, Bdp'liler de dahil bir çoğunun suç dosyası var, dokunulmazlık kalktığı anda haklarında dava açılır.

Başbakan tepkiyi gördüğü için demedim diyor, bunu kendi adamları bile anladı, Ata'mızı biz değil onlar ayyaş, dinsiz yaptı, başbakanları başa geldiğinden beri Atatürk hakkında olumsuz konuşamayanlar şimdi ortalıkta kinlerini kusuyorlar
 
Bu gece yaşananları gördükten sonra -şu sürece dair ne düşünürse düşünsün,hangi noktadan bakarsa baksın saygılıyım- insanlara üzülemeyen,midesi kasılmayan,boğazı düğümlenmeyen varsa insanlıktan çıkmıştır benim gözümde.
 
Türkiyede artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Halkı uyandırdığın için teşekkürler boşbakanım!
 
Doktorlari tutuklayan adam benim gozumde insan bile degildir.Emir kulusunuz anladik ama insan bi noktadan sonra yeter be demeyi de bilmelidir.Bu arada Vali Allah seni bildigi gibi yapsin yalanci herif
 
Levent Kırca ne demiş? "Sonu menderes gibi olacak" demiş.

Şimdi RTE'nin söylemlerine bakalım
1- Memet Ali Alabora için "bu sadece park olayı değil anlamındı mı" yazdı diye tehditkar açıklamada bulundu.
2- Defalarca BOP eşbaşkanıyım dedi sonra inkar etti. oysa bop eşbaşkanı o çok şikayet ettiği faiz lobisine en büyük yardımı yaptı. Türkiye hala en yüksek reel faiz veren ülke.
3- Taksim'e çıkmak isteyen işçilere "ayakların baş olduğu yerde işler yanlış olur" dedi. işçiye ayak takımı dedi. Kendisi de o ayaktakımındaydı. İ. Melih Gökçek, Bu ve diğer akp avanesi 80'lerde grevlere katılırken iyiydi ama.
4- Mahkeme kararlarına uymamak için her şeyi yaptı. gerekirse kanun değiştirip mahkemenin vereceği karara etki etti.
5- 3 hafta önce ağzından bir kez bile faiz lobisi lafı çıkmadı şimdi ağzından düşmüyor. yardakçıları millete sorosçu diyor yahu soros'un tesev'inin başkanı bunun akil adamı.
6- PKK ile ve terörist itle görüşüyor ne hikmettense bu teröristler güçlü oldukları illerde sokağa çıkmazken İstanbul'da parkta çadır kuruyor.
 
I

Öncelikle yazı biraz uzun kaçabilir, şimdiden özür dilerim bunun için. Ama yaklaşık 20 günden beri süre gelen bir süreç var, ve bu süreç zarfında foruma konu ile alakalı birşey yazmadım. Twitter zaten bu tip karmaşık konuları tartışmak için doğru bir ortam değil, 140 karaktere bölünmüş halde, parça parça böyle bir konuyu tartışmanız veya anlatmanız pek mümkün değil. Ancak anlık bazı şeyler yazabilirsiniz.

Öncelikle konudan bağımsız bir kaç şey belirtmek istiyorum; ne ülkücüyüm, ne kemalistim, ne komünistim, ne sosyalistim, ne milli görüşçüyüm.. Kendimi tanımlamak için bu sıfatların hiçbirini kullanmıyorum. Benim kendimi tanımlamam için iki kelime gayet yeterli, hatta fazlasıyla yeterli. Müslümanım ve Türk'üm.. Bir ideolojiye bağlı olup, o ideolojiyi körü körüne savunmak bana göre değil. Bu sebeple de hiçbir zaman bir ideolojinin savunuculuğunu yapmadım.

Ortada samimi amaçlar ile başlayan, pasif eylemler ile süren bir olay vardı; ama birden anlamsız bir güç gösterisi ile olaylar çok farklı bir boyuta geldi. Mevcut iktidardan memnuniyetsizliklerini dile getirmek isteyen, takınılan tavırdan rahatsız olan halk sokaklara döküldü. Ve bu vatandaşlara yapılan sert müdahale, giderek çığ etkisi yaratan bir harekete dönüştü. Bu süreçte ben samimi vatandaşın yaptıklarında herhangi bir yanlış göremiyorum. Kaldı ki orada bulunan topluluğun, ne kadar farklı kesimlerden bir araya geldiğini düşünürsek, olayın boyutunu daha iyi anlayabiliriz. İnsanları haklı bulursunuz veya bulmazsınız, ortalıkta bir memnuniyetsizlik var. Ve eğer başbakan, Türkiye Cumhuriyeti Başbakan'ı ise sadece kendine oy verenleri değil, halkın tamamını dinlemek zorunda. Oraya çıkan halk belli kurallar dahilinde, aşırılık yapmadan ister "Gezi Parkı Projesi"ni protesto eder, isterse mavcut iktidarı. Burada mesele ağaç değil demek, mantıksızlık. Mesele ağaç olsa ne olur, olmasa ne olur. Senin kendi halkına polis aracılığıyla böyle bir müdahale yapma hakkın var mı!

Ben orada bulunan insanların çoğu ile aynı fikirde olmayabilirim, ama Voltaire'in dediği gibi "Seninle aynı fikirde değilim ancak senin fikrini özgürce söyleme hakkını ölümüne savunurum".. Ben alkol kullanmıyorum, ama insanların alkol almalarını engellemek için yasa tasarısı yapmam. İslam'a göre alkol almak, haramdır. Ancak bu ülkede birçok farklı topluluk ve kesim ile beraber yaşıyorsak, herşeyi kendimize göre yontamayız. Bunun gibi birçok konuda insanların rahatsızlıkları olabilir. Ve bunları dile getirmek adına orada eylem yapabilir. Bu da doğal bir haktır.

İşin farklı yönleri var; biri polis tarafı. Polisin başlangıçtan itibaren takındığı anlamsız bir tavır var. Ve olayları bu hale getiren de yapılan acımasız müdahale oldu. Öyle videolar izledik ki yani içinde bir nebze insanlık bulunan, vicdanı olan herkesin yüreği "cız" etmiştir. Yani başka türlüsü mümkün değil. İnsanları öldüresiye dövmekten başlayıp, üstüne biber gazı sıkmaya kadar giden ve adliye basıp avukat göz altına almaya kadar ilerleyen bir durum var. İnsanlar üzerinde nerdeyse savaş taktikleri deneyecek pozisyona geldiler. Şimdi kim buna normal diyebilir, kim buna insani diyebilir. Ve polisleri emirler vererek halkın üstüne yollayanlar, bu olayların büyümesinde sorumluluk sahibi değiller midir? Burada bir farklı bakış da yapayım; polisler içinde de bir kesimi ayrı tutmak lazım. Çünkü benim bizzat bildiğim bazı durumlar var. Polislerin konteynerlerinin basılması, yağmalanması, yakılması, polislere linç girşimi, belediye otobüslerini yakılması..

Bir de provokatör tarafı var. Böyle bir topluluk, böyle gösteri meydana gelir de orada aşırı gruplar, marjinal gruplar, provokatörler olmaz mı, olur. Masum vatandaşların, samimi sivillerin eylemlerine, gösterilerine gölge düşüren gruplar. Kamu mallarına zarar vermek, polise taşlı saldırı yapmak.. Bir sürü illegal hareket. Bir de bu işin sosyal medya ayağında olanlar var. İnsanları yalan ve kışkırtıcı haberler ile galeyana getirenler. Bu aslında her şekilde olabiliyor. Bir taraf bilmem hangi ülkedeki polis müdahalesi fotoğrafını yayınlayıp protesto eden halkı kışkırtıyor, bir taraf camide içki içtiler diyerek başka bir kesimi kışkırtıyor.

Umarım bu inatlaşma daha fazla sürmez, çünkü iş artık o başlangıçtaki masumiyetinde değil. Ortada bir inatlaşma var. Bir şekilde sağduyu hakim olmalı. Başbakan çıkıp sürekli tahrik edici açıklamalar yapıyor, "sandık" lafını ağzından düşürmüyor. Ama unuttuğu bir şey var, demokrasi "sandık"tan ibaret değil. Sandıktan iktidar çıkana her şeyi yapma hakkı vermiyorlar. Yada çoğunluğun azınlığa hükmetmesi hakkını vermiyorlar. Artık bir tavır değişikliği lazım. Bunun yanı sırada "azınlık" görüşte olanların da iktidara dayatma yapma hakkı yok. Demokrasi ise herkesin için demokrasi, özgürlük ise herkes için özgürlük, adalet ise herkes için adalet. Nasıl ben insanların alkol alma gibi bir haklarının olduğuna razı geliyorsam, bunu beğenmesem de kabul ediyorsam; bazı kesimler de ülkenin kendilerine ait olduğuna dair yanılgılarını bir kenara bırakmaları gerekir.

***********

II

Şimdi biraz "Gezi Parkı" ekseninden kayacak olsam da birkaç şey söylemek istiyorum. Bu süreç zarfında da sıklıkla karşılaştığım tipte insanlar olduğu için bunu söyleme ihtiyacı hissettim. Ülkemizde bir kesim insan var ki, kendini bu ülkenin sahibi gibi gören, elitist takılan, üst bir tabaka imiş gibi hareket eden.. Bu beni çok rahatsız eden bir tavır. Sorsan Atatürkçüler, ama dillerine en çok Atatürk'ü dolayan ve en nemalanan kesim. Bir genel intiba yaratarak, kendilerini ülkenin esas kurucu zihniyeti imiş gibi gösteren, ki kurucu kadroda da böyle insanlar yer almış olabilir, diğer insanları dışlayan, tabular yaratan ve eziklik duygusu içerisine sokmaya çalışan bir kesim var. Bu vatanı sadece Türkiye Cumhuriyeti Tarihi ile sınırlandırmaya çalışan, tarihi, geleneği, geçmişi bir kenara iten kendi düşünce yapısını egemen kılmak isteyen bir grup. Bir imaj yaratıldı ki; sosyalist isen entellektüelsindir, ilericisindir, modernsindir vs. Buna karşılık eğer biraz o kesime göre "biraz daha fazla Müslüman" gözüküyorsan irticacısındır, şeriatçısındır, köylüsündür.. Yıllar yılı bu ülkede dizilerden bile bu tip imajlar yaratılmaya çalışıldı. Bu ülkede ne zaman "biraz daha fazla Müslüman" gözüken insanlar iktidara geçse ülke elden gidiyor, Atatürk düşmanları, şeriatçılar, cumhuriyet karşıtları, irticacılar nidaları yankılanmaya başladı. Benim de seçmenliğim fazla geriye gitmez. Verdiğim tek oy boşa gitti, oy verdiğim parti meclise dahi giremedi. AKP, CHP, MHP, SP hiçbirisinin beni temsil edebileceğine inanmadığım için oy vermedim. Muhtemelen gelecek seçimlerde oyumu "boş" atacağım. Ama benim söylemek istediğim bundan daha bağımsız bir durum. Bir kesimin kendinden farklı görüşe sahip, daha "dindar" gözüken bir iktidara karşı tahammülsüzlüğü. Burada AKP iktidarının ne kadar "dindar" olduğu, ne kadar dini kullandığı tartışılabilir. Anlatmak istediğim AKP'den bağımsız, ABC, XYZ, KLM gibi bir "dindar" gözüken parti gelse yine o kesim ayaklanacak. Çünkü o kesime göre cumhuriyetin sahipleri kendileri, yıllar yılı "pohpohlanmışlar", yıllar yılı destek görmüşler.

Bu ülkeyi yönetenler için "Kemalist" olma şartı yok, bu ülkeyi yönetenler içinde "Sözde Sosyalist" olma şartı yok, bu ülkeyi yönetenler için "elitist tabakaya" biat etme şartı yok. Bu ülkeyi yöneten herkes "devrimci" olmak zorunda değil. Ve devrimci olmakta öyle normalde zamanda Starbucks, Mado'dan çıkmayıp, şimdilerde anti-emperyalist söylemlerle ortalıkta dolaşmakla olacak bir iş değil. Evet, ben de din sömürücülerine karşıyım, ben de AKP iktidarına oy vermiyorum. Ama bazı kesim için dert bu değil. Yıllarca bu toplumun genleri ile oynanmaya çalışıldı, geçmişi unutulmaya, baştan bir tarih uydurulmaya, Osmanlı'yı yok saymaya çalışıldı. Camiler ahır haline getirildi bir dönemde; dedem anlatıyor, diyor ki, sokağa şapka takmadan çıktığımızda ya ceza yazarlardı yada karakola götürürlerdi; büyük babaannemin zamanında askerler gelirken Kuran'ları saklarlarmış.. Bu ülkede acıları sadece solcular, sosyalistler çekmedi. Bu demek değil ki bu döngü devam edecek, hep birileri acı çekecek. Hayır, adalet herkes için sağlanmalı. Ama herkes için, azınlıklar için de, bütün görüşler için de, Müslüman için de, inanmayan için de, az inanan için de..

Ben kendi çapımda tarihe meraklı bir gencim, ve bu ülkede resmi tarih dışında yazılmayan tonla şey olduğunu, yazılan resmi tarihin de bir kısmının uydurma olduğunu bilecek kadar okumuşluğum var. Gün gelir onlar da konuşulur. Ama son olarak günümüzle de alakalı birşeyler yazarak bitirmek istiyorum. Benim tarih öğretmenim işini çok iyi yapan bilinçli bir insandı; tarihte hiçbir olayı o güne bakarak yargılama, mekanları, olayları hep tüm resime bakarak yorumlamaya çalış derdi. Çünkü tarih hep tekerrürlerden, rövanşlardan, kontralardan ibarettir. Dünya Savaşı sonrası bize imzalatılan ateşkes antlaşmasının imzalandığı zırhlının adı bir tesadüf müdür, yoksa Fransa'nın Almanya ile ateşkes antlaşmasını Versay'da imzalaması.. Bunun gibi nice örnekler sayılır, nice olaylar gösterilir.

Bugün yaşanan olaylara belki de çok dar pencerelerden bakıyoruz, kendimize göre gayet masumane isteklerle sokaklarda eylemler yapıyoruz, hak arıyoruz, polisin yer yer insanlık dışı müdahalelerine göğüs geriyoruz. Ama olayların yönlendirilişini, kimin işine yaradığını şimdilik resme dahil edemiyoruz. Ya çıkan Soros dedikoduları doğruysa, ya o kitle kullanılıyorsa. "Turuncu Devrim" ve onu takip eden devrimler ile alakalı Soros'un ilişkisini, desteğini, yöntemini anlatan bir kitap okumuştum, 1-1.5 sene falan önce. Soros'un o devrimler süresince çeşitli vakıflara verdiği destekler, gönderdiği paralar.. Bunları yanılmıyorsam bir Amerikalı yazar kaleme almıştı. Ve bunlar komplo teorilerinden öte boyutta kanıtlara dayanıyordu. Bugünlerde benzer komplo teorileri bizim adımıza da çıkıyor. Tarih boyunca hep olayları istediği gibi yöneten aktörler, güçler olmuştur. Bugünlerde de benzer durum bizim adımıza gerçekleşiyor olabilir, bu yüzden de biraz daha sağduyunun hakim olmasını sağlamak lazım. Bu hem meydanlardaki halk için geçerli, hem de iktidar için.
 
Öncelikle eline, emeğine sağlık Uğur.

Olaya tek taraflı bakmamak gerek söylemin öyle doğru ki... Zaten Türk halkının en büyük sorunu bu değil mi? Kendi penceresinden olayı değerlendirir ve karşıt fikirlere karşı düşüncesini sabit bir şekilde korumaya özen gösterir.

Yanlışların en büyüğü ve ağırlığı hepimizin kabul edeceği gibi iktidarda ve onların güdümünde hareket eden emniyet elemanlarında. Gelinen noktada organize olarak hareket edebilecek, olayları sakinleştirebilecek noktada olan kişi başbakan, kurum ise emniyettir. Eylemcilerin de hatalar yaptığı bir gerçek, ama etki - tepki durumu dikkate alınınca kusurun ağırlığını eylemcilere yüklemek yanlış olur.

Yazının üstünde en fazla durulması gereken nokta ise Soros destekli bir eyleme dönüşmüş olma ihtimali... Ben bu duruma ihtimal vermiyorum. İki farklı gün Gezi Parkı ve çevresinde bulundum, hatta birinde sabahladık orada, birkaç gün de Ankara´daki eylemlere tanıklık ettim. Gözlemlerimden çıkardığım sonuç eylemlerin dış destekli olma ihtimalini hemen hemen sıfıra indirgiyor. Çünkü oradaki eylemciler ve eylemcilere destek vermeye çalışanlar o kadar doğal ki. Evinde yemek pişirip getiren, bisküvileri tabaklara koyup isteyen alsın tarzı yapılan sunum, acil müdahaleler için hazırlanan ilaçların Türk zekası kokması...
 
Abi zaten yazıda da belirttim; olayların büyümesinin ve hala devamının en büyük sorumlusu iktidar. Sonuçta topluluk homojen değil ki, kendi aralarında anlaşıp "hadi tamam" desin. Burada bir insiyatif, bir sağduyu lazım.

Soros destekli konusunu ise şöyle söyleyebilirim, orada bulunan masum duygularla eylemlere katılan halkı kastetmedim. Ancak Soros bağlantılı ülkemizde vakıflar var, ve bu vakıflardan bazıları da bu eylemlerin içinde yer alıyor. Soros'un desteğiyle çıkmış bir eylem değildir, ama Soros'un da yönlendirmelerinin bulunduğu bir eylem olabilir. Bundan da orada bulunan birçok kişinin haberi yoktur. Çünkü orada ciddi bir kalabalık var, ve toplum psikolojisini iyi bilen insanlar o kalabalığı yönlendirebilir. Yoksa dediğin gibi çok özgün, çok doğal işler oldu eylemler sırasında. Orada bulunan insanların önemli bir kısmı samimiyetle oradaydılar. Ama o insanların niyetleri maalesef kullanılmalarına engel değil.
 
RTE sloganları ile ellerinde satır sopa olan hayvanlar sokakata linç etmek için adam arıyor ve polis sadece dağalın arkadaşlar diyor Allah belanızı versin ne diyelim.
 
Yine başladı kayıp insanlar,kayıtsız gözaltılar.Darbe günlerinden beri kurtulamadı devlet şu hastalıktan,daha tehlikeli bir şey yok.Kanı donuyor insanın.
 
Soros'un Turuncu devrimine Gül devrimine destek çıkıp Twitter Tunus'ta Libya'da Mısır'da Yemen'de Suriye'de halk kalkışması için kullanılırken ses etmeyip bu gün twitter bela o kötü bu şöyle dersen samimiyet testini geçemezsin. TESEV Soros destekli bir örgüttür ve bunun başkanı bugün Akil adam olarak hükümete hizmet vermektedir.
 
Bülent Arınç"Taksim olaylari icin gerekirse silahli kuvvetler devreye girer!" daha 20 gün oncesine kadar Esed'e demediklerini birakmayan bunlar degiller miydi ? Kendi vatandaslarini mi vurdurtacaklar. Hukumet bu olaylara tepki gostermede sinifta kalmistir. Tamam tepki ve eylemleri bende yanlis buluyorum marjinal orgutler destekledikleri icin ama. Hukumet yanlis is yapiyor. Gerginliği iyice bûyutüyor. Allah yardimcimiz olsun. Keske elimden birsey gelse yahu. Dua etmekten baska carem yok. Uzuluyorum bu duruma. Rabbim ulkemiz hakkinda hain planlari olanlarin planlarini baslarina cevirsin insaAllah...
 
Recep Tayyip Erdoğan'ın ne kadar kin ve intikam duygusuyla dolu olduğu görüldü şu süreçte.Sahip olamadığı,hüküm süremediği her platformdan nefret ediyor (AB Konseyi,Twitter...).Göz göre göre söylediği yalanlar,günü kurtarmak için yaptığı açıklamalar...Ne kadar kararlı ve korkmuyor gibi gözüksede,suyunun ısındığını bal gibi biliyor.Artık alacakları her kararda,karşılarında sesini duyuracak birilerinin olacağını biliyor.Bununla birlikte miting yaparakta güç gösterisi ve züğürt tesellisi yapmaya çalışılıyor.

Tek korkum RTE'nin kin kusmasından etkilenilip,iki tarafın karşı karşıya gelmesi.Biri bu adama ''ne yapıyorsun'' demeli.

Birde bu sürecin ortasında ''MİT Yasası'' denen şeyden konuşuldu bir süre.Bilgisi olan var mı? Olaylar bittikten sonra tutuklamanın allahı yapılacak gibi duruyor.
 

Üst